Aristotel – 2400
- 9 -
nıtı anlamak elbette kolay olmayacaktır. Zaten Aristoteles’in kendisi de bu-
nun kolay olmadığını biliyor ve varlığın doğasının ne olduğuna ilişkin soru-
nun ezeli-ebedi bir soru olduğunu söylüyordu. Bu tarihsel bilinç ve kavrayış
ışığında burada ele alınıp yanıtı aranacak soru, zor olsa da, ‘varlık nedir?’
sorusudur. Ayrıca, Aristotelesçi bir kavrayış içinden düşündüğümüzde, böy-
le bir soru sormak son derece doğal ve akılsaldır.
Metafizik Zeta’da Aristoteles şöyle der: ‘Var olan nedir?’ sorusu ( what
is it that it is, to on) varlık nedir? ( ousia; What is being?, töz) sorusunun ay-
nıdır. Şimdi bu noktada bazı kavramsal açıklamalar vermek yerinde olacak-
tır. ‘On’ geniş anlamda var olan herşeyi ifade eder; aynı ‘to me on’nun
olmayanı ifade ettiği gibi. Dar anlamda ise, o, gerçekten var olanı ( to ontos
on), değişmeyen-yok olmayan ve sonsuz olan şeyi ifade eder ve o,
gignomenon’un, yani değişenin, ortadan kalkanın karşıtı olarak kullanılır.
Bu bakış açısı, Parmenides, Platon ve Atomcular arasındaki tartışmada
önemli bir yere sahiptir. Şimdi; ousia terimine bakacak olursak o, aynı fiil-
den türetilen isimdir ve genel olarak daha soyut anlamda varlığa gönderim-
de bulunur; yani birşeyin varlığınının ne olduğunu; birşeyin ne olduğunu
ifade eder. Aristoteles’teki anlamına dönecek olursak, ousia;
I) Asıl anlamda tözü, bireysel insan veya atı, yani Kategoriler’deki
bireysel varlıkları ifade eder. Ve bu anlamda töz, herşeyin kendisine yüklen-
diği ama kendisinin hiçbir şeye yüklenmediği şeyi,
2) Kategoriler’deki ikincil tözleri; yani bireylerin ait oldukları cinsler
ve türler tarafından temsil edilen ve özü ( essence) veya tanımlanabilir formu
ifade ederler.
1
Burada sorulacak sorulardan biri de Aristoteles’in töz konusunda fikri-
ni değiştirip değiştirmediği veya tutumunun tutarsız olup olmadığı olacaktır.
Ben, Aristoteles’in töz/var olan üzerine olan araştırmalarının onun ne kafa
karışıklığı ile ve ne de tutum değişikliğiyle ilgili olmadığını düşünenlerde-
nim. Tam aksine, Aristoteles’in varmış olduğu sonuçlar doğal ve mantık-
lıdır.Burada birbirinden ayrı iki soru vardır ve daha baştan sorulması gerekir
ki onlar:
1
Ben burada, çalışma boyunca; ousia teriminin karşılığı olarak tözü kullanacağım.
Fəlsəfə və sosial-siyasi elmlər – 2016, № 2
- 10 -
1) Tözden neyi kastediyorsunuz?
2) Hangi nedenle, kabul ettiğiniz o şeyi töz olarak kabul ediyorsunuz?
Aristoteles’in birinci soruya verdiği yanıt şudur: tözler, gördüğüm, do-
kunduğum ve algıladığım somut bireysel şeylerdir. Onun ikinci soruya yanı-
tı ise temelde epistemolojik kaygıları ifade eder. Çünkü somut bireysel
şeyler, somut bireysel şeyler olarak bilimsel ve felsefi araştırmanın konusu
olamazlar. Antik felsefede neredeyse tereddütsüz bir biçimde hakikat olarak
kabul edilen bu anlayış Aristoteles’in sağında ve solunda varlıklarını sürdü-
rüyordu. Ayrıca ve şimdi olmadığı gibi, Aristoteles’in zamanında da ma-
teryalizm ölü değildi. Platon’un varlık anlayışı Aristoteles tarafından bence
hiçbir biçimde kabul görmedi. O gerçekliğin bireysel şeylerin dışında araştı-
rılması gereğine hiçbir biçimde inanmadı. Eğer sırf Akademi’de 20 yıl kaldı
diye, Aristoteles illa da Platoncu kabul edilecekse şu söylenebilir: Aristote-
les formların aşkın olarak var olduğuna inanmayan bir Platoncudur. Böyle
bir Platonculuk da benim açımdan sorun teşkil etmez. Aşkın ve maddi
olmayan varlık öğretisi bizlerin ilgisini çekebilir; buna hayret edebiliriz ama
bu onu doğru kabul ettiğimiz anlamına gelmez. Nitekim bazı efsaneler de
bizde büyük bir hayret, ilgi ve merak uyandırabilmektedir. Aristoteles’i de
bu hayretinden dolayı suçlamak sanırım makul olmayacaktır.
Aristoteles için formun veya özün var olandan ayrılığı zihinsel bir et-
kinliktir; bu ayrılık doğanın kendisinde yoktur. Ancak burada da dikkatli
olmak gerekir. Çünkü Aristoteles için form veya öz doğada karşılığı olma-
yan yalnızca mantıksal bir soyutlama değildir. Bireysel olanın özü, spesifik
formu değişmeyen, maddi olmayan ama var olandır ki o doğanın kendinde
varlığını gösterir, aşkın bir dünyada değil. Varlığın bu var olma tarzını anla-
ma çabası ise, başka bir soruşturmanın konusu olmak durumundadır. Başka
bir soruşturmanın ne olabileceği hakkında bir ipucu Metazfizik’ten verylebi-
lir: “töz ( ousia) bir bakıma maddedir, bir bakıma da formdur ki o da
energeia’dır.” ( morphe kai energeia) ( Met.,1043a27-28).
Aristoteles için ‘birşeyin ne olduğunu’ sorma, o şeyin kendine özgü
bireysel var oluşunun ne olduğunu sormaktır; yani onun tözünün ( ousia,
substance) ne olduğunu sormaktır.Ancak Aryeh Kosman’ın da ifade ettiği
gibi, tözün ne olduğunu anlamak için de energeia kavramına /terimine ge-
Aristotel – 2400
- 11 -
reksinim vardır.
1
Şimdiye kadar energeia terimi ‘gerçeklik’, ‘bilfiil’, ‘etkin-
lik’ gibi terimler aracılığyla Türkçeye çevrildi. İngilizceye ise, ‘actuality’,
‘complete reality’ ve bazı zaman da ‘perfection’ ve ‘activity’olarak çevril-
mektedir. Bu çevirilerin bizim tözün ne olduğuna ilişkin kavrayışımızı ay-
dınlatmaktan çok bizzat onu engellediği söylenebilir. Çünkü Aristoteles tö-
zü, ölü/durgun bir var olma durumu/biçimi olarak anlamaz. Töz; dinamik,
etkin birşeydir. Başka bir ifadeyle töz, etkin bir şey olarak her ne ise o
olandır.
2
Tözün bu yeni ve radikal kavranışı Aristoteles’in düşüncesinde çok
önemli bir yere sahip olan bazı kavramları kökten değişikliğe uğratır. O
kavramların başında ise, hareket, bilinç, öz, canlılık, eylem ve tanrı gelir.
3
Umulur ki, Aristoteles’in bu yeni töz anlayışı fizikten ahlaka kadar, başka
bir ifadeyle, yerde olanlardan gökte olanlara kadar birçok şeyi yeniden
anlama ve bilme arzusuna vesile olur.
Varlığı Varlık Olmak Bakımından Ele Alan Tek Bir Bilimin
Olup Olmadığı Üzerine Bazı Tartışmalar
Bu giriş niteliğindeki cümlelerden sonar, varlığı varlık olmak bakı-
mından ele alan tek bir bilimin olup olmadığı sorusu üzerinde durmak yerin-
de olacak sanırım. Metafizik’in Gamma (4.kitap) kitabının ilk cümlesi şudur:
‘Varlığı varlık olmak bakımından inceleyen bir bilim vardır.’ (to on he on;
Being qua Being). Loeb çevirisinde varlık teriminin ilk harfi büyük yazılır.
4
Bunun Grekçeye gidilerek onaylanacak ya da reddedilecek bir temeli yok-
tur. Bununla birlikte, felsefi bakımdan hiç kuşkusuz anlamlıdır. Aristote-
les’e göre, her bir bilim diğerinden bağımsız kendi ilkelerine (archai) sahip-
tir ve yine her bir bilim böyle olması bağlamında kendisine konu olarak var-
1
Aryeh Kosman, The Activity of Being, (Massachussetts: Harvard University Press, 2013),
1-37.
2
Hatice Nur Beyaz-Erkızan, Aristoteles Yazıları: Metafizik ya da “İlk Felsefe” Üzerine,
(Bursa: Sentez Yayınları, 2012), 11-107.
3
Kosman, Activity of Being, 1-2.
4
Aristotle, Metaphysics I-X, Loeb Classical Library 271. (Massachussetts: Harvard
University Press, 1980), 147.
Dostları ilə paylaş: |