bilig, Bahar / 2009, sayı 49
70
girişimciler, aynı zamanda ekonomik ve toplumsal
değişimlerin de öncülüğü-
nü yapmaktadır (Hisrich et al. 1998: 13). Bağımsızlıktan sonra Türkiye ile
Orta Asya Türk Cumhuriyetleri arasında kurulan ve devam ettirilen ilişkilerde
girişimciler büyük paya sahiptirler. Özellikle Kazakistan, sahip olduğu geniş
topraklar, yer altı ve yer üstü kaynaklarıyla, hem kendi vatandaşları için hem
de dünya girişimcileri açısından cazip bir ülke konumuna gelmektedir.
Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinin bağımsızlıklarını kazanmalarından sonra,
ipek yolunun hem bir ticaret yolu hem de tarihsel ve kültürel bir değer olarak
yeniden canlandırılması gündeme gelmiş, bu yol boyunca inşa edilmiş artık
kullanılmayan yapıların yeni işlevler kazandırılarak korunmaları veya yaşa-
tılmaları için çalışmalar başlatılmıştır. Bu ve benzeri yollar tarihte gerçekleş-
tirdikleri misyonları gerçekleştirip günümüzde de girişimcilik açısından önemli
bir yere sahip olacakları şüphesiz bir gerçektir.
3. Girişimcilik Açısından
Kazakistan
Kazakistan, piyasa itibariyle girişimcilik açısından oldukça cazip fırsatlara
sahip bir ülke konumundadır. Bağımsızlıktan sonra dünyayla bütünleşme
yolunda hızla ilerleyen ülke, yabancı sermayeye de kapılarını açmıştır. Türki-
ye ile önemli ticari ilişkileri bulunan Kazakistan gittikçe büyüyen bir ekonomi
görünümündedir. Ülke çağdaş girişimciliğin gereklerine uygun yenilik üreten,
risk alan, fırsat yakalayan ve bunları hayata geçiren girişimciler için, önemli
imkânlar sunmaktadır. Bu imkânları değerlendirebilmenin yolu, Schumpeter
ve Timmons’un çağdaş girişimci tanımlarında vurguladıkları yenilik, dürüst-
lük ve samimiyetten geçmektedir.
3.1. Kazakistan Hakkında
Genel Bilgiler
Türk Cumhuriyetleri arasında en büyük yüzölçümüne sahip ülke olan Kaza-
kistan, coğrafi konum olarak 46 - 87 doğu enlemi ve 40 - 56 kuzey boylamı
arasında yer almaktadır. Orta Asya bozkırlarına yayılmış olan Kazakistan,
SSCB’nin 1990’ların başında dağılmasıyla bağımsızlığına kavuşan Türk dev-
letlerinden sadece bir tanesidir. Ülke, bağımsızlıktan önce SSCB’yi oluşturan
15 cumhuriyet içerisinde kapladığı alan bakımından Rusya’nın ardından
ikinci sırada yer almaktaydı (Uludağ vd. 1990: 252). Yüzölçümü olarak
2.717.300 kilometrekare büyüklüğündeki bir toprak üzerine kurulmuş olan
Kazakistan’ın en büyük kenti yaklaşık 1.176.000 nüfus ile Almatı’dır. Aralık
1997’de ulusal güvenlik tedbirleri kapsamında kabul edilen stratejik bir karar
sonucu, başkent Almatı’dan Astana’ya taşınmıştır.
Ülkenin diğer önemli kent-
Ercan, Gökdeniz,
Girişimciliğin Gelişim Süreci ve Girişimcilik Açısından Kazakistan
71
leri, Çimkent, Türkistan, Taraz, Öskemen, Karaganda, Pavlador, Semey,
Aktobe, Atrav olarak sıralanabilir (Yeni Avrasya Stratejileri: 6).
Nüfusu yaklaşık 15 milyon olan Kazakistan’ın resmi dili Kazak Türkçe’sidir.
Ancak eski rejimin resmi dili olan ve o dönemlerde öğrenilmesi zorunlu tutulan
Rusça, halkın yaklaşık %90’ı tarafından bilinmektedir. Bu dili bilmeyen
%10’luk
kesimin büyük bölümünü ise, yeni nesil Kazak halkı oluşturmaktadır.
Bağımsızlığın kazanılmasından çok kısa bir zaman sonra ülkede, planlı eko-
nomiden piyasa ekonomisine geçiş amacıyla birtakım kapsamlı çalışmalar
başlamıştır. Bu çalışmalar kapsamında tekelciliğin kaldırılması, özelleştirme,
borçların yeniden yapılandırılması, yüksek verimliliğin sağlanması, fiyatların
serbestleştirilmesi ve vergi ıslahı konularında birçok düzenlemeler yapılmıştır.
Buna ek olarak ülkede güvenlik ve değişim merkezi kurulmuş, yatırım kanu-
nu oluşturmuş ve bankacılık sisteminde düzenlemeler yapılmıştır. Bu çalışma-
lar sonucunda Kazakistan’da, serbest ticaretin önündeki birçok engel kaldı-
rılmıştır (UNESCAP 2003: 4).
3.2. Türkiye – Kazakistan Ekonomik İlişkileri
Bağımsızlığını kazandıktan sonra ilk büyük elçiliği açarak, Kazakistan’ı ilk
tanıyan ülke Türkiye’dir. Türkiye tarafından atılan bu önemli adım aynı za-
manda, Türkiye’den ülkeye giden girişimciler tarafından da başarıyla devam
ettirilen soyo-ekonomik ilişkilerin temelini oluşturmuştur. Bugün gelinen
duruma bakıldığında Kazakistan’ın, Türkiye’den Orta Asya’ya giden girişim-
cilerin büyük çoğunluğunu çeken ve gelecek için en büyük potansiyeli arz
eden ülke konumunda olduğu görülmektedir (DEİK 2005: 12).
1990’lı yılların başından itibaren bağımsızlıklarını kazanan Türk Cumhuriyet-
leriyle
olan ilişkiler, yeterli düzeyde olmasa da sürekli artarak devam etmek-
tedir. Bu konuda Kazakistan özeline bakıldığında, öncelikle ikili ilişkilerin
önünü açmaya yönelik birtakım anlaşmalarla, ekonomik, siyasi ve kültürel
ilişkilerin hukuki zemininin hazırlandığı görülmektedir (Sayarı 2007: 5). Ortak
tarih bilinci, ortak kan bağı, din bağı ve kültürel bağların sağladığı temel
üzerine imzalanan çeşitli ekonomik anlaşmalarla, iki ülke arasındaki ilişkiler
daha sağlam bir zemine oturtulmuştur.
bilig, Bahar / 2009, sayı 49
72
Tablo 3:
Türkiye ve Kazakistan Arasında İmzalanan Ekonomik Anlaşmalar
TARİH ANLAŞMA PROTOKOL
TOPLANTI
10.09.1997
Ticari Ekonomik Bilimsel
ve Teknik İşbirliği Anlaş-
ması
02.10.1993
Karma
Ekonomik
Komisyon Kurulmasına
Dair protokol
01.05.1992
Yatırımların Karşılıklı
Teşvik ve Korunması
Anlaşması
15.08.1995
Çifte Vergilendirmeyi
Önleme Anlaşması
22.05.2003
Uzun Vadeli Ekonomik
İşbirliği Anlaşması
08-10.09.1999
Karma Ekonomik
Komisyon Toplantısı
(Ankara)
05-07.06.2001
Karma Ekonomik
Komisyon Toplantısı
(Ankara)
03-04.05.2004
Karma Ekonomik
Komisyon Toplantısı
(Ankara)
24-26.08.2006
Karma Ekonomik
Komisyon Toplantısı
(Astana)
Kaynak: (Yeni Avrasya Stratejileri: 28); (Milletlerarası Anlaşmalar: 2007)’den yararlanılarak
hazırlanmıştır.
Tablo 3’te, Türkiye ve Kazakistan arasındaki ticaretin altyapısını oluşturmak
ve mevcut problemleri çözmek amacıyla imzalanan anlaşma, protokol ve
toplantılar görülmektedir. Karşılıklı ilişkilerin gelişmesinde olumlu etkiye sahip
olan bu tür anlaşmalar sonucunda, Türk Eximbank tarafından Kazakistan’a
2000’li yıllara doğru 240 milyon dolarlık kredi sağlanmıştır. Bu kredi ile ül-
kede, gıda, ilaç, tıbbi cihaz, mobilya,
inşaat malzemesi, telekomünikasyon,
konaklama işletmesi, deri işleme ve giyim gibi birçok sahada yatırım gerçek-
leştirilmiştir (Yeni Avrasya Stratejileri: 27-28).
Kazakistan’da faaliyette bulunan işletmeleri genel olarak üç kısma ayırmak
mümkündür. Bunlardan ilki, yabancıların da yatırım yaptığı stratejik alanlar
olarak kabul edilen enerji, çelik endüstrisi, yapı ve
perakende sektörü, tütün
endüstrisi ve bazı yerel üretim sahalarında yapılan girişimlerdir. İkinci kısım-
da, kısmi özelleştirmenin hâkim olduğu maden ve metal endüstrisindeki yerli
ve yabancı büyük girişimler bulunmaktadır. Üçüncü ve son kısım girişimler