197
Örnek tümceler;
a)
Я оставляю за собой полное право отказать вам, если мне вздумается.
Мосье Поль почувствовал, что остался с носом. (М.Ф.Достоевский)
294
Canım istediği zaman sizi reddetme hakkımı saklı tutuyorum. Mösyö Paul
istediğini elde edemediğini anladı.
b)
С их курса её (Майю Якутину) любили четыре парня: все остались с
носом. На последнем курсе Майя вышла замуж за какого-то физика.
(В.Шукшин)
295
Onların sınıfında Maya Yakutina’ya dört genç aşıktı:hepsinin de eli boş
kaldı. Son sınıftayken Maya fizikçinin biriyle evlendi.
c)
Но пока мы будем тут гадать да раздумывать, эта идея может родиться в
другой области, и мы останемся с носом. (Е.Мальцев)
296
Biz burada düşüneduralım, bu fikir başka bir alanda ortaya çıkabilir ve biz
de elimiz boş kalırız.
Deyim konuşma dilinde karşımıza çıkmaktadır.
Tümce içinde genelde yüklem (örnek a, b, c) görevini üstlenmektedir.Fiil
daha çok geçmiş zamanda hem tekil (örnek a) hem de çoğul (örnek b, c) hallerde
kullanılmaktadır. “Нос” ismi ise sadece tekil halde kullanılmaktadır.
Отрезанный ломоть
Türkçe anlamı = kesilen ekmek parçası;
294
Ö.Aydın Süer, 1999, s. 181
295
E.A. Bıstrova, 1998, s. 157
296
R. .Yarantsev, 1981, s. 246
198
Türkçe karşılığı = başına buyruk, kafasına estiği gibi davranan, baba evinden
ayrılan;
Aslı = Eski Rusça.
Bu ifadenin kökeni, “Отрезанный ломоть к хлебу (караваю) не
приставишь” (otrezannıy lomot’ k hlebu (karavayu) ne pristaviş’) – kestiğin dilimi
ekmeğe ekleyemezsin
atasözünden gelmektedir. Bu söz evlenmek üzere baba
evinden çıkan ve kocasının ailesine giden kız çocuklar için kullanılmaktadır. Daha
sonraları aynı ifade, evden ayrılıp başka aile kuran erkek çocuklar için de
kullanılmıştır.
297
“Ломоть” (lomot’) sözcüğü beyaz ekmeğin büyük dilim kesiti anlamına
gelmektedir.
Örnek tümceler;
a)
Что делать, Вася! Сын – отрезанный ломоть. Он что сокол: захотел
прилетел; захотел – улетел. (Тургенев)
298
Ne yapalım, Vasya! Oğlumuz başına buyruk. Tıpkı şahin gibi: canı istedi
geldi, canı istedi gitti.
b)
Ты, Серафима, помни одно, что ты отрезанный ломоть, я тебе больше
денег не дам. (Н.Островский)
299
Sen, Serafima, baba evinden ayrıldığını unutma. Sana artır para
vermeyeceğim.
Deyim konuşma dilinde karşımıza çıkmaktadır.
297
V.M.Mokiyenko, 2005, s. 399
298
Ö.Aydın Süer, 1999, s.188
299
A. .Molotkov, 1978, s. 233
199
Tümce içinde ad kökenli yüklem (örnek a, b) görevini üstlenmektedir.
Deyim tekil halde kullanılmaktadır.
Приложить руку
Türkçe anlamı = elini koymak;
Türkçe karşılığı = bir işte parmağı olmak, payı olmak;
Aslı = Eski Rusça.
Bu deyimin etimolojisi hakkında sadece tek bir görüş yoktur. Mokiyenko ve
Şanskiy iki farklı görüş sunmaktadır. Biz her iki görüşü de çalışmamızda vermeyi
uygun buluyoruz. Fakat bize Şanski’nin görüşünün daha yakın olduğunu
belirmeliyiz.
Mokiyenko’ya göre bu ifade, elin herhangi bir hareketin başlangıç noktası
olmasıyla ilişkilidir. Eli herhangi bir nesneye koymak onu çalıştırmak, onunla
hareket etmek demektir.
300
Şanskiy’e göre ise geçmişte halkın büyük çoğunlukla cahildi. Yazılı bir
anlaşmanın imzalanması gerektiği durumlarda okuma-yazma bilmeyenler imza
yerine boyalı parmak basarlardı.
301
Türkçe’de de bu deyimin kökeni aynı şekilde olmalıdır.
Örnek tümceler;
a)
А в посёлке – обгорелые хаты, почти всю родню постреляли: чёрно
бандиты, партизаны, зелёные ... все приложили руки. (Вс. Иванов)
302
300
V.M.Mokiyenko, 2005, s. 609
301
N.M.Şanskiy, 1987, s. 116
302
Ö.Aydın Süer, 1999, s. 219
200
Köyde ise kulübeler yanmıştı ve hemen hemen tüm akrabaları öldürmüşlerdi;
haydutlar, partizanlar, yeşiller … hepsinin parmağı vardı.
b)
А вы слышали о той травле, которую против меня подняли?... Тут
приложили руку и Хрест, и Маккормик и ваш Макферсон. (К.
Симонов).
Ya siz benim hakkımda başlatılan kovuşturmayı duydunuz mu? Bu işte hem
Hrest’in, hem Makkormik’in hem de sizin Makferson’un parmağı var.
Deyim konuşma dilinde karşımıza çıkmaktadır.
Tümce içinde yüklem (örnek a, b) görevini üstlenmektedir. Fiil genelde
geçmiş zamanda kullanılmaktadır.
Deyim hem tekil halde, hem de çoğul halde kullanabilmektedir.
Прижать (придавить) к ногтю
Türkçe anlamı = tırnağıyla bastırmak;
Türkçe karşılığı = canına okumak, perişan etmek, mahvetmek; birini
dinlemeye, ona boyun eğmeye zorlamak;
Aslı = Eski Rusça.
Bu deyimin etimolojisi hakkında kesin bir görüş yoktur. Bu ifadenin
böcekleri tırnakla ezme alışkanlığıyla ilgisi olduğu tahmin edilmektedir.
303
303
F.P. Medvedev, 2000, s. 377
Dostları ilə paylaş: |