Ercan, Gökdeniz,
Girişimciliğin Gelişim Süreci ve Girişimcilik Açısından Kazakistan
77
Gelişmekte olan ülkelerin temel sorunlarından ve aşmak zorunda oldukları
engellerden biri, girişimci sayı ve niteliğindeki yetersizliktir. Özellikle son za-
manlarda yaşanan hızlı değişim, ekonominin tetikleyici gücü olan girişimcile-
re olan ihtiyacı açık bir biçimde ortaya koymaktadır. Bugün Batılı ülkelerde,
başta işsizlik olmak üzere, yaşanan birtakım ekonomik sıkıntıların, dikkatleri
girişimciler üzerinde çektiği ve girişimcilik konusunda değişik incelemeler
başlatıldığı görülmektedir.
Benzer şekilde az gelişmiş ekonomilerin, 21. yüzyılda sürdürülebilir bir refah
seviyesine
ulaşabilmeleri, girişimciliği etkin kılmalarıyla yakından ilişkilidir. Giri-
şimciliğin, her ne kadar tüm dünyada geçerli belirleyici özellikleri bulunsa da,
değişik kültür alanlarında yetişen bireylerin değişik girişimcilik anlayışına sahip
olduğu bilinmektedir. Bunun için ilk olarak, özelikle Doğu toplumlarının sosyo-
kültürel ikliminde yetişmiş bireylerin zihinlerdeki girişimcilik algısının değişmesi
gerektirmektedir. Fakat toplumsal alışkanlıkların değişmesi, uzun süren sosyolo-
jik bir süreçtir. Bu nedenle, bilimsel veriler ışığında farklı kesimler tarafından
kabul görecek yasal düzenlemeler ve uygulamalar hayata geçirilmelidir.
Girişimciliğin ve KOBİ düzeyindeki işletmelerin ekonomik yapı üzerindeki etki-
lerini iyi tahlil
etmiş olan gelişmiş ülkeler, girişimcilerini çeşitli yasalar, risk ser-
mayesi ve ar-ge bütçeleri gibi birçok araçla desteklemektedir. Ayrıca girişimci-
lik, artık ‘yenilik’ kavramıyla açıklanır duruma gelmiştir. Bu nedenle girişimci-
lerden, yüksek bir kâr ya da ciro rakamlarından ziyade, yenilik temelinde fayda
sağlamaları beklenmektedir. Başka bir ifadeyle, bilgi çağı girişimcilerinin etkinli-
ği, yenilik temelinde meydana getirdikleri faydalarla ölçülmektedir.
Burada
açıkgözlülük ya da kurnazlık gibi bazı tabirlerin içini dolduracak faaliyetlerle iş
yapan kimselerin, ülke ekonomisinin gelişmesinden ziyade, girişimcilik kültürü-
nün yozlaşmasına katkı sağladıklarını belirtmek yerinde olacaktır.
Yukarıda da belirtildiği gibi girişimcilerin çalışma azmi, yatırım yapma tutkuları,
başarma arzuları ve cesaretli olmaları, bir ülkede ekonomik istikrarın sürdürüle-
bilir olması açısından büyük öneme sahiptir. Özellikle uluslararası girişimler,
çoğu zaman girişimi yapan ve girişim yapılan ülkeleri ekonomik,
sosyal ve kültü-
rel açılardan birleştirici ve bütünleştirici bir etkiye de sahiptir. Bu açıdan Türki-
ye’den Kazakistan’a uzanan her girişim hamlesi aynı zamanda bir kültür köprüsü
ve her bir girişimci bir kültür elçisi işlevini görmektedir. Girişimcilerin bu anlayış
doğrultusunda, değişen dünya düzeni içerisinde çağdaş yönetim ve girişimcilik
anlayışında meydana gelen yenilikleri yakından takip etmeleri ve yine ortak
tarihi, kültürel değerler konularında bilgilerini tazelemeleri faydalı olacaktır.
Kazakistan ile Türkiye arasındaki ilişkiler, ülkenin bağımsızlığını kazanmasın-
dan bu yana sürekli gelişerek devam etmiştir. Ekonomik, ticari, sosyal ve
kültürel alanlardaki yakın ilişkiler, diğer Türk cumhuriyetlerine
de örnek teşkil
etmektedir. İki ülkenin büyük bir titizlikle temellerini attıkları ve bir çok alan-
bilig, Bahar / 2009, sayı 49
78
da yürüttükleri bu ikili ilişkiler, Kazakistan devlet başkanı Nur Sultan
Nazarbayev’in ilk kez 2005 yılında açıkladığı “Ortalık Asya Devletler Birliği”
(Merkezi Asya Devletler Birliği) fikriyle, tarihi bir boyut kazanarak daha da
önemli bir hale gelmiştir. Özellikle eğitim alanındaki ortak girişimlerle, aynı
amaç etrafında birleşen vizyoner bir neslin temelleri atılmaktadır.
Kazakistan’da yatırım yapmayı düşünen girişimciler için yapılmış bazı önemli
saptamalar aşağıda sıralanmıştır:
- Kazakistan
son dönemlerde, girişimciler için diğer Türk Cumhuriyetlerine
göre ekonomik ve siyasi istikrar, fiziki imkânlar ve ilgili yasalar bakımından
daha elverişli bir ortam tesis etmeyi başarmıştır. Orta Asya’ya doğrudan
yapılan yabancı yatırımların büyük kısmının bu ülkeye gitmesi bunun bir
göstergesidir.
- Kazakistan’da hükümet öncülüğünde girişimciler desteklenmekte, yasalar
aracılığıyla koruma ve çeşitli teşvikler sağlanmaktadır.
Teşvikli bölgelere
yatırım yapmak, çeşitli riskleri de ortadan kaldırmaktadır.
- Orta Asya Türk Cumhuriyetleri özellikle sanayi yatırımları için, hammadde
kaynaklarının yakınlığı ve ucuz işgücü imkânı gibi maliyet düşürücü birçok
fırsat barındırmaktadır. Piyasa ekonomisinin sorunsuz işlemesi için birçok
yasal düzenleme ve yeni uygulamaların olduğu Kazakistan’da, girişimcile-
rin esnek davranmalarında yarar görülmektedir.
- Yakın tarihe kadar kendi ülkesinde nüfus bakımından azınlıkta kalan tek ülke
olan Kazakistan’ın bu demografik yapısı dikkate alınmalıdır. Başka bir ifadey-
le, nüfusunun yarısına yakını değişik millet ve
din mensubu vatandaşlardan
oluşan Kazakistan’ın bu kültürel zenginliği, özellikle pazarlama karmasının
oluşturulması aşamasında dikkat edilmesi gereken önemli bir unsurdur.
- Kazakistan’da Türkiye çıkışlı ürünlere olan güven duygusu dikkate alına-
rak, pazara kaliteli mal ve hizmet sunulmalıdır. Çeşitli reklam ve tanıtım
araçlarıyla bu algı daha da güçlendirilmeye uygundur.
- Kazakistan’da üst düzey gelir sahibi kesim ile dar gelirli kesim arasında fark
oldukça büyüktür. Piyasa ise genel olarak düşük alım gücüne sahip tüketici-
lerden oluşmaktadır. Buna rağmen kaliteli ürünlere karşı talep vardır.
21. yüzyıl konjonktüründe başarılı olmak isteyen Türkiye’nin, Orta Asya ile
yakın ilişkiler kurması bir gereklilikten öte zorunluluk haline gelmiştir. Orta
Asya ile dil birliği ve din birliği olan, ortak duyguları paylaşan ve daha da
önemlisi tarihi, kültürel köprülerle bağlı olan Türkiye için böyle bir eş güdü-
mün sağlanması, çok daha kolay olarak görülmektedir.
Girişimciler ise bu
süreçteki temel belirleyiciler durumundadır.