Amr b. MÜRre 4 Bibliyografya 4


- Karamânî Mehmed Paşa. Osmanlı Sultanla­rı Tarihi (trc. İ. Hakkı Konyalı, Osmanlı Tarih­leri içinde, haz. Atsız), İstanbul 1947, tür.yer. 2



Yüklə 1,66 Mb.
səhifə16/40
tarix15.10.2018
ölçüsü1,66 Mb.
#74166
1   ...   12   13   14   15   16   17   18   19   ...   40



1- Karamânî Mehmed Paşa. Osmanlı Sultanla­rı Tarihi (trc. İ. Hakkı Konyalı, Osmanlı Tarih­leri içinde, haz. Atsız), İstanbul 1947, tür.yer.

2- Âşıkpaşazâde. Târih, tür.yer.

3- Ahmediî. Dâstân ve Tevârih-i Al-i Osman (Osmanlı Tarihleri içinde), tür.yer.

4- Şükrullah Amasyevî. Beticetü't-tevârih (trc. Atsız, Osmanlı Tarihleri için­de), tür.yer.

5- Neşrî, Cihannümâ (Unat), I-II, tür.yer.

6- Kıvâmî. Fetihnâme-i Sultan Mehmed (haz. Fr. Babinger), İstanbul 1955, tür.yer.

7- H. A. Gibbons. Osmanlı imparatorluğunun Kuru­luşu (trc. Ragıb Hulusi), İstanbul 1928, tür.yer.

8- M. Fuad Köprülü, Osmanlı Devletinin Kurulu­şu (Ankara 1959), Ankara 1972, tür.yer.

9- Dânişmend, Kronoloji, MI, tür.yer.

10- Uzunçarşılı, Anadolu Beylikleri, tür.yer.

11- Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, 1-11, tür.yer.

12- Uzunçarşılı, “Mehmed I”, İA, VII, 496-506.

13- Uzunçarşılı, ”Murad I”, İA, VIII, 587-598.

14- M. Tayyib Gökbilgin. “Osman T”, İA, IX, 431-443.

15- M. Tayyib Gökbilgin. “Orhan”, İA, IX. 399-408.

16- Halil İnalcık, “Mehmed II”, İA, VII, 506-535.

17- Halil İnalcık, -“Murad II”, İA, Vlll, 598-615.

18- Halil İnalcık, “Türkler (Osmanlılar)”, İA, Xll-2, s. 286-302.
4) Anadolu İsyanları.
Osmanlı Devleti'nde merkezî idarenin zaafa düştüğü dö­nemlerde otorite boşluğu yüzünden za­man zaman isyanlar çıktığı görülmüş­tür. Bu isyanların bazıları mahallî olup devleti fazla meşgul etmemiş, ancak Celâlî isyanları gibi bazıları devlet için son derece tehlikeli olmuştur. Hatta bunlar­dan bir kısmı devletin mevcudiyetini bi­le tehdit eder mahiyettedir. XVIII. yüz­yılda görülen Levent isyanları da yine aynı sebeplerden ortaya çıkmış bulunan karışıklıklardır. Şehzade isyanları deni­len taht kavgaları ise Osmanlı siyasî ta­rihinin ayrı bir yönünü teşkil etmekte­dir.

Şehzade isyanlarından ilki I. Murad'ın oğlu Savcı Bey isyanıdır. Saltanat iddia­sında bulunan Savcı Bey, babasının 1385 yılında Balkan seferine çıkışını fırsat bi­lerek Bursa'nın idaresini kendisine bı­rakmış olmasına rağmen isyan etti ve adına hutbe okuttu. Ancak isyan kısa sürdü. Savcı Bey'in ordusu Bursa'nın Kete ovasında I. Murad tarafından mağ­lûp edildi; şehzadenin önce gözlerine mil çekildi, sonra da idam edildi.

Osmanlı Devleti'nin mâruz kaldığı en önemli karışık dönemlerinden birini, 1402 Ankara Savaşından sonra meydana gelen kardeşler mücadelesi teşkil eder. 1413'e kadar kardeş kavgaları İle geçen bu devre tarihlerde Fetret Devri veya ”âsıla-i saltanat” olarak anılmaktadır. Saltanat mücadelesine giren şeh­zadelerden Süleyman ve Mûsâ çelebi­ler Rumeli'de, îsâ Çelebi de Balıkesir ve Bursa'da hükümdarlık için ortaya çıktı­lar. Öte yandan şehzadelerden Çelebi Mehmed de 1403'ten itibaren Anado­lu'da Türkmen beylerini itaat altına al­maya başlayarak kısa zamanda Balıke­sir ve Bursa'da sükûneti sağladı. Bun­dan sonra kardeşleri Mûsâ ve Süley­man çelebilerle mücadeleye başladı ve son olarak 1411'de Edirne'yi ele geçi­rerek İstanbul'u kuşatan ve nüfuzunu Anadolu'ya da yaymak isteyen Mûsâ Çelebi'yi bertaraf etti. Bu suretle bozulan Türk birliğini yeniden kuran Çelebi Meh­med 1413'te Edirne'de tahta çıkarak bütün Osmanlı ülkesine sahip oldu.

Çelebi Mehmed'in ölümünden sonra Osmanlı Devleti yeni bir sarsıntı geçirdi. Bu sırada Osmanlı tarihlerinde Düzme­ce Mustafa olarak adlandırılan Şehzade Mustafa Edirne'de, 11. Murad da Bur­sa'da tahta çıkmıştı. 223 Sonunda II. Murad amcası Şehzade Mustafa'yı ber­taraf ederek Osmanlı tahtının tek hâki­mi oldu.

Bir diğer şehzade isyanı da II. Murad'ın 1422'de İstanbul'u kuşattığı sıra­da vuku buldu. Henüz on üç yaşında bulunan II. Murad'ın kardeşi Küçük Mus­tafa Bizans entrikaları, lalası Şarabdar İlyas Bey'in sözleri ve Karaman ile Germiyan beylerinin tahrikiyle isyan etti. Küçük Mustafa kendisini teşvik edenle­rin yardımı ile önce İznik'i ele geçirdi, daha sonra da Bursa'yı kuşattı. Bunun üzerine II. Murad İstanbul muhasarası­nı kaldırarak şehzadenin üzerine yürü­dü ve onu yakalayarak idam ettirdi. Böy­lece İstanbul'un altıncı kuşatması da Bi­zans'ın bu oyunu yüzünden yarıda kaldı.

Osmanlı tarihinde en büyük şehzade isyanı ise II. Bayezid'İn küçük kardeşi Cem'in saltanatta hak iddia etmesiyle çıktı. Fâtih vefat ettiği sırada Bayezid Amasya'da, Cem Konya'da vali bulunu­yordu. Fâtih oğlu Cem'den “vâris-i mülk-i Süleyman” diye bahsetmesine rağmen İstanbul'a daha önce gelen Bayezid tah­ta sahip oldu. Cem ise çaresiz Bursa'ya yürüyerek burada tahta çıktı. Adına hut­be okutup sikke kestiren Cem, halası Selçuk Hatun'un başında bulunduğu bir heyeti II. Bayezid'e göndererek devletin Anadolu ve Rumeli olmak üzere ikiye bölünmesini teklif etti. II. Bayezid ise saltanat işinde kardeşlik düşünüleme­yeceğini bildirerek teklifi reddetti. Bu­nun üzerine iki kardeş arasında 1481'de Yenişehir ovasında meydana gelen sa­vaşta Cem mağlûp olarak Memlûk Devleti'ne iltica etti. Fakat daha sonra ya­nındaki kuvvetlerle Anadolu'ya dönen Cem Konya ve Ankara'yı kuşattıysa da bir sonuç elde edemeyerek canını kur­tarmak üzere Rodos şövalyelerine sığın­dı. Buradan da önce Fransa'ya ve niha­yet Osmanlı Devleti'ne karşı kullanılmak üzere Roma’ya götürüldü.

II. Bayezid'in daha sağlığında babala­rının tahtına göz diken şehzadelerden Selim, Korkut ve Ahmed, bulundukları sancaklardan memnun olmamaları ve İstanbul'a yakın olmak istemeleri sebe­biyle hem babalarıyla hem de birbirle­riyle mücadeleye girdiler. Bayezid ken­disine halef olarak Ahmed'i düşünür­ken yeniçeriler Selim'i tercih etmektey­di. Bu sebeple Selim isteği yerine geti­rilmeyince vali bulunduğu Trabzon'dan Kefe'ye, oradan da Edirne'ye yürüyerek Rumeli'de bir sancak istedi. Teamüle ay­kırı olarak isteği kabul edilip kendisine Semendire sancağı verildiği halde asıl gayesi Anadolu'daki kızılbaş tehlikesini ortadan kaldırmak için tahtı ele geçir­mek olduğundan İstanbul'a yürüdü. An­cak babasıyla Çorlu yakınlarında yaptığı savaşı kaybetti. Buna rağmen yeniçeri­lerin Selim'i tutmaları padişahın taht­tan çekilmesine sebep oldu. Selim tahta çıktıktan sonra kardeşleriyle mücadele­ye başladı. Önce Korkut'u sahte mek­tuplarla isyana ikna edip ortadan kaldır­dı. Ardından Amasya'yı işgal edip salta­natını ilân eden Ahmed'i Bursa Yenişe­hir ovasında mağlûp etti. Böylece kar­deşlerini bertaraf ederek yeni bir Cem hadisesinin önüne geçmiş oldu.

Kanunî döneminde ise idarî düzenle­melerden zarar gören bazı kimselerin Kütahya sancak beyi Şehzade Bayezid'in etrafında toplanmasıyla yeni bir gaile ortaya çıkmıştır. Özellikle Bayezid'in ba­basına karşı olan sert tutumu Kanunîyi Selim'e daha da yaklaştırdığı gibi öte yandan Bayezid'in birçok uygunsuz kim­seyi etrafına toplaması, üzerine kuvvet sevkedilmesine yol açtı. Bayezid mağlûp olunca Kanunîden af diledi ise de ka­bul edilmedi. O da İran'a iltica etti. Ba­yezid'in “yevmlü” adıyla toplamış oldu­ğu askerleri ise etrafa dağılarak “suhte”ve “levent” denilen zümrelere katıl­dılar.

Anadolu'da görülen isyan hareketleri içerisinde dinî mahiyette olanlar da ol­dukça fazladır. Bunlardan, Mûsâ Çelebi zamanında kazasker tayin edilen Şeyh

Bedreddin İsyanı önemlidir. Şeyh Bedreddin İslâmiyet'teki haşr ve âhiret il­kelerini reddetti. Hatta melek ve şeyta­nın mevcudiyetine karşı çıkarak, bunları iyilik ve kötülük güçleri olarak yorumla­dı ve bu şekilde materyalist felsefenin savunucusu oldu. Onun ortaya attığı fi­kirler Türk ve müslüman toplumuna ay­kırı olmasına rağmen etrafında birçok taraftar toplandı, Anadolu'da isyan ve ihtilâller çıktı. Bu sebeple takibe uğra­yan Şeyh Bedreddin Sinop üzerinden Ef­lak'a geçerek Prens Mirçe'nin de yardı­mı ile müridleriyie Edirne üzerine yürü­dü. Bu sırada Anadolu'da bulunan müridleri Torlak Kemal ile Börklüce Mus­tafa, Manisa ve Karaburun arasında isyan ettiler. Anadolu ve Rumeli'de başla­tılan bu isyan hareketlerinin hedefi dev­leti yıpratmak veya yıkmaktı. Devletin geleceği için çok tehlikeli olan bu ihtilâl teşebbüsü 1420 yılında bastırıldı.

Mezhep mücadeleleri şeklinde çıkan isyanlar ise özellikle II. Bayezid döne­minde yoğunlaşmıştır. Bunlardan Safevîler'in teşvik ve tahrikleriyle Teke ve Hamîd taraflarında başlayan Alevî is­yanları, Şahkulu Baba Tekeli'nin önder­liğinde tehlikeli bir hal almış ve Şahku­lu ancak 1511'de Veziriazam Atık Ali Paşa kumandasındaki ordu ile giriştiği savaşta bertaraf edilmiştir. Bu gibi ha­diseleri, Selim'in cülusundan sonra da devam etmiş, 1519 yılında Bozoku Ce­lâl adında bir timarlı sipahi kendisini mehdî ilân ederek Şah Velî unvanıyla dünya saltanatı kurmak iddiasıyla Os­manlı idaresine isyan etmiştir. Ancak üzerine gönderilen kuvvetlere mağlûp olan Bozoku Celâl yakalanarak idam edilmiştir. Bundan sonra bu tür ayak­lanmalar Osmanlı tarihinde Celâli isyan­ları olarak adlandırılmıştır.

Kanunî devrinde bazı idarî tedbirler­den zarar gördükleri iddiasıyla Bozokta Baba Zünnûn, Adana'da Domuzoğlan ve Velî Halîfe. Tarsus'ta Yenice Bey tara­fından isyanlar çıkarıldı. 224 Bunların başında da Kalender adında bir lider bu­lunuyordu. İsyanı bastırmak üzere gön­derilen kuvvetler âsiler karşısında za­man zaman âciz kaldılar. Orta Anado­lu'yu âdeta hükmü altına alan Kalender. Sivas civarında Karaçayır Muharebesi'nde Behram Paşa kuvvetlerini mağlûp etti. Ancak Anadolu Türk birliğine zarar verdiği anlaşılan Kalender'in yanından Türkmen aşiretleri ayrılınca Vezîriâzam İbrahim Paşa isyanı bastırmaya muvaf­fak oldu. 225

XVI. yüzyılın son çeyreğinde Anadolu'­da Osmanlı Devleti'ni fazla rahatsız et­meyen bazı mahallî huzursuzluklar gö­rülmektedir. Ancak bu tür hareketler 1592'den sonra tehlikeli bir hal almış­tır. Bunun başlıca sebebi, teşkilâtta gö­rülen aksamaların diğer sahalara inti­kali, ağırlaşan hayat şartlarının Anado­lu halkı üzerindeki olumsuz tesirleri ve kapıkulu askerinin artmasıyla hazinede baş gösteren sıkıntı olmuştur.

Bu dönemde en büyük hareketi Karayazıcı Abdülhalim başlattı. Etrafına bin­lerce levent ve sekban toplayan Karayazıcı Anadolu'da âdeta saltanatını ilân etti ve devleti yıllarca uğraştırdı. Zaman za­man üzerine gönderilen kuvvetleri mağ­lûp da eden bu âsi lider ancak 1602'de ortadan kaldırılabildi. Yerine geçen De­li Hasan ise bir mevki verilmek suretiy­le bertaraf edildi. Halep beylerbeyi ligine tayin edilen ve İran Seferine geç kal­ması sebebiyle idam edilen Hüseyin Paşa'nın yeğeni olan Canbulatoğlu Ali de 1606'da isyan etti. Dürzî şeyhi Ma'noğlu Fahreddin ile de birleşip gücünü art­tıran Ali, üzerine gönderilen kuvvetleri mağlûp edip nüfuzunu Adana tarafları­na kadar yaydı. Hatta bölgede devlet kurup ordu teşkil etti. Buna karşı İstanbul'dan büyük bir kuvvetle gönderilen Kuyucu Murad Paşa. Anadolu'daki Kalenderoğlu gibi âsileri bertaraf ederek Oruç ovasında Canbulatoğlu'nu yendi. Kuyucu Murad Paşa daha sonraki yıllar­da da Anadolu'da yer yer ortaya çıkan Celâlî kalıntılarının üzerine gitmiş ve sü­kûneti temin etmiştir. Bu devirde yak­laşık on beş yıl kadar süren Celâlî hareketleri Anadolu halkına çok zarar ver­miş, zaman zaman İstanbul'un Anadolu ile irtibatı kesilmiş ve bazı Doğu Anado­lu şehirleri İran'a kaptırılmıştır.

Öte yandan Balıkesir taraflarında çev­resine topladığı başı bozuk kuvvetler­le isyan eden ve Manisa ile Aydın taraf­larını istilâ ederek üzerine gönderilen kuvvetleri mağlûp eden Cennetoğlu bir süre bölgede huzursuzluk kaynağı ol­muş, bu âsi de ancak 1624 yılında Ma­nisa ovasında mağlûp edilerek öldürül­müştür.

Devleti en çok uğraştıran isyanlardan biri de Abaza İsyanı'dır. Erzurum valisi olan Abaza Mehmed Paşa, II. Osman ha­disesinden 226 dolayı yeniçerileri pa­dişah katili ilân edip bölgede nüfuz ka­zandı. Etrafına topladığı 30.000 kişi ile Sivas'ı işgal etti ve Ankara'yı kuşattı. Üzerine gönderilen kuvvetleri mağlûp eden bu âsinin hakkından gelinemeyince devlet onu Erzurum valisi olarak ta­nımak zorunda kaldı. Ancak Abaza, dev­letin Bağdat Seferi'yle meşgul olmasını fırsat bilerek yeniden isyan etti. Kendi­sine Ahıska Seferi'ne iştirak ettiği takdirde affedileceği bildirilmesine rağmen kabul etmeyip yeniçerilerin üzerine sal­dırınca tekrar âsi ilân edilip Erzurum'da kıstırıldı, fakat müstahkem kale karşı­sında sonuç alınamadı. Daha sonra or­dusunda kale döğer toplar bulunduğu halde Abaza üzerine gönderilen Sadra­zam Hüsrev Paşa 1628'de Erzurum'a kadar gelip şehri kuşatınca Abaza tes­lim olmak zorunda kaldı.

Vaktiyle Anadolu beylerbeyi olan fa­kat gözden düşmüş bulunan İlyas Paşa da 1632 yılında Balıkesir ve Manisa böl­gesinde isyan edip burada nüfuz kazan­dı. Cihangirlik sevdasına düşerek birta­kım hayallere kapılan İlyas Paşa Şam valiliğine gitmeyince üzerine kuvvet gön­derildi. Alaşehir ovasında mağlûp olan âsi müstahkem Bergama Kalesi'ne sığı­nınca hile ile elde edilip İstanbul'da ce­zalandırıldı.

Sultan İbrahim'in hareketlerini protes­to etmek maksadıyla ve kendisinden is­tenen fazla vergiyi halktan toplamayarak isyan eden Varvar Ali Paşa ise 1648'de üzerine gönderilen İpşir Mustafa Pa­şa tarafından mağlûp edildi. Bu devirde devlet idaresine isyan eden diğer bir âsi de Kara Haydaroğlu'dur. Üzerine gön­derilen kuvvetleri silâh arkadaşı Katırcıoğlu ile beraber mağlûp eden Kara Haydaroğlu İsparta'yı haraca kesmek istediyse de buranın mütesellim'i Abaza Hasan Ağa (Paşa) tarafından âni bir bas­kınla ele geçirilerek İstanbul'a gönderil­di. 227 Bu dönemin azılı âsilerinden bir diğeri de Gürcü Abdünnebîolup dev­let memuru iken isyan ederek halka ezi­yet etmeye başladı. Sultan Ahmed Vak'ası'nda 228 tenkil edilen sipahilerin kanını dava ederek ortaya çıkan Abdünnebî, devrin önemli âsilerinden Katırcıoğlu ile de birleşerek İzmit üzerinden Üsküdar'a yürümüş, öncü kuvvetleri de mağlûp etmişti. Gürcü Abdünnebî an­cak hile ile mağlûp ve katledilebildi, Katırcıoğlu ise affa uğradı.

Kara Haydaroğlu'nun ortadan kaldırıl­masında önemli rot oynayan Abaza Ha­san Paşa, bu başarısından dolayı Yeni-il voyvodalığı ile mükâfatlandırılmıştı. An­cak daha sonra kendisine verilen bu memuriyetin elinden alınmasıyla isyana itilmiştir. Etrafına binlerce âsi toplayan Abaza, üzerine gönderilen Karaman bey­lerbeyini de mağlûp ederek devletten Türkmen ağalığı memuriyetini elde etti, taraftarı İpşir Mustafa Paşa'ya da Ha­lep eyaleti verildi. Bu tavizlerden şımaran Abaza, kapısında daha çok âsi ba­rındırarak güçlendi. Bundan sonra İpşir Mustafa Paşa Abaza'nın desteğiyle sa­dârete tayin edildi ise de fazla kalama­dı ve idam edildi. Onun öldürülmesi üze­rine Abaza yeniden isyan etti. İsyanı Köp­rülü Mehmed Paşa'nın sadâretinde iyi­ce şiddetlendi. Köprülü'nün sert icraatından kaçanlar Abaza'nın yanında yer aldılar. Hatta Abaza Ilgın'da Murtaza Paşa kumandasındaki bir Osmanlı or­dusunu da yendi. Fakat kış dolayısıyla Antep'e çekilip askerlerini çevre kazala­ra dağıttığı sırada Halep'e gelmiş olan Murtaza Paşa tarafından hile ile yaka­lanıp öldürüldü. Böylece tehlikeli bir hal alan bu isyan da sona ermiş oldu.

Anadolu'da XVIII. yüzyılda serkeşlik ederek dolaşan ve “kapısız levent” ola­rak adlandırılan eşkıya ise halka büyük zulüm yapmış, uzun süren İran savaşla­rı yüzünden Anadolu'yu talan etmişler­di. Bu gaile ise ancak 1775 yılında Ana­dolu müfettişi sıfatı ile bunlar üzerine gönderilen Konya Valisi Kuyucu Süleyman Paşa tarafından bertaraf edildi. Halk ve hükümet el ele vererek 1776 yılına kadar bunların önemli bir kısmını yok etti.



Anadolu'da meydana gelen bu isyan­lardan şehzade isyanları, Osmanlı Devleti'nin varlığını doğrudan tehdit eder bir mahiyettedir. Nitekim bu sebeple dev­let zaman zaman parçalanma durumu­na gelmiş, gelişme ve fütuhat durmuş, memleket içinde kardeş kanı dökülmüş­tür. Gerek otorite boşluğu gerekse dinî sebeplerle çıkan ve genel adıyla Celâlî­lik şeklinde anılanları ise memleketin harap olmasına, yerleşik halkın yerlerini terkederek pek çok meskûn yerin bo­şalmasına, ziraat yapılan toprakların ha­rap olarak gelirin düşmesine yol açmış­tır. Yerlerini yurtlarını terkedenlerden özellikle İstanbul, Bursa gibi büyük şe­hirlere gidenlerin işsizlik sebebiyle bir­takım kanunsuz hareketlere kalkışma­ları devleti yeni problemlerle karşı kar­şıya bırakmıştır. Memleket isyan hareketlerinin ortadan kaldırılmasına kadar âdeta bir harabe haline gelmiş, dolayı­sıyla hem dış hem de iç meseleler dev­leti büyük ölçüde yıpratmıştır. 229


Yüklə 1,66 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   12   13   14   15   16   17   18   19   ...   40




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə