CAPPADOCIA JOURNAL OF HISTORY AND SOCIAL SCIENCES VOL.13-october 2019
ISSN-2199-353X
Online only at http://www.cahij.com/
20
kumaşın üretimini denetleme ve yönetmeleri bir görev durumuna gelmişti. Sadece yumuşaklığı,
giyimindeki hafifliği, soğuğa karşı koruyuculuğuyla değil, aynı zamanda oldukça az miktarda üretimi
ipeğin ticarette pek fazla kullanılmamasına yol açmıştı. Silla’nın ne miktarda ipek ihraç edebildiği tam
olarak bilinmezken, krallık ipeğin ne denli değerli olduğunun farkında idi (Adam, 1991: 12).
İpek üst sınıfın giyiminde kullanılan gelenekselleşmiş bir kumaş türü olduğu gibi Kore ve Çin
arasında gerçekleştirilen ticarette vergi ya da para yerine geçen mallar listesinde yer almakta idi.
Kore’ye ipek büyük ihtimalle Çin vasıtasıyla ulaşmıştır. Tarihi metin ve duvar yazıları gösteriyor ki,
saf ipek milattan sonra ilk yüzyıllardan beri Roma ve Çin Han İmparatorluğu arasındaki
yolun
sonunda bulunan Kore’de aristokratlar tarafından giyimde kullanılmakta idi. Bu husustaki ilk örnekler
Gyeongju
55
’da 6. yüzyıl Tanrısal Tapınağı’nda bulunmaktadır (Pratt & Richard, 1999: 417).
Kore’de ipek maddi değerinden ziyade manevi anlamı açısından oldukça önemlidir. Öyle ki
Silla Hanedanlığı sürecinde ipeğe kutsiyet atfedilmiştir. Bununla ilgili anekdotlardan biri ise şöyledir:
Silla Hanedanlığı döneminde dindarlıkları ile büyük saygı gören evli çift
bir adaya giderek orada
yalnız başlarına yaşamaya başlamışlar. Ancak kasabalarını terk etmelerinin ardından yaşanan sel
felaketi kasaba halkını perişan etmiş, kıtlık baş göstermişti. Bu çifte sevgi, saygı duyan kasabalılar ise
onların ‘güneş’ ve ‘ay’ olduklarını, adaya gitmeleriyle yaşanan lanetin tüm bu acılara
sebebiyet
verdiğini düşünmüşlerdi. Öyle ki çiftin bulunduğu adaya, kasabaya geri dönmelerine yalvarması için
çok sayıda elçi göndermişler ancak çifti bir türlü ikna edememişlerdi. Bu sırada çok ilginç bir şey
olmuş ve ‘Yanorang’ isimli eş kralın yolladığı elçiye bir miktar saf ipeği verirken: “
Karımın yaptığı bu
ipek kumaşı al ve cennete ada!
” demişti. Hediye edilen ipeği alan kralın Silla’nın başkentindeki dağa
çıkarak bu kumaşı Cennetin Tanrısına adamasıyla aniden bulutlar dağılarak güneş açmış; yaşananların
ardından ise söz konusu kumaş kutsal sayılarak tapınakta muhafaza edilmeye başlanmıştır (Adam,
1991: 189-190).
Dostları ilə paylaş: