YüZÜNCÜ yil üNİversitesi fen biLİmleri enstiTÜSÜ



Yüklə 5,01 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə16/50
tarix24.04.2018
ölçüsü5,01 Kb.
#40133
1   ...   12   13   14   15   16   17   18   19   ...   50

 
Enteropatojenik: Bağırsak hastalıkçıları. Bağırsakta hastalık yapan anlamında 
olup, daha ziyade EPEC için kullanılan bir deyim.    
 
 
 
Enterosöl sölom: Embriyonik gelişim sırasında arkenteron tavanında her iki 
yanda cepler oluşur. Daha sonra arkenteron ile bağlantılarını yitiren bu cepler, endoderm 
ve ektoderm arasında ara bir doku halinde gelişir. Bu ceplerin içindeki boşluklar 
bağırsaktan türediği için “enterosöl" adını alır. Sindirim sisteminden meydana gelen, cep 
şeklindeki vücut boşluklarıdır.  
 
 
Enterotoksijenik: Bağırsak zehirlileri. Enterotoksin oluşturan.  
 
Enterotoksin: Mikroorganizmaların canlının bağırsak sistemine etkili toksinleri. 
 
Entogami: Böcekle tozlaşma. Böcekler yoluyla tozlaşma.  
 
Entomofil (Entomogam): Böcekle tozlaşan.    
 
Entropi: Dağınık enerji durumu. İş yapmaya uygun olmayan dağınık enerji 
durumudur. 
 Enzim: 1. Tepkimeyi hızlandırıcı protein. Canlı bir organizma içinde özel 
kimyasal reaksiyonları hızlandıran bir protein katalizördür. 2. Hücre içinde üretilen ve 
bütün hayat olaylarını başlatan, hızlandıran, protein yapısındaki katalizörler. 
 
Epemeral: Bir günlük. Yaşam süresi bir gün süren bitki.   
 
Epiboli: Bir gastrulasyon tipidir. Embriyonun animal kutbundaki küçük 
blastomerler gelişir ve vegetal hemisferin hücrelerini örter.  
 
 
Epidemik: Belli bir bölgede, aynı zamanda çok büyük çapta bireyi etkileyen, 
hızla yayılan salgın hastalık.  
 
 
Epidemiyoloji: Salgın hastalıklar bilimi. Bulaşıcı hastalıkların ortaya çıkışını, 
bunların sıklığını, yayılmasında rol alan faktörleri ve tedavilerini konu alan tıp dalı.  
Epidermal: Dış deriden. Epidermisten köken alan, epidermis yapısından olan.   
Epidermis: Üst deri. Bir organizmadaki en dıştaki hücre tabakasıdır. 
 
Epididimis: 1. Sperm depo tüpü. Testise yakın, spermlerin toplandığı karmaşık 
şekilde kıvrılmış tüptür. 2. Erkek üreme sisteminde, testislerin üzerinde bulunan 
spermlerin olgunlaştığı ve kısa bir süre depolandığı 
yer. 
   
 
Epifit: Destek alan bitki.Yalnız konum ve destek sağlamak için başka bitki 
üzerinde gelişen bitki. 
 
 
 
 
 
 
 Epifiz: Beyin tabanı bezi. Beynin tabanında bulunan bir iç salgı bezi. 
 
 Epigeik: Toprak üstünde. Toprak üzerinde gelişen.  
 
 
Epigenez: Organizma oluşumu görüşü, canlı gelişim görüşü. Döllenmiş ve 


farklılaşmış bir yumurtadan başlayarak yeni yapıların ardışık oluşumunu ifade eden 
teoridir. 
  
Epigin 
çiçek: Üst çiçek, yukarı çiçek. Üst durumlu çiçek. Ovaryum, 
reseptakulumun içine gömülmüş, korolla kaliks ve stamenler ovaryumun üst tarafından 
çıkar. Bu durumdaki çiçeklerde ovaryum alt durumludur. 
 Epiglottis: Üst dil, küçük dil. Larinks girişi, glottisi örten kapağa benzer yapı.
 
Epikotil: Bitki embriyosu ya da fidede kotiledonların bağlanma yerinin üstünde 
kalan eksen kısmı. 
 
 
 
 
 
Epipetalus: Üst petal durumu. Stamenlerin petal veya korollaya bağlı olması.
 
Epitel:  İç doku, örten doku. Vücut dış yüzeyini, organların iç yüzeyini örten 
hayvansal doku.  
 Epitelyum: Küçük örtü dokusu. Damarları ve bazı küçük boşlukları kaplayan 
vücudun dış ve iç yüzeyini örten doku tabakasıdır. Az miktarda çimento maddesiyle 
birleştirilmiş hücreleri içerir. 
 Epitet: Tür ismi. Cins isminden sonra yazılan ve türü belirten ikinci isim. 
Epitop: Antijenik 
determinant 
grubu.     
Epstein Barr Virüs: Lenf virüsü. Lenfoid hücrelerde üreyen ve genç yaştaki 
insanlara bulaşarak çeşitli kanserlere yol açan bir herpes virüsü.   
Erepsin: Bağırsak öz su enzimi. Proteinlere etki eden ince bağırsak özsularında 
bulunan enzim.  
 Ergosterol: Yağ bileşiği. Lipid yapısında bileşik. 
   
 Ergotin: Çavdar mahmuzu özütü. İlaç yapımında kullanılır.    
Eritrosit: Alyuvar.  Yapısında oksijen bağlama yeteneği olan hemoglobini 
bulunduran 
kan 
hücresi    
 
Eros: Düz olmayan, çeşitli büyüklükteki girinti ve çıkıntıları bulunan. 
Erwinia:  Erwinia caratovora gibi bitki patojenlerininde bulunduğu 
Enterobacteriaceae familyası bir bakteri cinsi. 
 
 
 Esidyospor: Buğday pası sporu. İlk baharda berberis (kadın tuzluğu)  üzerinde 
gelişen buğday pasının ince duvarlı çift çekirdekli sporu.   
 Ester: Alkollerle asitlerden suyun  çıkması ile  meydana gelen bileşiklere verilen 
isim.  
 Estrojen: İkincil dişi hormonu. İkincil eşey karakterlerinin gelişimini sağlayan 
ovaryum folikülleri tarafından üretilen dişi eşey hormonu.  
 


 
Estrus: Dişisel kızışma. Memelilerin dişilerinde şiddetli seksüel dürtüyle ortaya 
çıkan sınırlı seksüel periyodun tekrarlanması. 
 
 
 
 
Eşeysel Dimorfizm:  Eşeysel farklılık. Erkek ve dişi eşeyler arasında vücut 
boyutu ve şekli, renk veya desen bakımından farklılıklar görülmesi durumu. 
 
Etholoji: Hayvan davranış bilimi. Doğal koşullarda hayvan davranışını tüm 
ayrıntılarıyla inceleyen bilim dalıdır.  
 
 Etiolasyon: 
Bitkisel sararma. Karanlıkta yetiştirilen bir bitkide klorofil eksikliği 
nedeniyle sararma, bu durumda bitkiler küçük yapraklara ve uzun, zayıf yapraklara 
sahiptir.  
 Etiyoloji: Etken. Hastalık sebeplerini araştırıp inceleyen bilim dalı, hastalık 
sebebi.  
Etüv:  İnkübatör ve kuru hava sterilizatörü anlamında kullanılan, sıcaklığı 
ayarlanabilen kabin.  
Eucoelomata: Gerçek sölomlular. Gerçek boşluklular. Gerçek sölom boşluğuna 
sahip canlılar. Endoderm ve ektoderm arasındaki boşluk, tamamen mezoderm ile 
astarlanmıştır. 
 Eumycotina: Gerçek mantarlar. Gerçek fungusları içeren grup. Bunlarda temel 
hücre yapısı hiftir. Ayrıca bakınız; Myxomycotina.  
 
 
 
Eutely: Gerçek hücre sayısı, sabit hücre sayısı. Canlının hayatı boyunca 
vücudunda bulunacak hücre sayısının sabit olması. 
 Euteria: Gerçek memeliler. Yavrularını oldukça ilerlemiş bir gelişim evresinde 
doğuran ve çok iyi gelişmiş bir plasentası bulunan plasentalı memelilerdir. Monotremata 
ve Marsupialia hariç bütün canlı memelileri içerir.   
 
Fagositoz: Hücre yemesi. Katı alma olayı Bir maddenin hücre içine alınması 
işlemidir. Sırasıyla; hücreye tutunma, hücre içine alınma, fagozom oluşumu ve sindirim 
kademelerinden oluşur. 
 
 
 
 
 
 
 
Fagozom: Hücre Yeme vakuolü. Fagositozla alınan maddenin oluşturduğu 
vakuol.  
Faj: Kelime anlamı "yiyen" demektir. Mikroorganizmaları infekte eden virüs 
olarak tanımlanır. Sadece faj denildiğinde bakteri fajları (bakteriyofaj) anlaşılır. 
Fungusları infekte edenlere ise mikofaj denilir. Bazı tipleri klonlama vektörü olarak 
kullanılan, bazıları litik (T4 fajı), bazıları da bakteri içinde lizogenik şekilde 
(bakteriyofaj lambda) çoğalan, kalıtım materyali DNA (T serisi fajlar, Lambda fajları, 
M13 gibi) ya da RNA (tütün mozaik virüsü) olan virüsler. 


Yüklə 5,01 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   12   13   14   15   16   17   18   19   ...   50




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə