Fəlsəfə və sosial-siyasi elmlər – 2016, № 2
- 88 -
list çizgide makaleler yer almaktadır.
Hilmi Ziya Ülken, “İrade ve Telkin” isimli makalesine ‘duygu’,
‘irade’ ve ‘zihin’ kavramlarının arasındaki farklara değinir: Duygululuk hal-
leri bizim tarafımızdan içten yaşanmış olmak, dış dünyayı iç dünya haline
koymak, sujeleştirmek vasıflarıyla ötekilerden ayrılıyor. Zihin halleri bir ob-
jeye çevrilmek, onu filan ve falan objeyle bağımsız olarak abstre bir şekilde
hazırlasa bile daima obje vasfını saklamak üzere ötekilerden ayrılmaktadır.
Fiil veya irade halleri, gerek kendi içinde gerek dış dünyadaki bir konuya
çevrildiği zaman bunu bir güçle, bir cehitle, kendini bu iş üzerinde toplama
şeklinde her ikisinden ayrı bir vasıf gösteriyor.
1
Bu haller birbirlerinden ayrıldıkları kadar iç içe de görülebilirler. Suje-
leşme durumunda bütün izlenimler kendine irca edilir; objeleşme durumun-
da kendini objeye tabi kılar, hatta siler, irade durumunda ise başka şuurlara,
objelere karşı uyanık ve gergin bulunur.
2
Bu tespitleriyle Hilmi Ziya Ülken,
şuurun karmaşık yapısına işaret etmektedir. Buna bir de şuurun görünmeyen
arzuları ve halleri eklendiğinde insan ruhunun kompleks bir yapıda olduğu
anlaşılmaktadır. Psikoloji yeni bir bilim dalı olmakla birlikte Bergson gibi
filozoflar şuur üzerine açıklamalarda bulunmuşlardır. Nitekim Freud da şu-
uraltının zenginliğine ve giriftliğine işaret eden çalışmalar yapmıştır. İnsanın
şuuraltı dünyası öyle karmaşıktır ki, bunu akıl ile anlamak ancak mecaz
yolu ile mümkündür.
3
Bergson ve Freud, ekollerini daha çok mecaz yoluyla
ifade etmişlerdir.
Hilmi Ziya Ülken, şuur kavramına da değindiği makalesinde şuurun,
yalnızca şimdiye ve aktüel olana ait bir olgu olmadığını şu sözleriyle ifade
eder: “Tespit edebildiğimiz şudur ki, şuura bir nevi hazine vazifesini gören
ve varlığından ancak şuur sahasına çıkması suretiyle haber aldığımız bir
bitişik saha, kendisiyle daima temasımız olan bir saha vardır: Eğer bu saha
olmasaydı şuur olguları caleidoscopique bir akıştan başka bir şey olmazdı.
Böyle bir şuur yalnız aktüaliteden ibaret bir şuur olacaktı. Vakıa, anları ara-
sında süreklilik
devam edecek, geçmiş geleceğe hal vasıtasıyla uzanacak, fa-
1
Hilmi Ziya Ülken, “İrade ve Telkin”,
Türk Düşüncesi, C.3, S.16, 1955, s. 247.
2
Hilmi Ziya Ülken, a.g.m., s. 247.
3
Hilmi Ziya Ülken, a.g.m., s. 248.