Vii. Uluslararasi



Yüklə 3,89 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə141/159
tarix06.05.2018
ölçüsü3,89 Mb.
#42938
1   ...   137   138   139   140   141   142   143   144   ...   159

VII. ULUSLARARASI TÜRK SANATI, TARİHİ ve FOLKLORU KONGRESİ/SANAT ETKİNLİKLERİ

361 


Pop  sanatçılar,  esere  anlam  yüklemek  kaygısını  gütmemişlerdir.  Pop  sanat; 

içinde  bulunulan  çağın  standart,  bilinen  ve  beğenilen  imgelerini,  kişi  ve  eşyalarını 

sıradanlaştıran,  çoğaltan  ve  basitleştiren;  böylelikle  sanat  yapıtlarını  oluşturan  bir 

düşüncedir.  Özellikle  1960’lı  yıllarda  gelişen  pop  kültürü  ve  yaşam  tarzı  toplumsal 

yaşamın her alanına yayılmıştır ve sanata yansımıştır.  

‘20. yüzyılın  başlarında,  doğadan  doğrudan  doğruya  etüt veya  öznel/stilistik  yorumların 

dışında, daha önceki sanat nesneleriyle ilgili imgelerin, çeşitli mekanik-reprodüksiyon ya 

da  kolaj  öğelerinin  alternatif  ifadelendirme  olanakları bağlamında  kullanıldığı çalışmalar 

gerçekleştirilmiştir. Özellikle Dadaist sanatçılara ait bu çalışmalar ‘Pop-Art’ kapsamındaki 

‘Hazır-Eşya’ların (Ready Made) tarihsel kaynaklarını ve buna bağlı olarak ilk örneklerini 

oluşturmaktadır.  Dada  hareketleri  yirminci  yüzyıl  sanatında  çağımız  sanatı  üzerinde 

büyük  etkileri  olan  hareketlerdir.  Dada  ile,  sanatçının  müdahalesinin  giderek  daha  az 

görünür ve daha çok maddesiz olan (ya da Duchamp'ın ifadesiyle ‘aşırı-değersiz’ olan) 

bir  boyuta  indirgenmesi,  yarım  yüzyıl  kadar  sonra  farklı  eğilimlere,  Amerikan 

Minimalistlerine,  yeni  gerçekçilere  ya  da  Pop-Art'a  kaynaklık  edecektir.’  (Karahan, 

2010:83)  

Pop sanat, asıl gelişimini Amerika’da göstermiştir. Amerikan pop sanatçıları kitle 

iletişim araçlarının da gelişimi ve etkisiyle gerçek dünyayı sanatın içine sokma çabasında 

bulunmuşlardır.  Sanata  girmesi  imkansız  olarak  görülen  ne  varsa  Amerikan  pop 

sanatçılarının  yapıtlarında  yer  almıştır.  Pop  kullandığı  sanat  gereçlerinin  izleyici 

tarafından  kendi  tüketim  ürününün  bir  parçası  olarak  benimsenmesinden  beslenmiştir. 

Pop  sanatta  bir  reklam  afişi  veya  poster  konu  olabileceği  gibi  günlük  sıradan  eşyalar 

(konserve  kutuları, tekerlekler, vs.)  da bu  sanatta  konu  edilmiştir. Salt  reklam  amacıyla 

kullanılan katı endüstriyel tasarımlardan farklı olarak bunlar kişisellikten uzak bir anlayışla 

anonimleştirilerek üretilmişlerdir.  

Dada  hareketi  sonrasında  ortaya  çıkan  pop  sanat,  batı  dünyasında  insan 

yaşamını  koşullandırmıştır.  Böylelikle  bireyi  sıradan  bir  kültüre  yönelterek  kitle  iletişim 

araçlarının  etkisine  maruz  bırakmıştır.  Gerek  tekniklerin,  gerek  malzemelerin  gerekse 

konuların sınırlanmaması yönünden her ikisi arasında benzerlikler olduğu söylenebilir. İki 

sanat  hareketi  arasındaki  en  belirgin  fark  ise;  Pop  sanatçılar  Dada  sanatçılarıyla  aynı 

teknikleri,  aynı  malzemeleri  aynı  tür  popüler  imgeleri  kullanırken,  yapıtlarında  hiçbir 

düşünsel  amaç  gözetmeden  salt  görünür  olanı  yansıtmışlardır.  Pop  sanatçılar 

çalışmalarını teknik olarak; serigrafi gibi baskı teknikleriyle figürleri yorumlayarak ve kitle 

iletişim  araçlarının  ürünlerini  kullanarak  gerçekleştirmişlerdir.  Böylelikle  kitle  kültürü  ile 

yüksek kültür arasındaki sınırları eriterek yaşam ile sanat arasında köprü kurmuşlardır.  

Pop  sanatın  ilk  örneklerinden  olan  Hamilton’un  ‘Günümüz  Evlerini  Böylesine 



Farklı  ve  Çekici  Kılan  Nedir?’  İsimli  kolajıdır.  Hamilton’un  bu  çalışmasında  kesilmiş 

fotoğraflar ve  dergi  parçaları kullanılmıştır.  Çalışmada  yer  alan televizyon, müzik  çalar, 

elektrik  süpürgesi,  duvarda  asılı  aile  olan  büyüğünün  resmi,  dönemin  ideal  vücuduna 

sahip  çıplak  kadın  ve  erkek  figürleri  gibi  imgeler  halka  hiç  yabancı  değildir.  Kolaja 

bakıldığında insan bedeninin günlük tüketim eşyalarıyla birlikte kullanılması onun tüketim 

objesi olduğunu düşündürmektedir. Davetkar bir duruşla  bedenlerde cinsellik ve Rokoko 

dönemindeki  gibi  davetkar  bir  duruş  mevcuttur(Uzunkaya  2013:68).  Etrafı  nesnelerle 

çevrilmiş,  erotik  bir  gerilimde  olan  kadın ve  erkek figürünün  gösterdiği  durum her  şeye 

sahip olmanın yanı sıra, mekandaki her şeyin birbirleri ile iletişimsizlikleridir. Bu kopukluk 

bedenlerin  nesneler  gibi  reklam  unsuru  olarak  konumlandırılmalarından  ötürü  gelir. 

Bedenler  bütün  maddi  enerjilerini  seyirciye  odaklamışlardır  ve  bu  yüzden  birbirleri  ile 

iletişimleri imkansızdır (Yener 2010: 26-27). 




VII. ULUSLARARASI TÜRK SANATI, TARİHİ ve FOLKLORU KONGRESİ/SANAT ETKİNLİKLERİ

362 


Pop  sanatın  temsilcisi  olarak  görülen  Andy  Warhol  ise  çalışmalarında  popüler 

kişileri  ve  tüketim  nesnelerini  konu  almış  bir  sanatçıdır.  Sanatçı  kullandığı  yapıtları  ve 

yapıtlarını oluştururken kullandığı yöntemlerle sanatını endüstriyel üretime yaklaştırmıştır. 

Serigrafi  tekniğini  kullanarak  ünlülerin  aynı  resmini  defalarca  yan  yana  getirerek 

mekanikleştirmiştir.  

 ‘Warhol,  tüketim  toplumunu  oluşturan  insanların  üzerinde  baskı,  zorlama 



uygulamadan  birbirine  benzeyen  tek  tip  insan  modeli  oluşturacağını  görüp  bu  tüketim 

toplumuna makine olarak katılmak istemiştir. Tüketim metalarını üreten bir makine gibi, 

birbirinin  aynisi,  istediği  kadar  çoğaltabileceği,  yorulmadan  sürekli  çalışabileceği  bir 

makine…’ (Özdemir ve Koca, 2013:239). Sürekli yinelemeleriyle Warhol, fabrikasındaki 

ekibiyle ipek baskı resimlerini seri halde üreterek, el yapımı ‘özgün’ sanat yapıtı görüşünü 

sorgulamıştır.  Kendi  kişiliğini  ve  duygusunu  katmadan  derinliği  olmayan  kitle  iletişimin 

imgelerini sorgularken kendisi de yüzeyselleşmiştir. İmge üzerinde düşünülmesine gerek 

kalmamıştır. Serigrafi tekniğini kullanarak hedeflediği seri üretim mantığına ulaşmıştır ve 

ürettiği şeylerin birbirine benzemesini sağlamıştır. Warhol'un çalışmalarında, herhangi bir 

özgün  yapıt  yoktur,  yalnızca  röprodüksiyonlar  vardır,  biricik  yapıtın  yerine  çok  sayıda 

kopyayı  geçirmiştir.  ‘Böyle  resim  yapıyorum,  çünkü  gönlümde  makine  olmak  yatıyor.’ 



diyerek ipek baskıların aynısını film ve obje çalışmalarındaki seri üretim mantığıyla dikkati 

çeker. Warhol, Duchamp’ tan yaklaşık 40 yıl sonra ünlü kişilerin portrelerini yüzlerce kez 

çoğaltırken, insan imajını da mekanik bir imaj haline dönüştürmüştür.’ (Özdemir ve Koca, 

2013:241-242). Andy Warhol, Marilyn Monroe, Liz Taylor gibi kitle iletişimin ‘tüketim imge’ 

ne  yer verdiği  çalışmalarında,  sanat  yapıtının  duruşuyla  bu  ‘imge’ lerin  arasındaki  sınır 

çizgisinin  yok  edilmesini  vurgulamış;  ve  ‘insan’  ı  bireysellikten  çıkararak 

sıradanlaştırmıştır. 

‘…İmgenin  anlamı  ve  kimliği  bir  tarafa  atılarak,  sanatçı  bir  makine  gibi  imgeyi 

çoğaltıyor.  Warhol‘un  portrelerine  baktığımızda,  Özellikle  Marilyn  Monroe  ve  Elizabeth 

Taylor‘in portrelerinde, Warhol makine kavramını açıkça ortaya koyuyor; insanlar makine 

ürünü  ve  ticari  mülkiyet  olarak  simgeleniyor…’(Özdemir  ve  Koca,  2013:245-246). 

Warhol‘un  insan  portrelerinde  bile  makineleşme  çabası  içinde  çalışması  sonucunda 

yapıtlarında  yer  alan  ünlü  kişiler,  artık  bir  alım-verim  değeri  olan  makine  ürünü  haline 

gelerek ticari simgelemektedir. 

Kitle  iletişim  araçlarında  yer  alan  imgeler  ‘güzellik’  olgusundan  başka  hiçbir 

derinliği  olmayan,  duygusuz,  kişiliksiz  ve  anlamsız;  yalnızca  bir  fabrikadan  çıkmış  gibi 

tekdüze,  alınıp  satılan  bir  meta  olarak  Warhol’un  yapıtlarında  yerlerini  almıştır. 

Wesselmann’ın  çalışmalarında  yer  verdiği  figürler  kesin  çizgilerle  çevrelenmiş  düz  ve 

canlı  renklerle  boyanmış  iç  mekanlarda  oldukça  nesnel  bir  bakışla  ele  alınmıştır.  Tom 

Wesselmann  ve  Mel  Ramos  gibi  Pop  sanatçılar  bedeni  resimlerinde  daha  yoğun 

kullanmışlardır.  Özellikle  Wesselmann’ın  resimlerindeki  bedenlerin  dudakları,  göğüsleri 

ve  genital  bölgeleri  dikkat  çekici  bir  tavırla  resmedilmiştir.  Bu  figürler  kesin  çizgilerle 

çevrelenmiş düz ve canlı renklerle boyanmış iç mekanlarda ele alınmıştır.  Mel Ramos 

ise,  kadını  tüketim  ürünleri  ile  beraber  kurgulamış,  özellikle  yeme  içme  araçlarının 

içerisinde fantezi imgesi olarak kadın bedenini kullanarak Pop sanatta fetiş algısının tam 

bir  izlencesini  sunmuştur.  Ünlü  resmi  ‘Chiquita’  gibi  bir  sürü  çalışma  yapan  sanatçı,  iri 

göğüsleri,  bronz  ve  pürüzsüz  ciltleri  ile  çizgi  roman  ikonlarını  andıran  kadınlar 

tasarlamıştır(Yener 2010:27-28). Amerikan pop sanatçılarından Lichenstein, çizgi roman 

karelerinden  bir  kısmını  çok  küçük  değişikliklerle  büyük  boyutlarda  yeniden  üretmiştir. 

Linchestein,  çizgi  romanlarda  yer  alan  karakterleri  devasa  boyutlarda  resmetmiş, 

çalışmalarında  ideal  ölçülere  sahip  erkeklerle  güzel  ve  sarışın  kadın  imgelerine  yer 



Yüklə 3,89 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   137   138   139   140   141   142   143   144   ...   159




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə