Üst Akıl İngiliz Derin Devletinin İçyüzü Cilt


Ve şüphesiz o (Kur'an), senin ve kavmin için gerçekten bir zikirdir. Siz (ondan) sorulacaksınız. (Zuhruf Suresi, 44)



Yüklə 2,34 Mb.
səhifə28/34
tarix08.09.2018
ölçüsü2,34 Mb.
#67646
1   ...   24   25   26   27   28   29   30   31   ...   34

Ve şüphesiz o (Kur'an), senin ve kavmin için gerçekten bir zikirdir. Siz (ondan) sorulacaksınız. (Zuhruf Suresi, 44)

Şii Aydınlar İngiliz Şiiliğine Ne Diyor?

Uluslararası Camiatul Mustafa Üniversitesi Rektörü Ayetullah Arafi:



Fakat üzülerek ifade etmeliyim ki aşırıcılığı, mezhepçiliği, çatışmayı ve her türlü hoşgörüsüzlüğü pompalamaya çalışan bir akım oluşturulmuştur. Bu akıma "İngiliz Şiiliği" de diyebiliriz; çünkü beslendikleri nokta asırlardır İslam'la mücadele halinde olan İngilizlerdir. İngilizlerin sağladığı lojistik ve finansal destekle beslenen bu grup, Ehl-i Beyt maarifine en ağır darbeyi vurmaktadır.505

İmam Mehdi Medresesi Müdürü Ayetullah Ruhullah Gorhi:



İngiliz Şiiliği yaşlı sömürgeci tarafından her gün yeni bir şekilde ortaya çıkıyor ve öteden beri İslam dünyasını yok etmeyi ve Müslümanlar arasında tefrika çıkarmayı amaçlıyor ve bunun için ülkesi içindeki ve dışındaki tüm aktörlerini kullanıyor.506

İslam Mezheplerini Yakınlaştırma Kurumu G. Sekreteri Ayetullah Eraki:



İngiliz Şiiliği akımı Saddam Hükümeti'nin yıkılmasının ardından, Müslümanlar arasındaki ittifaktan korktuğu için İran ve Irak toplumunda nüfuz etmek için büyük çaba sarf etti. Onun öncelikli hedefi ise, Hazreti Hüseyin (as)'ın en büyük mirası olan, zulme karşı savaşan ve adalet isteyen gerçek Şia'nın karşısında, İslam elbisesi altındaki sözde Şiiliği yayarak Şiiliğin içeriğini boşaltmaktı.507

Kültür Devrimi Yüksek Konseyi Üyesi Hasan Rahimpor Ezkadi:



İngiliz Şiiliği bu uğurda Sünni ve Şii münafıkları kullanarak dünyadaki Müslümanlar arasına nifak sokmak için çabalıyor. Bu grubun Şia'ya verdiği zarar, Şiiler'in diğer düşmanlarının verdiği zarardan daha da fazladır.508

İngiliz Şiiliği kitabı yazarı Salih Kasimi:



Dünya Savaşı'ndan sonra sömürgeci güçler İslam dünyasına egemen olmanın ve çıkarlarını korumanın peşine düştüler. Nitekim bu amaç halen de devam eden makro strateji oluşturulmadan gerçekleşemezdi. Ve bu strateji İslam dünyasında tefrika çıkararak İslam mezhepleri arasındaki vahdeti bozmayı amaçlamaktadır.509

5. Neo-Komünizm

Avrupa Birliği'nin kuruluş amaçlarını ve bu konuda Churchill'in gayretlerini incelediğimiz bölümde, bu birliğin aslında İngiliz derin devleti tarafından Sovyetler Birliği benzeri bir yapı oluşturmak için kurulduğunu belgelemiştik. İngiliz derin devletinin planlarına bakıldığında, hedeflenen sonun mutlaka, komünizmin öngördüğü hayali bir komün sistemine dönüş olarak tasvir edildiğini görürüz.

Aslında "komün sistemine dönüş", Darwinist ve materyalistlerin yanlış inanışlarını yansıtan hatalı bir varsayımdan ibarettir. Geçmişte hiçbir zaman komün sistemi denilen bir dönem yaşanmamıştır. İnsanların güya komün halinde yaşadıkları, kadınlarını, hatta çocuklarını bile paylaştıkları sözde yabani bir sistem, tarihin hiçbir aşamasında var olmamıştır. Bu hatalı varsayım, aile, ahlak, din gibi değerlerin sonradan ortaya çıktığı şeklindeki materyalist iddiaya dayanmaktadır. Bu asılsız iddianın hiçbir bilimsel kanıtı ve dayanağı yoktur.

Tarih boyunca var olan tüm insan toplulukları, kendi medeniyetlerini kurmuşlardır. Bu toplulukların her birine peygamberler ve hak kitaplar gelmiş, her biri hak dinlerin ışığında din, ahlak, aile gibi manevi kavramları bilerek ve uygulayarak yaşamışlardır. Komünist felsefenin böyle bir dönemin var olduğuna inandırmaya çalışmasının amacı, insanlığın güya "ilkel bir dönemden" geçtiği yalanını empoze etmek ve evrim teorisine psikolojik zemin hazırlamaktır. Tarihin hiçbir safhasında olmayan bu ilkel dönem, gelecekte de hiçbir şekilde olmayacaktır.

Ancak İngiliz derin devleti, planlarını daima bu hayali geleceği baz alarak kurgulamıştır. İkiyüzlü politikalarını bu uğurda sıklıkla uygulamış, görünürde komünist partilere, rejimlere ve kişilere karşıymış gibi bir politika uygularken, perde arkasından komünizmi beslemiştir. AB de dahil olmak üzere dünyanın temel ittifaklarını bu amaç üzerine kurmuştur.

Kuşkusuz, ne İngiliz Hükümeti'nin kendisi, ne İngiliz halkı, ne de diğer Avrupa halkları işin özünde böyle bir planın olduğundan haberdardırlar. Onlara uygulanan strateji daima aldatma yönünde olmuştur. İşte bu nedenle, İngiliz derin devletinin asıl hedeflerini bilmeden, belirlediği güzergahta ilerlemektedirler. Oysa bu durum, sadece Avrupa için değil, bütün dünya için bir tehdit içermektedir.

Öncelikle şunu belirtmek gerekmektedir. Tarihte emperyalizme karşı mücadeleleriyle ön plana çıkmış ve komünist felsefenin temelini oluşturmuş bir kısım ideologlar, aslında emperyalist bir sistemin, yani İngiliz derin devletinin eğitiminden geçmişlerdir. Bu konuda ilk olarak Karl Marks'ın adı geçmelidir. Ateşli bir burjuvazi düşmanı olan Marks, İngiltere'nin en büyük burjuvası sayılabilecek Banker Rothschild ve benzeri kişilerle içli dışlıdır. Amerikalı yazar Eustace Mullins, bu konuyu şöyle detaylandırır:

Marks'ın ekonomik görüşleri, City of London'daki banka kuruluşlarının ve özellikle The House of Rothschild'in (Rothschild Bankası) görüşleri ile tamamen uyumlu idi; tıpkı Karl Marks'ın Moskova'da değil, Londra'da ortaya çıkmış olmasının bir rastlantı olmaması gibi. Rothschildler tarafından, Çar'ın Avrupa ve New York bankalarında bulunan 1 milyon dolarının getirilmesinin Rus Bolşeviklerin zaferindeki payı da bir rastlantı değildi. Marks'ın, Jenny von Westphalen'la olan evliliği aracılığıyla İngiliz aristokrasisiyle olan yakın ilişkisini de çok az kişi bilir.510

Mullins'in de vurguladığı gibi bunların hiçbiri rastlantı değildir. Karl Marks, Almanya doğumlu olmasına rağmen, 1849 yılında Londra'ya gelmiş ve ses getiren tüm kitapları burada basılmıştır. İngiltere'deki ilk yıllarında İngiliz Başbakan Lord Palmerston'dan destek almıştır. Palmerston, Kırım Savaşı'nın ve Amerikan iç savaşının mimarı olarak bilinir. Marks'ın görüşleri, İngiliz ekonomist Adam Smith'den etkilenmiştir.511 İlginçtir ki, Smith, vahşi kapitalizmin savunucusudur. Gerçekte Marks'ın ekonomik görüşleri, City of London'daki bankaların ve özellikle The House of Rothschild (Rothschild Bankası)'in uygulamaları ile aynı doğrultudadır.

Marks'la birlikte komünist ideolojiyi şekillendiren Friedrich Engels de burjuvaziye mensuptur. Babası ünlü bir fabrikatör olan Engels hayatının büyük bölümünü İngiltere'de geçirmiştir. Engels, en tanınmış kitabı İngiltere'de İşçi Sınıfının Durumu'nu, Marks ise Das Kapital'i İngiltere'de yazmış ve basmıştır. İkisinin ortak kitabı olan Komünist Manifesto da ilk kez İngiltere'de basılmıştır.

Marks, yazılarında genellikle İngiliz emperyalizmini övmektedir. İngiltere'nin Hindistan'ı işgali sırasında öldürülen binlerce insanın "bir önemi olmadığı, bunun dolaylı olarak evrensel adalet ve mutluluk getireceğini" iddia etmiştir. (Öldürülen masumları tenzih ederiz.)

Bolşeviklerin lideri Lenin de, uzun yıllar İngiltere'de kalmıştır. Partinin yayın organı ISKRA, İngiltere'de basılıp Rusya'ya gizlice sokulmuştur.512 Lenin Materyalizm ve Ampiryokritisizm isimli kitabını British Museum Kütüphanesi'nde yazmıştır.513 Kütüphaneye giriş için özel izin gerekmektedir; Lenin yıllarca bu izni alabilmiştir. O dönemde kütüphaneler gizli servisler tarafından buluşma ve bilgi aktarma yeri olarak kullanılmaktadır. Kütüphane kayıtlarında da Lenin'in yüzlerce kez giriş yaptığı görülmektedir. Lenin, kütüphanede birçok küçük konferans da vermiştir. Komünist liderler Georgi Plekhanov, Maxim Litvinov, Leon Trotsky ve Maksim Gorky de kütüphaneyi düzenli kullananlardandır.

Birçok yazar, Lenin'in kapitalizmi yıkmayı amaçlayan en önemli eserlerini kapitalizmin kalesi İngiltere'de yazmış olmasını şaşırtıcı bulur. Devlet desteği olmadan bu kadar faaliyet yapılmasının imkansız olduğunu yazar. Bilmedikleri şey ise, Lenin'in Bolşevik ihtilalinin tüm altyapısının, İngiliz derin devleti tarafından hazırlanmış olmasıdır.

Lenin ve Stalin ilk defa 1907'de Londra'da görüşmüşlerdir. Buluştukları yerin adı "Crown Tavern" yani "Kraliyet Tavernası"dır.514 Lenin'in ve Trotsky'nin de Bolşevik ihtilali için örgütlendikleri yer Londra'dır. Trotsky'ye ideolojik eğitimini, İngiliz istihbarat ajanı ve silah tüccarı Alexander Parvus vermiştir.515 Bolşevik ihtilalini ise Jacob Schiff, Morgan Ailesi, Rockefeller Ailesi, National City Bank, Rothschild Ailesi ve Lord Alfred Milner gibi İngiliz kasalar finanse etmiştir.516

Bolşeviklere ait olan Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi, en önemli kongrelerini hep Londra'da yapmıştır. 1907 yılındaki kongrede 300'den fazla komünist delege yer almıştır.517 Bu parti daha sonra Sovyetler Birliği Komünist Partisi'ne dönüşecektir.

1917'de Rockefeller'ın verdiği yüklü miktar para kullanılmış ve 300'e yakın ihtilalci, New York'tan Rusya'ya doğru yola çıkmıştır.518 Yolda, söz konusu ihtilalciler Kanada istihbaratı tarafından tutuklanınca İngiliz Başbakanı Llyod George devreye girmiş ve ihtilalciler serbest bırakılmıştır.

İngiliz derin devletinin Bolşevikleri örgütlemesinin en büyük sebebi, Rus İmparatorluğu'nu ihtilalle yıkıp iç savaşa sürüklemektir. Nitekim bu gerçekleşmiş, Rusya'da Çarlık yıkılmış, Çar ve tüm ailesi idam edilmiş ve kitlelerin katledildiği komünist Sovyetler Birliği kurulmuştur. İngiliz derin devletinin bu hamlesiyle bir nesil, korkunç katliamlara maruz kalmıştır. Bunun sonucunda İngiliz derin devletinin istediği olmuş, komünist yönetimin iktidarı ile ülke istikrarını yitirmiştir. Hatırlanacağı gibi İngiliz derin devletinin hayali, Avrupa'da da buna benzer bir yöntem kullanıp yeni bir federal komünist rejim getirmektir.

ABD'li eski istihbaratçı Dr. John Coleman söz konusu hileli diplomasiyi şu şekilde tarif etmiştir:

Yıllar sonra okuduğum belgelerde, De Gaulle, Çar Nicholas II ve Rus halkına karşı başarıyla düzenlenen hileli diplomasiyi açıkça hatırlatarak OSS başkanı Allen Dulles'u kınamıştır.

Hilenin ayrılmaz bir parçası da İngiltere, Fransa ve Amerika güçler birliğinin 23 Haziran 1918'de Amerikan Tümgeneral Frederick Poole tarafından Murmansk'a yerleştirilmesidir. Amaç, görünüşte Ruslara, Bolşeviklere karşı mücadelelerinde yardımcı olmaktır. Müttefik güçler, 2 Ağustos'ta çatışmaların yaşandığı Archangel'e doğru harekete geçtiğinde Fransızlar, orada olma nedenlerinin gerçekten de Bolşeviklere saldırmak olduğuna inanmışlardı; ki gerçekten de burada çatışma yaşanmıştı. Fakat aslında, buraya gönderilen kuvvetlerin üç amacı vardı:

(a) İngiltere ve Amerika'yı Bolşeviklere karşı savaşıyormuş gibi göstermek,

(b) Rus Ordusu'nun bölgedeki silah ve mühimmatlarını sakladığı büyük depoyu korumak,

(c) Lenin'i yabancı askeri güçleri püskürtmeye çalışan anavatanın kurtarıcısı gibi göstererek, halkı, Lenin'i destekleyecek hale getirmek.519

Coleman, Bolşevik devriminin İngiliz istihbaratı tarafından nasıl maddi ve lojistik anlamda desteklendiğini ise şu sözlerle ifade etmektedir:



Londra'daki Whitehall arşivlerinde inceleyebildiğim belgeler, ikinci nesil MI5 ajanlarından (George Alexander) Hill'in faaliyetlerine ilişkin çok şey söylemektedir. Hill'in babası görünüşe göre Çar Nicholas II döneminde Selanik ile bağlantıları olan Musevi tüccar kesiminde oldukça aktiftir. Hill'in Londra'da yaşayan oğlu George, MI5'ın Bolşevikleri destekleyen Wall Street ve City of London finansçılarının kuryesidir. Para, Londra'daki tiyatro ekibinin çok sevdiği bir isim olan Maxim Gorky ile iletilmektedir. 1916 yılında MI6'te görev almış ve MI6 başkanı Sir Mansfield Cumming tarafından Selanik'e gönderilmiştir. Hill, Selanik'ten Cumming'e, Bolşevikler'in on yıldır hazırlandığı, yaklaşan devrimle ilişkili gelişmelere dair istihbarat bilgilerini bildirmiştir. 17 Kasım 1917 tarihinde Cumming, Hill'i Moskova'ya göndermiştir ve Hill burada Alexander Helphand Parvus'un tavsiyesi üzerine Leon Trotsky'e şahsi yardımda bulunmuştur.

Hill, kendisi ile Trotsky'nin kurduğu GRU'nun temelini oluşturan askeri bir istihbarat planı hazırlamıştır.520

Görülebildiği gibi İngiliz derin devleti, başından beri bütün dünyaya yalan söylemiştir. Dünyada beliren komünist rejimler, tamamen İngiliz derin devletinin denetiminde ve desteğiyle gelişmiştir. Tüm altyapı hazırlanmış, askeri ve mali her türlü destek sağlanmıştır. Söz konusu komünistler, Londra'da eğitilmiş, en büyük eserlerini Londra'da pazarlamışlardır. İngiliz derin devletinin himayesindeki İngiliz istihbaratının desteğini almış, diledikleri her yerden bilgi ve lojistik destek alabilmiş ve tarihin en büyük zulüm sistemlerinden birini kurmuşlardır.

Neo-komünizm, bugün İngiliz derin devleti tarafından halen desteklenen ve sürekli olarak yeşertilen bir konudur. Avrupa'da komünizm destekçileri oldukça güçlenmiş konumdadır. Bu kişilerin, Avrupa Birliği'ni bir komünist birlik haline getirme hayali devam etmektedir. ABD'de tümüyle komünist bir geçmişe sahip olan Barack Obama, İngiliz derin devletinin desteğiyle iki dönem başkan seçilmiş ve ABD gibi komünizm karşıtı bir ülkede, pek çok komünizm yanlısı sistem yeşertilmiştir. (Konu hakkında detaylı bilgiyi kitabın 1. cildinde bulabilirsiniz) Bunun hemen ardından yine İngiliz derin devletinin kontrolü altında bulunan Hillary Clinton'ın başkanlığı için müthiş bir lobi ve propaganda çalışması yapılmış, fakat İngiliz derin devletinin karşısına beklenmeyen bazı durumlar çıkmıştır. Düşünce kuruluşlarının Trump karşıtı kara propagandalarına, Londra'dan desteklenen Hillary Clinton yanlısı lobilere ve yoğun medya desteğine rağmen Donald Trump yeni ABD Başkanı olmuştur. Bu, İngiliz derin devleti için beklenmedik bir durumdur. Bu, artık dünyanın İngiliz derin devletinin planlarına göre değil, Mehdiyet'e göre şekillendiğinin bir kanıtıdır.

Elbette bu sonuç karşısında İngiliz derin devleti boş durmamış, Donald Trump üzerindeki baskı ve yaptırımlarına çoktan başlamıştır. Daha ilk günden İngiliz derin devleti tarafından Trump'ın masasına Churchill heykeli yerleştirilmiştir. Daha sonuçların ilk açıklanmasıyla örtülü operasyonlar başlamış, Soros yöntemi olan halk ayaklanmalarının kıvılcımı atılmış ve "ya tutursa" mantığıyla sivil darbe girişimleri organize edilmiştir. Kısa süre sonra Amerikan medyasında bu protestoların da arkasında Soros olduğu belirtilerek ayaklanma şekline bürünen protestolar "Mor Devrim" olarak isimlendirilmiştir.521 Trump Başkan seçilince ABD'de seçimlerde usulsüzlük yapıldığı iddiaları ayyuka çıkmış, hem halk nezdinde huzursuzluk yaratılmış hem de çeşitli yöntemlerle Rusya suçlanarak Rusya'ya yönelik ABD kongresinin onayladığı yaptırımlar için altyapı hazırlanmıştır.



Neo-komünizm Adına Kullanılan Bir Araç:
Fabian Derneği

İngiliz derin devletinin mekanizmasını anlamak için Fabian Topluluğunu ve bu topluluğun ideolojisi olan Fabianizmi de yakından incelemekte yarar bulunmaktadır.

Fabianizm deyimi "Fabian Derneği" isimli kuruluştan türemiştir. Bu dernek 4 Ocak 1884 tarihinde Londra'da The Fellowship of the New Life isimli derneğin (Yeni Hayat Topluluğu'nun) bir kolu olarak kurulmuştur.522 Dernek, katılımcıları sayesinde kısa zamanda akademik bir hüviyete bürünmüş ve toplantılarını uzun yıllar boyunca Londra'nın merkezinde Strand Yolu üzerinde çok popüler bir mekan olan Essex Hall'da gerçekleştirmiştir.523

Kurulduğu andan itibaren İngiliz siyasetine nüfuz eden Fabianlar, özellikle İşçi Partisi'ne hakim görüntü çizmişlerdir. 1923'te 20'den fazla Fabian üyesi İngiliz Parlamentosu'na girmiş, bunlardan 5'i İşçi Partisi'nden İngiliz eski Başbakanı Ramsay MacDonalds'ın kabinesinde yer almıştır.524

Geçmişte olduğu gibi bugün de pek çok Fabian, İngiltere'de önemli devlet kademelerinde görev yapmaktadır. Tony Blair, Gordon Brown, Robin Cook, Jack Straw, David Blunkett günümüzün tanınmış Fabian siyasetçilerinden sadece birkaçıdır.525

İngiliz derin devletinin Fabian Topluluğu üzerindeki etkisi ve kontrolü uzun bir geçmişe dayanmaktadır. Kendilerini sosyalist olarak tanımlamalarına karşın faşist unsurlara bile açık kapı bırakan Fabianlar, gerek İngiltere'de gerekse İngiltere dışında İngiliz derin devletinin politikalarını yürütmekle görevlendirilmişlerdir.

Fabianizm, İngiliz derin devletinin kendisi için biçimlendirdiği İngiliz Hristiyanlığı, İngiliz Şiiliği ya da İngiliz Liberalizmi (Açık Toplum) gibi çok sayıdaki araçtan birisidir. Bu nedenle Fabianizmi "İngiliz Sosyalizmi" olarak nitelemek hiç de yanlış olmayacaktır. Dernek, temelde sosyalist bir toplum kurulması amacı üzerine yapılanmıştır.

1903 ve 1908 yılları arasında sosyalist düşüncenin İngiltere'de popüler olmasıyla birlikte Fabian Derneği de büyümüş ve bu dönemin sonunda, üye sayısı üç katına çıkarak 2500 kişiyi bulmuştur. 1912'de, Üniversite Sosyalist Federasyonu adıyla derneğin öğrenci bölümü açılmış ve I. Dünya Savaşı'nın başlamasıyla bu grubun üye sayısı 500'leri geçmiştir.526

Fabian Derneği'nin argümanlarına bakılacak olursa her fırsatta sosyalizm-komünizmi savunduğu görülür. Nitekim Fabian dijital kütüphanesinde şu ifadelere yer verilmiştir: "Marks, İngiliz işçi sınıfı hareketine gerçekten büyük katkı yaptı ve o zamandan beri onu etkilemeye devam etti. Tarih hakkında daha derin bir anlayış verdi ve işçi sınıflarının kendi zamanlarının tarihini yorumlamalarına ve kendilerini anlamalarına yardımcı olan bir temel verdi."527

Dijital kütüphanedeki bir başka Fabian eserinde ise şu ifadeler yer almaktadır:



"…sosyalist mekanizmalardan herhangi bir şekilde yararlanabilmek için, bunun sonucunda ortaya çıkacak olan yaşam hakkında fikir sahibi olmak gerekir diye düşünüyorum. Komünizm veya sosyalizm ile neyi kastettiğimizi anlatmama izin verin. Bir bütün halindeki sosyalizm ve komünizm arasında bana göre bir fark yoktur. Komünizm aslında sosyalizmi tamamlıyor: Sosyalizm, militan olmaktan çıkıp muzaffer olduğunda, komünizm olacak."528

Fabian Derneği, sosyalist fikirlerini ilk ortaya attığı zamandan itibaren hızla dönemin önde gelen isimlerini etkilemiştir. Bu isimler arasında George Bernard Shaw, H. G. Wells, Annie Besant, Graham Wallas, Charles Marson, Sydney Olivier, Oliver Lodge, Ramsay MacDonald ve Emmeline Pankhurst yer almaktadır. Bertrand Russell bile –sonradan ayrılmışsa da– derneğin bir üyesi olmuştur.

Fabian mensuplarının özelliği, sosyalist bir düzenin tesis edilmesi için, sınıfsal devrimi bir şart olarak görmeleridir. Sınıfsal devrim modelinin temelinde ise sınıf çatışması, bir başka deyişle burjuvazi ile proletaryanın savaşı yatmaktadır. Tüm insanlık tarihi boyunca gelişen bu sözde sınıf çatışması, Marksistlere göre artık son aşamasına gelmiştir. Yani daha önce belirttiğimiz gibi, Marksistler şu anda, komünizmin dünya çapında atacağı sözde dev adımı beklemektedirler. Onun da İngiliz derin devletinin himayesinde, Fabian gibi kurumlar vesilesiyle olacağını ummaktadırlar.

Derneğin ismi, Romalı General Quintus Fabius Maximus Verrucosus'un kullandığı Fabian Stratejisi'nden esinlenerek konulmuştur. Fabius, ünlü general Hannibal'ın komutasındaki düşman ordusuna doğrudan hücum etmek yerine, onlara karşı taciz ve yıpratma taktikleri uygulamış, bu sayede düşmanını yorgun düşürmüş yavaş yavaş zafer kazanmıştır.529

Buradan esinlenerek uygulanan strateji, Fabian Derneği'nin ilk yayınlarından yayınlanan kitapçıkların birinin kapağında şu şekilde açıklanmaktadır:

Şu an, çoğu kişinin kendisini eleştirmesine rağmen, Fabius'un Hannibal ile savaşırken yaptığını yapmalı, sabırla beklemelisiniz. Ama zamanı geldiğinde Fabius'un yaptığı gibi güçlü bir şekilde vurmalısınız. Yoksa bekleyişiniz faydasız ve başarısız olur.530

Bu açıklama, tıpkı Fabius gibi, Fabianların da mevcut düzeni yıpratacak, sistemi kendi ideallerine dönüştürecek adımlar atacağını, zamanı geldiğinde de son darbeyi indirmeyi planladığını açıkça ifade etmektedir. Bu, aynı zamanda, daha önce belirttiğimiz gibi Lenin'in "bir adım ileri, iki adım geri" stratejisinin uygulamasını tarif etmektedir. Bu stratejiyi açıklayan bir başka sembol de derneğin kuzu postu içindeki kurt sembolüdür.

Kendi ifadelerinden ve sembollerinden de açıkça anlaşılabileceği gibi Fabian Topluluğu, gerçek yıkıcı amaçlarını sinsice gizlemeyi bir "savaş taktiği" olarak görmektedir. Bu taktik, hatırlanacağı gibi, İngiliz derin devletinin sıklıkla başvurduğu bir yöntemdir. Osmanlı da, tam olarak bu yöntemle İngiliz derin devleti tarafından yıkılmıştır.

Fabian politikasının en somut örneklerinden birinin, İşçi Partisi lideri, İngiltere eski Başbakanı Tony Blair'in izlediği politika olduğu söylenebilir. Blair, sol görüşlü İşçi Partisi lideri olarak Başbakanlık koltuğuna oturmuş, fakat sağ çizgiye oldukça yakın politikalar izlemiştir. Irak'ın işgaline karar veren ve ABD'nin Cumhuriyetçi Parti lideri Bush'un Irak'ı işgalini sağlayan kişi Blair'dir. Blair, bir yalan üzerine Irak işgalini başlatarak 1.2 milyon insanın şehit olmasına, milyonlarca insanı barındıran bir ülkenin kan, şiddet ve terör batağına saplanmasına, ekonomisinin çöküp istikrarını tamamen kaybetmesine sebep olan kişidir. Bütün bunların ardından Blair, daha önce detaylı incelediğimiz gibi, bir özür açıklaması ile Irak işgali sorumluluğunu üzerine almış, bu defa dürüst, mağdur Başbakan imajı ile kendini göstermiştir. Üstlendiği görevleri bundan sonra da yerine getirmeye devam etmiş ve ardından homoseksüellerin savunucusu olarak ortaya çıkmıştır. "Tony Blair Faith Foundation" adında bir vakıf kurarak kendince İslam'ı içeriden dejenere etmeye çalışmıştır.

Özetle, İngiliz derin devletinin gösterdiği politika ne tarafı işaret ederse, derin devletin kontrolü altındaki Blair ilginç bir şekilde o taraftadır.

Blair'in sol görüşlü bir partiyi temsilen aktif politikada yer almasının sonrasında, iş hayatına atılarak bazı çok uluslu şirketlerle çeşitli ülkelere danışmanlık hizmeti vermesini pek çokları, "kuzu postundaki kurt" örneği olarak tanımlamışlardır.531 Sosyalist görünüp kapitalist uygulamalar gerçekleştirdiğinden Blair'in bu tutumu, sosyalist-komünist felsefeyi savunanlar tarafından çok eleştirilmiştir. Oysa gerçekte bu da bir komünist taktiktir.

Fabianların kullandığı "kuzu postu içindeki kurt" sembolü, sonradan olumsuz çağrışımlara neden olduğu gerekçesi ile vakıf tarafından kaldırılmıştır. Fabian Topluluğu'nun bugünkü sembolü tek ayağını vurmak üzere kaldırmış olan kızgın bir kaplumbağadır.532 Öfke dolu kaplumbağanın altında yazan "When I strike I strike hard" (vurduğum zaman sert vururum) ibaresi Fabianlar'ın yavaş ve derinden gidip hedefini tek hamlede yıkma stratejisini vurgulamaktadır.

Yazar Jon Perdue'ye göre, "Fabian Derneği'nin logosu olan kaplumbağa, grubun yavaşça ve sezdirmeden sosyalizme geçiş isteğini, armasında bulunan kuzu postu içindeki kurt ise, bu amaca ulaşmak için kullandığı metodu simgelemektedir".533 Kuşkusuz vurulan "sert darbe", Lenin'in "bir adım ileri, iki adım geri" felsefesindeki, komünistlerin ileri doğru atılması gereken güçlü adımını da sembolize etmektedir.

Fabian Topluluğu'nun kullandığı tanınmış sembollerden birisi de "Fabian Penceresi" olarak bilinen bir vitraydır. Fabian Penceresi, derneğin en önemli lideri olan Bernard Shaw tarafından vitray sanatçısı Caroline Townshend'e 1910 yılında yaptırılmıştır. Vitraydaki figür, Fabian Derneği Yöneticileri Shaw, Sidney Webb ve Edward R. Pease'in "yeni dünyayı inşa etmeye yardım etmelerini" temsil edilmektedir. Vitrayda, Fabian Derneği'nin arması olan koyun postu içindeki kurt sembolü de yer almaktadır. Vitrayın alt kısmında dua eder gibi diz çökmüş insanlar yer almaktadır. Bunlar o dönemin Fabian Topluluğu'nun yöneticileri ve önde gelen isimleridir. En soldaki H.G. Wells, diğerleri ile alay ederken canlandırılmıştır. Canlandırılanlar arasında, soldan üçüncü sırada Tolstoy'un çevirmenliğini yapan bir başka Fabian üyesi Aylmer Maude ve en sağda vitrayı yapan Caroline Townshend vardır.534

Vitrayın üst kısmında bir örsün üstünde kor haline gelmiş dünyayı ellerindeki çekiçlerle şekillendiren iki demirciye yer verilmiştir. Bu iki demirci Sidney Webb ve Edward R. Pease'dir. Kuzu postu içindeki kurt sembolü demircilerin tam olarak arkasındadır. Altta, diz çökmüş olarak sıralanmış kişilerin ortasında üst üste dizili kitaplar mevcuttur. Kitapların isimleri "Endüstriyel Demokrasi", "Ticaret Sendikasının Tarihi", "İngiliz Yerel Yönetimi", "Fabian Risaleleri ve Makaleleri" gibi Fabian görüşünü yansıtan konuları içermektedir. Vitrayın teması ve figürde yer verilen karakterler Fabianlar'a özgü olmasına karşın tamamen mistik bir havaya sahiptir. Bu özellik, Fabianizm'in adeta bir dini inanç gibi benimsenmesini ya da Fabianizm inancı altında yeni bir dünyanın şekillendirileceğini anlatmaktadır.

Vitray, Bernard Shaw'ın doğumunun 150. yıldönümünde, Tony Blair'in vitrayın önünde poz vermesi ile yeniden kamuoyunun gündeminde yer almıştır.535


Yüklə 2,34 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   24   25   26   27   28   29   30   31   ...   34




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə