152
mez, pratikleşme araçlarını da somutlaştırır.
Demokratik Sosyalizmin
özü olan toplumcu-
luk, demokratik ulusun inşasıyla tüm halkları
kapsar, özgürleştirir ve iradeleştirirken de-
mokratik konfederalizmle de toplumsal sistem
haline gelir. O nedenle de sosyalizm ekseninde
halklaşma demokratik uluslaşmadır. Demokra-
tik konfederalizmle topluma dayalı siyasi sistem
olarak örgütlenecek demokratik uluslaşma, in-
sanlığın kök karakteri olan komünal kültürün
yeniden canlanmasıdır. Kendini yöneten politik
ve kendi ilkelerini belirleyen ahlaki ölçülerle
yaşayan toplum, demokratik uygarlık nehrinin
gürül gürül akması anlamına gelecektir. Bu
paradigmatik ilkeler temelinde PKK’de somut-
laşan demokratik sosyalizm insanlığın devletçi
ve iktidarcı zihniyetten
ve sistemden nihai kur-
tuluşu olacaktır.
Demokratik ekolojik ve kadın özgürlükçü
paradigma sadece Kürtlerin değil tüm halkların
özgürlüğünün paradigmasıdır.
Demokratik, ekolojik ve kadın özgürlük
esaslarına dayalı paradigma, halkların birbiri-
ni kıyma noktasına getirebilecek uluslararası
komploya halkların birliği cephesinden verilen
bir cevaptır. Sadece Türk ve Kürt halklarının
değil tüm insanlığın barışlı geleceğini örecek
bir anlayışı ortaya koymaktadır. Ayrıca sadece
kapitalizm ve ulus devlet çizgisini değil tüm ege-
menlikli uygarlık çağını aşma ve alternatif olma
iddiası olan bir paradigmadır. Paradigmanın
temeline oturttuğu demokratik ulus anlayışı
ortak zihniyeti paylaşan toplulukların farklılık-
larıyla birlikte yaşayabilmelerinin ifadesi olarak
halkların barışlı ve özgürlüklü birlikteliğinin
formülüdür. Demokratik ulus barışın ruhu ve
zihniyeti iken demokratik özerkliğin inşası
özgürlüğün bedenleşmesidir. Tüm halkların,
kültürlerin, etnisitelerin, inançların bir arada
yaşaması kadar
kendini geliştirmesinin zemi-
ni demokratik özerklik formuyla mümkündür.
Demokratik özerklik dar anlamda demokratik
konfederalizmin siyasal örgütlenmesidir, daha
geniş anlamda ise demokratik ulusun toplum-
sal alanların tüm boyutlarında örgütlenmesidir.
Sosyal, siyasal, kadın, gençlik, ekonomi, ekoloji,
eğitim, sağlık, öz savunma başta olmak üzere
toplumu etkileyen tüm alanlarında yaşanan
sorunların netleşmesi ve toplumun kendi ihti-
yaçlarını belirleyerek kendi örgütlenmesini ge-
liştirmesidir.
Canlı doğa anlayışı ile doğaya saygı ve in-
sanlık yararını esas alan ekolojik endüstri ile
doğa ve insanlık arasında bozulan dengenin
tekrar sağlanması esastır. Toplumsallaşmanın
ilk başlangıcında insan yaşamının korunması
sürdürülmesi için örgütlenen topluluk ekono-
misi anlayışıyla tüm insanlığı besleyebilecek
komünal ekonomi yeniden örgütlenebilir. Top-
lumsallaşmayı geliştiren kadın toplumun kök
hücresidir. Toplumsallık, yaratıcılık, özgürlük,
komünalizm, adalet gibi kavramlar bu nedenle
kadın etrafında anlamlaşmaktadır.
Yine sisteme
en büyük tepki kadın cephesinde birikirken ge-
lişecek alternatif yaşamın öncüsü kadınlar ola-
caktır. Hem sisteme öfkeleri hem kadınların ta-
rihsel kökenleri itibarıyla kadın özgür yaşamın
öncüsü olarak rolünü oynayacaktır. Toplumsal
ilişkilerin esası olan demokrasi, toplum-doğa
arası ilişkinin temeli olduğu kadar insan özgür
yaşamını ilmik ilmik örmek için ekolojik en-
düstri ve tüm köleliklerin temeli olan cinsiyetçi-
liğin kırılmasıyla toplumsal özgürlüğün temeli
kadın özgürlüğü tüm toplumsal sorunların ki-
litlendiği üç ana ekseni ifade etmektedir.
Demokrasi, siyaset, sosyal yaşam, ekoloji,
ekonomi, savunma ve kadın sorunu başta olmak
üzere toplumsal sorunlar her boyutta çoğaltı-
labilir. Alternatif sistem olmanın yolu ise tüm
bu alanlarda sorunları çözerek işe başlamaktan
geçmektedir. Nasıl ki kapitalist sistem tüm top-
lumsal konuları sorunlaştırarak toplumu esir
alıyorsa, tersinden
işe başlanacak nokta da tüm
alanlarda toplumsal sorunları çözerek özgürlü-
ğü inşa etmektir. Sorunları tespit edip egemen
devletten bu konularda adım atmasını, çözüm
üretmesini beklemek değil, toplumsal örgütlü-
lük ve iradeyle olması gerekeni belirlemek, pra-
tikleştirmek için yol ve yöntemleri netleştirmek
ve toplumun kendine dayatılan bu sorunları
kendi gücüyle aşmasına öncülük etmek esastır.
Yani özgür toplum paradigması somut yaşam-
Modern kölelik olan
işçileşmenin reddi yerine,
kutsanıp ona öncülük misyonu
verilse de, toplum bu sefer de
sosyalist devletin işçisi olmak-
tan kurtulamamıştır
153
dan sonuçlar çıkararak kendini oluşturduğu
gibi ulaştığı doğruyu hemen yaşamsallaştırma
pratik inisiyatif ve iradesini ifade etmektedir.
Demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü
paradigmanın yaşamsallaşması
olan demok-
ratik konfederalizm devletten ve iktidardan
tamamen farklıdır. Tamamen halkların özgür
iradesine dayanır, tek bir kişinin bile iradesi-
nin dışında kalmaması temelinde tüm toplumu
örgütleyen bir doğrudan demokrasi modelidir.
Bu örgütlülük en küçük yerel birimden en ev-
rensel boyuta kadar iç içe bir örgütlülüğü esas
alır. Yerel kendi özgünlüğünün renklerine göre
kendini örgütlerken üstten bir dayatma olmaz,
kendi özgür iradesi belirleyicidir. Aynı zaman-
da evrensele doğru örgütlülükte en küçük bi-
rimden en genişe kadar bir paylaşım zeminini
ifade eder. Böylece en küçük birim en evren-
selde kendini bulur. Bu temelde de demokratik
konfederalizm özgürlük ve dayanışma ruhunun
sistemleşmesi anlamına gelir.
Merkezi hegemonya Kürt uyanışıyla başla-
yan yeni çağın önünü almak istemektedir.
Bugün Kürt
sorunu demokratik ulus ek-
seninde çözümü dayatmaktadır. Kürt Halkı
hem dört parça Kürdistan’da, hem de sür-
günde veya mülteci olduğu her yerde bu anla-
yış temelinde bir uyanışı yaşamaktadır. Buna
karşılık merkezi hegemonyanın Kürt sorunu-
na çözümü, Erbil eksenli ulus-devlete dayalı
bir çözüm üretmek olarak açığa çıkmaktadır.
Kürt ulus-devletini kurmak demek Kürdistan’ı
daha fazla egemen güçlerin sömürüsüne sun-
mak anlamına gelmektedir. Kürdistan’da ulus
devlet kurmak kapitalist pazarda ucuz meta
olmaktır. Şimdiden sömürgeci sermayedarlar
Erbil’i işgal etmiş durumdadır. Sistem işbir-
likçisi Kürt güçleri Kürdistan’ın zenginliğini
en ucuz maliyetle egemen güçlere peşkeş çe-
kerek, hem hızlı zenginleşmenin hem de ken-
di iktidarlarını sağlam örmenin peşindeler.
Bu tarzda gelişen Kürt ulus devletçiliğinin
asıl hedefi ise özgürlük arayan Kürtlüğü vur-
maktır. Kürtlüğü tarihsel doğasından koparıp
iktidarla buluşturmaktır. İktidarı özgürlük ola-
rak Kürtlere sunarken özgürlük dinamiklerini
kurutmaktır. Bu anlamda Kürt işbirlikçileri,
Kürdistan özgürlüğüne karşı
hegemon güçlerin
Truva atı rolünü oynarken Kürdistan’ı içten fet-
hedip hegemon güçlere hem de bedava sunmak-
tadırlar. Efsanedeki Truva atına saklananlar
işgalci güçlerin kendi askerleriydi, Kürt işbir-
likçiler ise kendi ülkesini başkaları adına işgal
eden, kendi özüne yabancılaşmış bir yozlaşmayı
ifade etmektedir. Bu da Kürdistan trajedisinin
ifadesidir.
Egemen güçlerin diğer bir çözüm yolu ise
Diyarbakır merkezli bireysel ve kültürel hakla-
rın tanınmasıdır. Tarihsel toplumsal karakteri
ve kültürü ekseninde siyasi iradesiyle tanınma-
yan bir toplumun bireylerinin bireysel ve kültü-
rel haklarının tanınması, özünde asimilasyonu
içselleştirdiği oranda birey olarak tanınması-
nın gizli ifadesidir.
Sistemde ve Türklük kültür
kimliğinde eridiğin oranda iradeni tanırım de-
mektir. Asimile olmuş bireyin bireyselliğinden
veya kültüründen bahsedilemez. O artık kendi
bedeninde kendine yabancı başka bir ruhu ve
beyni taşıyan kendine yabancı biridir. Ken-
dini tanımak ve tanımlamaktan uzaktır. Ona
tanınacak haklar üzerinden aslında asimilas-
yon kendi zaferini ilan etmeyi hedeflemektedir.
Temelde AKP’nin politikası olan bireysel hak
ve özgürlüklerin tanınması, bireyin kendi top-
lumundan kopması ve sistemle çelişkisiz hale
gelerek tamamen sisteme entegre olmasıdır. Bu
yöntem Erbil merkezli ulus-devlet çözümünün
Türkiye versiyonu olmaktadır. Ve birbiriyle
bağlantılı olduğu kadar merkezi hegemonik sis-
temin planlaması dahilindedir.
Demokratik ulus inşası iki yüz yıllık halkla-
rı birbirine kırdırma siyasetinin son bulmasıdır.
Demokratik ulus eksenli Kürt sorunun çö-
zümü, KCK’ nin, Kürt Halk iradesini esas alan
çözümü olmaktadır. KCK ulusların kendi ka-
derini tayin hakkının
devletleşerek değil halk
iradesine dayanarak örgütlenmesidir. Çözüm
adına yeni bir devlet yaratmak yeni sorunlar
yumağı oluşturmaktır. Ulus devlet zihniyeti bu
anlamda insanlığı ne kadar küçük parçalara bö-
lüp devletler kurmuşsa o kadar teslim almıştır.
Oysa KCK sistemi halkın kendi iradesinin siya-
Ulus-devlet en temel silahı
milliyetçilikle sürekli toplumu
bombardıman altında tutar