113
makul kabul edilebilirse de çağın yaşam anlayışı doğrultusunda yapılacak yasa
değişikliklerinde bu husus da göz önünde bulundurulabilir.
449
Son olarak, anlaşmalı boşanma davasında hâkimin ayrılık kararı verip
veremeyeceği üzerinde durulabilir. TMK 170 gereğince hâkim boşanma sebebi
ispatlandığında boşanma veya ayrılığa karar verme yetkisine sahiptir. Bu hükme göre
hâkim ortak hayatın yeniden kurulma olasılığı bulunduğu takdirde ayrılığa
hükmedebilecektir. Acaba aynı şey TMK 166/3’te öngörülen, yani şiddetli
geçimsizliğin fiilen ispat edilmediği, sadece bu geçimsizliği gösteren kesin bir
varlığının kabul edildiği durumlar için de söylenebilir mi? Hâkimin tüm koşulları
gerçekleşmiş bir boşanma davasında kesin karineyi bir kenara bırakarak, ayrılık
kararı vermesi TMK 166/3 maddesine uygun olmayacağı düşünülür.
450
Zira, TMK
166/3 maddesinde öngörülen koşullar gerçekleştiğinde ispat faaliyetine
girişilemeyecek, delil toplanmayacaktır. Dolayısıyla hâkimin ortak hayatın yeniden
kurulma olasılığının bulunup bulunmadığını değerlendirme yetkisi ve görevinin
bulunmadığı bir davada, bu olasılığın gerçekleşmesi ihtimaline binaen ayrılığa
hükmetmesi mümkün olmayacaktır.
III. ORTAK
HAYATIN YENİDEN KURULAMAMASI NEDENİYLE
BOŞANMA
A. Ortak Hayatın Yeniden Kurulamaması Kavramı
TMK 166/4 hükmüne göre: “Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış
bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak
üç yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden
449
Tutumlu, s. 1122.
450
Tutumlu, s. 1067; Öztan,(Boşanma), s. 725; Hatemi/Serozan, s. 238; İpek, s. 121;
Kocayusufpaşaoğlu, EMK 134/3’e dayanılarak açılan boşanma davalarında ilke olarak hâkimin
ayrılık kararı vermesinin mümkün olmadığını, zira o dosyada bir barışma ümidi veren herhangi
bir dayanak bulamayacağını; bunun tek istisnasının ise hâkimin tarafları bizzat dinlediği vakit,
onların boşanmaya ilişkin özgür beyanlarında kesin bir boşanma isteğinden çok bir kararsızlık
durumu görmesi olduğunu, böyle bir durumda onun EMK 138/3’e göre bir ayrılık kararı
verebileceğini belirtmektedir(Kocayusufpaşaoğlu, s. 118).
114
kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi
üzerine boşanmaya karar verilir.”
Ortak hayatın yeniden kurulamaması olgusu
451
, EMK’nin 134. maddesinde
1988 yılında 3444 sayılı Kanun’la yapılan değişiklik sonucu genel boşanma sebepleri
arasına girmiştir. Kanunkoyucu fiilen çözülmüş olan evlilikleri zorla sürdürmenin bir
anlamı olmayacağını düşünerek bu hükmü getirmiş, “maddesel olarak çökmüş
evliliklerin hukuksal yönden de sona ermesine imkan sağlamıştır.
452
Ancak salt ortak
hayatın kurulamamasını değil, bunun yanında bir takım şartları da aramıştır. 4721
sayılı TMK’de de bu boşanma sebebinin değişikliğe uğramadan korunduğu
söylenebilir.
453
Bu hükme göre boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılan davanın reddi,
red kararının kesinleşmesi üzerinden üç yıl geçmesine rağmen ortak hayatın
kurulamaması ve taraflardan birinin mahkemeye başvurusu üzerine boşanma kararı
verilecektir. Burada hâkimin boşanma kararı verebilmesi için eşlerin kusur
durumlarını araştırması gerekmemektedir.
454
Zira, nasıl eşlerin boşanma konusunda
anlaşmaları evlilik birliğinin temelinden sarsıldığına ilişkin kesin bir karine teşkil
451
Doktrinde “eylemli ayrılık” veya “ fiili ayrılık” olarak da isimlendirilmektedir(Bkz.
Oğuzman/Dural, s. 129; Gençcan, s. 629; Tutumlu, s. 1078).
452
Oğuzman/Dural, s. 130; 3444 sayılı kanun madde gerekçesine göre:“Maddeye eklenen son fıkra
ile uzun süre fiilen ayrı yaşayan eşlerin boşanmalarına imkan sağlanmış bulunmaktadır. Bu
günkü toplum hayatımızda beş hatta on yıl ve daha fazla bir süre ayrı yaşamakta olan karı
kocalara rastlanmaktadır. Boşanma davası açan tarafın davası red olduğunda o taraf müşterek
hayata geri dönmek istemediği takdirde kanuni müeyyideler hiçbir zaman onu bu hayata geri
dönmeye zorlayamayacaktır. Buna çare olarak maddeye sözü edilen son fıkranın ilavesi uygun
görülmüştür…”(ABD 1988, sayı:3, s. 375(Tutumlu, s. 1078’den naklen)).
453
EMK’nin Md. 134/son’a göre: “Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan
davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten itibaren üç yıl geçmesi
halinde, her ne sebeple olursa olsun müşterek hayat yeniden kurulamamışsa eşlerden birinin
talebi üzerine boşanmaya karar verilir.”
454
Y. 2 HD, 17.12.2008, 17762/17188: “…Türk Medeni Kanununun 166/son maddesi uyarınca
boşanmaya karar verilebilmesi için boşanma sebeplerinden herhangi biri ile açılmış ve
reddedilmiş olan davada kararın kesinleşme tarihinden itibaren üç yılın geçmesi ve evlilik
birliğinin yeniden kurulamaması yeterlidir. Boşanma kararı verilebilmesi için eşlerin kusur
durumlarının araştırılması söz konusu değildir. Davacı koca tarafından açılan ve reddedilen dava
15.4.2003 tarihinde kesinleşmiş olup, bu dava üç yıllık fiili ayrılık süresi sonunda açılmıştır. Bu
durumda TMK 166/son maddesi koşulları gerçekleşmiştir. Boşanmaya karar verilmesi
gerekirken yasak olmayan gerekçeyle davanın reddi doğru olmamıştır.”(Gençcan, s. 662,
dn.2388).
Dostları ilə paylaş: |