43
Kendim de yapmadım (Yercemal Akimsıdıkbayeva, Almatı- Merkez,
14.11.2010 tarihli görüşme).
Sovyet zamanında kültürümüzde farklılıklar olmaya başladı. Dinî
bayramlarımızı yapmamaya başladık. İbadetlerimizi yerine getiremedik.
Zikir yapamadık, oruçlarımızı tutamadık. İslâm öksüz kaldı (Kaldıkız Ha-
nım, Türkistan- Bekzat Avdanı/Bölgesi, 28.09.2010 tarihli görüşme).
Sovyet zamanında geleneklerimizi koruduk; ama dinî yönden çok
baskı gördük, onlar ‘Allah yok!’ diye öğretiyorlardı, namaz kılmamıza izin
vermiyorlardı (Karlığaş Hanım, Türkistan- Bekzat Avdanı/Bölgesi,
24.09.2010 tarihli görüşme).
Görüldüğü üzere, Sovyetler Birliği döneminde Kazak insanlarının şikâyetçi
oldukları konu, dini anlamda baskıya uğramaları ve kültürel değişimlerdir. Kazaklar,
bu dönem ile günümüz bağımsızlık sonrası dönemi karşılaştırırken ‘Kazak olduktan
sonra’ ifadesini kullanmışlardır. Kazakistan bağımsızlıktan sonra, diğer toplumlarda
da görüleceği üzere, milliyetçilik ile tarihsel, kültürel köklere dönerek Kazak kimliği
yaratma misyonu üstlendiği söylenebilir:
Kazak geçmişte, kendi gelenek göreneklerini korudu. Sovyet zama-
nında herkes kendi geleneğini korudu.
Ruslar kendi geleneklerini, Kazaklar
kendi geleneklerini yaptılar. Ancak, Sovyet zamanında Ruslar, şehir gele-
neklerini çağdaş, medenî diyerek, değiştirmeye başladı; Dilini, dinîni değiş-
tirmeye çalıştı. Kazaklar bunlara karşı direndi. Kendimiz Kazak olduktan
(bağımsızlıktan sonra) sonra yeniden gelenek göreneklerimize sahip çıktık,
önem vermeye başladık. Geleneklerimize çok önem veriyoruz. Unutulan
gelenekler yoktur, kendimiz Kazak olduktan sonra daha iyi uygulamaya
başladık (Rosa İmanaliyevi Osmanalikızı, Almatı- Merkez, 14.11.2010
tarihli görüşme).
Sovyet döneminde Kazak tarihçilerin ve bilim insanlarının, Kazak kimliğinin
ve kültürünün korunmasında önemli etkileri olmuştur. Ayrıca, Rus kültürü ve Rus
anlayışını benimsetmek adına toplumda önemli baskılarla karşılaşılmıştır. Bayan
Hanım, bu konuda şunları söylemektedir:
Sovyet zamanında, tarihçiler Rus âdetlerini almamalı ve uygulan-
mamalı, diye düşündüler. Ayrıca bizim toplumuzda aksakallar ve büyük
aileler vardır, onların sözü geçerli oldu. Ama yine de etkileşimler oldu. Me-
sela, Sovyet zamanında gelenekçi yapımızdan dolayı ve çok çocuk doğur-
duğum için arkadaşlarım beni ayıpladı (Bayan Ergöbek, Türkistan- Merkez,
23.09.2010 tarihli görüşme).
Kazak toplumunun önemli bir dönemini kapsayan Sovyetler Birliği dönemin-
de, Marksizm’in ve anti-materyalist anlayışı yeniden düzenleyerek yapılandırması
ile Kazak toplumunda yeni ve kendine özgü bir kültürün temellerinin atılmasına se-
bep olmuştur. Yapılan derinlemesine görüşmelerde kullanılan ifadeler; uzun yıllar
Sovyet/ Rus hâkimiyeti altında yaşamış ve varlıklarını bugüne kadar korumuş olan
Kazak insanının, kendilerini anlatan gelenek ve göreneklerine bakış açılarını gözler
önüne sermektedir. Varoluşlarını ve bağımsızlık sonrası toplumun yükselmesini sağ-
44
layacak değerlerin, gelenek ve görenekleri olduğunu ifade etmişlerdir. Kazak toplu-
munu ayakta tutan başlıca öğe olarak kendi tarifleriyle
Kazaktın Ulttık Salt Destür-
ları
1
’dır.
Kazaklar gelenekleri korudu, iki gün önce kurban bayramı, biz kur-
banlarımızı keseriz, sadakalarımızı veririz. Bayramda camilere gider, namaz
kılarız. Sovyet zamanında, bunlar ne biçim âdet, betaşar (yüz açımı) geleneği
yapılmamalı, gelinlerin selam
2
vermeleri gerekmez, niye yapıyorsunuz? De-
diler. ‘Eskiden vardı, şimdi böyle yapmayın’, dediler. ‘Yiyin, için, gezin’,
dediler. Biz, gençlerimizin Kazak geleneklerine göre yetişmesi gerekir, diye
düşündük. Ailelerimizde geleneklerimizi koruduk. Bu gelenekler olmasa
geçmişten günümüze nasıl gelirdik. Gençlerimiz, gelenekleri görerek öğre-
nirler, diye düşündük. ‘Ulttlık salt desturlarımız’ (millî gelenek-görenekleri-
miz) olmasa, Kazaklar geçmiş zamandan bugüne gelemezlerdi.
Gelenek-
göreneklerimizi yüce görür, bunları çocuklarımıza öğretiriz. Camilere gide-
medik, Kur’an-ı Kerim okuyamadık, evlerimizde okuduk. Gizli gizli yaptık
bunları. Geleneklerimize sıkı sıkıya bağlıyızdır (Cemile Zekimkızı, Almatı-
Merkez, 14.11.2010 tarihli görüşme).
Görüşmecinin ifadesine göre, Kazakistan’ın güney ve kuzeyi arasında gele-
nek- görenekler arasında ve uygulamalarda farklılıklar bulunmaktadır. Kuzey Kaza-
kistan, daha çok Rus kültür etkisi altında kalırken, Güney Kazakistan gelenek ve
görenekleri saklamıştır:
Kazakların geleneklerini koruduğunu düşünüyorum. Kazakistan’ın
güney bölgesinde geleneklerimizi daha iyi koruduk ve saklıyoruz diye düşü-
nüyorum. Geleneklerimiz arasında ‘Tusau kesüw
3
’ve ‘Kız uzatuw
4
’ gibi
geleneklerimiz var. Şimdi kızı aileler anlaşarak evlendiriyorlar, önceden alıp
kaçma vardı. Bayramlarda çocuklarımıza geleneksel kıyafet giydiriyoruz.
Çocuklarımızı sünnet yaptırıyoruz. Bunlar Kazak gelenekleridir, halen yapı-
yoruz. Yeni gelinlerimize de Kazak gelenek ve göreneklerimizi öğretiyoruz.
Gelinlerimize selam verdiriyoruz. Gelinlerimiz akraba ve köyümüzün insan-
larına, büyüklere selam verirler. Gelinlerimiz kayınlarının önünden yürü-
mezler. Kazaklar geleneklerini koruyorlar, diye düşünüyorum (Ötebay Sauı-
le Elçibekkızı,
Çimkent- Merkez, 19.10.2010 tarihli görüşme).
Sovyet dönemi aynı zamanda Kazakların yaşam koşullarını değiştiği, konar-
göçerlikten yerleşikliğe geçme ve şehirlere yerleşme sürecini ifade etmektedir. Gele-
nekleri koruma; farkındalık, kentleşme
5
modernleşme- çağdaşlaşma etkileri ve ya-
şam tarzı olarak kentsel ve kırsal bölgelere göre değişmektedir:
1
Kazakların kültürlerini, millî gelenek ve göreneklerini ifade etme şeklidir.
2
Gelinlerin odaya girerken, aile büyüklerine ve misafirlere eğilerek, saygı göstermesidir.
3
Çocuk yürümeye başladığında yaptıkları kutlama töreni.
4
Baba evinden kızın gelin olarak çıkarılma töreni; kız evinde yapılan düğün.
5
‘Kent’ ve ‘Kentleşme’ kavramı; sadece mekânsal, demografik, idari özellikleri yansıttığı gibi, aynı
zamanda ekonomik ilişkiler, siyasî organizasyon ve bu karmaşık yapının oluşturduğu kültürel
farklılık ve değişim ve medenîlik, modernleşme de kastedilmektedir.