GÜLDEN BÜLBÜLLERE 4 - www.gonullersultani.net
292
Nehirden mana: Resulullah'ın şefaatidir.
Ama nehri de bulmak için yine nehirden küçük ırmaklar var. Bu
ırmakların hepsi de nehri bulamıyor. Nehri bulmayan da deryaya
gidemiyor. Çok ırmaklar var ki mesela nehre gidemiyorlar,
gitmiyor. Ama gidenler de var. Mesela memleketimizde Fırat,
Dicle gibi kaç tane nehirler var ama bunların karşısında çok daha
büyük sular da var ki onlar deryadan yoksun kalıyorlar çünkü nehri
bulamıyorlar ki deryaya gitsinler.
Bir ufak su, bir küçük parmağım kadar çıkan bir su eğer büyük
suya karışıyorsa, büyük su da daha büyük suya karışıyorsa deryayı
buluyor. Bir büyük su da olsa, nehri bulamazsa eğer deryayı
bulamaz.
Bu büyük sudan mana: zahir ilim sahipleri.
En ufacık sudan mana: bir meşayihe inanmış, teslim olmuş, bir
mürittir. İşte onun için bak;
Seni hayvân iken insân eder şeyh
Bu ne demektir?
Mevlana'nın;
—Ne olursan ol, yine gel, demesidir.
Bu da ne demektir?
Nakşibendî Efendimizin;
—Bizim tarikatımız günahkârlar tarikatı, günahını bilenler, eline
alanlar gelsin. Günahını bilmeyenleri biz istemiyoruz, demiş.
Onun için bu ne demek?
Hakikaten bunu kimse bilemiyor. Bu da Allah'ın lütfü ihsanı değil
mi canım, bildiren Allah değil mi?
Mesela bizim bu çok yakın zamanımızda buraya gelmeden evvel
Bursa'ya beş günlüğüne gittim. Bursa’da büyük bir caminin altında
vakfın şubesini kurmuşlar, orayı da kiralamışlar. Orada sohbetimiz
GÜLDEN BÜLBÜLLERE 4 - www.gonullersultani.net
293
beş gün boyunca oldu, doluyor, sadece Bursa değil etraftan da
geliyorlar. Orada Hacı Salih Efendi isminde büyük bir âlim var.
Tasavvufa evvelden karşıydı ama şimdi biraz yumuşamış ama
zahirde bilinmiş bir âlim. Önceleri tarikatı, rabıtayı inkâr ediyor
rabıtaya karşı çıkıyormuş. Ama şimdi kabullenmiş. O kendisi
bundan kaç sene evvel sohbetimize Bursa'da geldi. Hikmet-i ilahi
ben de o zaman ilk olarak onu tanıdım, evvelden duymuştum,
tanımamıştım. O geldi sohbette takdim ettiler, söylediler
görüşmemiştik hep Evliyaullah’ın kerametinden sohbet zuhur etti.
Dinledi hiç ses yok, ondan sonra yumuşamış. O rabıtayı daha inkar
etmiyor. Ondan sonra her gidişimizde geliyor. Hatta evine de davet
ediyor, zamanımız olmuyor ki gidemiyoruz. Bu son bir daha
Bursa’ya gittik onu da dinledi, çok memnun oldu. Dedi;
—İhyâ-ı ıbâd ettin bizi, bir şüphem var danışacağım, bir iki dakika
gelseniz gizli konuşacağım.
Peki, olur dedik çıktık. Ayak üzeri bir odaya girdik şunu sordu
bana:
—Bu sizin ihvanlarda, tarikata girenlerde, daha kaza namazı
ödeniyormuş bu doğru mu? Kaza namazı kılınmıyormuş, doğru
mu?
Dedim yalan değil, yanlış. Kılınmıyor diye bir şey yoktur. Bizim
tarikatımızda bizim büyüklerimiz kaza namazı kılmaya şart
koşmuyorlar. Kılana da yok kılma demiyorlar. Dedi ki;
—O nasıl olur, dedi.
Boy abdesti (tövbe güslü) alınca, "innemel amâlu binniyât
10
",
niyeti sağlam olursa kaza namazı da ödenir. O tabii ayet okudu.
Hocam dedim; kılma diye bir emir yoktur bu yanlış ama kılın diye
bir emir de yoktur.
10 Hikmet Goncaları Trc. (500 Hadis Şerif) 101
GÜLDEN BÜLBÜLLERE 4 - www.gonullersultani.net
294
Bir insanın bir insana borcu yığılmış, stok olmuş ödeyemiyor.
Vergiler var yığılıyor, ödeyemiyor icraya kaldırıyorlar değil mi?
Veya bir kimseye şahsa borcu olsa yani diyelim ki bir evde
oturuyor kira verecek vermemiş de yığılmış.
—Hadi ben yığıntılardan vazgeçtim bundan sonrasını öde.
Denilse bu bir kolaylık değil mi, bu hadis-i şerif değil mi?
“uzaklaştırmayın yaklaştırın, çetinleştirmeyin kolaylaştırın
11
”, diye
emir var.
Çünkü bir adam gelmiş kırk yaşına veya elli yaşına namaz
kılmamış. Kaza namazını kıl da gel, deyince kaçacak gelmeyecek.
Ama kılma da denilmiyor, kıl da denilmiyor.
Yani burada iki şey var efendim mesela zahir var batın var. Zahir;
ulemanınki batın da meşayihinki. Yani bugün bir batın memuru
velilerdir, zahir memurları da ulemadır.
Şimdi bir hoca vaizinde diyor ki kazası olan nafile namaz kılamaz.
Bir insan hocanın vaizini dinlemiş. Bu taraftan da diyor ki senin
kaza namazını kılma, artık kılma denilmiyor da. Kitapta yazılı emir
ne? Salât-ı evvabin namazı, teheccüd namazını kılacaksın,
deniliyor. Şimdi bizde bu var, kitapta da yazılıdır. Kaza namazını
kılın demiyoruz, kılmayın da demiyoruz. Burada muhayyer
bırakılmıştır.
Burada ihvan şimdi teheccüd namazı var, bir de evvabin namazı
var, bunları kılacak ve kitapta yazılı değil mi? Şimdi hocanın
vaizini dinlemiş. Diyor ki; kazası olan nafile namaz kılamaz.
Hocanın sözü onun için geçerli ise kılsın kılma demiyoruz değil
mi? Yok bu taraftan bizim büyüklerimizin sözü geçerli ise orada
zaten kaza namazını yazmamışlar, yazılmamış o zaman daha niye
kılıyor. Evet, işte bu kelamda;
Seni hayvân iken insân eder şeyh
11 Sahih-i Buhari İlim 12
Dostları ilə paylaş: |