7-kasapoglu-fatalism



Yüklə 205,24 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə4/8
tarix26.11.2017
ölçüsü205,24 Kb.
#12520
1   2   3   4   5   6   7   8

Abdurrahman KASAPOĞLU 

 

 

 

Hikmet Yurdu Yıl:1, S.1, (Ocak-2008) ss.87-107 

 

93 


sebebi  Kur’an  değil,  yabancı  unsurlardır.

18

  Çünkü  Kur’an  cebriye  anlayışını  bir 



karakter haline getirmeyi inkârcı kimselerin özelliği olarak tasvir eder ve eleşti-

rir. 


Cebriyecilik/fatalizm, tarih boyunca birçok felsefî akım ve teorinin teme-

lini oluşturmuştur. Onları görmezlikten gelip de, cebr/fatalite kavramı ile yalnız 

İslâm  arasında  güçlü  bir  bağ  kurmak  yanlıştır.  Ne  zaman  İslâm’dan  söz  edilse, 

cebr’i hatıra getirerek Müslümanları yermek büyük bir haksızlıktır.

19

 

Biraz  önce  ele  aldığımız  gibi,  cebriye  ilk  çağlardan  beri  insanın  olduğu 



her  yerde  vucut  bulan  bir  düşüncedir.  Antik  çağ  düşünürlerinden,  son  dönem 

felsefecilerine varıncaya kadar bu anlayışın savunucuları her zaman bulunmuş-

tur. Müslüman toplumlara nüfûz eden cebriye anlayışının kaynağı, İslâm dininin 

temel kaynakları değildir. Olsa olsa bu kaynakların yanlış yorumlanması olabilir. 

Ayrıca  insan  doğası,  belli  koşullarda  fatalizmi  yatıştırıcı  bir  savunma  mekaniz-

ması olarak görmektedir. Bilinçsiz Müslümanlar da büyük olasılıkla bu savunma 

mekanizmasını bir çıkar yol olarak görmüşlerdir.  

İslâm  toplumlarındaki  kaderciliğin,  tarihsel/siyasal  temelleri  de  mevcut-

tur. İlâhî cebr adı altında, insanların başına gelenlerin önceden tayin edildiği an-

lamında  kader  algısını  sistematik  olarak  ilk  defa  Emevî  iktidarı  savunmuştur. 

Zorla  ele  geçirdikleri  iktidarı  halkın  nazarında  meşrulaştırabilmek  için  bu  yola 

başvurmuşlardır.  Yaptıkları  haksızlıkları  “kader”  üzerinden  meşrulaştırarak, 

kitlelerin muhalefetini önlemeye çalışmışlardır.

20

 



3. Fatalizmi Teşvik Eden Savunma Mekanizmaları 

Kur’an, inkârcıların  fatalist  yaklaşımlarını  tasvir ederken,  onların bu  an-

layışı  bir  savunma  mekanizması  şeklinde  kullandıklarını  göstermiştir.  Konuyla 

ilgili  âyetleri  ve  müfessirlerin  yorumlarını  değerlendirdiğimizde,  fatalizmin,  in-

kârcılar  tarafından  savunma  mekanizması  tarzında  kullanıldığı  kanaati  uyan-

maktadır.  İnkârcıların  fatalizme  yaklaşımları,  projeksiyon,  rasyonalizasyon, 

                                                 

18

  Muhammed  İkbal,  İslâm’da  Dinî  Düşüncenin  Yeniden Doğuşu, Çev.  N.  Ahmet  Asrar,  Birleşik Yayıncılık, 



İstanbul, tsz., 152; Fazlur Rahman, Ana Konularıyla Kur’an, Çev. Alparslan Açıkgenç, Ankara Okulu Yayın-

ları, Ankara, 1996, 67; Şahin Filiz, Ahlâkın İnsanî ve Dinî Temelleri, Çizgi Kitabevi, Konya, 1998, 65. 

19

 Babanzâde Ahmed Naim, İslâm Ahlâkının Esasları, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara, 1995, 31. 



20

 Lütfü Cengiz, “Emeviler Döneminde Kader Problemi”, Marife, S. 2, 2001, 123-124. 




Kur’an Açısından Fatalism 

 

 

 

Hikmet Yurdu Yıl:1, S.1, (Ocak-2008) ss.87-107 

 

94

distortion, gibi savunma mekanizmalarından derin izler taşımaktadır. Bu yüzden 



söz konusu üç savunma mekanizmasına araştırmamızda yer vermek istiyoruz.  

Projeksiyon,  süjenin,  kendi  içinde  hissettiği  şeyi,  bilincinde  olmaksızın 

kendi dışındaki objeye atfetmesidir. Süje, bir bilinç halini, bunun sebebini oluştu-

ran duyguyu başkasına yüklemek suretiyle gidermeye çalışır.

21

 

Projeksiyon, bir eksikliği, başarısızlığı ve suçu kabul etmemek ya da bun-



ları  üzerinden  atmaktır.  İstenmeyen,  beğenilmeyen,  onaylanmayan  nitelikleri 

reddedip,  bunları  başkasının  üzerine  yüklemektir.  Örneğin,  bu  mekanizmayı 

kullanan kişiler, başarısızlıklarını, tedbirsizliklerini uğursuzluğa bağlamaya çalı-

şırlar. Yine, bir kabahatten dolayı suçlanan ya da azarlanan bazı çocuklar, yapı-

lan işin kendileri tarafından değil, başka çocuklar tarafından yapıldığını söyler-

ler. Bu tür kimseler için projeksiyon, davranışlarının sorumluluğunu bir başkası-

nın üzerine atmak için öne sürülen bahaneden başka bir şey değildir.

22

  



Projeksiyon mekanizması, aşırı kullanıldığında gerçeğin çarpıtılmasına ve 

yanlış yorumlanmasına yol açar.

23

 

Rasyonalizasyon,  bir  davranışın  gerçek  etmenleri  yerine  toplum  tarafın-



dan  kabul  edilen  başka  faktörlerin  bilinçli  ya  da  bilinçsiz  olarak  konulmasıdır. 

İnsanlar, günlük hayatta çeşitli davranışları için gerçek sebepler ileri sürmek ye-

rine, tutumlarını toplum karşısında haklı ve yerinde göstermek amacıyla uydu-

rulmuş ya da değiştirilmiş gerekçelere başvururlar.

24

  

Rasyonalizasyon  mekanizmasını  kullananlar,  kişisel  yetersizliklerinden 



dolayı  gerçekleştiremedikleri  istek  ve  amaçlarını  mazur  göstermeye  çalışırlar. 

Uygun görülmeyen davranışları ve toplumun onaylamadığı eğilimleri için çoğu 

kere akla uygun, fakat tam doğru olmayan nedenler ileri sürerler. Bahane bulma 

davranışı olarak bilinen bu mekanizma ile bireyler, kendi benlikleri için can sıkı-

                                                 

21

 Paul Foulpuıe, Pedagoji Sözlüğü, Çev. Cenap Karakaya, Sosyal Yayınlar, İstanbul, 1994, 402. 



22

 Calvin Hall, Freudyen Psikolojiye GirişÇev. Ersan Devrim, Kaknüs Yayınları, İstanbul, 1999, 106; Charles 

Brenner,  Psikanaliz:  Temel  Kavramlar,  Çev.  Işık  Savaşır,  Yusuf  Savaşır,  Hekimler  Yayın  Birliği,  Ankara, 

1998, 103; Kriton Dinçmen, Deskriptiv ve Dinamik Psikiyatri, Ar Yayın Dağıtım, İstanbul, 1981, 236; Gülgün 

Yanbastı,  Kişilik  Kuramları,  İzmir,  1990,  30;  Lütfi  Öztabağ,  Psikolojide  İlk  Adım,  İnkılâp  ve  Aka 

Kitabevleri, İstanbul, 1983, 60. 

23

 Nevzat Yüksel, Ruhsal Hastalıklar, Hatiboğlu Yayınevi, Ankara, 1995, 48. 



24

 Hilmi Ziya Ülken, Sosyoloji Sözlüğü, M.E.B., İstanbul, 1969, 240; Mitat Enç, Ruh Sağlığı Bilgisi, İnkılâp ve 

Aka Kitabevleri, İstanbul, 1979, 85. 



Yüklə 205,24 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə