31
evvelki baùın on dört òaùù on dört yirde úarÀr dutmışdur ki رﻮﻧ ﻲﻟﻋ روﻧ maènÀsı
budur bu on dört óaùù maóalli iètibÀrı ile yigirmi sekiz óaùù
olur yigirmi sekiz
kelime muúÀbilinde ki Muóammed a.s. yigirmi sekiz kelime ile píşvÀ oldı cemíè
èÀleme ikinci baùın oldur ki bu on dört óaùù-ı ilÀhínüŋ her birisi dört èanÀãırdan
maòlÿúdur eyle olsa her yidide yigirmi sekiz müşÀhede olınur niteki peyàamber a.s.
buyurdı ﺔﻣﺎﻳﻗﻟا ﻢوﻳ لﺟرﻟا ﺖرﻮﺻ ﻰﻟﻋ نأرﻗﻟا لﺛﻣ bir yirde daòı buyurmışdur نأرﻗﻟا ﷲا ﻞزﻧ
170
ٍﻒارﺣا ﺔﻌﺑﺳ ﻰﻟﻋ yaèní úıyÀmet güninde Úur’Àn Àdem ãÿretinde müşÀhede olına
dimek olur ve ikinci óadíåüŋ maènası budur ki Óaú taèÀlÀ Úur’Ànı inzÀl eyledi yidi
óarf üzerine dimek olur üçünci baùın ol on dört òaùù òaùù-ı istivÀ ile on altı òaùù
müşÀhede olınur ki óaøret-i risÀlet a.s. mübÀrek saçını iki pÀre eyledi sünnet-
i İbrÀhímidür didi 5/16-27
dördinci baùın bu on altı òaùù on altı maóalde úarÀr dutmışdur otuz iki òaùù-ı ilÀhí olur
bişinci baùın her sekizi èanÀãıra øarb itseŋ otuz iki olur otuz iki nuùú-ı Àdem
muúÀbilinde ki cemièü’n-nesne-i muòtelifÀnuŋ aãlı otuz iki kelimedür ki Mehdí
zamÀnında cemíè diller bir ola didükleri bu maènÀya ola altıncı baùın on altı aú
òaùùdur ki biri cebhe-i òaùù-ı istivÀ üzerindedür bir òaùù daòı úaşla kirpük aralıàı bir
òaùù daòı aşaàa kirpük altında göz óaddinde bir òaùù daòı göz óaddinden aşaàa kim
aŋa óadd dirler bir òaùù daòı burun üstünde bir òaùù daòı aşaàa burun ucına yaúın iki
òaùù daòı iki lebden òaùù-ı istivÀ üzerinde sekiz òaùù olur vechinüŋ bir ùarafında sekiz
ve sekiz òaùù bir ùarafında daòı on altı òaùù olur on altı úara òaùù ve on altı aú òaùù
otuz iki òaùù müşÀhede olınur otuz iki òaùù nuùú-ı Àdem muúÀbilinde 5/30-40
yidinci baùını oldur ki bu on altı aú òaùùuŋ her sekizin dört èanÀãıra øarb itseŋ vech-i
Àdem görine kitÀb-ı nÀùıúuŋ yidi baùını daòı tamÀm oldı 5/45-47
Aynı hadis rivayetinin ikinci te’vil biçimi aşağıdaki şekildedir.
Elif üç harften
oluşmaktadır. (ا )Allah’tan (ل) latiften (ف) fazldandır. Bütün yaratılmışlar dört
anasırdan mürekkeptir. Elifin harfleri dört anasırla çarpıldığında on iki eder. On iki
gece ve gündüz saatlerinin ifadesidir. Dolayısıyla elif harfi gece ve gündüzü ifade
etmektedir.
Úur’Ànuŋ daòı yidi baùına degin baùını vardur didi evvel bil ki Úur’Àn yigirmi sekiz
óarfdür ki aãldur bu yigirmi sekiz óarfüŋ evvel óarfi elifdür ez-rÿy-ı ôÀhir elifüŋ
maènÀsı kenÀr dimek olur baùın-ı åÀníde elif èibÀretdür üç óarfden ki ﻒ ﻞ ا elif
Allahdandur lÀm laùífdendür fí faøldandur baùın-ı åÀliåde bu elif ôuhÿr cihetinden
mürekkeb olur èanÀãır-ı erbaèdan ki òÀk u Àb bÀd u Àteşdür ki ﺎﻬﻳﻓ و ﻢآﺎﻧﻗﻟﺧ ﺎﻬﻧﻣ
171
ىرﺧاً ةرﺎﺘ ﻢﻜﺟرﺧﻧ ﺎﻬﻧﻣ و ﻢﻜدﻳﻌﻧ yaèní Óaú taèÀlÀ sizi dört èanaãırdan òalú
itdüm yine
oŋa èavdet idersiz yine çıúarıruz dir vaútÀ ki elifi èanaãıra øarb itseŋ ol üç óarf on iki
óarf olur ki sÀèat-ı leyl ü nehÀr öyle vÀúiè olmışdur 5/50-58
baùın-ı rÀbiède elif óisÀb-ı cümlede birdür ve lÀm otuzdur bir daòı elifüŋ ve lÀmuŋ
müsemmÀsı otuz iki olur bir daòı fí seksendür vaútÀ ki otuz iki èadedi seksen
èadede øamm itseŋ yüz on iki èaded olur lÀmuŋ müsemmÀsı otuz iki olur 5/64-67
170
el-Buhârî,
Sahîh, K.Husûmât,4; Müslim,
Sahîh, K. Mûsâfirîn,264.
171
20/Tâhâ: 55. ( Sizi ondan –topraktan- yarattık; yine sizi oraya döndüreceğiz ve bir kez daha sizi
ondan çıkaracağız.
32
baùın-ı òÀmisde elif èadedinden ki dört kez yigirmi sekiz èaded ôÀhir
olur ki vech-i
Àdem ve vech-i òÀtem müşÀhede olınur bir vech ile daòı elif èadedinden ki dört kez
yigirmi sekiz èaded ôÀhir olur vücÿd-ı Àdemüŋ vechinde yigirmi sekiz saùr
mesùÿrdur 5/70-73
baùın-ı sÀdisde elif üç óarfdür elif lÀm fídür manãıbü’l-mecmÿè-ı óisÀb-ı cümlede yüz
on bir èadeddür üç daòı nefs-i óarÿf yüz on dört èaded olur Úur’Ànuŋ sÿreleri yüz on
dört sÿredür anuŋ èadedince tecellí eylemişdür 5/76-79
baùın-ı sÀbiède budur ki elifden òayme-i míèÀd sırrı daòı görinür şöyle ki elif yüz on
dört èaded olur yüz èadedi òayme-i míèÀduŋ ùınÀb èadeddür ki elli bir ùarafında ve
daòı elli bir tarafında ki
172
نورﻃﺳﻳ ﺎﻣو ﻢﻟﻗﻟاو vücÿd-ı Àdemdür ve on dört daòı vech-
i Àdemden kinÀyetdür ki Àdemüŋ vechinde mesùÿrdur ki ٍﻖر ﻰﻓ ٍ روﻃﺳﻣٍ ﺐﺎﺗآو روﻃﻟاو
173
ٍروﺷﻧﻣ yigirmi sekiz òarfüŋ birisi mutaøøammındur yigirmi yidisini bir òarfde beyÀn
itdük yidi baùına degin 5/80-86
BÀùınuŋ ôÀhirleyindür bí-òilÀf
Pes nedendür bunca dínde iòtilÀf
605
Nuùú u ãÿret bilinicek bí-òilÀf
Úalmaya
bÀùında hergiz iòtilÀf
616
BÀùınuŋ ôÀhirleyin maèmÿr ola
Gide
şübhe ikisi bir nÿr ola
617
4.2. ÂDEM
ve HAVVA
Âdem kelimesinin menşe ve iştikakı tartışmalıdır. Kelimenin Sümer dilindeki
adamu (babam), Âsur-Babil dilindeki adamu (yapılmış, meydana getirilmiş, ortaya
konmuş; çocuk genç) veya Sâbiî dilindeki adam (kul)
kelimesinden geldiği ileri
sürülmüştür. Adam, İbrânîce’de İnsan türü için kullanılan müşterek bir isimdir. Ahd-i
Atik’te bu kelime, insan ve insan türü anlamında 500’den çok yerde, nâdiren de özel
isim olarak ilk insan için kullanılmıştır. Âdem kelimesinin hangi
dilden geldiği ve
hangi kökten türemiş olduğu konusu Müslüman dilciler arasında da tartışılmıştır.
Dilcilerin çoğu kelimenin Arapça asıllı olduğunu “esmerlik” anlamına gelen el-üdme
veya “tip, örnek” anlamına gelen el-edeme kökünden türediğini savunurlar. Başka bir
görüşe göre, “bir şeyin dış yüzü” anlamına gelen el-edîme kelimesinden türetilmiştir.
174
Tevrât’a göre insan neslinin annesine Havvâ ismi, bütün yaşayanların annesi
olduğu için “canlı, yaşayan” anlamında Hz. Âdem tarafından verilmiştir.
Bununla
beraber havvâ kelimesinin etimolojisi tartışmalıdır. Tekvîn’deki etimoloji kelimeyi
172
68/Kalem: 1. ( Kaleme ve -kalem tutanların- yazdıklarına andolsun ki )
173
52/Tûr: 1-2-3. (Tûr’a, yayılmış ince deri üzerine satır satır yazılmış Kitab’a –andolsun ki -)
174
Süleyman Hayri Bolay, “Âdem”,
DİA, I, 358.