111
Hâkim tarafların yaptığı düzenlemeyi uygun bulmazsa tarafların ve çocukların
menfaatini göz önünde bulundurarak gerekli değişiklikleri yapabilirse de bu
değişikliklerin taraflarca da kabulü halinde boşanma gerçekleşebilecektir.
442
Yani
hâkim uygun gördüğü değişiklikleri taraflara dayatamayacak, kendini tarafların
yerine koyarak değişikliği kendiliğinden gerçekleştiremeyecektir.
Peki hâkim tarafından gerekli görülen değişiklikler taraflarca benimsenmezse
ne olacaktır? Kanunun lafzından davanın reddedilmesi gerekeceği sonucu çıkmakla
birlikte bu durumda Yargıtay’ın TMK 166/3’e göre boşanma kararı verilemeyeceğini
kabul etmekle birlikte, TMK 166/1, 2’ye göre boşanmaya karar verileceğine ilişkin
kararları bulunmaktadır.
443
Anlaşmalı boşanma davasında boşanmaya karar verilebilmesi için taraflar
arasında kararlaştırılan düzenlemenin uygulanabilir olması da gerekir. Bunun için
öncelikli olarak kararlaştırılan düzenlemenin tamamının hüküm fıkrasına yazılması
gerekecektir. Bu anlamda hüküm fıkrasında salt düzenlemeye atıf yapılmış olması
yeterli değildir.
444
Zira anlaşmalı boşanmaya ilişkin hüküm, tespit hükmü olmadan
öteye bir eda hükmü niteliğindedir.
445
442
Y 2 HD, 2004/9760 E., 2004/11194: “ …Taraflar 18.5.2004 tarihli son oturumda mahkemeye
sundukları 15.5.2004 tarihli protokol uyarınca boşanmalarına karar verilmesi istemişlerdir.
Mahkemece üçüncü kişileri verilerek, protokolde gösterilen diğer hususlara uygun boşanma
hükmü kurulmuştur. Üçüncü kişileri ilgilendirdiğinden bahisle, protokolün 3.3 ve 3.4
maddelerine hükümde yer verilmemesi, protokolde değişiklik yapılması niteliğindedir. Bu
konuda tarafların beyanlarının alınması zorunludur. Mahkemece yapılan bu değişiklik hakkında
taraflardan bir beyan alınmamış olması nedeniyle Türk Medeni Kanununun 166/3. madde
koşulları
gerçekleşmediğinden,
yazılı
şekilde
hüküm
kurulması
bozmayı
gerektirmiştir…”(www.turkhukuksitesi.com-erişim tarihi: 7.3.2012).
443
Dural/Öğüz/Gümüş, s. 119; Y 2 HD, 11.11.2004, 12141/13507: “…Hakimin yaptığı değişiklik
önerileri taraflarca kabul edilmemiştir….Taraflar tek bir konuda anlaşamamış olsalar bile TMK
166/3 maddesi uyarınca delil toplanmadan karar verilemez. Bu gibi hallerde tarafların iddia ve
savunmaları çerçevesinde delilleri toplanıp, TMK 166/1, 2, 4 fıkralarına göre değerlendirilme
yapılmalıdır. TMK’nin 166/3 maddesi şartları oluşmadan tarafların delilleri sorulmadan ve
gösterilen deliller getirilip, tanıkları dinlenmeden olayların varlığının kabulü sonucu boşanmaya
karar verilmesi usul ve yasa hükümlerine aykırıdır.”(Gençcan, s. 618, dn. 2210).
444
Y 2 HD, 21.10.2004, 10734/12314: ”…Davacının açtığı boşanma davası sonucunda TMK 166/3
maddesi uyarınca boşanmaya karar verilmiştir. Eşler, 12.12.2003 tarihli protokolü düzenleyip
mahkemeye ibraz etmişlerdir. Mahkemece bu protokolün tamamı hüküm fıkrasına infazda
karışıklık yaratmayacak şekilde geçirilmesi gerekir. Bu yön üzerinde durulmadan yazılı şekilde
karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.”(Gençcan, s. 625, dn. 2240).
445
Gençcan, s. 624.
112
Düzenlemenin uygulanabilirliği, uygulamada özellikle taşınmazların devrine
ilişkin durumlarda önem kazanmaktadır. Şöyle ki; taraflar kendi mülkiyetlerindeki bir
taşınmazı diğer eşe vermeye razı olabilecekleri gibi, devir konusu malın üçüncü
kişiye ait olması durumu da söz konusu olabilir. Bu durumda hâkimin dikkatli olması,
taşınmazı devretmeyi kabul eden eşin bu taşınmaz üzerinde devir yetkisine sahip olup
olmadığını gerekli kayıtları da getirerek araştırması, kendisine verilen yetki
doğrultusunda ihtilaf çıkarabilecek nitelikteki düzenlemelerde değişikliklere
gidilmesini sağlaması gerekir.
446
Öte taraftan hakimin kuracağı taşınmazın devrine
ilişkin eda hükmü “…parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile… adına
tesciline” şeklinde olmalıdır.
447
Yargıtay 2 HD 2010/5101 E., 2010/8238 K. sayılı ilamında
448
tarafların
anlaşma protokolüne, mülkiyeti üçüncü kişiye ait bulunan taşınmazın tapuda tescilini
amaçlayan madde koymalarının mülkiyet sahibi üçüncü kişiyi infaza zorlama olanağı
bulunmadığından doğru olmadığını, boşanma protokolüne uygulama açısından
duraksama yaratacak, yeni davaların açılmasına neden olabilecek hükümlerin
konulmamasının asıl olduğunu belirtmiş, infaz imkansızlığı nedeniyle uygulanması
mümkün olmayan protokol hükümleri nedeniyle sorumluluğu ve bu nedenle
uğranılacak zararı sadece taraflardan birine yüklemenin adalete,
hakkaniyete uygun
olmayacağını, taşınmazı üçüncü kişi k
onumunda olan kendi kardeşinden alıp
çocukları adına tescil ettirmeyi ve evin kullanımını davacıya bırakmaya kabul eden
davalının da sorumlu olacağına, davacının protokolün uygulanamaması nedeniyle
ortaya çıkan zararının giderilmesini istemeye hakkı olduğuna hükmetmiştir.
Kanun kapsamında anlaşmalı boşanmaya ilişkin bir düzenlenme yapılmış
olmasına karşın, anlaşmalı ayrılığa ilişkin herhangi bir düzenleme yapılmamıştır. Bir
bakıma “evliliğin askıya alınması” anlamına gelecek olan anlaşmalı ayrılık statüsüne
ilişkin olarak TMK’de herhangi bir hüküm yer almaması, ayrılığa hükmedebilmek
için boşanma sebebinin gerçekleşmesini arayan bir kanunun sistematiği açısından
446
Bkz. Y 2 HD, 26.10.2001, 13316/14753; Y 2 HD, 13.1.2010, 18985/469(Gençcan, s. 621, dn.
2220).
447
Gençcan, s. 622.
448
(www.turkhukuksitesi.com-erişim tarihi: 7.3.2012).
Dostları ilə paylaş: |