182
Mill, toplumsal bilimlerin tüm yasalarının insan doğası ile ilgili psikolojik
araştırmalardan çıkarılabileceğine inanır. O, zamanındaki mevcut araştırmaların buna
imkân vermediğini; ancak gelecekteki çalışmaların bunu sağlayacağına inanır. Diğer
taraftan Mill, Özgürlük Üzerine yazdığı kitabında duygu temelli unsurlara rağmen
liberal ilkeleri; özellikle de (negatif) özgürlüğü, kesin bir inanç gibi savundu. Bu
anlamda Mill’in ahlâkında bazı deontolojik unsurlar var gibi görünür; fakat Mill,
ahlâkın temeline insanî arzuları, beklentileri ve duyguları koyar. Ancak bu duygular için
objektif bir temel arar. O, A System of Logic’de şöyle yazmıştı: “Amaçların ya da istek
konularının mutlaklığını ve göreliliğini, iyiliğini ya da kötülüğünü belirleyecek şöyle ya
da böyle bir ölçüt olmalıdır. Bu ölçüt, her neyse birden fazla olamaz.” Mill, ahlâkî
davranış için tek ve mutlak bir ölçüte ihtiyaç olduğunu yazdıktan sonra bu ölçütü de
ş
öyle ortaya koymuştu: “Bütün uygulama kurallarının uyması gereken genel ilke ve
bunlara göre sınanacakları deney, insanlığın mutluluğuna yaramalıdır.”
517
Ahlâkta ilk
ilke insanlığın mutluluğu olarak görülünce bunun bir değer teorisi olduğunu kabul
etmek gerekir. Mill’in kesin temel arama konusundaki ısrarı, ahlâkın
gerekçelendirilmesi ile ilgilidir.
Mill, Benthamcı faydacılığın da etkisi ile hazzın tüm insanların arzularına
hükmeden ilke olduğunu kabul eder. Ancak “o, klasik faydacılığın ahlâk psikolojisinin
yetersizliğinin de farkında olması sebebiyle, karakterlerin oluşum kanunu biliminin
(ethology) bir gün zihnin kanunlarını bulabileceğini zaman zaman beyan etmesine
rağmen farklı kültür ve geleneklerin insan güdülerini değiştirdiğini kabul eden
Hume’dan daha da ileri giderek insan doğasına, kendi dönüşümünü sağlayabileceği
yönünde bir potansiyel atfeder.”
518
Bentham’a göre ister nitelik ister nicelikle ilgili olsun bireyi en çok mutlu eden
eylem, en ahlâkî eylemdir.
519
Ayrıca Bentham, hiçbir ahlâkî eylemin toplumun
mutluluğunu amaç edinemeyeceğini, haddizatında tek tek bireylerin haz ve en yüksek
mutluluklarının aynı zamanda toplumun da mutluluğu anlamına geleceğini söylerken
520
Mill, bireyin, eylemlerinde toplumun mutluluğunu gözetmesi gerektiğini söyler.
Topluluk hali, tabî ve zorunludur. Bazı özel şartlar bir tarafa bırakılırsa, insan hiçbir
zaman kendisini topluluğun bir üyesi olmaktan başka türlü tasarlayamaz. nsanda
517
Samuel Gorowitz, “John Rawls: Bir Adalet Kuramı”, Çağdaş Siyaset Felsefecileri, derleyenler:
Anthony de Crespigny, Kenneth R. Minogue, çev.: Serap Can, Remzi Kit., stanbul 1981, s.
268’den alıntı.
518
John Gray, “Mill’s Conception of Happiness and the Theory of Individuality” J. Stuart Mill on
Liberty in Focus
, J. Stuart Mill on Liberty in Focus, Routledge Press, London, 1991, s. 190.
519
Bentham, age., I/3.
520
Age
., I/4.
183
hemcinsleriyle beraber yaşama arzusu vardır. Kişinin kendi amacına değil toplumun
amaçlarına yönelmesi, faydacılık ahlâkının kuvvetini teşkil eder.
521
Mill’e göre, manevi, hazlar varken maddi olanı istemek, bencillik ve kültür
eksikliğindendir.
522
Yüksek yetileri olan bir insan, manevî yönden yüksek bir varlık
olmak için ıstırap çekebilir. Bu ıstıraba rağmen asla daha aşağı bir varlık olduğunu
hissettiği dereceye düşmek istemez.
523
Bu yüzden Mill, faydacılığın bir bencillik
olmadığını söyler. Çünkü bu ahlâk okulu, kamu mutluluğunu ve manevî hazları öğütler.
Yüksek kabiliyetli bir insan, mükemmel bir mutluluğun olmadığını bilir. Ancak bu
insan, daima daha fazla mutluluğun peşinden koşar. Kendini geliştirmiş bir insan, daha
fazla mutluluğu isteyecek, bunu asla kaybetmek de istemeyecektir. Daha fazla
mutluluğu istemek, ona ıstırap verebilir; ancak o, “halinden memnun bir domuz
olmaktansa, halinden memnun olmayan bir insan olmak, bahtiyar bir budala
olmaktansa, muzdarip bir Sokrates olmayı”
524
isteyecektir.
Bentham, hazlar arasında hiçbir ayrım yapmayan tekçi (monist) bir faydacılığı
savunuyordu. Buna karşın Mill’in faydacılığı, hiyerarşikti: yüksek hazlar ve düşük
hazlar
. Ayrıca Mill, ahlâkî eylemin ilkesi olan, “en geniş anlamda fayda”dan toplum
menfaatlerini kastettiği için, bireyin menfaatleri ile toplumunkiler arasında bir ayrım
yapar. Toplumun menfaati “birinci dereceden ilke”dir. Buna karşın bireyin kişisel
amaçları da vardır. Birey, aynı zamanda bu amaçlarının da mücadelesini verir. Bunlar
zihnî eğitim, aile sevgisi, vatanseverlik, şahsî itibarın ilerlemesi, özgürlük gibi bireyin
kendisini geliştirmesine (self-devolopment) yönelik ilkelerdir ki, bunlara “ikinci
dereceden ilkeler”
denir. Bunlar, failin sadece kendisini ilgilendiren (self-regarding)
amaçlardır ve birincil ilkeye göre daha değersizdir.
525
Mill ikincil niteliklerin, birincil ilkeye ulaştırmada vasıta olarak kullanılması
gerektiğini söyler. Bunlar, birbirleriyle çatışmazlar. nsanın zihnî gelişimini sağlayacak
ş
ekilde davranması, ikincil bir ilke olsa da bu, en yüksek mutluluk ilkesine yardım
edecektir.
526
kincil ilkeler, Benthamcılık’tan uzaklaşan Mill’in faydacılığını korumasını
temin eder.
527
Bu şekilde Mill, aslında haz ve mutluluku ayırır. Toplumun mutluluğu ve
bireyin haz duygusu ayrı fenomenlerdir. Ancak bunlar birbirleriyle çelişmemelidirler.
521
Mill, age., ss. 48-49.
522
Age
., s. 22.
523
Age
., s. 14.
524
Mill, age., s. 15.
525
Richard Wollheim, “John Stuart Mill and saiah Berlin”, J. S. Mill on Liberty in Focus, Routledge
Press, London, 1991, s, 265.
526
Mill, age., ss. 37, 38, 40.
527
Wollheim, agm., s. 271.
Dostları ilə paylaş: |