184
O, delillerinin çoğunu Aristippus’un haz ahlâkı (hedonizm)’den alır. Ancak
Aristoteles’in mutluluk ahlâkını (eudaemonizm) diğerine katar ve birey lehine toplumu,
toplum lehine de bireyi feda etmek istemez.
Doğrudan Faydacılık
(direct utilitarianism)
528
olarak isimlendirilen Benthamcı
görüşe göre, haz ve mutluluğu arttırmak için bir araca veya kurala ihtiyaç yoktur.
Bireyin arzularını gidermesi, ona en yüksek mutluluğu temin eder.
529
Ancak Mill’e
göre mutluluğu temin etmek için başka araçlara ihtiyaç vardır. En yüksek mutluluk,
tarihsel süreçte oluşur.
530
Ahlâk yetisi, “tabii olarak doğar, büyür, eğitimle büyük bir
gelişme alabilir.”
531
nsanlığın en yüksek mutluluğa ulaşması bu gelişme ile mümkün
olur. “ nsanlığın mutluluğunun toplamı”nı çoğaltmak için bir çok nesiller geçecek; fakat
irade ve bilgi eksilmediği taktirde bu sağlanabilecektir.
532
nsanlığın mutluluğunun
toplamını arttırmadan önce Mill, tarihi süreçte bazı genel kültürel başarıların zorunlu
olduğunu iddia eder. Ona göre bunun için öncelikle ahlâkî ve şahsî gelişime ihtiyaç
vardır.
533
Öyleyse bu gelişim nasıl sağlanacaktır? Mill’in mutluluk kavramı hiyerarşik ve
çoğulcu bir yapıdadır. O, Bentham’dan farklı olarak, daha çok mutluluğun tüm
insanlarda aynı derecede olamayacağını söyler. Özerkçe düşünen ve eyleyen insan,
farklı insanî kapasitelerini geliştiren insandır. Mill’in görüşü, kendisi hakkındaki
kararları kendisi alan özerk bir insanın daha mutlu olacağı şeklinde değildir. Ancak bu
insanların nitelikli mutluluğa sahip olacakları ve kamu mutluluğuna katkıda
bulunacakları şeklindedir.
534
Sonuç olarak Mill’in Faydacılık’ı insanlığın en yüksek mutluluğunu
gerçekleştirmek için bazı araçlara ihtiyaç duyar. Bu yüzden onun ahlâk anlayışına
dolaylı faydacılık (indirect utilitarianism) veya kural faydacılığı adı verilir.
535
Ancak her
ş
eye rağmen Mill’in ahlâkla ilgili kavramları Bentham’ınkinden çok uzak değildir.
Faydacılık, ahlâkta matematiksel bir kesinlik iddiasında bulunmaktadır. Onlar,
fayda hesabı adını verdikleri bir yöntemle somut ahlâkî eylemleri keşfetmenin ve onları
sürekli sınamaya yarayan matematiksel bir işlemin mümkün olduğunu kabul ettiler.
Eylem faydacılığına göre “her bir eylemin sonucuna bak ve bu eylem her yapıldığındaki
528
C. L. Ten, “Mill’s Defence of Liberty”, J. S. Mill on Liberty in Focus, Routledge Press, London,
1991, s. 231.
529
Agm
., s. 231.
530
Gray, agm., s. 191.
531
Mill, age., s. 47.
532
Age.,
ss. 24-25.
533
Gray, agm., s. 191.
534
Agm.,
s. 192.
535
Ten, agm., s. 219.
185
faydayı hesapla.” Kural faydacılığına göre, “belirli bir kuralı takip eden insanların elde
etmiş oldukları sonuçlara bak ve bu kuralı kabul veya reddetmenin toplam faydasını
hesapla.” Klasik faydacılığın temel özelliklerinden biri ortaya çıkıyor: O, matematikle
ahlâkı bir araya getirmeye çalışır. Bir davranışın değerini belirleyen şey sonuçlarda ise
kural faydacılığı açısından hangi davranışların daha iyi sonuçlar verdiğini, eylem
faydacılığı açısından ise eylemlerin mutluluğa yaptığı katkıyı hesaplama gerekliliği
ortaya çıkar. Faydacılara göre matematik, böyle bir hesaplamayı yapmakta bize yardım
eder.
Bütün sonuçlar ölçülüp tartılmalıdır. Haz artı, acı eksidir. Belli bir davranışın
ortaya çıkardığı haz ve acı toplamını belirlemek için olumlu niceliklerle (haz) olumsuz
nicelikleri (acı) matematiksel olarak bir araya getirebilir ve bunları birlikte
değerlendirebiliriz.
536
Kural faydacılarına göre istatistik olarak hangi eylemlerden daha
çok fayda temin ettiğimizi anlamamız için bu hesaba ihtiyacımız vardır. Eylem
faydacılarına göre ise gerçekten bireylerin davranışlarının ortalama veya toplam
mutluluğu artırmaya katkı sağlayıp sağlamadıkları tespit için bu hesaba ihtiyaç vardır.
Bu açıdan faydacılık, insanın refahındaki değişimi ölçmeyi önemli bir ahlâkî doğruluk
yöntemi olarak kabul eder. Bu hesaplamada sürekli olumlu sonuçların elde edilmesi
arzulandığı için faydacılık ilerlemeci bir teoridir.
Deontoloji, bu fayda hesabına karşı bazı eleştiriler yapar. Bunlardan en
önemlisi, acı veren bir kimsenin aldığı zevkin, fayda hesabına dâhil edilip
edilemeyeceği üzerine yoğunlaşır.
537
Bir işkencecinin işkence yapmaktan aldığı zevki,
fayda hesabına dâhil edecek miyiz? Eğer toplam fayda hesaplanacaksa her hazzın
538
bu
hesaba dâhil edilmesi gerekir. O halde şu sonuç doğal olarak ortaya çıkacaktır:
ş
kencecinin işkence yapmaktan aldığı zevk ne kadar çok olursa işkence yapmak da o
oranda daha az yanlış olacaktır. Veya Ali’nin Ahmet’e işkence yapması durumunda,
Ali’nin duyduğu zevk, Ahmet’in duyduğu acıdan fazla ise Ali’nin eylemi ahlâkîdir,
sonucu da doğal olarak ortaya çıkacaktır. Bu tartışma klasik faydacıların tümünü
ilgilendirir. Ayrıca bu sorunun değerler mukayesesi sorunuyla da çok yakından ilgisi
vardır. Bir davranışı diğer davranışa nasıl tercih ediyoruz? Bunun için elimizde bir ölçüt
var mıdır? Bir eylem (x), Ali’ye (A) mutluluk (y) sağlayacak, ancak x, Hasan’a (H) acı
536
Jerome A. Shaffer, Zihin Felsefesi Açısından Bilinç Ruh ve Ötesi, çev.: Turan Koç, z yay.,
stanbul, 1991, s. 21. Kitabın özgün adı, Philosophy of Mind’tır.
537
Nozick, age., s. 77; Will Kymlicka, age., s. 42, Norman Barry, Modern Siyaset Teorisi, çev.:
Mustafa Erdoğan, Yusuf Şahin, Liberte yay., Ankara, 2003, ss. 138 vd.
538
Faydacıların fayda, haz, mutluluk, refah, gibi kelimeleri aynı anlamda kullanıldığı
unutulmamalıdır; ancak haz terimi de günlük anlamda kullanılan anlamıyla bir anlık his olarak da
anlaşılmaz. Bzk. Mill, age., s. 9.
Dostları ilə paylaş: |