178
yerinde olacaktır. Zaman zaman faydacılara atıfla bu tür yorumlar yapılmaktadır.
503
Oysa faydacılığın köklerine indiğimizde bu yorumları geçersiz kılacak çok şeyle
karşılaşırız. Bir kavramın anlamı/içeriği, öncelikle o kavramı ortaya koyanlardan
öğrenilir. Bu açıdan faydacılık, klasik anlamıyla zikredilen anlamsal içeriğe sahip
değildir. Faydacılık, ahlâkın amacının faydayı en üst seviyeye çıkarmak olduğunu kabul
eder; dolayısıyla fayda, aslî değere sahiptir. Ancak bu cümlede belli olduğu
düşünüldüğü için zikredilmeyen bir sıfat vardır: Ahlâkın amacı, bireysel (veya bazıları
için toplumsal) faydayı en üst seviyeye çıkarmaktır. Ahlâkın amacı her zikredildiğinde
“bireysel” veya “toplumsal” kavramları mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır.
Faydacılıkta fayda, kendi başına değerli olan bir şey değildir. Onu değerli kılan,
bireylerin duygu dünyalarında bulunuyor olmasıdır. Bireylerin doğal duygusal
yönelimlerinin olmadığı bir şeye fayda atfetmek, faydacılığın değil özcü bir yaklaşımın
(örneğin paternalizmin) tutumudur.
Bu hata, sık sık tekrarlanır. Kymlicka, faydacıların serbest piyasaya koşullu
destek verdiklerini iddia eder. Ona göre faydacılar, ulusal tekellerde olduğu gibi
piyasanın en üst seviyede üretken olmadığı koşullarda mülkiyet haklarının hükümetçe
kısıtlanmasını ve hatta verimliliği azaltsa bile toplam faydayı artırma kaydıyla yeniden
dağıtımı destekleyeceklerdir. Dolayısıyla, serbest piyasa faydacılara göre araç olarak
savunulan bir şeydir. Piyasa özgürlükleri faydayı en üst seviyeye çıkarmanın ve politik
hakları korunanın bir aracıdır. nsanlar mülkiyet hakkına sahip olduğu için serbest
piyasayı desteklemeyiz; faydayı artırmanın ve demokrasiyi istikrarlı hale getirmenin bir
aracı olarak insanlara mülkiyet hakkı veririz. Faydayı ve istikrarı başka bir yoldan
artırabiliyorsak mülkiyet haklarını da bu meşru gerekçeye dayanarak kısıtlayabiliriz.
504
Bu yaklaşımın faydacı hiçbir yönü yoktur. Faydacı bir yaklaşımda hükümetin piyasa
üzerinde hiçbir tasarrufu yoktur. Böyle bir durum, sadece toplum baskısı (tyranny of
custom) ile ortaya çıkabilir. Faydacılar, bu tür bir etkiyi engellemek için içeriğinden
daha sonra bahsedeceğimiz terimler ortaya koydular: benle ilgili davranış ve başkaları
ile ilgili davranış
.
Rawls, eleştirilerine rağmen faydacılığın içeriğini en iyi anlayanlardan biridir.
O, birey ve toplum kavramlarının fayda ahlâkındaki yerine sık sık vurgu yapar. Rawls’a
göre tek yol olmasa da faydacılığa ulaşmanın en doğal yolu, rasyonel seçim teorisinin
bir gereği olarak bireyi toplumun temsilcisi gibi görmektir. Ona göre tarafsız gözlemci
ve sempati (duygudaşlık) kavramları göz önünde bulundurulmaksızın faydaya bakmak,
503
Örneğin Parfit’e atıfla, Kymlicka, age., s. 51.
504
Kymlicka, age., s. 142.
179
hatalıdır. Faydacılık, bireyin rasyonel durumunu, topluma yayar ve her bireyin kendi
mutluluğunu artırmak için yapacağı rasyonel eylem, toplumun mutluluğunu en üst
seviyeye çıkarır.
505
Artırılmak istenen şey, bireye veya topluma ait olan bir şeydir. O
halde fayda, kendi başına değere sahip bir şey olarak düşünülemez; o, bireylerden ayrı
düşünülmediğinde değerlidir. Zira faydacılar, bir şeyin kendi halinde var oluşuna bir
değer vermekten ziyade onun bir şeyle/bireyle birlikte oluşuna değer verirler. Kendi
halinde değerli olan tek şey, bireydir.
Faydacı yöntemin uç noktalara taşınmasından dolayı bazen faydacı denge
noktası kayıp olur. Bu çerçevede faydacılığın ruhuna aykırı bazı yaklaşımlar ortaya
çıkar. Örneğin, en çok rastlananlardan biri, “talihsizi suçlama hatası”dır. Talihsiz olan
kişi, içinde bulunduğu durumdan sorumlu tutulur (“Çalışsaydı da onun da olsaydı.”).
Doğru tercihler yapması halinde onun bu durumda olmayacağı söylenir. Bu,
faydacılığın bireysellik algılamasına aykırıdır. Kymlicka’nın da vurguladığı gibi
eşitsizliklerin birçok nedeni ve türü vardır. Örneğin Kymlicka, tercihe dayalı
eşitsizlikler ve tercihe dayalı olmayan eşitsizlikler şeklinde bir ayrım yapar.
506
Bunu
bazı isteklerin ortaya çıkardığı eşitsizlikler, doğuştan eşitsizlikler, mekânsal
avantajlardan kaynaklanan eşitsizlikler, zamana bağlı eşitsizlikler, hayat süresi vs.
artırabiliriz. Ancak talihsizi suçlama hatası, klasik faydacılara atfedilebilecek bir hata
değildir. Onların birey anlayışları ve faydacılığa dair kavramsallaştırmaları, bu tür bir
yaklaşımı faydacılık dışı yapar.
Faydacılığın farklı türleri vardır. En önemli ayrımlardan biri, kural faydacılığı
ve eylem faydacılığıdır. Eylem faydacılığı, herkesin sürekli faydayı en yüksek seviyeye
çıkaracak şekilde davranması gerektiğini savunur. Örneğin, çok daha iyi sonuçlara
sebep olacaksa birisine vermiş olduğunuz sözden dönebilirsiniz. Kural faydacılığına
göre ise siz, daima uyulduğunda herkes için en yüksek faydayı en iyi şekilde sağlayacak
kurallara uymalısınız. Bu düşünce, herkesin genel faydayı gözeterek davranmasının,
bizzat bu davranış sahiplerine fayda vereceği inancına dayanır.
507
Eylem faydacılığına
göre bir kimse, en yüksek sayıda insana en çok mutluluğu temin edecek eyleme
yönlenir. Kural yararcılığında ise bir kimse, en yüksek sayıda insana en büyük
mutluluğu temin edecek kurala göre davranışta bulunur.
Kural faydacılığında hangi eylemin ne kadar mutluluk verdiğini hesaplamak
önemlidir. Bir eylem, alternatiflerine nazaran daha fazla mutluluk veriyorsa, bu eylemin
505
Rawls, age., s. 27.
506
Kymlicka, age., s. 135.
507
Harman, age., ss. 52, 53.
Dostları ilə paylaş: |