Beslenme I çocuk beslenmesi ÜNİte 1 GİRİŞ



Yüklə 0,5 Mb.
səhifə6/7
tarix26.03.2018
ölçüsü0,5 Mb.
#34403
1   2   3   4   5   6   7

ÜNİTE 9

BEBEKLERİN FARKLI ZAMAN DİLİMLERİNDE BESLENMESİ

Bebek ve çocukların yaşları ve fiziksel gelişimlerine göre mide kapasiteleri değişiklik göstermektedir. Öğün zamanlarında bebek ve çocuklara verilecek yemek miktarlarında çocuğun mide kapasitesine dikkat edilmelidir. Mide kapasitesine dikkat edilmediğinde bebekte kusma, yemeğin geri gelmesi, anne ile bebek arası çatışmalar, besini reddetme gibi psikolojik problemler ortaya çıkacaktır. Aşağıdaki Tablo ’da bebek ve çocukların yaşlarına göre mide kapasiteleri verilmiştir.



Tablo 1. Çocukların mide kapasiteleri


Öğün saatlerinde bebeklerin fiziksel gelişimlerine dikkat edilmelidir. Yaş

Mide kapasitesi (miktar)

Mide kapasitesi (resimli)




1.-2.gün

5-7 ml

3.gün

22-27 ml

10.gün

60-81 ml

Yetişkin

900 ml

İÇİNDEKİLER

•Büyüme ve Gelişme

•Beslenme ile İlintili Hastalıkların Nedenleri

•Çocuklarda Görülen Beslenme ile İlintili Hastalıklar

•Malnutrisyon

•Doğuştan Metabolizma Hastalıkları

•Kronik Hastalıklar

•Okul Öncesi Eğitimcisinin Alması Gereken Önlemler


ÜNİTE 10

Beslenme İle İlgili Özel Durumları Olan Çocuklar

Çocuğu erişkinden ayıran en önemli özellik sürekli bir büyüme, gelişme ve değişme süreci göstermesidir.

GİRİŞ


Çocuğu erişkinden ayıran en önemli özellik sürekli bir büyüme, gelişme ve değişme süreci göstermesidir. Çocukluk çağı döllenme ile başlar ve ergenliğin sonuna kadar sürer. Bugün bir ülkenin gelişmişlik düzeyi, o ülkedeki çocukların sağlık düzeyleriyle belirlenmekte ve ülkeler çocuk ölüm oranlarına göre birbiri ile karşılaştırılmaktadır. Çocukların sağlığını etkileyen en önemli faktörlerden biri de onların yeterli ve dengeli beslenmelerini sağlamaktır. Yetersiz beslenme çocuklarda büyüme ve gelişme geriliğine, kalıcı beyin hasarına, bir çok enfeksiyon hastalığına neden olmaktadır. Çocuklarda beslenme çocuğa özgü ve bilinçli olarak yapılmalıdır.

BÜYÜME VE GELİŞME

Çocukta normal büyüme ve gelişmenin bilinmesi; olması gereken durumdan sapmanın fark edilmesi, hastalıkların önlenmesi ya da erken tanınması için önemlidir. Büyüme ve gelişme, birbirini etkileyen ve tamamlayan olgulardır. Büyüme, bireyin fiziksel özellikleri için kullanılmakta ve organizmanın bedensel olarak gösterdiği değişiklikleri ifade etmektedir. Büyüme, herhangi bir organın ya da özelliğin miktarındaki artıştır. Hücre sayısı ve büyüklüğünün artışı sonucu vücut hacim ve kitlesinin artmasıdır. Gelişme ise dişi ve erkek hücrelerin birleşmesiyle başlar ve yaşam boyu sürer. Gelişme bireyin doğum öncesinden başlayıp ölümüne kadar geçirdiği bedensel, zihinsel, duygusal, sosyal, ahlaki ve cinsiyet yönünden belli koşulları olan, en son aşamasına ulaşıncaya dek sürekli ilerleme kaydeden değişimdir.

Büyüme ve gelişme genetik faktörlerin yanı sıra hormonlar, dokuya özgü büyüme faktörleri, beslenme, diğer birçok iç ve dış ortam faktörlerinin etkileşimlerinin yer aldığı karmaşık bir süreçtir. Her çocuk genetik yapısına bağlı olarak kendine özgü büyüme, gelişme hızı gösterir. Bazı çocuklar hızlı, bazıları ise daha yavaş büyür ve gelişir. Çocuğun cinsiyeti de büyüme ve gelişmede önemlidir.

Çocuğun sağlığının korunması ve geliştirilmesinde beslenmenin önemi büyüktür. Beslenmenin değerlendirilmesi ise ancak büyüme gelişmenin yakın takibi ve değerlendirmesiyle mümkündür. Bu noktada düzenli olarak gerçekleştirilecek büyüme- gelişme izlemi erken dönemde büyüme-gelişme ve beslenme bozukluklarının tanılanması, dolayısıyla çocuk ölümlerinin azaltılmasında önemli rol oynar. Çocukluk dönemi oldukça uzun süren bir dönemdir. Bu dönemde çocuğun izlenmesi ve değerlendirilmesi, büyüme ve gelişme dönemlerine uygun hızda olup olmadığını anlamak ve çocuğun belirli özelliklerini aynı yaştaki normal çocuklardan elde edilen verilerle karşılaştırmak için önemlidir.

Beslenme durumunun değerlendirilmesinde en sık kullanılan ölçütler yaşa ve boya göre ağırlık, boy, baş çevresi, beden kitle indeksi ve rölatif tartıdır. Bu ölçümlerin yorumlanmasında cinsiyete ve yaşa göre düzenlenmiş ulusal büyüme Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2

Beslenme İle İlgili Özel Durumları Olan Çocuklar

Kısa boyluluk kronik beslenme yetersizliğinin bir göstergesi olabilir.

eğrileri kullanılmaktadır. Bir çocuğun büyümesinin sağlıklı bir şekilde değerlendirilmesi için bulunduğu toplumdaki çocuklarda yapılan ölçümlerden elde edilen büyüme eğrilerinden yararlanılır. Ayrıca kızlarda ve erkeklerde büyüme özellikle ergenlik döneminde farklılık gösterdiğinden her cins için ayrı büyüme eğrilerinin kullanılması önemlidir. Ölçülebilen tüm vücut özellikleri için büyüme eğrilerinin oluşturulabilmesi mümkündür. Büyüme eğrileri 3., 10., 25., 50., 75., 90., ve 97. olmak üzere 7 persantil çizgisinden oluşur. Büyüme eğrilerinde genellikle 3. ve 97. persantiller arası normal değerler olarak kabul edilir. Üçüncü persantilin altındaki değerler düşük, 97. persantilin üzerindeki değerler ise yüksektir.

Grafik 1. 0-17 yaş türk erkek çocuklarının ağırlık ve boy persantil eğrileri. Kaynak: Neyzi ve ark. (2008). Türk Çocuklarında vücut ağırlığı, boy uzunluğu, baş çevresi ve vücut kitle indeksi referans değerleri.

Boy Uzunluğunun Ölçümü

Kısa boyluluk kronik beslenme yetersizliğinin bir göstergesidir. Uzun süre yetersiz beslenme durumunda boy uzaması da duraklar. Ülkemizde beş yaş altı çocukların %16.0’sının bodur olduğu sanılmaktadır.

Örnek

• Kübra adında 5 yaşında kız çocuğu tartıldığında 22 kg olduğu belirlenmiş. Kübranın vücut ağırlığının persentil eğrisinde yerini göstermeye çalışın. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3



Beslenme İle İlgili Özel Durumları Olan Çocuklar

Bütün yaş gruplarında beslenme durumunun değerlendirilmesinde vücut ağırlığı iyi bir ölçüttür.

Zamanında doğan bir bebeğin boy uzunluğu ortalama 50 cm kadardır (48-52 cm). Yenidoğanın boyu ilk altı ayda 16 cm, ikinci altı ayda 8 cm uzar. Bir-iki yaş arasında boy uzunluğu 10-12 cm artar, iki- dört yaş arası büyüme hızı yavaşlar, yılda 7 cm uzarken, dört yaşından on-on iki yaşına kadar yılda 5-6 cm uzar.

İki yaşından sonra yaşa göre boy;

Yaş x 6 + 77 cm formülü ile hesaplanır. Örneğin 3 yaşındaki bir çocuğun boy uzunluğu bu formül kullanılarak 3 x 6 +77 = 95 cm olmalıdır (Ancak bu değerden ±%10 sapma olabilir. Yani çocuğun boyu 85,5-104,5 cm arasında olması beklenir).

Bebekler:

Bebeklerin boyu, güvenli bir şekilde ayakta durana kadar (yaklaşık 2 yaş) bebek yatar pozisyonda iken boy ölçüm aleti ile ölçülür. Baş tahtası sabit, ayak tahtası hareketli olan bu aletin yan tarafına mezura yerleştirilmiştir. Boy ölçümü sert yatay bir zemin üzerinde, bebek başlıksız ve patiksiz iken yapılır. Başın verteksi ölçüm aletinin baş tahtasına temas ettirilir, başın arka kısmı, sırt, kalça, bacaklar ve topuklar zemin ile tam temas halinde, topuklar dikey sert yüzey ile 90 derece açı yapacak şekilde ve dizler hafifçe bastırılarak ölçüm yapılır. Ölçüm büyüme eğrisinin üzerine işaretlenir.

Resim 1. Yatar pozisyonda boy ölçümü Kaynak: Neyzi ve Ertuğrul. Pediyatri (2010)

Büyük Çocuklar:

İki yaşından büyük çocukların boyu, çocuk ayakta iken ölçülür. Topukları, kalçaları, sırtının üst kısmı ve baş kemiğinin arka çıkıntısı vertikal (dikey) yüzeye dayanır. Topuklar birleştirilir. Kolları iki tarafa sarkıtılır. Dış kulak yolu ile orbitanın alt duvarı arasında hayali çizgi yere paralel olmalıdır. İki metrelik vertikal skala üzerinde ölçüm yapılır.

Resim 2. Ayakta boy ölçümü Kaynak: Neyzi ve Ertuğrul. Pediyatri (2010) Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4

Beslenme İle İlgili Özel Durumları Olan Çocuklar

Kabaca bir bebek beşinci ayın sonunda doğum ağırlığının yaklaşık iki katına, bir yaşının sonunda üç katına çıkar.

Vücut Ağırlığının Ölçümü

Bütün yaş gruplarında beslenme durumunun değerlendirilmesinde vücut ağırlığı iyi bir ölçüttür. Bir iki günde bile ağırlık etkilenebilir. Çocuğun o andaki ve önceki beslenme durumunu gösterir. Büyümenin izlenmesinde en kolay ölçüt yaşa göre ağırlığın değerlendirilmesidir. Ölçüm için kullanılan tartı süt çocuklarında 10 gr, daha büyük çocuklarda ise 100 g’lık değerleri ölçebilmelidir. Vücut ağırlığının yaşa göre normal değerin %80’inin altında bulunması belirgin beslenme bozukluğu göstergesidir.

Zamanında doğan bir bebeğin vücut ağırlığı ortalama 3.0-3.5 kg’dır. Bebek ilk 6 ayda her ay ortalama 800 gram (600-1000), ikinci 6 ayda ise her ay ortalama 500 (400-600) gram ağırlık kazanır. On iki-yirmi dört aylar arasında sağlam çocuk haftada ortalama 50 g, yılda 2,5 g alır.

Örnek; 3000g doğan ve altı aylık olan bir bebeğin ağırlığı ne olmalıdır?

Ağırlık= 3000 (6 ay x 800)

= 7800 g ± %20 olması düşünüldüğünde altı aylık bebeğin vücut ağırlığı 6240-9360 g arasında olmalıdır.

Kabaca bir bebek beşinci ayın sonunda doğum ağırlığının yaklaşık iki katına, bir yaşının sonunda üç katına, ,iki yaş sonunda dört katına çıkar. Görüldüğü gibi en hızlı büyüme ilk üç ayda olur. Ayrıca yaşa göre ortalama ağırlık bazı formüllerle de hesaplanabilir.

Tablo 1. Ortalama Ağırlık Hesaplama Formülleri

Yaş


Ağırlık (kg)

3-12 ay


Yaş (ay) + 9

2

1-6 yaş



Yaş (yıl) x 2 + 8

7-12 yaş


Yaş (yıl) x 7 - 5

2

Kaynak: Conk ve ark. Pediatri Hemşireliği (2013)



Bireysel Etkinlik

•5 yaşında bir çocuğun kilosunu yukarıdaki formüle göre hesaplayınız. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5

Beslenme İle İlgili Özel Durumları Olan Çocuklar

Sağlıklı bir çocukta başın büyümesi beyin büyümesini gösterir.

Ölçüm sırasında bebek giysisiz ve bezsiz olmalıdır. Daha büyük çocuklar iç çamaşırları ile tartılabilirler. Ölçüm yapılmadan önce terazinin mutlaka ayarı yapılmalı ve ölçüm yapılırken çocuk terazinin herhangi bir yerine dokunmamalıdır.

Resim 3. Bebeklerde tartı ölçümü Kaynak: Conk ve ark. Pediatri Hemşireliği (2013).

Baş Çevresinin Ölçümü

Baş çevresi özellikle 0-4 yaş arası çocuklarda gelişmenin ve beslenme durumunun değerlendirilmesinde basit, ancak önemli bir ölçüttür. Doğumdan sonraki haftalarda ve ilk aylarda vücudun en hızlı büyüyen bölümü baştır. Sağlıklı bir çocukta başın büyümesi beynin büyümesini gösterir. Çocuk doğduğunda baş uzunluğunun boy uzunluğuna oranı 1/4 ‘tür. Vücut büyümesi ön plana çıktıkça bu oran küçülerek erişkinde 1/8 e iner.

Resim 4. Baş çevresi ölçümü. Kaynak: Neyzi ve Ertuğrul. Pediyatri (2010)

Beyin doğumdan sonra büyümeye devam ettiğinden baş çevresi de artış gösterir. Baş çevresi bir mezura ile başın arkasındaki kemiğin en çıkıntılı noktası ile önde kaşların üzerinden geçirilerek ölçülür. Baş çevresi doğumda ortalama 34-35 santimetredir. Ortalama değerler 3. Ayda 40.5 cm, 6. Ayda 43 cm, 12. Ayda 46 cm’dir. Bundan sonraki aylarda baş büyümesi yavaşlar.

Üst Kol Çevresi

Bu ölçüm, normal çocuklarda 1-5 yaş arası oldukça sabit bir değer gösterdiğinden özellikle kronolojik yaşın doğru olarak bilinmediği vakalarda kullanılabilecek bir ölçüttür.

Yenidoğanda 10.5 cm Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6

Beslenme İle İlgili Özel Durumları Olan Çocuklar

1 yaşında 16.5 cm

5 yaşında 17.5 cm dir.

1-5 yaşında 12.5 cm nin altında ise beslenme bozukluğu düşünülür.

Gelişme Nasıl Ölçülür?

Gelişimin izlenmesi sırasında gelişimsel ve/veya davranışsal sorunların erken ortaya çıkarılabilmesi için standart tarama testleri oluşturulmuştur. Bunların içinde Denver Gelişimsel Tarama Testi (DGTT) sıklıkla kullanılmaktadır. Bu test 6 yaşına dek çocukların gelişimini dört başlıkta değerlendirir: Kişisel-Sosyal, İnce Motor, Dil ve Kaba Motor Gelişim. Kısa bir tarama testi olması dolayısıyla yararlı bir test olmasına karşın geçme kriterleri düşük olduğu için hafif gelişimsel sorunları olan çocukların saptanamamasına neden olabilir. Bu nedenle test sonucu kuşkulu çıkan çocukların yakından izlenmesi gerekir.

Beslenme Yetersizliğinin Çocuğun Gelişimine Etkileri

• Enfeksiyon hastalıkları sık görülür.

• Dikkat eksikliği ve geç öğrenme görülür.

• Büyüme ve gelişme yavaşlar.

• Beyin hücreleri olumsuz etkilenir.

• Zekâ geriliği ortaya çıkar.

• Hastalık sonrası ölüm oranı artar.

BESLENME İLE İLİNTİLİ HASTALIKLARIN NEDENLERİ

Çocuğun sağlığını, hatta yaşamını tehdit eden beslenme yetersizliğinin çeşitli nedenleri vardır. Bu nedenler aşağıda sırasıyla sıralanmıştır.

Kalori ve Besin Maddelerinin Yetersiz Tüketilmesi

Besin alımı enfeksiyon hastalıklarının olup olmaması, iyi ya da

kötü beslenmiş bir çocuğu doğrudan etkileyen etmenlerdir. Bu iki etkenin gerisinde ailenin satın alma gücü (gelir, genel fiyatlar, aile bütçesinde yer alan diğer maddelerin maliyetleri), annenin sağlık ve beslenme konusundaki inanışları, tüketilen yiyeceklerin besleyici değerleri, sağlık hizmetlerinin elverişliliği ve kullanılma derecesi, aile dışı beslenme programları ve pek çok sosyal çevresel olay yer almaktadır.

Çocukların besin gereksinimleri konusundaki bilgisizlik, kötü kültürel inanışlar ve uygulamalar, ailenin çocuklarına miktar ve kalite yönünden yetersiz bir diyet uygulamalarına neden olmaktadır.

Pek çok çocuk hastalığı yoksul ve sosyal yönden zayıf evlerdeki şartlardan dolayı oluşmaktadır. Bu durum yoksul koşullarındakilerin her zaman kötü beslendikleri anlamına gelmemektedir. Ancak gelişmiş ülkelere göre özellikle az gelişmiş ülkelerdeki kentleşme, besin tüketiminde ve ailenin yaşam biçiminde Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7

Beslenme İle İlgili Özel Durumları Olan Çocuklar

Çevre faktörlerinin bir kısmı bebeği anne karnında, bir kısmı ise hem anne karnında hem de doğduktan sonra etkiler.

Gelişmekte olan ülkelerde kötü beslenme yaygın bir sorun olarak devam etmektedir.

değişikliklere yol açmaktadır. Aileye bakan kişinin gereksinimi karşılayamaz duruma gelmesi sonucunda eve yeterli yiyecek alınamamakta ve bu durumdan en çok küçük çocuklar etkilenmektedir. Ailenin geliri azaldıkça günlük besin gereksinimi ucuz ve besin değeri düşük besinlerle sağlanmaya çalışılmaktadır.

Çevre Koşullarının Yetersizliği

Çevre faktörlerinin bir kısmı bebeği anne karnındayken bir kısmı ise hem anne karnında hem de doğduktan sonra etkiler. Büyüme ve gelişmeye etki eden faktörler arasında fiziksel çevrenin ayrı bir önemi vardır. Fiziksel çevre içerisinde ısı, ışık, radyasyon, barınak, gürültü, lağım ve pis sular, hava, çöplükler vb. sayılabilir. Fiziki çevre şartlarındaki olumsuzluklar sağlığı da olumsuz etkiler. Uygun olmayan çevrede çocuklar kolayca enfeksiyon kapabilirler. Ateşli hastalıklar çocuklarda kusma, ishal ve beslenme bozukluklarına yol açar. Ayrıca barsak parazitleri de olumsuz çevrede yaşayan çocuklarda sık görülmektedir. Alınan besinlere ortak olan parazitler çocuğun yetersiz beslenmesine neden olmaktadır.

Doğuştan ve Sonradan Meydana Gelen Hastalıklar

Doğuştan gelen bozukluklar özellikle çocuğun bebeklik çağlarında beslenmesini zorlaştırabilir. Kistik fibroz, çölyak, ishal gibi emilim bozukluklarına neden olan hastalıklar ile kanser, tavşan dudağı, kurt ağzı, sık enfeksiyon, yanık kardiyak problemler, besin alerjileri ve ateşli hastalıklar çocuğun beslenmesini olumsuz etkiler.

Sosyokültürel Etmenler

Beslenme ile ilgili gelenek, görenek ve inançlardan doğan olumsuz uygulamalar çocuklar arasında beslenme sorunlarına neden olmaktadır. Hiç anne sütü almayan ya da çok az alan çocuklarda beslenme yetersizliği sorunları

daha sık görülür. İlk altı ay anne sütü çocuk için çok gereklidir. Ek besinlere zamanında (4-6 ay) başlanması önemlidir. Aynı zamanda geleneksel çorbalar/lapalar genellikle enerji ve protein bakımından yetersiz olabilir veya hazırlama teknikleri besin kaybına neden olabilir.

Köyden kente göç etmiş, şehirlerin çevresine yerleşmiş ve şehre uyum zorlukları çekmekte olan gruplarda birtakım beslenme bozuklukları görülmektedir. Modern tuvalet temizliğinin, iyi bir su taşıma ve saklama sisteminin yokluğu, anne sütü hiç almamış veya çok az almış bebeklerde hastalık oranını artırmaktadır.

ÇOCUKLARDA GÖRÜLEN BESLENME İLE İLİNTİLİ HASTALIKLAR

Çocukluk yaşlarında uygun beslenme, büyüme-gelişme, vücut fonksiyonlarının sağlıklı olarak devamı ve vücut bileşenlerinin yenilenmesi için gerekli besinlerin yeterince alınması ve kullanılması olarak tanımlanabilir. Az veya fazla beslenme, tek yönlü beslenme, besin maddelerinin bir veya daha fazlasının Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8

Beslenme İle İlgili Özel Durumları Olan Çocuklar

Malnütrisyon hiç anne sütü almayan ya da anne sütünün çok erken dönemlerde kesildiği çocuklarda daha sık görülür.

eksikliği veya fazlalığı, sindirim, emilim ve kullanım süreçlerindeki aksaklıklar beslenme bozukluklarına yol açar.

Gelişmekte olan ülkelerde kötü beslenme yaygın bir sorun olarak devam etmekte ve bu durumun olumsuz etkileri en belirgin olarak süt çocukları ve küçük çocuklarda görülmekte, bu yaşlardaki hastalık ve ölüm oranlarını artırmaktadır.

• Protein bazlı enerji yetersizliğine bağlı büyüme gelişme geriliği,

• İshal

• Raşitizm



• Beslenme anemileri (Kansızlık)

• İyot yetersizliği (guatr)

• Vitamin eksiklikleri,

• Enfeksiyon hastalıkları

• Diş çürükleri en sık rastlanan besin eksikliği hastalıkları arasında sayılabilir.

Malnütrisyon

Sağlık ve hastalık durumları insan ve çevresi arasındaki etkileşimlerin sonuçlarıdır. Dünya Sağlık Örgütü’nün raporlarına göre günümüzde dünyada milyonlarca kişi yeterli besin alamamakta ya da dengeli beslenmeden yoksun bulunmaktadır. Büyüyen ve gelişen bir organizmanın besin gereksinimleri erişkine göre daha fazladır. Bu nedenle iyi olmayan çevre koşullarının ve besin yetersizliklerinin en ağır etkileri çocuklarda görülür.

Dünya Sağlık Örgütü’nün tanımına göre protein enerji malnütrisyonu (PEM) “herbirinin besideki eksiklik dereceleri değişebilmekle birlikte gerek proteinden, gerekse kaloriden fakir bir beslenme biçimi sonucu oluşan, en fazla süt çocukları ile küçük çocuklarda rastlanan, sık olarak enfeksiyonların da eşlik ettiği bir patolojik semptomlar grubu”dur.

Çocuklarda malnütrisyonun yaygınlığını etkileyen etmenler çok çeşitlidir ve hepsi birbirine çok bağımlıdır. Yapılan çeşitli araştırmalara göre malnütrisyon oluşumunda önemli olduğu saptanan etmenler; çocuğun cinsiyeti, aile tipi, ailedeki kişi sayısı, ailenin ekonomik durumu, anne ve babanın eğitim durumu, beslenme konusundaki bilgi ve alışkanlıklar, anne yaşı, annenin doğum ağırlığı, çocuğun doğum ağırlığı, yaşayan kardeş sayısı, ölen kardeş sayısı, çocuğun istenmemesi ve enfeksiyon hastalıklarıdır.

Hangi çocuklarda malnutrisyon sık görülür?

• Çoğunlukla okul öncesi çağda,

• Yeterli ve dengeli beslenemeyen,

• Zamanında ek gıdalara başlanmayan,

• Sık sık hastalanan ve hastalığı uzun süren,

• Doğuştan sindirim sistemi bozuklukları olan, Barsak parazitleri olan,

• Hiç anne sütü almayan çocuklarda malnütrisyon daha sık görülür. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9

Beslenme İle İlgili Özel Durumları Olan Çocuklar

Marasmusta büyüme durur, önce yağ dokusu, sonra kas dokusu erimeye başlar.

Malnütrisyonun Zararları Nelerdir?

• Çocuk ölümlerinin başlıca nedenlerinden biridir.

• Malnutrisyonlu çocuklarda enfeksiyon hastalıkları sık görülür ve ağır seyreder.

• Büyüme ve gelişmeyi önler.

• Malnütrisyonlu çocuğun öğrenme yeteneği az ve başarısı düşük olur.

Malnütrisyonun Nedenleri

• Enerji ve besin ögeleri yetersizliği

a. Ailenin gelir düzeyinin düşük olması

b. Ailenin beslenme konusundaki bilgisinin yetersiz olması

• Çevre koşullarının yetersizliği nedeniyle enfeksiyonların yaygın olması

• Çocuk bakımı ve beslenmesi ile ilgili çeşitli alışkanlıkları içine alan sosyo-ekonomik ve kültürel etmenler

a. Malnütrisyon hiç anne sütü almayan ya da anne sütünden çok erken dönemlerde kesilen çocuklarda daha sık görülür. Bunu yanı sıra, ek besinlere geç başlanan çocuklarda da görülme oranı fazladır.

b. Annenin yetersiz beslenmesi

• Doğuştan ve sonradan oluşan; besin ögelerinin sindirimi, emilimi ve metabolizmasını etkileyen çeşitli hastalıklarda da sık görülür. Ayrıca, bazı temel besinlere olan alerji, çocuğun beslenmesini güçleştirmekte ve malnütrisyon oluşumunu kolaylaştırmaktadır.

Malnütrisyon Çeşitleri

Çocuklarda PEM (Protein Enerji Malnütrisyonu) üç şekilde görülmektedir.

Marasmus: Genellikle 18 aydan küçük çocuklarda görülür. Marasmusta

kalori alımındaki yetersizlik protein yetersizliğine göre ön plandadır. Enerji sağlayan besinlerin yetersiz alınması ya da gereksinimin artması sonucu meydana gelir. Protein yeterli ya da hafif yetersiz olabilir. Anne sütünün yetersiz olması, 6. aydan sonra hâlen sadece anne sütü alma, anne sütü verilmeyip sadece ek gıdalarla beslenme, yetersiz miktarda ve fazla sulandırılmış mama alma, ishal kusma gibi nedenlerle besinlerden faydalanamama ve enfeksiyon nedeniyle gereksinimin artması ve besin alımının azalması marasmus gelişimine yol açar.

Marasmusta büyüme durur, önce yağ dokusu, sonra kas dokusu erimeye başlar. Böylece kanda aminoasit konsantrasyonu ve kan proteini normal sınırlarda

Bireysel Etkinlik

•Malnutrisyonu tanımlamada kullanılan ölçütleri kullanarak çevrenizdeki bir çocuğu PEM açısından değerlendirin. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10

Beslenme İle İlgili Özel Durumları Olan Çocuklar

tutulabilir. Çocuk kendi yaşı için verilen standart ağırlık ölçülerinin çok altında, aşırı zayıf görünümdedir. Turgor tonüsü (cildin elastikiyeti) azalır, karın kas zayıflığına bağlı olarak şiş görünür. Yüz yaşlı adam görünümündedir. Saçlar ince, seyrek ve cansızdır.

Kwashiorkor: Gelişmekte olan ülkelerde genellikle anne sütü kesildikten sonra, okul öncesi dönemde görülmekle birlikte herhangi bir yaşta da ortaya çıkabilmektedir. Kwashiorkor kalori alımı yeterli, ancak proteinden yetersiz beslenen çocuklarda görülür. Karbonhidrat ve yağ gibi sadece enerji veren, protein sağlamayan yiyeceklerle çocuğun beslenmesi, kwashiorkorun ortaya çıkmasını kolaylaştırır.

Gana dilinde ”yeni kardeşin doğumu ile bakımsız kalan çocuk” anlamına gelir. En belirgin klinik bulgular ruhsal durgunluk, iştahsızlık, büyümede gerilik ve en fazla el ve ayaklarda, bazen de yüzde görülen ödemdir. Ödem, beslenme yetersizliğini maskeleyebilir. Vücut ağırlığında ve yaşa uyan boy uzunluğunda azalma belirgindir. Vücutta doku kitlesi daima azalmıştır, bu çocuklar koşma, yürüme, oturma ve ellerini havaya kaldırma gibi hareketleri zorlukla yaparlar. Ödem başlangıçta ayaklarda ve tibia (kaval kemiği) ön yüzünde oluşur. Saçlarda incelme, zayıflama ve renk değişikliği vardır. Deride döküntüler, yüzeysel ülserler ve cildte koyulaşma oluşabilir. Genellikle mineral ve vitamin yetersizliklerine bağlı kansızlık vardır. Deri enfeksiyonları ve ishal sıktır.
Marasmik Kwashiorkor: Marasmuslu çocukta değişik derecelerde

ödemin olması ile karakterizedir. Vücut ağırlığı standardın %60 altında iken, ödem de mevcuttur. Marasmus ve kwashiorkora ait bulgular birlikte bulunur. Ağır PEM’in en yeygın görülen bu şekli, marasmuslu çocukta protein alımının da yetersiz olması ya da tabloya bir enfeksiyonun eklenmesi sonucu gelişmektedir.

Doğuştan Metabolizma Hastalıkları

Doğumsal metabolizma hastalıkları vücudun biyokimyasal işlevlerindeki bozukluklar sonucu gelişen, çoğunluğu kalıtsal hastalıklardır. Gelişmiş ülkelere oranla ülkemizde akraba evliliklerinin ve doğum sayısının yüksek olması sonucu doğumsal metabolizma hastalıklarına sık rastlanmaktadır. Doğumsal metabolizma hastalıkları gerçekte vücuttaki karmaşık biyokimyasal işlevlerin bozukluklarını yansıtır, bazen basit birkaç tarama testi ile bu hastalıklara ilk tanısal yaklaşım kolayca yapılabilir.

Bireysel Etkinlik

•Bu bölümde geçen bilmediğiniz Latince kelimeleri araştırınız. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11

Beslenme İle İlgili Özel Durumları Olan Çocuklar

Fenilketonürili bebekler doğumu izleyen ilk günlerde teşhis edilebildiğinde çocukta kalıcı hasar oluşmaz.

İnsan ve hayvan sütüne karşı, kusma ve ishal şeklinde tepki gösteren yeni doğmuş bebeklerde, galaktozemiden kuşkulanılmalıdır.

Besinlerin organizmada kullanılması basit bir olay olmayıp enzimlerin katalize ettikleri karmaşık olaylar serisidir. Gen defekti nedeniyle enzim eksikliği/yokluğunda gelişen hastalıklardan bazıları metabolize olmayan besin ögelerinin diyetten çıkarılması veya miktarının kısıtlanması ile tedavi edilebilir. Yenidoğan döneminde ortaya çıkan metabolik bozuklukların çoğu ağır hastalıklardır. Fenilketonüri, akçaağaç şurubu idrarı hastalığı, galaktozemi, Wilson hastalığı bu tür metabolik hastalıklara örneklerdir.


Fenilketonüri

Karaciğerden salgılanan “fenilalanin hidroksilaz” enziminin yetersizliği veya azlığı nedeniyle fenilalaninin vücutta kullanılamaması sonucu oluşan, taşıyıcı baba ve annenin hastalıklı genleri ile çocuğa geçen kalıtsal metabolik bir hastalıktır. Doğumdan sonra 24-48 saat arasında özel bir filtre kağıdına topuktan alınan bir damla kan ile tanı konur. Günümüzde şu anda uygulanan tek tedavi ‘BESLENME TEDAVİSİ’dir. Hastalığın türüne göre değişir. Diyet tedavisine yaşamın ilk 21 gününde başlanmalıdır. Diyet tedavisi yaşam boyu sürmelidir.

Tedavi edilmeyen vakalarda doğumda bebek normaldir. İlk aylardan sonra psikomotor gerilik başlar. Hastalarda mikrosefali, hipertoni, hiperrefleksi, idrarda kötü koku karakteristiktir. Sarışın, ince saçlı, mavi gözlü olurlar. Üst çene belirgin, dişler aralıklıdır.

Fenilketonürili bebekler doğumu izleyen ilk günlerde teşhis edilebildiğinde, uygun beslenme tedavisi ile hastalığın kalıcı hasar bırakan bulguları önlenebilir ve bu çocukların zekâ gelişimleri akranlarına benzer olabilir.

Maple Syrup Ürine Hastalığı (Akçaağaç İdrar Kokusu Hastalığı)

Hastalığın klasik şeklinde bebek doğumda iyi görünür, ancak hızla beslenme güçlüğü belirtileri göstermeye başlar. Bebekte tiz sesli ağlama ve uykuya meyilli olma görülür. Yaşamın birinci ya da ikinci gününde bebeğin idrarında ve terinde “maple syrup” (yanmış şeker, pastırma çemeni)kokusu gelişir.

Akçaağaç idrar kokusu hastalığının tedavisi 2 aşamalıdır. Tedavi akut kriz ataklarının tedavisi ve uzun süreli beslenme tedavisinden oluşmaktadır.

Galaktozemi

Bu hastalığın nedeni, süt şekeri laktozun bileşiminde bulunan galaktozun, glikoza çevrilerek kullanılmasını katalize eden transferaz enziminin yetersizliğidir. Hastalık resesif karakterle aileden gelir. Hastalık, süte karşı kusma ve ishal şeklinde tepki, fiziksel ve mental gelişme geriliği şeklinde belirlenir. Eritrositlerdeki galaktoz düzeyi ve transferaz enziminin aktivitesi ölçülerek tanınır. Kandaki galaktoz miktarı artınca, bir miktar idrarda görülür. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12

Beslenme İle İlgili Özel Durumları Olan Çocuklar

İnsan ve hayvan sütüne karşı, kusma ve ishal şeklinde tepki gösteren yeni doğmuş bebeklerde, galaktozemiden kuşkulanılmalı ve incelenmelidir. Çocuğu mental gerilik ve katarakt gibi bozukluklardan korumak için diyet denetiminin erken başlaması önemlidir.

Kalıtsal Fruktozemi

Fruktoz 1-fosfat aldolaz B enziminin eksikliğine bağlı otozomal resesif geçişli bir hastalıktır. Fruktoz alındıktan sonra kan şekerinde düşme, mide bulantısı, titreme, kusma, aşırı terleme, koma ve konvülsiyonlara neden olur. Çocuklarda hastalık ek besinlerin başlanması ve anne sütünün verilmediği durumlarda görülür.

Glikojen Depo Hastalıkları

Glikojen depo hastalıkları karaciğerde glikojenin glikoza metabolize edilemediği bir grup kalıtsal metabolik hastalıklara verilen genel addır. Beslenme tedavisinin amacı kan şekeri düzeyini normal düzeylerde tutarak beyin hasarını, hipoglisemiyi önlemek, kas protein sentezini arttırmak, kas işlevlerini geliştirmek, gelişebilecek diğer komplikasyonları önlemek böylece normal büyüme ve gelişmeyi sağlamaktır.

Kronik Hastalıklar

Diyabet

Çocukluktaki diyabetin nedeni, pankreasın yeteri kadar insülin hormonu salgılayamamasıdır. Hastalık aşırı susama, aşırı idrara çıkma, glikoz tolerans testinde anormallikler şeklinde ortaya çıkar. Tedavinin esası insülin vermek ve diyeti buna göre ayarlamaktır. Öğünler 3 ana , 3 ara öğün şeklinde düzenlenmelidir. Uygulanacak beslenme programı çocuğun yaşına, cinsiyetine, ağırlığına, boy uzunluğuna, günlük fiziksel aktivitesine, sosyo-ekonomik ve kültür düzeyine, beslenme alışkanlıklarına göre hazırlanır. Bu nedenle beslenme programı yapılırken;



• Optimal büyüme ve gelişmeyi sağlamak,

• Olması gereken vücut ağırlığının devamını sağlamak, şişmanlık veya kilo kaybını önlemek,

• Kan şekerinin normal sınırlar içinde tutulmasını sağlamak,

• Hastalığın hipoglisemi, enfeksiyon vb. komplikasyonlarını önlemek gerekir.

Diyabet tedavi ile iyileşen bir hastalık değildir. Ancak tedavi ile hastalığın komplikasyonları önlenebilir. Bu nedenle hem ailenin hem de çocuğun hastalık ile yaşamayı öğrenmesi, eğitim ile ruhsal durumu da rahatlatılarak kendi kendini tedavi etmesi öğretilir.

Böbrek Hastalıkları

Böbreklerin başlıca işlevi, besinlerin vücutta kullanılması sonucu oluşan zararlı maddelerin idrarla dışarı atılmasını sağlamaktır. Genellikle üst solunum yollarında başlayan Beta-hemolitik streptekok enfeksiyonunun böbreklere Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13

Beslenme İle İlgili Özel Durumları Olan Çocuklar

Alerji, vücudun bazı özel maddelere olan tepkimesidir.

geçmesiyle hastalık oluşur. Böbreklerin süzme yetenekleri azaldığından, tuzu, üreyi dışarı atamaz. Bunun sonucu bacaklarda, göz altında vücudun diğer kısımlarında sıvı toplanması (ödem) görülür ve kanda üre düzeyi yükselir. Hastalık ilerlediğinde idrarda protein atımı da olur. Böbrek hastalıklarında hastanın beslenmesi hastalığın belirtilerine göre ayarlanır.

Alerji ve Besin İntoleransı

Alerji, vücudun bazı özel maddelere olan tepkimesidir. Alerjik tepkime kalıtımsal olarak duyarlı bireylerde görülür. Besin dışı maddeler (soğuk, ilaçlar, böcekler, çiçek tozları, boya ve benzeri kimyasallar) besinlerden daha çok alerjiye neden olur. Toplam alerjilerin çok az bölümü doğal besinlerle ilgilidir.

Alerji belirtileri; ishal, kusma, deride kızartılar, astım ve diğer solunum yetersizlikleri şeklinde olabilir.

Alerjik tepkimeye en çok neden olan besinler ; fıstık, ceviz, fındık, çekirdekler, bezelye, bakla, fasulye, kabuklu su ürünleri, yumurta, çilek, çikolata, mısır, buğday, çavdar ve hayvan sütleridir. Süt ve yumurta alerjisi daha çok bebeklerde görülür.

Alerji belirtisi gösteren besin süt, yumurta gibi temel besinse, onun yerini tutabilecek besinler yenir ve alerji yapan besin zaman geçtikten sonra tekrar denenir. Tekrar alerjik etki gösterirse o besinin yerini tutan besinlerle diyet düzenlenir.

Laktozu Sindirme Güçlüğü

Laktoza duyarlı kişilerde ince bağırsakta laktozun sindirimi için gerekli laktaz emzimi az veya hiç salgılanmaz. Kalıtsal bir hastalıktır. Bazı bireylerde sütün bileşiminde bulunan süt şekeri (laktoz) sindiriminde güçlükler olabilir. Dünyada ve ülkemizde yapılan bir çok araştırmada özellikle zenciler ve esmer insanlar arasında bu durumun sık görüldüğü bildirilmiştir. Ülkemizde ortalama nüfüsun üçte bir kadarında laktozu sindirme güçlüğü olduğu sanılmaktadır. Anne sütü ve inek sütü yüksek düzeyde laktoz içerir. Bu nedenle laktoz intoleransı olan bebeklere laktoz içermeyen soyalı özel mamalar verilir.

Laktozu sindirme güçlüğü olan bireylerde fazla süt alındığında karın ağrısı, kramplar ve diyare gibi belirtiler görülür. Bu belirtiler her bireyde aynı miktar süt alındığında olmaz. Bazılarında 1 su bardağı sütte bu belirtiler görülürken, bazılarında 2 bardak ve daha çok süt alınınca görülür.

Kistik Fibrozis

Hastalığın hangi emzim yetersizliği ile oluştuğu bilinmemektedir. Ailevi ve kalıtsal bir hastalıktır. Daha çok bebeklerde, çocuklarda ve gençlerde görülmektedir. Hastalıkta pankreasın küçüldüğü, inceldiği, sertleştiği, salgı yollarının tıkandığı görülür. Pankreasın sindirim salgıları yetersiz olduğundan, Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14

Beslenme İle İlgili Özel Durumları Olan Çocuklar

Yaşam boyu yeterli ve dengeli beslenme, yemekleri uygun yöntemlerle pişirme ve saklama, kanser riskini azaltabilir.

Öğretmen sınıfındaki diğer çocukları hasta çocuğun problemleri ve hastalık konusunda bilgilendirmelidir

besinlerin sindirilip emilmesi güçleşir. Özellikle, gaitada yağ parcacıkları görülür. Bu durum, hastalıktan en çok yağların ve yağda eriyen vitaminlerin kullanılmasının etkilendiğini göstermektedir.

Hastalarda dışkı yağlı, köpüklü ve kokuludur dışkıda sindirilmemiş besinler görülür verilen besinlerin %50-60’ı ancak sindirilir. Çocuk iştahlıdır ancak zayıftır. Çocuğun diyeti, normal büyüme ve gelişmesini sağlayacak şekilde düzenlenmelidir.

Çölyak Hastalığı

Buğday, çavdar, arpa ve yulaf proteinleri seyrek olsa da bazı kişilerde, özellikle çocuklarda alerjik etki gösterir. Bu etki diğer alerjik belirtilerden farklıdır. Buğday, çavdar, arpa ve yulaftaki gluten ince bağırsakların yapılarının bozulmasına neden olur. Bunun sonucunda yenen besinlerin sindirimleri sonucu oluşan yapıtaşları bağırsaklardan kana yeterince emilemez, dolayısıyla bireyde beslenme yetersizliği belirtileri görülür. Bu duruma “çölyak” hastalığı denir ve genellikle kalıtımla ilişkilidir. Bu durumda, bu unlarla yapılan tüm besinler çocuğun diyetinden çıkarılır.

Kanser


Kanser, vücudun herhangi bir yerinde bazı hücrelerin kontrolsüz çoğalarak belirli işlevi olan hücreleri yok etmesiyle oluşan hastalıktır. Kanserin oluşmasının bilinen ve bilinmeyen bir çok nedeni vardır. Bu nedenlerden biri de beslenmedir. Beslenmenin kanser oluşmasında etkisiyle ilgili birçok etmen belirlenmiştir .

Yaşam boyu yeterli ve dengeli beslenme, yemekleri uygun yöntemlerle pişirme ve saklama, kanser riskini azaltabilir. Bunun yanında, hatalı pişmiş bir yemeğin ayda yılda birkaç kez yenmesi kanser yapmaz. Hatalı uygulama günlük yaşama girdiğinde birey kanser açısından risk altına girmiş olur.

OKUL ÖNCESİ EĞİTİMCİSİNİN ALMASI GEREKEN ÖNLEMLER

Kronik ve ciddi hastalığı olan öğrencilerin ihtiyaçlarını anlamak ve bu hastalığı olan çocuklar için eşit eğitim fırsatları yaratmak esastır. Kronik hastalıklar çocukların bütün gelişim alanlarını akademik başarılarını, öz saygılarını, sosyal ilişkilerini ve sağlıklı yaşantılarının elde ettiği başarılı eğitim sonuçlarını elde etme yeteneklerini etkilemektedir.

• Öğretmenin ilk görevlerinden biri çocuğun hastalığı ve yetersizliği konusunda öncelikli olarak aileden bilgi edinmektir.

• Öğretmen, sınıfındaki diğer çocukları hasta çocuğun problemleri ve hastalık konusunda bilgilendirmelidir.

• Çocuğa özel eğitim programları hazırlamalıdır.

• Öğrencilerin dinlenme, tuvalete gitme, ilaç alma ya da özel diyet veya ara öğünü tüketme zorunluluğu varsa bunlara dikkat etmeli ve zaman ayırmalıdır. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15

Beslenme İle İlgili Özel Durumları Olan Çocuklar

• Özel diyet planlaması gerektiren hastalığı olan öğrenciler için okulda gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.

• Fiziksel ve sağlık gereksinimlerinin karşılanması için uygun sınıf ortamları hazırlanmalıdır.

• Bu çocuklarda tam bir gelişim için; oyun, motor beceriler, fiziksel yeterlik önemli bir ön koşul sayılmaktadır. Tüm bu özelliklerin kazandırılmasında etkinliklerin oyun temelli hazırlanmasına özen gösterilmelidir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16

Beslenme İle İlgili Özel Durumları Olan Çocuklar

Özet

•Çocukta normal büyüme ve gelişmenin bilinmesi; olması gereken durumdan sapmanın fark edilmesi, hastalıkların önlenmesi ya da erken tanınması için önemlidir. Çocuğun sağlığının korunması ve geliştirilmesinde beslenmenin önemi büyüktür. Beslenme durumunun değerlendirilmesinde en sık kullanılan ölçütler yaşa ve boya göre ağırlık, boy, baş çevresi, beden kitle indeksi ve rölatif tartıdır. Bu ölçümlerin yorumlanmasında cinsiyete ve yaşa göre düzenlenmiş ulusal büyüme eğrileri kullanılmaktadır.



•Gelişmekte olan ülkelerde kötü beslenme yaygın bir sorun olarak devam etmekte ve bu durumun olumsuz etkileri en belirgin olarak süt çocukları ve küçük çocuklarda görülmekte, bu yaşlardaki hastalık ve ölüm oranlarını artırmaktadır. Çocuklarda malnütrisyonun yaygınlığını etkileyen etmenler çok çeşitlidir ve hepsi birbirine çok bağımlıdır. Çocuk ölümlerinin başlıca nedenlerinden biri malnütrisyondur. . Malnutrisyonlu çocuklarda enfeksiyon hastalıkları sık görülür ve ağır seyreder. Büyüme ve gelişmeyi önler. Malnütrisyonlu çocuğun öğrenme yeteneği az ve başarısı düşük olur.

•Gelişmiş ülkelere oranla ülkemizde akraba evliliklerinin ve doğum sayısının yüksek olması sonucu doğumsal metabolizma hastalıklarına sık rastlanmaktadır. Fenilketonüri, akçaağaç şurubu idrarı hastalığı, galaktozemi, Wilson hastalığı bu tür metabolik hastalıklara örneklerdir.

• Kronik hastalığı olan çocuğun öğretmenine büyük sorumluluklar düşmektedir. Öğretmen, sınıfındaki diğer çocukları problemler ve hastalık konusunda bilgilendirmeli, çocuğa özel eğitim programları hazırlamalıdır. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17

Beslenme İle İlgili Özel Durumları Olan Çocuklar

Değerlendirme sorularını sistemde ilgili ünite başlığı altında yer alan “bölüm sonu testi” bölümünde etkileşimli olarak cevaplayabilirsiniz.



DEĞERLENDİRME SORULARI

1. Dört yaşındaki bir çocuğun ortalama boyu kaç cm olmalıdır?

a) 110 cm

b) 101 cm

c) 95 cm

d) 115 cm

e) 120 cm

2. Aşağıdakilerden hangisi beslenme yetersizliğinin çocuk üzerindeki etkilerinde biri değildir?

a) Enfeksiyon hastalıkları sık görülür.

b) Dikkat eksikliği ve geç öğrenme görülür.

c) Büyüme ve gelişme hızlanır.

d) Beyin hücreleri olumsuz etkilenir.

e) Hastalık sonrası ölüm oranı artar.

3. Aşağıdakilerden hangisi çocuğun sağlığını tehdit eden beslenme yetersizliğinin nedenleri arasındadır?

a) Kalori ve besin maddelerinin yetersiz tüketilmesi

b) Çevre koşullarının yetersizliği

c) Doğuştan ve sonradan meydana gelen hastalıklar

d) Sosyokültürel etmenler

e) Hepsi

4. Aşağıdaki grupların hangisinde malnutrisyon beklenmez?

a) Çoğunlukla okul öncesi çağda olan çocuklar

b) Yeterli ve dengeli beslenen çocuklar

c) Zamanında ek gıdalara başlanmayan çocuklar

d) Sık sık hastalanan ve hastalığı uzun süren çocuklar

e) Doğuştan sindirim sistemi bozuklukları olan çocuklar

5. Aşağıdakilerden hangisi marasmus için yanlıştır?

a) Büyüme durur.

b) Çocuk kaşektik görünümdedir.

c) Turgor tonüsü azalır.

d) Yüz yaşlı adam görünümündedir.

e) Saçlar sık ve canlıdır.

6. Aşağıdakilerden hangisi doğumsal metabolizma hastalıkları arasında değildir?

a) Kanser

b) Fenilketonuri

c) Akçaağaç idrar kokusu hastalığı

d) Galaktozemi

e) Glikojen depo hastalıkları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18

Beslenme İle İlgili Özel Durumları Olan Çocuklar

7. Aşağıdakilerden hangisi alerji belirtilerindendir?

a) İshal


b) Kusma

c) Deride kızartılar

d) Astım ve solunum yetersizlikleri

e) Hepsi


8. Kistik fibrozis için verilen ifadelerden hangisi yanlıştır?

a) Ailevi ve kalıtsal bir hastalıktır.

b) Laktozu sindirme güçlüğü vardır.

c) Daha çok bebeklerde, çocuklarda görülmektedir.

d) Hastalıkta pankreasın küçülme görülür.

e) Gaitada yağ parçacıkları görülür.

9. “Buğday, çavdar, arpa, yulaf proteinleri seyrek olsa da bazı kişilerde, özellikle çocuklarda alerjik etki gösterir” tanımı aşağıdaki hangi hastalığa aittir?

a) Diyabet

b) Böbrek hastalıkları

c) Kistik Fibrozis

d) Çölyak Hastalığı

e) Kanser

10. Aşağıdakilerden hangisi okul öncesi eğitimcisinin alması gereken önlemlerden değildir?

a) Çocuğun hastalığı ve yetersizliği konusunda aileden bilgi almak

b) Hasta çocuğu diğerlerinden ayırmak

c) Çocuğa özel eğitim programları hazırlamak

d) Fiziksel ve sağlık gereksinimlerinin karşılanması için uygun sınıf ortamları hazırlanmak

e) Sınıf içi etkinlikleri oyun temelli hazırlanmak

Cevap Anahtarı

1. B, 2. C, 3. E, 4. B, 5. E, 6. A, 7. E, 8. B, 9. D, 10 B




Yüklə 0,5 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə