Tasarım Delili
437
DNA’nın yapısı, Darwin’in Türlerin Kökeni kitabı yayım-
landıktan 94 yıl sonra; 1953 yılında keşfedildi. Proteinlerin
üç boyutlu karmaşık yapısı da 1950’li yıllarda anlaşıldı. Bu
keşifler, Evrim Teorisi’nin en ünlü isimlerinden Huxley ve
Haeckel’in zannettiği gibi hücrenin ‘homojen bir plazmadan
oluşan damlacık’ olmadığını; çok kompleks bir yapısının ol-
duğunu ortaya koymuştur. Bu kompleks yapının en önemli ve
en kompleks molekülü DNA’dır. İnsan vücudu ile hücre ara-
sında bir analoji yaparsak, DNA’nın hücrenin beyni olduğunu
söyleyebiliriz. Ayrıca DNA’dan gelen emirlere uygun olarak
haber taşıma, protein sentezleme gibi vazifeleri yerine getiren
RNA da karmaşık yapısı ve birçok vazifesi olan hayati bir mo-
leküldür. DNA’dan gelen emirlere uygun olarak RNA’lar pro-
teinleri sentezlerler. Canlılığın en temel özelliklerinden biri
çoğalma olduğu için canlının içinde sürekli protein sentezi-
nin gerçekleşmesi gerekir. Bu ise DNA’nın sayesinde gerçek-
leşmektedir. DNA’ların yapısı proteinlerden de hücre içindeki
tüm yapılardan da çok daha komplekstir. Tek bir proteinin bile
tesadüfen ortaya çıkmasının imkansızlığını gösterdikten sonra
proteinlerden çok daha kompleks yapılar olan DNA’ların te-
sadüfen oluşmasının imkansızlığı aşikar olacaktır. İlerleyen
sayfalarda proteinlerle ilgili olasılık hesaplarında bunun ha-
tırlanması faydalı olacaktır.
Olasılık hesaplarının merkezde olduğu bir yaklaşımla, en
basit canlılığın var olması için bile şart olan proteinleri ince-
lersek; bu moleküllerin tesadüfen oluşmasının olanaklı olup
olamadığını daha iyi değerlendirebiliriz. Buradaki temel he-
defim yanlış anlaşılmasın, amacım Evrim Teorisi’nin doğru
olup olmadığını belirlemek değildir; fakat ‘sadece doğa yasa-
ları içinde kalıp’ da bu moleküllerin oluşumunu açıklamanın
mümkün olmadığını göstermektir. Bu ise natüralist-ateist bir
Evrim Teorisi’nin yanlış olduğu anlamını taşır ama Tanrı’nın
Evrim Teorisi, Felsefe ve Tanrı
438
varlığını dışlamayan bir Evrim Teorisi anlayışına sorun teş-
kil etmez.
Çağımızda, tesadüfî oluşumu savunanlar, Evrim Teorisi’nin
mekanizmalarının ve diğer doğa yasalarının, bütün türlerin
oluşumunu izah etmek için yeterli olduğunu ileri sürdükleri
için; tartışmanın, tasarım delili ile Evrim Teorisi’nin arasında
olduğu zannedilmektedir. Evrim Teorisi ile teizmi birleştiren
birçok kişi olması, bu yaklaşımın yanlış olduğunun delillerin-
den birisidir. Salt tesadüfi mekanizmaların canlılığın ve yeni
türlerin ortaya çıkışını açıklamada yetersiz olduğunun gös-
terilmesi, bu teoriye karşı bir yaklaşım gibi gözükse de; asıl
sorgulanan, tesadüfî oluşumu savunan materyalist-natüralist-
ateist inançtır.
Olasılık hesapları, tasarım ile tesadüf şıklarından hangisi-
nin daha tutarlı olduğunu anlamamız için bize objektif mate-
matiksel veri sunmaktadır. Proteinlerin yapısı, olasılık hesap-
larının kolayca uygulanmasına olanak tanımaktadır. Her canlı
hücre proteinlerden oluşur. Proteinler gerek enzim olarak ge-
rek diğer vazifelerle hücrelerdeki faaliyetleri gerçekleştiren
temel birimlerdir. Hücre ile fabrika arasında kurulan analo-
jide, proteinler makineye benzetilebilir. Proteinler amino asit-
lerin arka arkaya gelmesiyle oluşur. Canlı bünyesinde 20 tane
amino asit kullanılarak protein oluşur. Bu 20 amino asidin
belirli bir sırada olması proteinin vazifesini gerçekleştirmesi
için şarttır. Amino asitlerin arka arkaya rastgele gelmesiyle
oluşan proteinoitler ile hücrede belirli bir vazifesi olan prote-
inler arasındaki fark çok büyüktür. Amino asitler sol-elli ve
sağ-elli amino asitler olarak ikiye ayrılır. Amino asitlerin rast-
gele bileşimi olan proteinoitler, her iki tür amino asitten olu-
şuyorken, proteinler sadece sol-elli amino asitleri ihtiva eder-
ler. Bundan daha önemlisi proteinler belirli vazifeyi yapmak
için belirli bir dizilimde olmalıdır. Ortama belli bir enerjinin
Tasarım Delili
439
verilmesiyle amino asitlerin proteine dönüşme olasılığı, dina-
mitle patlatılan tuğlaların üst üste düşerek bir ev oluşturması
kadar düşüktür.
734
Canlılarda 55 amino asidin arka arkaya gelmesiyle oluşan
Ferrodexin (Clostridium pasteurianum’da bulunur) proteini gibi
kısa sayılan proteinlerin yanı sıra 6049 amino asidin arka ar-
kaya gelmesiyle oluşan Twitchin (Caenorhabditin elegans’da
bulunur) proteini gibi uzun proteinler de vardır.
735
Olasılık
hesaplarına örnek olması için orta büyüklüğe denk gelen 400
amino asitli bir proteini ele alalım. En basit canlıda bile böy-
lesi yüzlerce protein olması gerekir. Şimdi, en basit canlının
yüzlercesine sahip olması gereken bu yapıtaşlarından sadece
birinin tesadüfen (doğa yasalarının çerçevesinde, bilinçli bir
müdahale olmadan) ortaya çıkmasının olasılığını inceleyelim.
Canlıların vücudunu oluşturan proteinlerin sadece sol-
elli amino asitlerden oluştuğunu hatırlayalım. Oysa doğada,
amino asitlerin sol-elli olma ihtimali kadar sağ-elli olma ih-
timali de mevcuttur; bir amino asidin sol elli olma ihtimalini
1/2 olarak alabiliriz. Bahsedilen uzunluktaki bir proteindeki
amino asitlerin sırf sol-elli olmasının olasılığı şöyle hesaplanır:
Bir amino asidin sol-elli olma olasılığı: 1/2
İki amino asidin sol-elli olma olasılığı: 1/2 x 1/2
Üç amino asidin sol-elli olma olasılığı: 1/2 x 1/2 x 1/2
400 amino asidin sol-elli olma olasılığı: 1/2
400
1/2
400
ise yaklaşık olarak 1/10
120
’ye eşittir. Bu olasılığın
matematiksel olarak imkânsız denebilecek kadar düşük oldu-
ğunu şöyle düşünerek anlayabiliriz: Bütün evrende 10
80
adet
olan proton ve nötronu, bütün evrendeki fotonlarla ve elekt-
ronlarla toplarsak 10
90
’dan küçük bir sayı elde ederiz. Evrenin
734 Paul Davies, The Origin of Life, s. 69-70.
735 Wen Hsiung-Li, Molecular Evolution, Sinnauer Associates Publishers, Massac-
husetts (1997), s. 279.
Dostları ilə paylaş: |