Yazışma Adresi /Correspondence



Yüklə 92,64 Kb.
Pdf görüntüsü
tarix11.06.2018
ölçüsü92,64 Kb.
#48142
növüYazı


S. Doğru ve ark. Epidural anestezi komplikasyonları

320


Dicle Tıp Derg / Dicle Med J  

 www.diclemedj.org 

 Cilt / Vol 39, No 2, 320-324

Yazışma Adresi /Correspondence: Dr. Serkan Doğru

Solhan Devlet Hastanesi Solhan, Bingöl, Türkiye     Email: srkdgr1@yahoo.com

Copyright © Dicle Tıp Dergisi 2012, Her hakkı saklıdır / All rights reserved

Dicle Tıp Dergisi /  

2012; 39 (2): 320-324

Dicle Medical Journal  

doi: 10.5798/diclemedj.0921.2012.02.0151

DERLEME / REVIEW ARTICLE

Epidural anestezinin ciddi komplikasyonları

Serious complications of epidural anesthesia

Serkan Doğru

1

, Ziya Kaya

2

, Hatice Yılmaz Doğru

3

1

 Solhan Devlet Hastanesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Kliniği, Bingöl, Türkiye

2

 Gaziosmanpaşa Üniversitesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon AD, Tokat, Türkiye

3

 Bingöl Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi, Bingöl, Türkiye

Geliş Tarihi / Received: 11.12.2011,  Kabul Tarihi / Accepted: 06.04.2012



ABSRACT

Epidural anesthesia is a well-recognized and identified re-

gional anaesthesia technique in anesthesia practice. First 

applied at sacral region in 1895 by Cathelin and today 

it has become a basic regional anaesthesia technique. 

Frequent application of epidural anesthesia has caused 

an increase at serious complications like bradycardia, 

cardiac arrest, neurologic and infective complications. 

But now, it has become a frequent practice for anesthesi-

ologists under developments in practices and techniques.

We aim to review serious complications of epidural anes-

thesia within current literatures.



Key words: Epidural anesthesia, complications, neuro-

logic, infectious, spinal hematoma



ÖZET

Epidural  anestezi,  anestezi  uygulamalarında  iyi  tanın-

mış ve yer edinmiş bir rejyonel anestezi tekniğidir. İlk kez 

1895’te  Cathelin  tarafından  sakral  bölgede  uygulanmış 

ve  günümüzde  temel  bölgesel  anestezi  yöntemi  haline 

gelmiştir.  Uygulamadaki  artış,  beraberinde  bradikardi, 

kardiyak arrest, nörolojik ve enfektif komplikasyonlar gibi 

epidural  anestezinin  ciddi  komplikasyonlarında  da  artış 

meydana  getirmiş,  ancak  günümüzde  uygulamada  ve 

teknik konusundaki yenilikler neticesinde anestezistler 

tarafından sıklıkla başvurulan bir yöntem haline gelmiştir.

Bu derlemede, güncel literatürler eşliğinde epidural anes-

tezinin ciddi komplikasyonlarını incelemeyi amaçladık.

Anahtar kelimeler: Epidural anestezi, komplikasyonlar, 

nörolojik, enfektif, spinal hematom



GİRİŞ

Epidural anestezi ilk kez 1895’te Cathelin tarafından 

sakral bölgede, 1921’de de Pages tarafından lumbal 

bölgede  yapılmış  bir  rejyonel  anestezi  tekniğidir.

1

 

Dogliotti  epidural  anesteziyi  ayrıntılı  bir  şekilde, 



yazdığı kitabında anlatmış ve yöntemin yaygınlaş-

masını sağlamıştır. İlk epidural kateter Curbelo ta-

rafından 1949’da yerleştirilmiştir. Yöntem 1960’da 

yaygınlaşmış;  gerek  epidural  aralığın  anatomisi 

hakkındaki  bilgilerin  artması  gerekse  endikasyon-

larının  genişlemesi  ile  günümüzde  temel  bölgesel 

anestezi  yöntemi  haline  gelmiştir.

2

  Solunum  ve 



kardiyovasküler  sistem  üzerine  pozitif  etkiler  ve 

analjezik  ihtiyacının  azalmasının  yanında,  sempa-

tik bloğa bağlı hipotansiyon, bradikardi ve kardiyak 

arrest gibi dezavantajları da bulunmaktadır.

3

 Uygu-


lamadaki artış, beraberinde komplikasyonların gö-

rülme sıklığında da artış meydana getirmiştir.

4

 Epi-


dural anestezi komplikasyonları rahatsız edici hafif 

bir baş ağrısından sakat bırakan hatta hayatı tehdit 

edici boyutlara kadar uzanabilir. Oluşan komplikas-

yonlar uygulama tekniğinden, oluşan blok seviye-

sinin yükselmesinden, kullanılan lokal anesteziğin 

toksik etkisinden, asepsiye dikkat edilmemesinden 

kaynaklanabileceği gibi bazen açıklayıcı bir neden 

bulunamaz.

4,5

Bu derlemede, güncel literatürler eşliğinde epi-



dural  anestezinin  ciddi  komplikasyonlarını  incele-

meyi amaçladık.



Bradikardi ve kardiyak arrest

Epidural anestezi sırasında bradikardi ve kardiyak 

arrest çoğunlukla ölüm veya beyin hasarıyla sonuç-



S. Doğru ve ark. Epidural anestezi komplikasyonları

321


Dicle Tıp Derg / Dicle Med J  

 www.diclemedj.org 

 Cilt / Vol 39, No 2, 320-324

lanmaktadır.

5

  Kalbin  ön  yükündeki  azalmalara  se-



konder gelişen vagal yanıt kardiyak arrestte anahtar 

rol  oynamaktadır.

7,8 

Auroy  ve  ark.  yaptıkları  pros-



pektif çalışmada epidural anesteziye bağlı kardiyak 

arrest oranını 0.98:10.000 olarak saptamışlar ve epi-

dural anesteziye bağlı ölüm saptamamışlardır.

23

 Pol-



lard yaptığı derlemede, ciddi bradikardi ve kardiyak 

arresti önlemede, epidural anestezi öncesi sıvı yük-

lemesi yapmanın ve peroperatif kayıplarında karşı-

lanarak ön yükü azaltmadan idamenin sağlanması-

nın  önemli  olduğunu  vurgulamıştır.

10

  Literatürde, 



santral sinir bloklarındaki bradikardi nedenleri için 

3  mekanizmadan  bahsedilmektedir,  birinci  olarak; 

düşük venöz dönüşün miyokardiyumdaki pacema-

ker  hücrelerinin  uyarı  sayısındaki  düşmeye  neden 

olduğu, bunun da kalbin kasılma frekansını azalttığı 

ve daha düşük kalp hızına neden olduğu, ikincisi; 

sağ atrium ve vena kavadaki düşük basınç reseptör-

lerinin uyarısı ve üçüncü olarak da sol ventriküldeki 

mekanoreseptörlerin (paradoksal Bezold-Jarish ref-

leksi) uyarılmasına bağlı bradikardiye neden oldu-

ğu düşünülmektedir.

9,10


 Ayrıca; erkek cinsiyet, bazal 

kalp atım sayısı < 60/dk, ASA I (ASA III veya IV), 

beta-blokör kullanımı, T6 üzerinde sensöryel blok, 

50  yaşın  altı  hasta,  uzamış  PR  intervali  epidural 

anestezi sırasında kardiyak arrest için risk faktörleri 

olarak belirlenmiştir.

10

 Belirlenen bu risk faktörleri-



ne sahip hastalarda, epidural anestezi uygulaması-

nın tekrar değerlendirilmesi, eğer epidural anestezi 

yapılacaksa  volüm  önyüklemesinin  yapılması  ve 

sonrasında kayıplar da karşılanacak şekilde volüm 

önyüklemesinin idame ettirilmesi, hastaların moni-

torize edilmesi ve monitorizasyonda dikkatli davra-

nılması,  bradikardi  saptandığında  sırasıyla  atropin 

(0.4-0.6 mg), efedrin (25-50 mg) ve eğer gerekliyse 

adrenalin (0.2-0.3 mg) ile tedavi edilmesi gerektiği 

belirtilmiş  ve  kardiyak  arrest  geliştiğinde  de  CPR 

açısından  hazırlıklı  olunması  gerektiği  vurgulan-

mıştır.


10,11

Nörolojik komplikasyonlar

Epidural  anestezi  sonrası  nörolojik  komplikasyon 

oranı oldukça nadir olmasına rağmen, sonuçları yı-

kıcıdır. Epidural anestezi sırasında nörolojik defisite 

yol  açan  nedenler  arasında  vazokonstriktör  kulla-

nımı veya uzamış hipotansiyona bağlı spinal kord 

iskemisi, epidural iğneyle veya kateterle spinal kor-

da veya sinir köklerine travmatik hasar, hematoma 

bağlı spinal kord basısı, enfeksiyon ve lokal anes-

tezik seçimi sayılabilir. Literatürde epidural aneste-

zi sonrası nörolojik komplikasyon oranı 1:5071 ile 

1:161.550  arasında  bildirilmektedir.

5,19,22,28

  Auroy 


ve ark. rejyonel anestezi komplikasyonlarıyla ilgili 

yaptıkları çok merkezli çalışmada, nörolojik komp-

likasyonlar açısından değerlendirildiğinde (periferik 

nöropati, kauda ekuina sendromu, santral nörolojik 

olay) epidural anestezi uygulananlarda herhangi bir 

komplikasyon  saptamamışlardır.

23

  Ruppen  ve  ark. 



ise yaptıkları çalışmada, epidural anaestezi sonrası 

obstetrik hastalar için geçici nörolojik hasar oranı-

nı 1:3900-1:5537, kalıcı nörolojik hasar oranını ise 

1:237.000-1:257.000 olarak saptamışlardır.

30

Geçici  nörolojik  hasar  (GNH),  epidural  anes-



tezi  sonrası  sık  karşılaşılan  bir  komplikasyondur. 

Literatürde, %0-37 arasında görüldüğü bildirilmek-

tedir.

5,11


 GNH semptomları, tek veya iki taraflı, ön 

veya arka uyluk bölgesinde, bazen bacaklara doğru 

yayılabilen  ve  beraberinde  bel  ağrısının  olabildiği 

ağrı şeklinde tanımlanmaktadır. Motor güç veya du-

yusal kayıp yoktur. Semptomlar 6-36 saat arasında 

başlayıp,  1-7  gün  devam  etmektedir.  Lokal  anes-

tezik  toksisitesi,  iğneye  bağlı  travma,  kalın  iğne 

kullanımına  bağlı  lokal  anesteziklerin  göllenmesi, 

kas  spazmı,  erken  mobilizasyon,  hasta  pozisyonu, 

siyatik  sinir  gerilmesi,  dorsal  kök  ganglionlarının 

irritasyonu,  GNH’nin  olası  nedenleri  arasında  sa-

yılmaktadır.  TNS  insidansı,  lidokain  (%11,9)  kul-

lanımında tetrakain (%1,6) ve bupivakaine (%1,3) 

göre daha fazla bulunmuştur. Tedavide, hafif ağrısı 

olanlarda herhangi bir tedavi önerilmezken, şiddetli 

ağrısı olanlarda, anti-enflamatuar ilaçlar (İbuprofen, 

Naproksen, Ketorolak, COX-2 İnhibitörleri), opio-

idler, kas gevşeticiler (Siklobenzaprin) ve sempto-

matik terapi (sıcak uygulama, pozisyon) uygulana-

bilmektedir. Sistemik tedaviden yarar görmeyenler-

de tetik-nokta enjeksiyonu uygulanabileceği bildi-

rilmektedir.

11,18

Epidural iğneyle sinir kökü travmasının, ilgili 



dermatomda keskin yayılan ağrı veya parestezi gibi 

belli semptomları vardır. Tanı amacıyla MR sıklık-

la  kullanılmaktadır.  Sinir  hasarının  MR  bulguları; 

spinal kord veya sinir kökü ödemi, hasarlı bölgede 

hematom gelişmesi olarak belirtilebilir.

14

Spinal  hematom  epidural  anestezinin  nadir 



ama ciddi bir komplikasyonudur. Kanama epidural 

venöz  pleksus  kaynaklı  olması  nedeniyle  epidural 

boşlukta görülmektedir. Epidural anesteziye sekon-

der  spinal  hematom  sıklığı  literatürde,  1:168.000-

1:190.000 arasında değişmektedir.

14,15


 Ancak popu-


S. Doğru ve ark. Epidural anestezi komplikasyonları

322


Dicle Tıp Derg / Dicle Med J  

 www.diclemedj.org 

 Cilt / Vol 39, No 2, 320-324

lasyona göre sıklığı değişmektedir. Ortopedik cerra-

hi yapılan yaşlı hastalarda sıklığı 1:3600-1:29.000 

olarak  saptanmıştır.

16,20

  Epidural  anestezi  sonra-



sı  kalıcı  nörolojik  hasar  oranı  da  0  ile  7.6:10.000 

olarak  saptanmış,  bu  oran  obstetrik  hastalar  için 

1:237.000  olarak  saptanmıştır.

19,23


  Souza  ve  ark. 

epidural  anestezi  sonrası  nöroaksiyal  kanama  açı-

sından  risk  faktörlerini;  antikoagülan  ilaç  kullanı-

mı( kumarin, anti-platelet ilaçlar, yüksek veya dü-

şük molekül ağırlıklı heparin, fibrinolitikler), spinal 

vasküler malformasyon varlığı, ailede kanama bo-

zuklukları hikayesi ve koagulopatiler, küçük cerrahi 

girişimlerde anormal kanama hikayesi, belirgin bir 

nedene bağlı olmaksızın dişeti, burun veya cilt ka-

namaları, ciddi karaciğer ve böbrek hastalıkları, spi-

nal kord hastalıkları( meduller kanal darlığı, anki-

lozan spondilit), karaciğer fonksiyon bozukluğu ve 

trombositopeni ile birlikte preeklampsi, hipertansi-

yon ve alkol kullanımı olarak belirtmişlerdir. Ancak 

tanımlanmış  risk  faktörlerine  rağmen  nöroaksiyal 

hematomların  %40’ının  nedeni  bulunamamıştır.

14

 

Spinal hematomun standart tedavisinde, semptom-



lar  ortaya  çıktıktan  sonra,  12  saat  içinde  MR  ile 

tanı konmalı ve erken dekompresyon sağlanmalıdır. 

Ancak bazı vakalarda noroşirurji ile işbirliği içinde 

belirtiler ve semptomlar takip edilerek, konservatif 

yaklaşım uygulanmıştır.

16,17


Spinal hematom, sıklıkla anti-koagülan kulla-

nımı olan hastalarda gelişmektedir.

5,11

 Bu nedenle, 



Rejyonel Anestezi Derneği anti-koagülan kullanan 

hastalarda rejyonel anestezi yönetimiyle ilgili öneri-

lerde bulunmuştur. NSAİİ(Aspirin) veya fraksiyone 

olmayan heparin (sc-subkütan) kullanan hastalarda 

nöroaksiyal anestezi öncesi ve sonrası herhangi bir 

sorun olmayacağı, fraksiyone olmayan heparin kul-

lanan hastalarda eğer katater uygulaması yapıldıysa 

kateter çekildikten 1 saat sonra anti-koagülasyona 

devam edilebileceği bildirilmiştir. Fraksiyone olma-

yan heparin (iv) kullanan hastalarda, son uygulanan 

dozdan sonra 2-4 saat beklenmesi sonra nöroaksiyal 

anestezinin uygulanabileceği ve postoperatif 2 saat 

sonra  da  anti-koagülasyona  devam  edilebileceği 

önerilmiş, eğer kateter uygulandıysa kateter çekil-

meden  önceki  son  dozdan  sonra  2-4  saat  beklen-

meli, kateter çekildikten sonra da 1saat beklenmesi 

ve  sonrasında  anti-koagülasyona  devam  edilebile-

ceği bildirilmiştir. Düşük molekül ağırlıklı heparin 

(DMAH) kullanan hastalarda ise, nöroaksiyal anes-

teziden önce son dozdan itibaren 10-12 saat geçmiş 

olması,  nöroaksiyal  anestezi  sonrası  en  az  2  saat 

beklenmesi ve sonrasında anti-koagülasyona devam 

edilebileceği, eğer kateter uygulandıysa son dozdan 

10-12 saat sonra kateterin çekilebileceği ve kateter 

çekildikten en az 2 saat sonra anti-koagülasyona de-

vam  edilebileceği  bildirilmiştir. Warfarin  kullanan 

hastalarda, son 24 saat içinde tek veya 2 doz warfa-

rin kullanımı olan hastanın nöroaksiyal anestezi ön-

cesi PT (Protrombin Zamanı) ve INR (Uluslararası 

Normalizasyon Oranı) kontrolleri yapılmalı, normal 

INR (0,8-1,2) değerlerinde nöroaksiyal anestezinin 

uygulanabileceği ve eğer kateter uygulaması yapıl-

dıysa, INR takiplerinde INR≤1,5 olduğunda katete-

rin çıkarılabileceği bildirilmiştir.

32,33

Kauda ekuina sendromu, konus medullaris al-



tındaki sinir köklerinin hasarı sonucu oluşmaktadır 

ve  mesane  disfonksiyonu,  perineal  duyu  kaybı  ve 

alt  ekstremite  motor  güç  kaybıyla  kendini  göster-

mektedir.  Birçok  nedeni  olmasına  karşın  bunlar 

arasından  kompresyon  hasarı  (epidural  hematom, 

epidural  abse)  ve  intratekal  alana  verilen  ilaçların 

direkt  toksisitesi  anestezistler  açısından  önem  arz 

etmektedir. Epidural anestezi sonrası kauda ekuina 

sendromu (KES) insidansı 2.7:100.000 olarak belir-

tilmiştir. KES gelişen vakaların 2/3’ ünden çoğunda 

da  kalıcı  nörolojik  defisit  gelişmektedir.  Epidural 

anestezi açısından değerlendirildiğinde, işlem sıra-

sında iğnenin kazayla subaranoid aralığa veya ka-

teterin subaraknoid aralığa ilerlemesi sonucu sinir 

köklerinin  yüksek  dozda  lokal  anesteziğe  maruz 

kalması sonucu KES oluşmaktadır ancak nörotok-

sisitenin mekanizması bilinmemektedir. Efektif te-

davisi olmadığı için, literatürde KES’i önlemek için 

bazı  önerilerde  bulunulmaktadır.  Bunlar;  epidural 

anestezi uygularken test dozu verilmesi ve anestezi 

dozunun  fraksiyone  olarak  verilmesi  önerilmekte-

dir. Eğer yüksek dozda anestezik kazara yer değiş-

tirmiş bir kateterden verilmişse, kateterden tekrar-

layan bir şekilde küçük volümlerde beyin omurilik 

sıvısı boşaltılması ve yerine serum fizyolojik enjek-

te edilmesi önerilmektedir.

21,22

Enfektif Komplikasyonlar

Nöroaksiyal  anestezi  sonrası  santral  sinir  sistemi 

enfeksiyonları  nadir  görülür  ve  literatürde  sıklığı 

1.1:100.000-2.6:100.000  oranında  belirtilmekte-

dir.

24

Bakteriyel  menenjit  epidural  anestezi  sonra-



sı  da  görülebilmektedir.  Literatür  incelendiğinde, 

epidural  katater  uygulaması  sonrası  nadir  de  olsa 




S. Doğru ve ark. Epidural anestezi komplikasyonları

323


Dicle Tıp Derg / Dicle Med J  

 www.diclemedj.org 

 Cilt / Vol 39, No 2, 320-324

bakteriyel menenjit olgularından bahsedilmiştir.

24,25

 

Ready ve ark.’ nın elektif sezaryen operasyonu için 



lumbal epidural kateter uyguladıkları vakalarda epi-

dural anestezi sonrası menenjitten bahsedilmiştir. 28 

yaşındaki  ilk  vakaya,  elektif  sezaryen  operasyonu 

için lumbal epidural kateter takılmış ve kateterden 

postoperatif 48 saat boyunca da analjezi için opioid 

uygulanmıştır.  Kateter  çıkarılırken,  kateterin  cilde 

giriş bölgesinde 4 cm boyutunda eritomatöz ve has-

sasiyet gösteren bir alan görülmüştür. Üç gün sonra 

hastada şiddetli baş ağrısı, ense sertliği ve fotofobi 

gelişmiştir.  Alınan  BOS  örneğinde,  protein  artışı, 

düşük  glukoz  ve  lokositoz  saptanmış,  BOS  kültü-

ründe S.faecalis üremesi olmuştur. İdrar ve kan kül-

türünde üreme olmamış ve çekilen MR sonucunda 

epidural abse saptanmamıştır. Antibiyoterapi sonra-

sı hasta tamamen iyileşmiştir. Bu vakada; bakteriyel 

menenjit açısından en olası kaynağın kateterin giriş 

yerindeki selülit olabileceği düşünülmüş ancak ka-

tetere bağlı tespit edilemeyen bir dural ponksiyonun 

da var olabileceği belirtilmiştir.

25

Bakteriyel menenjit kateter kaynaklı olabilece-



ği  gibi  hematojen  yayılımla  sekonder  kaynaklı  da 

olabilir. Ready ve ark. yayınladıkları ikinci vakada 

ise, 25 yaşındaki hastaya epidural kateter uygulan-

mış ancak kateter uygulamasından 50 dakika sonra 

doğum olmuş ve kateter çıkarılmıştır. Kateterin giriş 

yerinde herhangi bir lokal inflamasyon gözlenme-

miş ancak 24 saat sonra hastada baş ağrısı ve ense 

sertliği gelişmiştir. Alınan BOS örneğinde, protein 

artışı, düşük glukoz ve lökositoz saptanmış ve BOS 

kültüründe  S.uberis(Alfa-Hemolitik  streptokok) 

üremesi olmuştur. İdrar, kan ve vajinal kültürlerde 

de aynı bakteri üremiştir. Verilen antibiyoterapi son-

rası tamamen iyileşme olmuştur.

25

Bandikatla ve ark.’ nın 61 yaşında radikal pros-



tatektomi operasyonu sonrası epidural analjezi için 

torasik epidural kateter uygulanan vakada ise, ope-

rasyon öncesi torasik epidural kateter herhangi bir 

sorun olmadan yerleştirilmiş ve ekstübasyon sonrası 

epidural test dozu uygulanmıştır. Operasyon sonrası 

2.saatte, vital bulguları stabil seyreden hastaya epi-

dural infüzyonu başlanmıştır. Postoperatif 1.günde 

ateş, lokositoz ve CRP artışı saptanan hastadan, sep-

tisemi düşünülerek kan kültürü gönderilmiş. Posto-

peratif  4.günde  kateter  bölgesinde  inflamasyon  ve 

hassasiyet saptanmış. Postoperatif 5.günde yüksek 

ateş ile birlikte baş ağrısı, ense sertliği ve opusto-

tonus aynı zamanda kateterin giriş yerinde minimal 

akıntı  olduğu  görülmüş.  Kan  ve  akıntıdan  kültür 

gönderilmiş ve her iki örnekte de MRSA(Metisilin 

Rezistan Stafilokokkus aureus) ürmesi saptanmıştır. 

Uygun antibiyoterapi başlanan hastaya torako-lom-

ber MR çekilmiş ve T10 düzeyinde epidural stenoz, 

T8-T11 düzeyinde epidural kalınlaşma ve posterior 

epidural aralıkta granülasyon dokusu saptanmıştır. 

Herhangi  bir  nörolojik  defisiti  olmayan  hasta,  an-

tibiyoterapisinin devam edilmesiyle birlikte 3.hafta 

sonunda  taburcu  edilmiş,  2  ay  sonra  çekilen  kon-

trol MR sonucunda tamamen iyileşme saptanmıştır. 

Sonuç olarak, enfeksiyon kaynağının epidural iğne 

veya  katater  uygulaması  sırasında  ciltten  epidural 

alana doğru MRSA taşınmasına bağlı olduğu düşü-

nülmüş ve invaziv işlemlerde asepsiye dikkat edil-

mesi gerektiği vurgulanmıştır.

26

Epidural abselerin ise literatürde 0.2-2:10.000 



oranında  görüldüğü  belirtilmektedir.

24,30


  Epidural 

abselerde en sık izole edilen mikroorganizma Stap-

hylococcus  aureus  (%60)’tur.  %15’inde  ise  kültür 

negatif çıkmaktadır. Epidural abse ilk olarak loka-

lize bel ağrısı ve ateş ile kendini göstermekte, son-

rasında  nörolojik  defisit  (radiküler  irritasyon,  kas 

güçsüzlüğü, duyusal bozukluk, sfinkter güçsüzlüğü) 

ve en son olarak da paralizi gelişmektedir. Epidural 

abse, direkt yayılımla oluştuğu için aseptik koşul-

lara ve kontrendikasyonlara riayet edilmesi büyük 

önem taşımaktadır. Aynı zamanda, literatürde, lokal 

inflamasyon  açısından  kateter  giriş  yerini  her  gün 

dikkatlice incelemenin eritem ve akıntı görüldüğün-

de de kolonizasyon  ve enfeksiyon açısından kate-

teri  çekmenin  yararlı  olduğu  bildirilmektedir.  Her 

zamanki gibi erken tanı büyük önem arz etmekte-

dir,  nörolojik  semptomlardan  süphelenildiği  anda 

defisit  gelişmeden  MR  görüntüleme  yapılması  ve 

kültür sonrası uygun antibiyoterapi başlanması fay-

dalıdır.


26

Yapılan çalışmalarda, lokal anesteziklerin anti-

bakteriyel etkilerinin de bulunduğu bildirilmektedir. 

Aydın ve ark. farklı konsantrasyonlardaki ropivaka-

in, bupivakain, lidokain ve prilokaini antimikrobi-

yal  etki  açısından  E.coli,  S.aureus,  P.aeruginosa 

ve  C.albicans  üzerinde  incelemişlerdir.  Yaptıkları 

çalışma  sonucunda,  ropivakainin  antimikrobiyal 

etkisinin  olmadığını,  bupivakainin  düşük  düzey-

de  antimikrobiyal  etkisinin  olduğunu,  lidokain  ve 

prilokainin ise diğer iki lokal anesteziğe göre daha 

fazla  antimikrobiyal  etkiye  sahip  olduğunu  sapta-

mışlardır.

31



S. Doğru ve ark. Epidural anestezi komplikasyonları

324


Dicle Tıp Derg / Dicle Med J  

 www.diclemedj.org 

 Cilt / Vol 39, No 2, 320-324

Enfeksiyöz komplikasyonları önlemede, asep-

tik tekniğin önemli olduğu bilinmektedir. Bu bağ-

lamda, asepsinin en önemli basamağı olan el yıka-

ma, steril eldiven, maske ve bone kullanma, işlem-

den önce steril ameliyat önlüğü kullanma, işlemin 

uygulanacağı  bölgenin  asepsisi  için  mümkünse 

alkol-bazlı  antiseptiklerle  temizlenmesi  ve  epidu-

ral kateter için de bakteri filtrelerinin kullanılması 

önerilmektedir.

24,27

Sonuç olarak, epidural anestezi sırasında veya 



sonrasında  ciddi  komplikasyon  oranı  oldukça  dü-

şüktür, ancak işlemden hastanın ayrıntılı bir şekilde 

değerlendirilmesi  ve  işlemi  uygularken  de  dikkat-

li  davranılması  gerekmektedir.  İşlem  sonrasında 

ise, hastanın yakın takip edilmesi, tedavi edilebilir 

komplikasyonların  erken  dönemde  tanı  konması 

açısından önem arz etmektedir.

KAYNAKLAR

1. Fisher B. Techniques of epidural block. Anaesth Intensive Care 

2009;10(11):552-6.

2. Morgan P. The role of vasopressors in the management of hy-

potension induced by spinal and epidural anaesthesia. Can J 

Anaesth 1994;41(5):404-13.

3. Andres J, Reina MA, Prats A. Epidural space and regional anes-

thesia. Eur J Pain 2009;3(2):55-63.

4. Dale MC, Checketts MR. Complications of regional anaesthesia. 

Anaesth Intensive Care 2010;11(3):85-8.

5. Horlocker TT. Complications of regional anaesthesia. Eur J Pain 

2010;4(S4):227-34.

6. Sawardekar A, Suresh S. Neuroaxial blockade in children. An-

aesth Intensive Care Med 2010;11(6):229-31.

7. Mathur V, Bravos D, Vallera C, Wu CL. Regional anesthesia and 

patient outcomes: evidence-based medicine. Tech Reg Anesth 

Pain Manag 2008;12(4):163-70.

8. Beaussier M, Atchabahian A, Dufeu N. Regional anesthesia and 

the perioperative period: basis and principles. Tech Reg Anesth 

Pain Manag 2008;12(4):171-7.

9. Irita K, Kawashima Y, Morita K, et al. Critical incidents during 

regional anesthesia in Japanese Society of Anesthesiologists-

Certified Training Hospitals: an analysis of responses to the an-

nual survey conducted between 1999 and 2002 by the Japanese 

Society of Anesthesiologists. Masui 2005;54(4):440-9.

10. Pollard JB. Common mechanisms and Strategies for Prevention 

and Treatment of Cardiac Arrest During Epidural Anesthesia. J 

Clin Anesth 2002;14(1):52-6.

11. Horlocker TT. Complications of Regional Anesthesia and Acute 

Pain Management. Anesthesiol Clin 2011;29(2):257-78.

12. Kinsella SM, Tuckey JP. Perioperative bradycardia and asys-

tole: relationship to vasovagal syncope and the Bezold-Jarish 

reflex. Br J Anaesth 2001;86(6):859-68.

13.  Liguori  GA,  Sharrock  NE. Asystole  and  severe  bradycardia 

during epidural anesthesia in orthopedic patients. Anaesthesi-

ology 1997;86(1):250-7.

14. Souza RL, Andrate LOF, Silva JB, Silva LAC. Neuraxial hema-

toma after epidural anesthesia. Is it possible to prevent or detect 

it? Report of two cases. Rev Bras Anesthesiol 2011;61(2):218-

24.


15.  Sertöz  N,  Demir  F, Ayanoğlu  HÖ.  Epidural  kateter  çekilme-

si  sonrasi  spinal  hematom.  Türk  Anest  Rean  Der  Dergisi 

2010;38(2):142-6.

16. Stoll A, Sanchez M. Epidural hematoma after epidural block: 

implications  for  its  use  in  pain  management.  Surg  Neurol 

2002;57(4):235-40.

17. Neal JM, Bernards CM, Hadzic A, et al. ASRA Practice Advi-

sory on Neurologic Complications in Regional Anesthesia and 

Pain Medicine. Reg Anesth Pain Med 2008;33(5):404-15.

18. Pollock JE. Neurotoxicity of intrathecal local anaesthetics and 

transient neurological symptoms. Best Pract Res Clin Anaes-

thesiol 2003;17(3):471-84.

19.  Russell  R,  Soltanifar  S.  Neurological  complications  in  ob-

stetric  regional  anesthesia.  Anaesth  Intensive  Care  Med 

2010;11(8):316-8.

20. Rigg JRA, Jamrozik K, Myles PS, et al. Epidural anaesthesia 

and  analgesia  and  outcome  of  major  surgery:  a  randomised 

trial. Lancet 2002;359(9314):1276-82.

21. Wu KC, Chiang YY, Lin BC, et al. Epidural cyst with cauda 

equina syndrome after epidural anesthesia. Acta Anaesthesiol 

Taiwan 2010;48(3):148-51. 

22. Drasner K. Local anesthetic neurotoxicity: Cauda equina syn-

drome. In: Burkey D. Regional Anesthesia and Pain Manage-

ment  Handbook,  1st  edn.  Philadelphia:  Saunders  Elsevier 

2009:227-9.

23.  Auroy  Y,  Benhamou  D,  Bargues  L,  et  al.  Major  compli-

cations  of  regional  anesthesia  in  France.  Anesthesiology 

2002;97(5):1274-80.

24. Horlocker TT, Wedel DJ. Infectious complications of regional 

anesthesia. Best Pract Res Clin Anaesthesiol 2008;22(4):451-

75.

25. Ready LB, Helfer D. Bacterial Menengitis in parturients after 



epidural anesthesia. Anesthesiology 1989;71(6):988-90.

26. Bandikatla VB, Rizwan B, Skalimis A, Patel H. Spinal epidural 

abscess and meningitis following an epidural catheterisation. 

Acute Pain 2007;9(1):35-8.

27.  Hebl  JR.  The  importance  and  implications  of  aseptic  tech-

niques  during  regional  anesthesia.  Reg  Anesth  Pain  Med 

2006;31(4):311-23.

28. Pinder A. Complications of obstetric anaesthesia. Curr Anaesth 

Crit Care 2006;17(3):151-62.

29.  Paech  MJ,  Godkin  R, Webster  S.  Complications  of  obstetric 

epidural analgesia and anaesthesia: a prospective analysis of 10 

995 cases. Int J Obstet Anesth 1998;7(1):5-11.

30. Ruppen W, Derry S, McQuay H, Moore A. Incidence of epi-

dural hematoma, infection and neurologic injury in obstetric 

patients  with  epidural  analgesia/anesthesia.  Anesthesiology 

2006;105(2):394-9.

31.  Eldor  J.  Local  anaesthetic  antibacterial  activity. Anaesthesia 

2003;58(9):926-8.

32. Wu CL. Regional anesthesia and anticoagulation. J Clin Anesth 

2001;13(1):49-58. 

33. Horlocker TT, Wedel DJ, Rowlingson JC, et al. Regional an-

esthesia in the patient receiving antithrombotic or thrombotic 



therapy. Reg Anesth Pain Med 2010;35(1):64-101.

Yüklə 92,64 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə