Üst Akıl İngiliz Derin Devletinin İçyüzü Cilt


Düşünce Kuruluşları ve Zorunlu İdeolojiler



Yüklə 2,34 Mb.
səhifə16/34
tarix19.07.2018
ölçüsü2,34 Mb.
#56548
1   ...   12   13   14   15   16   17   18   19   ...   34

Düşünce Kuruluşları ve Zorunlu İdeolojiler

İngiliz derin devletinin himayesinde hareket etmek zorunda olan düşünce kuruluşları, kayıtsız şartsız kendileri için belirlenen ideolojik arka planı oluşturmak mecburiyetindedirler. Bunun için toplumları kargaşaya, dejenerasyona ve maneviyatsızlığa yönelten unsurlar, gözetilecek temel ilkeler olarak tespit edilmiştir. Düşünce kuruluşları için devşirilen ve adeta bir propaganda malzemesi olarak kullanılan tecrübesiz fakat menfaat düşkünü kişiler, hayranı oldukları bu kurumların bir parçası olabilmek için temel ideolojileri benimsemek zorunda bırakılmışlardır. Bunların başlıcası Darwinist olmaktır. Darwinizm, İngiliz derin devleti için hizmet eden her kurum tarafından tartışmasız savunulan baş konudur. Çünkü Darwinizm, İngiliz derin devletinin yaymaya çalıştığı bütün belaların ideolojik temeli, ahlaki ve manevi güçlenmenin de en büyük düşmanıdır.

Bu kişilere dayatılan ikinci önemli temel felsefe, homoseksüelliği savunmaktır. Kuran, Tevrat ve İncil'de "iğrenç bir pislik" olarak tanımlanan homoseksüellik, sanki bir hayat şekliymiş veya masum bir fikir sistemiymiş gibi "özgürlük" kisvesi altında savunulmaktadır. Toplumları da bu anlayışa getirmek yine söz konusu düşünce kurumlarının görevi haline gelmiştir. Toplumlar, farkına varamadıkları yöntemlerle Kuran'da haram kılınmış olan homoseksüelliği hayatlarının içinde görmeye ve bilmeden benimsemeye başlamışlardır. Öyle ki, söz konusu kurumların yoğun baskıları neticesinde homoseksüelliğe karşı çıkmak bağnazlık olarak lanse edilmekte, bunu yapanlar toplumdan adeta dışlanmaktadırlar. Homoseksüel evliliklere izin vermeyen rahipler işlerinden olmakta, buna karşı çıkan yazarlar, eğitimciler veya sporcular hakkında adeta linç kampanyaları yapılmaktadır. Burada uygulanan stratejinin, Darwinizm'i yayma ve koruma konusundaki strateji ile benzerlik göstermesi dikkat çekicidir. Keza her ikisi de İngiliz derin devleti projesidir.

Bu kurumların bir parçası olmak için dayatılan üçüncü temel felsefe ise, Rumi olmaktır. Bu şaşılacak bir şeydir; bu kurumlarda hiçbir şekilde dindar olmayan Müslümanlar Rumi olabildikleri gibi farklı dine mensup kişiler, örneğin Hristiyanlar, hatta ateistler bile Rumiliği savunmaktadırlar. Bu, adeta bir mecburiyet halini almıştır. Kuşkusuz bunun temel sebebi, Mevlana Celalettin Rumi'ye ait olduğu söylenen eserlerde, dinsizliği doğrudan teşvik eden, haramları helal sayan ve homoseksüel ilişkiyi doğrudan savunan ve anlatan ifadeler ile evrim safsatasını kabul eden izahlar bulunmasıdır. Bu Kuran dışı açıklamalar, İngiliz derin devletinin yaygınlaştırmaya çalıştığı yaşam biçimine oldukça iyi uymaktadır. Elinizdeki kitabın 1. cildinde de açıkladığımız gibi, söz konusu ifadelerin Mevlana'ya ait olduğuna dair elimizde bir delil yoktur. Bu ifadelerin onun kitaplarına sonradan eklenmiş olması kuvvetle muhtemeldir. Burada bizim eleştiri konumuz Mevlana'nın kendisi değil, Mevlana'ya atfedilen kitaplarda geçen gayriahlaki tavsiyelerdir.

Ayrıca burada eleştirdiğimiz düşünce, Anadolu'ya has Mevlevi ruhu da elbette değildir. Zaten Anadolu Mevleviliği ve o ruhun getirdiği güzel ve fedakar ahlak, İngiliz derin devletinin asla kabul edebileceği bir şey değildir. İngiliz derin devleti, Mevlana'ya atfedilen eserlerde geçen ve homoseksüelliği, evrimi, hatta dinsizliği normal gibi göstermeye çalışan gayriahlaki anlayışa sahip çıkmaktadır.

Söz konusu ifadeler, İngiliz derin devletinin himaye altına aldığı düşünce kuruluşlarının ön plandaki isimleri tarafından sürekli olarak destek görmektedir. Bu yolla İngiliz derin devleti, hem kendince İslam dinini kullanarak Müslümanları pasifize edip ahlaksızlığa sürükleyebileceğini düşünmekte hem de Rumiliği savunma örtüsü altında homoseksüellik ve dinsizliği kolayca yaygınlaştırabileceğine inanmaktadır.

Kullanılan dördüncü temel felsefe dindarlığa karşı olmak ve dindarlara tepeden bakan bir üslup benimsemektir. Böylelikle bu kişiler garip bir özgüven elde etmekte ve bu yöntemle dindarları kendilerince geniş çaplı olarak küçük düşürdüklerine inanmaktadırlar.

Homoseksüellik Propagandasının Arka Planı

Homoseksüellik fiili, hem Kuran'da hem Tevrat'ta hem de İncil'de kesin olarak haram kılınmıştır. Kuran'daki ayetler şöyledir:



Hani Lut da kavmine şöyle demişti: "Sizden önce alemlerden hiç kimsenin yapmadığı hayasız-çirkinliği mi yapıyorsunuz? Gerçekten siz kadınları bırakıp şehvetle erkeklere yaklaşıyorsunuz. Doğrusu siz, ölçüyü aşan (azgın) bir kavimsiniz." (Araf Suresi, 80-81)

"Siz insanlardan (cinsel arzuyla) erkeklere mi gidiyorsunuz? Rabbinizin sizler için yaratmış bulunduğu eşlerinizi bırakıyorsunuz. Hayır, siz sınırı çiğneyen bir kavimsiniz." Dedi ki: "Gerçekten ben, sizin bu yaptığınıza öfke ile karşı olanlardanım." (Şuara Suresi, 165-166-168)

"Siz, (yine de) erkeklere yaklaşacak, yol kesecek ve bir araya gelişlerinizde çirkinlikler yapacak mısınız?" Bunun üzerine kavminin cevabı yalnızca: "Eğer doğru söylüyor isen, bize Allah'ın azabını getir" demek oldu. (Ankebut Suresi, 29)

Tevrat'ta da homoseksüelliğin haram olduğu açıkça bildirilmiştir ve Allah, Sodom ve Gomora'yı bu çirkin eylemleri sebebiyle yerle bir ettiğini haber vermiştir:



Onlar yatmadan, kentin erkekleri –Sodom'un her mahallesinden genç yaşlı bütün erkekler– evi sardı. Lut'a seslenerek, 'bu gece sana gelen adamlar nerede?' diye sordular, 'getir onları da yatalım'. (Yaratılış 19:4-5)

RAB Sodom ve Gomora'nın üzerine gökten ateşli kükürt yağdırdı. Bu kentleri, bütün ovayı, oradaki insanların hepsini ... yok etti. (Yaratılış 19:24-25)

Kadınla yatar gibi bir erkekle yatma. Bu iğrençtir. (Levililer 18:22)

Bir erkek başka bir erkekle cinsel ilişki kurarsa, ikisi de iğrençlik etmiş olur. (Levililer 20:13)

İncil'de homoseksüelliğin haram kılındığı pasajlar ise şöyledir:



İşte böylece Allah onları utanç verici tutkulara teslim etti… Aynı şekilde erkekler de kadınla doğal ilişkilerini bırakıp birbirleri için (homoseksüel ilişki için) şehvetle yanıp tutuştular. Erkekler erkeklerle utanç verici ilişkilere girdiler ve kendi bedenlerinde sapıklıklarına yaraşan karşılığı aldılar... Her türlü haksızlık, kötülük, açgözlülük ve kinle doldular. (Romalılar I:26-29)

[Allah] Sodom ve Gomora kentlerini (Homoseksüel eylemlerinden dolayı) yakıp yıkarak yargıladı. Böylece Allah'sızların başına geleceklere bir örnek verdi. (2. Petrus 2:6)

Kuran'da, Tevrat'ta ve İncil'de açıkça haram kılınan homoseksüellik, garip bir şekilde sözde reform yanlılarının, demokrasi taraftarı olduklarını söyleyenlerin, özgürlük mücadelesi verdiklerini iddia edenlerin, liberallerin, sosyalistlerin, sözde dindarların, bir kısım sahte aydınların, hatta bazı üniversitelerin ve bir kısım siyasetçilerin savunduğu bir kavram olarak ortaya çıkmıştır. Homoseksüellik bir ideoloji, bir fikir veya demokratik bir mesele değildir. Hatta homoseksüellik bir yaşam biçimi dahi değildir. Burada bir yaşam şekli değil, haram bir fiilin savunması vardır. Bir kısım kişilerin ahlaka aykırı cinsel hayat yaşaması için propaganda yapılmaktadır. İlginç olan bu haram fiilin savunulabilmesi için verilen tavizlerdir. Örneğin kadınların dekolte giyinmelerine, istedikleri şekilde özgürce yaşamalarına, yaptıkları makyaja şiddetle karşı olan kesimler, homoseksüellerin caddelerde garip makyajlar, rengarenk ve oldukça dekolte giysilerle, hatta çıplak halde dolaşmalarına ses çıkarmamakta, normalde ruhen ve vicdanen kabul etmeyecekleri bu görüntüyü zoraki desteklemektedirler. Çünkü bu, İngiliz derin devletinin bir ön şartıdır.

Bütün bunlar, toplumları dejenere etmek için özel seçilmiş telkin yöntemleri olduğundan hayatımızın her bir safhasında gittikçe artan bir şekilde homoseksüellik propagandası ile karşılaşırız. Seyrettiğimiz filmdeki en sevdiğimiz kahramanın en yakın arkadaşı bir homoseksüel karakter olarak vurgulanır ve onun bu yönü filmdeki repliklerde sürekli olarak övülür. Seyrettiğimiz her görselde o veya bu şekilde homoseksüellik propagandası tam karşımızdadır. Bilgisayar kullanıcıları, en fazla kullandıkları sosyal medya hesaplarının ikonlarında bile evlenmek üzere olan homoseksüel çiftin emojileriyle karşılaşırlar. Bilgisayarda en fazla dosya indirdiğiniz sitenin arka planı iki homoseksüelin resmidir. Konserler, İngiliz derin devleti için homoseksüellik propagandasının yapılacağı en müsait ortamlardır. Özellikle gençlerin ziyaret ettiği bu toplu mekanlar, toplu telkin için biçilmiş kaftan olarak görülmektedir. Sahneye çıkan homoseksüel bir dansçı, açıkça da homoseksüel olduğunu ilan etmiş ve belirli kesimler bunu bir "cesaret gösterisi" olarak alkışlamışsa, istenen telkin de verilmiş olmaktadır.

Siyasi ve dini tartışmalarda homoseksüellik propagandası "demokrat" olma başlığı altında işlenir. Öyle ki, tümüyle özgürlüklerden yana olan bir siyasetçi, homoseksüelliğin Allah'ın "iğrenç" olarak nitelendirdiği haram bir fiil olduğunu söylediğinde "demokrasi karşıtı" olarak damgalanmaktadır. İki erkeğin anormal ilişkisinin demokrasi ile kuşkusuz bir bağlantısı yoktur. Fakat ideolojik propaganda, toplum algısını bu raddeye getirmiştir. Günümüz sözde "aydınları"nın bir kısmı, homoseksüelliği savunduğunda gerçekten özgürlükleri savunduklarını zannetmektedirler. İngiliz derin devletinin yoğun telkini, onları bu kadar acınacak bir duruma getirmiştir.

Propaganda öylesine büyük bir yol almıştır ki, ABD'de bir kısım eyaletlerde veya Avrupa'nın çeşitli yerlerinde homoseksüel nikahı kıymayı reddeden rahipler işten atılmakta, hatta mahkemeye verilmektedir. Rahibin dini inancı gereği böyle bir harama aracı olmak istememesi suç sayılmaktadır; fakat yollarda, caddelerde her türlü aşırılığı rahatça yapabilen homoseksüellerin eylemleri göklere çıkarılmaktadır. İşte İngiliz derin devletinin ideolojik eğitim verdiği toplumların geldiği son nokta budur.

Şunu belirtmek gerekmektedir: Burada kişisel olarak kimse hedeflenmemekte, şahıslar üzerinden bir değerlendirme yapılmamaktadır. Hatta günümüzde homoseksüellere yönelik yapılan şiddet eylemleri tarafımızdan şiddetle kınanmaktadır. Fikri mücadele, fikirleri hedef almayı gerektirir; fikir yerine insana saldırganlık yöneltmek korkunç, vahşet dolu ve ürkütücü bir stratejidir. Burada homoseksüelliğin bir kavram ve uygulama olarak haram kılındığı belirtilmekte ve bu haram fiilin propagandasının yapılması eleştirilmektedir. Dünyada aç ve evsiz kalan çocuklar, savaştan perişan olmuş milletler, dövülen veya öldürülen kadınlar için yapılmayan koruma kampanyaları, bugün homoseksüellik için yapılmaktadır. Ortada çok sinsi bir plan olduğu açıktır.



Düşünce Kuruluşlarının Menfaatperest Yancıları

Söz konusu düşünce kuruluşlarının himayesine giren tecrübesiz kişiler, zaman içinde bu dinsizlik propagandasının etkisinde kalarak, homoseksüelliği hayatlarının bir parçası haline getirerek dejenereleşmiş bir hayatın içine iyice girmekte ve bu aşamadan sonra, Müslümanlara, Hristiyanlara, Musevilere kısacası tüm insanlara tepeden bakar hale gelmektedirler. Dikkat edilirse şu anda medyada veya sosyal medyada sıklıkla gördüğümüz bazı isimler, söz konusu kurumların propaganda ağını oluşturan yancı elemanlardır. Onlar, ülkelerin dış politikalarında, homoseksüellik etkinliklerinde, protestolarda, darbe girişimlerinde hep ön plandadırlar. Çünkü artık İngiliz derin devletinin menfaatperest askerleri haline gelmişlerdir.

Söz konusu askerler, İngiliz derin devletinin etkisi altında bulunan düşünce kuruluşlarına yaranabilmek için, onların aralarındaki gizli sembolleri kullanır, onların dillerinden konuşur. Onları memnun edebilmek için gerek sosyal hayatlarında gerekse sosyal medyada ellerinden gelen her şeyi yapar konuma gelirler. Örneğin bu kişiler tarafından İngiliz derin devletinin temel sembollerinden biri olan "fil", hemen her fırsatta kullanılmaktadır. Amaç, bu sembollerle mesaj verebilmektir. Söz konusu düşünce kuruluşları, bu sembolleri kullanan kişilerin "kendi tarafında" olduğunu hemen anlayabilmektedir.

Bir diğer önemli sembol "Churchill"dir. Churchill, İngiliz derin devletine büyük bir sadakatle hizmet etmiş bir yöneticidir. İngiliz derin devleti, kendisinin yaşam felsefesini ve yönetim anlayışını tam anlamıyla temsil eden Churchill'e olan muhabbetini her fırsatta tekrarlar. İşte İngiliz derin devletinin yancıları da kendilerinin bu Deccal Komitesi'ne çirkin bağlılıklarını vurgulamak adına her fırsatta "Churchill" güzellemesi yaparlar. Kütüphanelerinden Churchill'le ilgili kitapları, ofislerinden Churchill'in büstlerini, konuşmalarından Churchill'in adını eksik etmezler. Bu Churchill vurguları gerçekte Londra'ya "beni destekleyin, ben sizdenim" mesajıdır.

Galata Kulesi, bu amaçla kullanılan bir başka semboldür. İstanbul'un işgali yıllarında İngilizlerin bir üssü haline getirilen, hatta bodrum katındaki işkence odalarında sayısız Türk vatanseverine işkence yapılan Galata Kulesi, İngiliz derin devletinin gizli bir haberleşme şifresi gibidir. Söz konusu kule, elbette ki önemli bir tarihi hazinemizdir. Burada vurgulamak istediğimiz nokta, bu tarihi hazinemizin İngiliz derin devleti tarafından haince sembol haline getirilmesi ve bunun derin devletin yancıları tarafından ısrarla kullanılmasıdır. Bu konu kitabın 1. cildinde kapsamlı olarak anlatılmıştır.

Bu ve benzeri semboller, İngiliz derin devletine destek sağlamak isteyen kişilerin, gizli haberleşme şifreleridir. "Ben sizdenim" mesajı vermenin en hızlı yoludur. Bu yöntemi kullanan kişiler, küçük menfaatler peşinde koştuklarından, kısa süre içinde İngiliz derin devletinin yancıları ve kullanabilecekleri ajanlar haline gelirler. Söz konusu düşünce kuruluşları, bu mesajı hızla alır ve söz konusu kişileri kullanmaya başlarlar. Bu kişiler eğer Türkiye gibi kritik ülkelerden iseler, derin devlet kurmayları için durum daha caziptir. Söz konusu yancılar artık, kendi ülkelerine karşı kullanılabilecek bir kara propaganda aletidirler.

Söz konusu kurumlar tarafından "kendi ülkesine karşı kara propaganda malzemesi" olarak kullanılacak "Batı hayranı" kişiler, Hangi Dünya Düzeni? isimli kitapta şu sözlerle tarif edilmiştir:

Kullandıkları kelime hazinesi çok dar. Ağızlarındaki sözcükler birbirinin aynı. Üstlerinde eğreti bir bilmişlik… "Değişim, Açılım, Demokrasi, Özgürlük, Hak Hukuk" filan diyorlar… Sanki hep verilen bir metni okuyorlar…

Aslında onlar ikiye ayrılıyor. Birkaç kuşak kentli olanlar, Batı'yı Kabe bilerek yoğrulmuşlar, kolejlerden çıkıp Avrupa ya da Amerika'nın yolunu tutmuşlar. Atilla İlhan'ın deyişiyle, saatlerini hep Batı'ya ayarlamışlar. ... Batı'daki "guvernörlerine" (yöneticilerine) bağlıyken, Mustafa Kemal adını anabilmişler! Halkı hep küçümsemişler. Azınlık kültürüne kendilerini daha yakın hissetmişler. Türk olmaktansa başka her ne varsa onu olmayı yeğlemişler.339

Bu kişiler, Türklüklerini reddederek, kendi ülkelerini karalamak ve mümkün olduğunca aleyhte propagandayı güçlendirmek için "azınlık" kartına sığınanlardır. Söz konusu kişiler, muhtemelen hayatlarında hiçbir zaman Kürtler veya Ermenilere veya diğer azınlık gruplara iddia ettikleri kadar sevgi duyan kişiler olmamışlardır; hatta hayatlarının büyük bir bölümünde onların varlığından dahi habersiz olmuşlardır. Fakat iş kara propagandaya geldiğinde İngiliz derin devletinin en önemli kozu, hatırlanacağı gibi, tarih boyunca hep azınlık kartı olmuştur. İngiliz derin devleti, söz konusu düşünce kurumları vasıtasıyla göz boyadığı kişilere de bunu salık vermektedir. Dolayısıyla bu vasıflara sahip kişilerin tümünde ilk dikkat çeken şey, Türkiye'yi kötülemek adına azınlık kartını oynamaktır. Bunu da, kendilerince, en yüksek derecede medenileşmek olarak göstermişlerdir. İşte İngiliz derin devletinin himayesinde olan düşünce kuruluşları, zarar vermeyi planladıkları ülkeler üzerinde böyle bir strateji uygular.



Düşünce Kuruluşları Yoluyla Algı Operasyonları

İngiliz derin devleti, himaye altına aldığı düşünce kuruluşları ile bir nevi manipülasyon, yani algı yönetimi stratejisini devreye sokmuştur. Bu stratejiye göre ülkeler ve devletler, savaş ve yıkım yoluyla değil, kendi kendilerini yıkacak stratejilerle güçsüzleştirilecektir. İktidarların güçsüzleştirilmesi, ekonomilerin çökertilmesi, halkların mutsuzlaştırılması ve milli ve manevi değerlerden uzaklaştırılması, isyan ve başkaldırılar için ortam hazırlanması ve bunların kalkışmaya dönüştürülmesi, bunlardan bazılarıdır. İngiliz derin devleti, II. Dünya Savaşı taktiklerini çağımızda farklı uygulamalarla sürdürmeye devam etmiş, farklı bir ajan stratejisi kullanarak, bağımlı toplumlar oluşturarak, tehdit ve dayatmalarla iktidarları köşeye sıkıştırarak dediğini çoğunlukla yaptırmıştır.

İngiliz derin devletinin manipülasyon yöntemi, genellikle toplumların hassas noktalarını kullanma, güçlü noktalarını ise zayıflatma esası üzerine kurulmuştur. Bu yöntemlerin kurgulanması için Tavistock Bireysel İlişkiler Enstitüsü kurulmuş, ardından çeşitli düşünce kuruluşları bu mekanizmaları uygulamaya geçirmiştir. Bunları inceleyelim:

Düşünce Kuruluşlarının Merkezi:
Tavistock Bireysel İlişkiler Enstitüsü

Kitabın 1. cildinde detaylı olarak değindiğimiz, kuruluşu 1921 yılına dayanan Tavistock Enstitüsü, hatırlanacağı gibi İngiliz derin devletinin dünyayı idare etme amacıyla kullandığı vakıflardan biridir. Vakıf, I. Dünya Savaşı'ndan kurtulan İngiliz askerlerinin savaş şoklarını araştırmak amacıyla 1921'de Bedford Dükü Tavistock'un Londra'daki binalarından birinde kurulmuştur. Enstitünün başkanlığını İngiliz Ordusu Psikolojik Savaş Bürosu Başkanı Sir John Rawlings Rees üstlenmiştir. Enstitü ve çalışmaları; İngiltere'nin en iyi korunan sırrı olmaya devam etmektedir.

I. ve II. Dünya Savaşı yıllarında Psikolojik Savaş Örgütü olarak çalışan Tavistock Grubu, Rockefeller Vakfı'nın yaptığı büyük bağışlarla 1946 yılında görev alanı genişletilerek yeniden yapılandırılmıştır. Rockefeller, Tavistock'a daha geniş çaplı psikolojik savaş araştırmaları yapma ve uygulama görevleri vermiştir.

Enstitü çalışmalarının ilham kaynağı, o dönemde Londra'ya gelerek Prenses Bonapart'ın verdiği bir malikaneye yerleşen Sigmund Freud'un "insan davranışlarının kontrolü" konusundaki çalışmaları olmuştur. Enstitü, bu ideolojinin dünyadaki merkezi olması amacıyla kurulmuştur.

Enstitü bugün, Sussex Üniversitesi'nden, Stanford Araştırma Enstitüsü, Esalen, Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nde (MIT), Hudson Enstitüsü, Heritage Vakfı, Stratejik ve Uluslararası İlişkiler Araştırma Merkezi (CSIS), ABD Dışişleri kadrolarının eğitildiği Hava Kuvvetleri İstihbaratı, RAND ve Mitre Corporation Şirketleri, The Mont Pelerin Vakfı, Trilateral Komisyon, Ditchley Vakfı, Roma Kulübü gibi gizli gruplara kadar uzanan bir ilişkiler ağı geliştirmiştir.

Söz konusu vakıf, şu an halen İngiliz derin devletinin maşa olarak kullandığı çeşitli düşünce kurumlarının ana kuruluş merkezi olarak görevine devam etmektedir. İngiliz derin devletinin himayesindeki kurumlardan biri olan Roma Kulübü'yle yakından bağlantılı olan bu kurum, NATO'nun kurulmasında da önemli rol oynamıştır.

Tavistock ile ilgili genel tanımlara bakıldığında, Tavistock'un Roma Kulübü ile birlikte çalışarak dünya nüfusunu daha önce belirlenen bir yöne, "kolektivist, sosyalist tek dünya diktatörlüğüne" doğru yönlendirmek için propaganda ve kriz meydana getirmek üzere çalıştıkları yönünde tanımlamalar vardır. Kurum, Kore Savaşı'nda ilk defa denenen, kitlesel beyin yıkama tekniklerini geliştirmiştir. Geliştirilen "kalabalıkların kontrol metotları" gizli ve halkın tepkisini çekmeyecek şekilde Amerikan halkı üzerinde denenmiş ve onların psikolojik tavırları tespit edilmiştir.340

Tavistock'un, travma yoluyla kişileri geleneksel inançlarından ayırma ve daha sonra bu kişileri yeniden yapılandırma gibi bir konsept üzerinde çalıştığı bilinmektedir. Uzaktan izleme (Remote Viewing) gibi konularda uzman olan yazar Tim Rifat bu durumu Microwave Mind Control (Mikrodalga Zihin Kontrolü) isimli kitabında şu şekilde izah etmiştir:



Mikrodalga silahlar ve bunların zihin kontrolünde kullanımı üzerine çalışmalar 1950'lerde Tavistock'da başladı. Bu İngiliz kurum, İngiliz toplumunu onlar fark etmeden zihin kontrolüyle yönlendirmenin yollarını arıyordu.341

Tavistock'un genel tanımında, ayrıca "her bir kişinin bireyselliğini ortadan kaldırıp onları takım oyuncusu haline getirmeyi amaçlayan programları" desteklediği belirtilmektedir. Bu sürpriz değildir; keza bireysellik, yeni dünya düzeninde istenmeyen bir kavramdır. Ne yapacağı tahmin edilebilir olan ve soru sormadan kendisine söyleneni yapmaya koşullandırılmış bir halk, daima kolay yönlendirilebilmektedir. Bilinçaltı programlar dahilinde ise zaten "yönlendirilebilir bir halk" oluşturma çabası bulunmaktadır.

Davranış bilimleri konusundaki programlar, Tavistock'u ABD'nin en etkili kuruluşu haline getirmiştir. 1933'te Tavistock Direktörlüğüne getirilen Alman mülteci Kurt Lewin, mülteci ajanlarını düşmanlar arasına sızdırarak Harvard Üniversitesi'nde geliştirilen propaganda kampanyaları ile Amerikan halkını ABD'nin Almanya'ya karşı savaşa girmesi için hazırlamaya çalışmıştır.342 ABD'nin I. Dünya Savaşı'na katılımının tümüyle İngiliz derin devleti projesi olduğu, kitabın 1. cildinde detaylı olarak açıklanmıştır.

1938'de Roosevelt, istihbarat anlamında ABD egemenliğini İngiltere'ye devreden bir gizli anlaşma yapmıştır. İstihbarat örgütlerini tanıttığımız bir önceki bölümde anlattığımız gibi, bu anlaşmanın uygulanması için ABD, General William Donovan'ı, Churchill'in kurucusu olduğu, Özel Operasyonlar Birimi (SOE) ve Gizli İstihbarat Servisi'ni (SIS), şimdiki CIA olan Stratejik Servis Ofisi'ne (Office of Strategic Service – OSS) dönüştürmesi için Londra'ya göndermiştir. Tüm OSS ve CIA programları Tavistock'un rehberliğinde oluşturulmuştur. Roosevelt ve Churchill'in hava saldırılarının tümü, Tavistock laboratuvar şartlarında elde edilen deneyimlere göre gerçekleştirilmiştir.343

Bugün Tavistock, çeşitli düşünce kuruluşları, sivil toplum kurumları, üniversiteler ve medya grupları ağı üzerinden kamuoyunu etkilemek üzere çalışmalar yapmaktadır. Kimi çevreler tarafından, manipülasyon yöntemleri kullanarak batıyı bir arada tutan ahlak yapısını da çökertmeye çalışmakla eleştirilmektedir. Aile bağlarını zayıflatan, manevi değerleri yıkan, milli duyguları körelten teknikler Tavistock tarafından sistematik olarak uygulanmıştır. Toplumlara homoseksüellik gibi haram fiillerin empoze edilmesi, Rumilik gibi Kuran ahlakına aykırı uygulamaların yaygınlaştırılması, korku ve öfke dolu toplumların meydana getirilmesi, Darwinizm'in yaygınlaştırılıp desteklenmesi bu tip faaliyetler arasındadır.

RAND Corporation ve Urban Institute gibi düşünce kuruluşları da Tavistock ile bağlantılıdır. Özellikle ABD'nin politik hareketlerinde etkin bir şekilde rol alan bu düşünce kuruluşları politik süreçlerin adeta birer tamamlayıcısı gibi işlev görürler. ABD Hükümeti'nin önemli ve stratejik kurumları için analiz ve araştırma yaparlar. Bu kurumların Tavistock tarafından yönlendirilmesi, genel talimatların İngiltere'den geldiğini belgelemektedir. İngiliz derin devleti, çeşitli kurumlar üzerinden ABD dış politikasını bu şekilde yönlendirmektedir. İşte bu nedenledir ki ABD dış politikası, ABD'nin kuruluşundan bu yana daima İngiliz derin devleti tarafından yönlendirilmektedir.



Tavistock Manipülasyon Yöntemleri

Şok ve Dehşet yoluyla hızlı hakimiyet elde etmek: Bu strateji, ABD ve İngiltere'nin 2003 yılının Mart ve Nisan aylarında Ortadoğu ve özellikle Irak'ta gerçekleştirdiği askeri müdahalelerin temelini oluşturan teoridir. "Şok ve Dehşet"in, 1945'teki Hiroşima ve Nagazaki bombalamalarının "nükleer olmayan karşılığı" olması amaçlanmıştır. Yani nükleer silahların kullanılmadığı ama atom bombaları kadar ses getirecek bir askeri müdahalenin tarifi yapılmaktadır. Bir çalışma rehberinde bu strateji şu şekilde açıklanmıştır:

Bu silahların etkisi Şok ve Dehşet ile ortalama Japon vatandaşlarının zihniyetini ve Japon yönetiminin bakış açısını değiştirmeye yetmişti. Basitçe Japonlar, tek bir uçağın taşıdığı yıkıcı gücü anlayamamışlardı. Bu anlayamama durumu bir dehşet ortamı yarattı.344

Bu stratejinin tanıtıldığı benzer yayınlarda, şok ve dehşet sağlayabilmek için muazzam ateş gücünün yanı sıra, propaganda operasyonlarının da kapsamlı kullanılması tarif edilmekte ve gerekirse, "büyük oranlarda aldatmaca, karmaşa, yanlış ve eksik bilgilendirme kullanılması" tavsiye edilmektedir.345



Yüklə 2,34 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   12   13   14   15   16   17   18   19   ...   34




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə