|
Kur’an-ı Kerim Meali – Yaşar Nuri Öztürk alak suresi (96/1)
|
səhifə | 45/62 | tarix | 08.09.2018 | ölçüsü | 1,86 Mb. | | #67647 |
| ANKEBUT SURESİ (29/85)
Rahman ve Rahim Allah’ın adıyla…
-
Elif, Lam, Mim.
-
İnsanlar, inandık demeleriyle kendi hallerine bırakılacaklarını ve hiç bir imtihana çekilmeyeceklerini mi sandılar!
-
Yemin olsun ki biz, onlardan öncekileri de fitne yoluyla denemişizdir. Allah, özüyle sözü bir olanları elbette bilecektir. Ve O, yalancıları da elbette bilecektir.
-
Yoksa o kötülükleri sergileyenler bizi geçeceklerini mi sandılar! Ne kötü hüküm veriyorlar!
-
Allah’a kavuşmayı umanlara gelince, şu bir gerçek ki, Allah’ın belirlediği vakit mutlaka gelecektir. O, Semi’dir, Alim’dir.
-
Ve kim didinir, gayret sarfederse hiç kuşkusuz kendi benliği lehine gayret sarfetmiş olur. Gerçek olan şu ki, Allah, alemlere muhtaç olmaktan uzak, mutlak bir Gani’dir.
-
İman edip hayra ve barışa yönelik işler yapanlara gelince, biz onların çirkinliklerini elbette ki örteceğiz. Ve biz onları, yapmakta oldukları işlerin en güzeliyle elbette ödüllendireceğiz.
-
Biz insana, anne-babasına en güzel bir biçimde davranmasını, şunu da söyleyerek önerdik: “Eğer onlar, hakkında hiçbir bilgin olmayan birşeyle bana ortak koşman için seninle çekişirlerse, o taktirde onlara itaat etme. Yalnız banadır dönüşünüz. Nihayet ben size yapıp-ettiğiniz şeylerin haberini bildireceğim.”
-
İman edip, hayra ve barışa yönelik ameller sergileyenlere gelince, biz onları elbette ki barışseverler arasına koyacağız.
-
İnsanlar içinden öylesi vardır ki, “Allah’a inandık” der fakat Allah uğrunda bir eziyete uğratılınca, insanlardan gelen fitneyi Allah’ın azabı gibi tanıtıverir. Ve eğer Rabbinden bir yardım gelirse kesinlikle şöyle diyeceklerdir: “Biz sizinle beraberdik.” Allah, alemlerin göğüslerindekini en iyi şekilde bilmiyor mu?
-
Allah iman edenleri elbette bilecektir. Ve münafık olanları da elbette bilecektir.
-
İnkar edenler, iman edenlere dediler ki: “Bizim yolumuzu izleyin, sizin günahlarınızı biz taşırız.” Oysa onlar, iman edenlerin günahlarından hiçbir şeyin taşıyıcısı değillerdir. Gerçek şu ki, onlar tamamen yalancıdırlar.
-
Onlar hem kendi yüklerini hem de kendi yükleriyle beraber başkalarının yüklerini taşıyacaklar. Bunda kuşku yok. Kıyamet günü de iftira edip davrandıkları şeylerden zorlu bir sorguya mutlaka çekilecekler.
-
Andolsun biz Nuh’u toplumuna gönderdik de onların arasında bin yıldan elli yıl eksik kaldı. Sonunda onları tufan yakaladı. Çünkü zalimlerdi onlar.
-
Biz Nuh’u ve gemi halkını kurtardık ve o gemiyi alemlere ibret yaptık.
-
İbrahim’i de gönderdik. Toplumuna şöyle demişti: “Allah’ kulluk / ibadet edin, O’ndan korkun. Eğer bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır.”
-
“Allah’ın dışında bir takım putlara tapıyorsunuz, yalan / iftira üretiyorsunuz. Sizin Allah dışında kulluk ettikleriniz size hiçbir rızık veremezler. Rızkı Allah katında arayın; O’na kulluk edin, O’na şükredin. O’na döndürüleceksiniz.”
-
“Eğer yalanlarsanız bilin ki, sizden önceki ümmetler de yalanlamıştı. Resule düşen, açık bir tebliğden başka şey değildir.”
-
Hiç görmediler mi, Allah, yaratmayı nasıl başlatıyor, sonra onu tekrarlıyor / yeni baştan yapıyor. Kuşkusuz bu, Allah için çok kolaydır.
-
De ki: “Yeryüzünde dolaşın da yaradılışın nasıl başladığına bir bakın. İleride Allah öteki oluşmaya da vücut verecektir. Allah, herşeye Kadir’dir.
-
Dilediğine azap eder, dilediğine rahmet eder. O’na döndürüleceksiniz.
-
Siz ne yerde ne de gökte kimseyi aciz bırakamazsınız. Ve sizin, Allah’tan başka ne bir dostunuz vardır ne de bir yardımcınız.
-
Allah’ın ayetlerini ve Allah’a varmayı inkar edenler, işte onlar, rahmetimden ümidi kesmişlerdir. Ve bunlar için acıklı bir azap öngörülmüştür.
-
Toplumunun İbrahim’e cevabı sadece şunu söylemeleri oldu: “Bunu öldürün, yahut yakın.” Ama Allah onu ateşten kurtardı. İnanan bir toplum için bunda elbette ibretler vardır.
-
İbrahim dedi: “Şu bir gerçek ki, siz dünya hayatında aranızda sevgi oluşturmak için Allah’ı bırakıp putlara kulluk ediyorsunuz. Sonra kıyamet gününde birbirinizi tanımaz olacaksınız, biriniz ötekine lanet edecek. Hepinizin varacağı yer cehennemdir; hiçbir yardımcınız da olmayacaktır.”
-
O’na Lut iman etti. Ve dedi: “Ben Rabbime hicret edeceğim. Kuşkusuz O, mutlak Aziz, mutlak Hakim’dir.”
-
Biz İbrahim’e İshak’ı ve Yakub’u armağan ettik. Onun soyu içine peygamberliği ve Kitap’ı yerleştirdik ve onun ödülünü dünyada verdik. Ahirette de o, iyilik ve barış sevenler arasında olacaktır.
-
Lut’u da gönderdik. Toplumuna şöyle demişti o: “Öyle bir iğrençliğe bulaşıyorsunuz ki, sizden önce alemlerden bir tek kişi bunu yapmamıştır.”
-
“Erkeklere gidiyorsunuz, yol kesiyorsunuz, toplantılarınızda çirkinlikler sergiliyorsunuz, öyle mi?” Toplumunun cevabı sadece şunu söylemek oldu: “Eğer doğru sözlülerdensen, hadi getir bize Allah’ın azabını.”
-
Lut dedi: “Rabbim, şu bozguncular topluluğuna karşı bana yardım et.”
-
Elçilerimiz, İbrahim’e müjdeyi getirdiklerinde şöyle dediler: “Biz şu kentin halkını helak edeceğiz. Çünkü ora halkı zalim oldular.”
-
İbrahim dedi: “Ama orada Lut var.” Dediler: “Orada kim olduğunu biz daha iyi biliyoruz. Elbette ki onu ve ailesini kurtaracağız. Karısı hariç. O, geride kalanlardan olacak.”
-
Elçilerimiz Lut’a gelince, onlar yüzünden fenalaştı, eli-kolu birbirine dolandı. “Korkma, tasalanma dediler, biz seni de aileni de kurtaracağız. Ama karın azaba terk edilenlerden olacaktır.”
-
“Şu kent halkı üstüne, yaptıkları fenalıklardan ötürü gökten bir felaket indireceğiz.”
-
Yemin olsun biz o kentten, aklını işleten bir topluluk için geriye apaçık bir işaret bıraktık.
-
Medyen’e de kardeşleri Şuayb’ı gönderdik. Şöyle dedi: “Ey toplumum, Allah’a kulluk / ibadet edin. Ahiret gününe umut bağlayın. Bozgunculuk yaparak ülkenin huzurunu kaçırmayın.”
-
Onu hemen yalanladılar. Bunun üzerine kendilerini korkunç bir sarsıntı yakaladı da öz yurtlarında diz üstü çökenler haline geldiler.
-
Ad’ı, Semud’u da böyle yaptık. Bu, onların yurtlarından / meskenlerinden açıkça belli olmaktadır. Şeytan onlara amellerini süsleyip püslemişti de kendilerini yoldan çıkarmıştı. Oysa ki, bakıp görebilen insanlardı.
-
Karun’u, Firavun’u, Haman’ı da öyle yaptık. Yemin olsun, Musa onlara açık-seçik kanıtlarla geldiği halde, yeryüzünde büyüklük tasladılar. Ama öne geçemezlerdi.
-
Herbirini kendi günahı ile yakaladık. Bazılarının üstüne taş yağdıran bir kasırga gönderdik. Bir kısmını, o korkunç titreşimli ses yakaladı. Onlardan, yere batırdıklarımız da oldu. Bazılarını da boğduk. Allah onlara zulmedecek değildi. Fakat onlar kendi benliklerine zulmediyorlardı.
-
Allah’tan başkalarını veliler edinenlerin durumu, bir ev edinen dişi örümceğin durumuna benzer. Ve evlerin en güvensizi / zayıfı elbette ki dişi örümceğin evidir. Keşke bilselerdi!
-
Allah onların, kendisinden başka ne gibi birşeye yalvardıklarını / kulluk ettiklerini bilir. O’dur Aziz, O’dur Hakim.
-
Bunlar bizim, insanlara verdiğimiz örneklerdir. Ancak ilim sahiplerinden başkasının aklı onlara ermez.
-
Allah gökleri de yeri de hak olarak yaratmıştır. Kuşkusuz bunda, iman sahipleri için mutlak bir mucize vardır.
-
Kitap’tan sana vahyedileni oku. Namazı da kıl. Çünkü namaz, çirkinliklerden ve kötülüklerden alıkoyar. Elbette ki Allah’ın Zikri daha büyüktür. Allah, neler yaptığınızı biliyor.
-
Ehlikitap’la, en güzel olan neyse onunla mücadele et. Onların zulme sapanları müstesna. Şöyle deyin: “Bize indirilene de size indirilene de iman ettik; tanrımız ve tanrınız bir. Ve biz O’na teslim olanlarız.”
-
Kitap’ı sana işte böyle indirdik. Kendilerine kitap verdiklerimiz ona inanırlar. Şunlar içinden de ona inananlar vardır. Bizim ayetlerimize, gerçeği örtenlerden başkası kafa tutmaz.
-
Sen bundan önce herhangi bir kitap okumuyordun; onu sağ elinle de yazmıyorsun. Eğer öyle olsaydı batıla saplananlar mutlaka kuşku duyacaklardı.
-
Hayır, o, kendilerine ilim verilenlerin göğüsleri içinde ayan-beyan ayetlerdir. Bizim ayetlerimizi, zalimlerden başka kimse inkar etmez.
-
Dediler ki: “Ona Rabbinden mucizeler indirilseydi ya!” De ki: “Mucizeler Allah katındadır. Bana gelince, ben açıkça uyaran biriyim. Hepsi bu.”
-
Karşılarında okunup duran bir kitabı sana indirmiş olmamız onlara yetmiyor mu? Bunda, inanan bir toplum için elbette ki bir rahmet ve bir öğüt vardır.
-
De ki: “Sizinle benim aramda tanık olarak Allah yeter. Göklerde ne var, yerde ne var biliyor O. Batıla iman edip Allah’ı inkar edenlere gelince, işte onlar hüsrana uğramışların ta kendileridir.”
-
Azabı senden çarçabuk istiyorlar. Eğer belirlenmiş bir süre olmasaydı, azap onlara elbette gelmiş olacaktı. Fakat o, hiç farkında olmadıkları bir sırada kendilerine ansızın geliverecektir. Bunda kuşku yok.
-
Azabı senden acele istiyorlar.Oysa cehennem, o küfre sapanları çepeçevre kuşatmış bulunuyor.
-
Gün olur, azap onları tepelerinden, ayaklarının altından sarıverir ve der: “Tadın bakalım, yapıp ettiklerinizi.”
-
Ey benim iman eden kullarım! Hiç kuşkusuz, benim yerkürem geniştir. O halde, yalnız bana kulluk / ibadet edin.
-
Her can, ölümü tadacaktır; sonra bize döndürüleceksiniz.
-
İman edip hayra ve barışa yönelik işler yapanları, altlarından ırmaklar akan cennetin görkemli odalarına yerleştireceğiz. Sürekli kalacaklardır orada. Ne güzeldir iş yapıp değer üretenlerin ödülü!
-
Onlar ki sabrettiler ve yalnız Rablerine dayanıp güvenmektedirler.
-
Nice hayvanlar var, kendi rızkını taşıyamaz. Allah onları da rızıklandırıyor, sizi de. Semi’dir O, Alim’dir.
-
Onlara, “gökleri ve yeri kim yarattı, güneşi ve ayı kim boyun eğdirdi” diye sorarsan, mutlaka şöyle diyecekler: “Allah!” Peki nasıl döndürülüyorlar?
-
Allah, kullarından dilediğine rızkı açıp yayar da ölçülü verip kısar da. Allah herşeyi çok iyi bilir.
-
Onlara, “gökten suyu kim indirdi de onunla toprağı ölümünden sonra canlandırdı” diye sorsan, mutlaka “Allah” derler. De ki: “Hamd Allah’adır. Fakat onların çoğu aklını işletmiyor.”
-
Şu iğreti dünya hayatı, bir eğlence ve oyundan başka şey değil. Ahiret yurduna gelince, asıl hayat işte odur. Ah, bilebilselerdi!
-
Gemiye bindiklerinde, dini Allah’a özgüleyerek yalvarıp yakarırlar. Fakat Allah onları kurtarıp karaya çıkardığında, bir bakmışsın ortak koşuyorlar;
-
Verdiklerimize karşı nankörlük etsinler ve birazcık zevklensinler diye… Yakında bilecekler.
-
Görmediler mi ki, çevrelerinde insanlar çarpılıp götürülürken Harem’i güven içinde tuttuk. Hala batıla inanıp Allah’ın nimetine nankörlük mü ediyorlar?
-
Yalan düzüp Allah’a iftira eden, yahut kendisine geldiği zaman hakkı yalanlayan kişiden daha zalim kim vardır? Cehennemde değil midir kafirlerin barınağı?
-
Bizim uğrumuzda didinenleri biz, yollarımıza elbette ulaştıracağız. Allah, güzel düşünüp güzel davrananlarla mutlaka beraberdir.
Dostları ilə paylaş: |
|
|