183
SANAT & TASARIM DERGİSİ
KİTABIN TANIMI
Her form değişikliğinde az ya da çok kitabın tanımı da değiştiğinden, kitabın ortaya çıkı-
şından bugün dönüştüğü haline kadarki tüm biçimlerinin tanımını
tek seferde yapmak ancak
kitabın tarihçesini yazmak şeklinde mümkün olabilir. Bir dayanak üzerine yazılmış bir metnin
kitap olarak tanımlanabilmesi için belirli şartları sağlaması gerekmektedir. Farklı formlarına
ait özellikleri bir yana bırakıldığında genel olarak kitap ancak yazı için taşınabilir bir dayanağa
sahip, metni muhafaza eden, yayılmasını mümkün kılan ve kullanışlı bir biçime sahip ise kitap
olarak tanımlanabilir (s.4). Örneğin taş, yazı için en eski dayanak olmasına
rağmen taş üzerine
metnin kazınması ile oluşturulmuş anıt yazıtlar taşınabilir olmadıkları için kitap sınıfına girmez
(Labarre, 1994, s.8).
Günümüzde bilinen anlamıyla basılı kitap için çeşitli kaynaklardaki tanımlar ise şu şekilde-
dir;
• The Online Dictionary of Library and Information Science (ODLIS)’in tanımı: “Kitap, ku-
tulu/kapaklı ya da kutusuz/kapasız, bir şekilde birlikte tutturulmuş bir tür kâğıt, parşömen, tirşe
ya da diğer materyal yaprakları koleksiyonudur. Ayrıca edebi bir iş ya da ciltlerinden birine
değinmektedir.” (Chen, 2003, s. 9).
• Dictionary.com’un tanımı: “Genellikle kapakların içinde bibirbirine tutturulmuş veya bağlı
kâğıt tabakaları üzerindeki kurgu veya kurgu olmayan elyazması veya basılı eser.” (Dictionary.
com, LLC, 2016).
• The Free Dictionary by Farlex in tanımı: “Bir kenarı boyunca tutturulmuş ve koruyucu
kapaklar arasında kaplanmış bir dizi yazılı, basılı ya da boş sayfa.” (Farlex, 2016).
• UNESCO’nun tanımı: “Bir kitap, ülkede yayınlanan ve kamuya sunulan, kapak sayfaları
hariç en az 49
sayfadan oluşan, periyodik olmayan basılı yayındır.” (UNESCO, 1964, s. 144).
YAZININ DAYANAĞI VE FORM DEĞİŞİMLERİ AÇISINDAN KİTABIN TARİHİ
Kitap ilk ortaya çıkışından günümüze gelene kadar birçok form değişimine uğramıştır (s.4).
Çağlar boyunca yazıya dayanak olarak kullanılan malzemelerin imkân ve sınırlılıklarına bağlı
olarak kitabın formu da değişerek çeşitlenmiştir. Bu malzemeler kil tabletlerden, ağaç kabuğu,
papirüs, parşomen, kâğıt, nadiren ipek/kumaş, kemikler ve hayvan kabukları, bronz ve hatta
mikrofilmlere kadar çok geniş bir yelpazede ele alınabilir (s.4,8,9). Kitabın
Yunanca ve Latince
isimleri olan Biblos ve Liber kelimelerinin ağaç kabuğu anlamına geliyor oluşu ise gerçek an-
lamdaki kitabın ilk dayanağının odun olduğunun bir göstergesidir (s.8) (Labarre, 1994). Basılı
kitabın tanımlarına bakıldığında kitabın formunun; yazıya dayanağı onu fiziki olarak taşıyan
malzemesi ile direkt ilişkili olduğu kesindir.
Basılı kitabın ilk ortaya çıkışından günümüzdeki şeklini alıncaya kadar geçtiği tüm evreler
boyunca çeşitli medeniyetler yazıya dayanak olarak farklı malzemeler kullanmışlarıdır. Kitabın
184
ANADOLU ÜNİVERSİTESİ
başlıca evreleri olarak sayılabilecek Sümer ve Asurluların kil tabletleri, Mısırlıların
papirüs ru-
loları, ilk çağ Roma’sının tomarları veya kodeksler, sahip oldukları formları, kitabın en az yer
kaplaması ve en az zarar görmesi ilkeleri doğrultusunda kazanmıştır. Ön Asya ülkelerinde ve
Anadolu’da kullanılan dikdörtgen prizma şeklindeki kil tabletlerden sonra rulolar ve kodeksler
temel kitap şekli olarak kullanılmıştır. Bu da, kitabın fiziksel tanımının,
zamana göre değiştiğini
göstermektedir (Yıldız, 2000, s. 211 ; Labarre, 1994, s. 4).
Mısır’da papirüs rulosu bin yıl kadar kullanılmıştır. Papirüs kâğıdı elde etmek üzere birçok
işlemden geçirilen papirüs yaprakları birbirlerine eklenerek yirmi yapraklı bir kâğıt oluştur-
maktaydı. Ancak bu haliyle kullanımı ve saklanması zor olduğundan esnek yapısına da bağlı
olarak kendine en uygun biçim olan rulo ile kütüphanelerde yer almaya başlamıştır. Bunun so-
nucunda da rulo, M.Ö. VI. - M.S. IV. yüzyıllar arasının kitap şekli olarak benimsenmiştir. Eserin
künyesini içeren etiketlerin ruloya eklenmesi sayesinde bu ruloların, raftan / nişten çıkarmadan
hangi yazarın hangi eseri olduğu bilinebiliyordu (Yıldız, 2000, s. 212).
Kitap şekli olarak rulo kullanımı devam ederken, günümüz kitap şekline geçiş aşamaları
olarak ip ve halka ile tutturulmuş ağaç levha ve metal tabletler ortaya çıkmıştır. “Tabellae” ve
“Pugillares” denilen levhalar rulodan kodekse geçişte önemli bir adımdır. Bu tasarımda
birden
çok levhayı bir arada tutan ve korunmalarını sağlayan alt ve üst kapak ile cilt kavramı yerleşme-
ye başlamıştır (s. 213). Malzeme olarak kullanılan ağaç, fildişi ve metale daha sonra deri yani
“Vellum” da eklenmiştir. Böylece M.S. II. ve IV. Yüzyıllar arasında rulo bırakılıp kodeks şekline
geçilmiş ve kitabın şekli tamamen değişmiştir (Yıldız, 2000, s. 214).
İki tarafına da yazılabilen ağaç ve balmumu levhalardan bir çift tabakanın dikey olarak kat-
lanması papirüse uyarlanmış ve kitap formunun ilk şekli elde edilmiştir.
Dikey dikişler ile tuttu-
rulan yan yana dizilmiş pergament (parşömen) yapraklar Roma Cumhuriyet döneminde kitap
şekli olarak yaygınlaşmıştır (Yıldız, 2000, s. 215).
M.S. II. ve IV. yüzyıllar arasında kullanılan Kodeks için papirüs ve parşömen malzemelerin
her ikisi de kullanılmıştır. Bunlar Papirüs Codice’ler ve Parşömen Volumina’lar olarak adlandı-
rılmaktadır. Her iki malzeme kodeks için kullanılmış olsa da parşömen dayanıklılık ve esneklik
açısından papirüse nazaran daha uygun bir malzeme olarak benimsenmiştir (Labarre, 1994, s.
10-11).
Kitabın gelişimi, M.Ö. 3000 yılında Ön Asya’da başlamış, Roma’da
kodeks şekli ile tamamlan-
mıştır. Bu süreç kitap cildinin gelişimi ile de ilgilidir. İlk gerçek ciltleme, yaprakları korumak ve
dağılmalarını engellemek üzere kodekslere uygulanmıştır. Katlanarak üst üste konulan forma-
ların üç yerden delinerek ve bu deliklerden geçirilen iplerle birbirine tutturularak oluşturulan
Kodeks’in, deri, ağaç bir kılıf veya kutuya koyulması ciltlemenin ilk örneklerindendir. Bu ciltler
lüks kitaplarda ipek veya kadifeden yapılmış ve bakır, gümüş ve fildişi
emaye ile güçlendirilmiş-
tir (Yıldız, 2000, s. 216).
Kâğıdın icat edilmesi ile kitabın formu bu yeni malzemeye bağlı olarak yeniden şekillenmek
durumunda kalmıştır. Kâğıt, M.S. 105 yılında Ts’ai Lun tarafından, bitki kabukları, kenevir, pa-