Evrim Teorisi, Felsefe ve Tanrı
184
Dawkins’in de belirttiği gibi Dollo Yasası’nın doğruluğunu
gösterecek bir deney mümkün değildir. Üstelik tesadüfi bir ev-
rim oluştuğunu iddia edenler, evrimi sadece genlerde rastgele
oluşan mutasyonlara ve doğal seleksiyonla seçilmeyen uyum-
suz canlıların elenmesine bağladıkları için, böyle bir yasayı
kabul edemezler. Fakat Dawkins’in de belirttiği gibi evrimde
aynı yolun iki defa izlenmesi istatistiksel açıdan mümkün gö-
zükmemektedir. Bu da bilimsel kriterler açısından Dollo Ya-
sası diye biyolojik bir yasanın varlığının ispat edilemediği,
fakat istatistiksel açıdan bu yasanın öngördüğü sonuçların
aynısının, tesadüfi bir evrimi savunanlarca umulması gerek-
tiği anlamını taşır. Oysa, doğada, yankı ile yön bulma, ka-
natlar ve gözler gibi birçok kompleks özelliğin canlılarda bir-
birlerinden bağımsız olarak birden çok defa geliştiğini Evrim
Teorisi’ni savunanların hemen hemen tümü ifade etmektedir.
Biyolojide bu fenomen “convergent evolution” (“daralan ev-
rim” diye Türkçeye çevrilmiştir) olarak anılmaktadır. Ateist
evrimciler bile, örneğin kuşların uçma özelliğini, böceklerin
uçma özelliğini ve memelilerin uçma özelliğini ortak bir ata-
dan elde ettiklerini söylemez. Bu da ortak bir atadan mirasla
açıklanamayacak bu özelliklerin, canlılarda defalarca oluşması
demektir. Bu sonucun her türlü Evrim Teorisi açısından sorun
olduğunu söylemek yanlış olur, fakat ateist bir Evrim Teorisi
açısından, bu olgu çok büyük bir sorundur. Bilinçli bir yara-
tılışla birleştirilen Evrim Teorisi için ‘istatistiki imkânsızlık’
sorun olmaz, çünkü ‘bilinçli yaratma’ evrimin gerçekleşme-
sini sağlar. Oysa tesadüfi bir Evrim Teorisi savunulursa, bir
kere bile ortaya çıkması olasılık hesabı açısından imkânsız
olan özelliklerin, birbirlerinden bağımsız olarak defalarca or-
taya çıkması matematiksel olarak açıklanamaz. Bu konuyu ki-
tabın ‘tasarım delili’ isimli bölümünde daha ayrıntılı bir şe-
kilde ele alacağım.
Evrim Teorisi'nin Değerlendirilmesi
185
Varlığı savunulmuş diğer bir Evrim Yasası ise Cope
Yasası’dır. Bu yasaya göre, evrim ilerledikçe canlıların vücut
büyüklüğü artma eğilimindedir. Oysa fosillerden, dinozor gibi
birçok dev cüsseli canlının yok olduğunu biliyoruz, bunlara
karşı birçok tek-hücreli bakteri ise günümüzde yaşamaktadır.
Buna karşılık, biyolojide mutlak kanunların olmadığı, ancak
olasılıksal kanunların bulunduğu ve Cope Yasası’nın %70’lik
bir oranda doğru olduğu söylenebilir. Cope Yasası’nın bir yo-
rumuna göre, gıda kaynaklarından daha iyi faydalanmak gibi,
büyük bedenlerin evrimsel avantajları vardır. Bu da daha bü-
yük bedenlerin neden doğal seleksiyon tarafından seçildiğinin
ve daha çok yavru ürettiklerinin bir açıklamasıdır.
388
Zaman olarak sonradan var olan canlıların neden daha bü-
yük bedenli olduğu, genelde büyük bedenlilerinin daha kü-
çük bedenli canlıları yedikleri, “Büyük balık küçük balığı
yer” sözünde ifade edildiği gibi, büyüğün küçükle beslenme-
sinin -istisnası çok olan- genel bir durum olduğu söylenebilir.
Fakat, türlerin bağımsız yaratılışını savunanlar da, canlıların
besleneceği ekolojik ortam oluştuktan sonra diğer canlıla-
rın yaratıldığını söyleyerek, Cope Yasası’nı kabul edebilirler.
O zaman, Cope Yasası’nı Evrim Teorisi’nin bir yasası olarak
görmek için bir sebep yoktur. Bu yasa, canlıların Dünya’daki
ortaya çıkış sırasında, genelde önce küçük, daha sonra bü-
yük bedenlilerin kendini gösterdiğini söyler. Canlıların, ‘bi-
linçli bağımsız yaratılışla’, ‘evrimsel tesadüfi oluşumla’ veya
‘evrimsel bilinçli yaratılışla’ meydana geldiğini savunanların
her biri, bu olasılıksal yasanın doğruluğunu kendi inancıyla
bağdaştırabilir. Bu farklı görüşlerden birini diğerinin aleyhine
olacak şekilde desteklemediği için, bu yasa, Evrim Teorisi’nin
bir yasası olarak görülemez. Üstelik birçok istisnası olan Cope
388 Stephen Jay Gould, Full House The Spread of Excellence from Plato to Darwin,
s. 152-155.
Evrim Teorisi, Felsefe ve Tanrı
186
Yasası’na olasılıksal anlamda bile bir yasa demek için büyük
güçlükler bulunmaktadır.
ÖNGÖRÜ VE EVRİM TEORİSİ
Birçok bilim felsefecisi, başarılı bir teoriden beklenen en
önemli özelliklerden birinin teorinin öngörülerde bulunabil-
mesi olduğunu ifade etmişlerdir. Oysa uzun bir tarihsel sü-
reçle ilgili olan Evrim Teorisi ile hiçbir öngörüde bulunula-
maz. Örneğin tamamen izole bir adaya kurbağa, kelebek, fare,
timsah gibi birçok canlıyı alıp bıraktığımızı düşünelim. Evrim
Teorisi’ne dayanarak bu canlılardan hangi tür bir canlının tü-
reyeceğine dair bir iddiada bulunulamamaktadır. Hiç kimse bu
canlılardan “Şu kadar yıl sonra at, şu kadar yıl sonra insan, şu
kadar yıl sonra bir kuş oluşur” diyemez. Bazıları cevap ola-
rak, evrim çok uzun sürede oluştuğu için, böyle bir öngörü-
nün gerçekleştirilemeyeceğini söyleyebilir. Bu savunma, Ev-
rim Teorisi’nin yanlışlanamayacağının bir ifadesi olabilir, ama
diğer yandan Evrim Teorisi’nin öngörülerinin gözlenmesi su-
retiyle doğrulanmasının da mümkün olmadığı anlamına gelir.
Buradaki sorun aslında bundan da fazladır. Evrim Teorisi’ne
dayanarak, adaya konulan canlılardan, bir milyon yıl sonra
bir fil oluşacağı söylenirse, bu öngörü, doğrulanması müm-
kün olmayan bir niteliktedir; oysa Evrim Teorisi’ne dayana-
rak gözlenmesi mümkün olmayan bu tip bir öngörüde bulun-
mak bile mümkün değildir. Çünkü Evrim Teorisi’nin yasaları
yoktur ve matematiksel ifadeleri olan yasalar olmadan bir ön-
görüde bulunmak mümkün değildir.
Evrim Teorisi’nin yasaları ve matematiksel bir modelinin
bulunmaması, gözlem ve deneye dayanmamasından daha bü-
yük bir sorundur. Astronomide de gözlenemeyecek olan birçok
olgu ele alınır, fakat eldeki yasaların matematik modellemeye
Dostları ilə paylaş: |