Azərbaycan – Türkiyə münasibətləri II beynəlxalq elmi konfransının materialları
23
Bu arada İlham Aliyev döneminde BM Genel Kurulu’nda ve Avrupa Konseyi Parlamenter Asamblesinde
Ermenistan’ı direkt işgalci devlet olarak nitelendiren kararların alınması son 15 yılda konuya ilişkin olarak
Azerbaycan diplomasisinin en büyük başarısı olarak nitelendirilebilir.
İlham Aliyev, Azerbaycan Milli Güvenlik Belgesi’ne uygun olarak, hem bölgesel, hem de bölgeye ait
olmayan ülkelerle en üst düzeyde ilişkiler kurmaya çalışmıştır. En üst düzey yetkililerin açıklamalarında dış
politikanın temel yönünün Batı`ya entegrasyon olduğu özel olarak vurgulansa da komşularla ilişkilere önem
ve çok yönlülük devam ettirilmiştir[9].
Türkiye ile olan ilişkilere gelince, Haydar Aliyev döneminde ilişkiler inişli çıkışlı bir süreç izlemiştir. İlk yıllar
sıkıntılı olmuştur. Denge politikası oturtulmadan önce, bir ara Türkiye ile ilişkiler gerginleşmiştir. Sonraki
dönemlerde ilişkiler iyiyken bile bazen sıkıntılar ciddi boyutlara ulaşabilmiştir. Fakat İlham Aliyev göreve
geldiğinde artık ilişkiler rayına oturmuştu. Önceki dönemlerde proje olarak düşünülenler bu dönemde artık
uygulamaya geçmiştir[10].
Ankara’ya birçok ziyarette bulunan İlham Aliyev 13-15 Nisan 2004 tarihlerinde Türkiye’ye ilk resmi
ziyaretini gerçekleştirmiştir. Ziyaret sırasında Aliyev, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile bir araya gelmiş,
daha sonra heyetler arası görüşme ve belgelerin imza töreni yapılmıştır. İlham Aliyev Türkiye Başkanı Recep
Tayyip Erdoğan ile baş başa görüşme yapmış, aynı gün Aliyev, Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök ve Dışişleri
Bakanı Abdullah Gül ile görüşmüştür. 14 Nisan 2004’te de İlham Aliyev Ankara Batıkent’te Haydar Aliyev
anısına yaptırılan parkın açılışına katılmış, aynı gün TBMM’yi ziyaret ederek Meclis Başkanıyla baş başa
görüşmüş ve Meclis’te bir konuşma yapmıştır[11].
Aliyev, TBMM Genel Kurulu’nda milletvekillerine yaptığı ve ayakta alkışlanan konuşmasında; TBMM’de
konuşmaktan büyük şeref duyduğunu belirten Aliyev, Ankara’da sürdürdüğü temaslarda, Türkiye ile
Azerbaycan arasındaki kardeşlik ve dostluk ilişkilerinin geliştiğini bir kez daha gördüğünü, Türkiye’yi vatanı
olarak kabul ettiğini, ziyaretinin iki ülke arasındaki ilişkilerinin gelişmesinde önemli rol oynayacağını, ilişkilerin
yeni aşamalar kaydedeceğini, iki ülke arasındaki ilişkilerde Haydar Aliyev’in siyasetine sadık kalacağını, bu
doğrultuda elinden gelen çabayı göstereceğini belirtmiş ve Haydar Aliyev’in “bir millet iki devlet” sözünü
hatırlatmıştır.
Aliyev ayrıca, Azerbaycan’ın bağımsızlığını kazandıktan sonra onu ilk tanıyan ülkenin Türkiye olduğunu,
ondan sonra da Türkiye’nin her zaman Azerbaycan'ın yanında bulunduğunu, buna çok büyük değer
verdiklerini vurgulayarak, “Bizim gücümüz, bizim birliğimizdedir. Türkiye'nin gücü Azerbaycan’ın gücü,
Azerbaycan’ın gücü Türkiye'nin gücüdür.” demiştir. İlham Aliyev’in ''Yaşasın ebedi ve dönmez Türkiye-
Azerbaycan birliği kardeşliği, yaşasın büyük Türkiye Cumhuriyeti'' sözleri ise, milletvekilleri tarafından uzun
süre alkışlanmıştır.
İlham Aliyev Ankara’ya yaptığı ziyarette Azerbaycan’ın dış politikasının ana hatlarını da belirlemiştir.
Ülkesinin bağımsızlığını kazanmasından sonra büyük felaketler yaşadığını, Ermenistan’ın ülkesine yönelik
saldırgan siyasetinin, Azerbaycan topraklarının bir bölümünün işgaliyle sonuçlandığını, Dağlık Karabağ’ın
Azerbaycan toprağı olduğunu ve bundan sonra da öyle olacağını vurgulamıştır. Aliyev, bölgenin daha istikrarlı
ve emniyetli olması, tehlikelerin ortadan kaldırılması için Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki Dağlık Karabağ
sorununun çözüme kavuşması gereğini vurgulamış ve “Azerbaycan devleti adaletlidir ve uluslararası hukuk
normları esasına dayalıdır” demiştir.
Aliyev, Azerbaycan’ın AB ile ilişkilerinin geliştiğini ifade ederek, AB’nin bölgeye olan ilgisinin arttığını,
Azerbaycan’ın da geleceğini Avrupa ile engetrasyonda gördüğünü vurgulamıştır. İlham Aliyev bölge ve geniş
anlamda Avrupa için büyük önem taşıyan Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı'nın hayata geçirilmesinin
”Azerbaycan'ın milli lideri” Haydar Aliyev sayesinde mümkün olduğunu, Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattının
hayalden gerçeği dönüştüğünü, boru hattının bölgeye istikrar, güven, güç getireceğini ve Azerbaycan’ı
Türkiye’ye daha sıkı bağlayacağını, Türkiye ve Azerbaycan’ın dünyadaki durumunun daha da düzeleceğini
vurgulayarak, “Bölgede Türkiye’siz, Azerbaycan’sız tek bir bölgesel işbirliği mümkün değildir” demiştir[12].
14 Nisan 2004’te ayrıca, İlham Aliyev’e Bilkent Üniversitesi Fahri Doktora ve Uluslararası İhsan
Doğramacı Barış Ödülü verilmiştir. Ziyaret çerçevesinde Azerbaycan ve Türkiye arasında ortak bildiri, sivil
havacılık ve kültür alanında işbirliğine ilişkin protokoller ve diğer önemli belgeler imzalanmıştır.
Azərbaycan – Türkiyə münasibətləri II beynəlxalq elmi konfransının materialları
24
Yine, 5-6 Kasım 2008 tarihlerinde Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı İlham Aliyev Türkiye
Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün daveti üzerine resmi ziyaret için tekrar Türkiye’ye gelmiştir. Bu,
İlham Aliyev’in yeniden cumhurbaşkanı seçilmesinden sonra ilk yurtdışı gezisi idi. 5 Kasım’da Çankaya
Köşkü’nde Cumhurbaşkanları İlham Aliyev ve Abdullah Gül baş başa görüşme yapmışlardır. Cumhurbaşkanı
İlham Aliyev, ziyaret sırasında Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde geniş bir konuşma yapmış, Ankara’nın
Batıkent semtinde Haydar Aliyev caddesinin açılışına katılmış, Haydar Aliyev Parkı ve Haydar Aliyev İlkokulunu
ziyaret etmiştir[13].
Görüldüğü gibi Azerbaycan-Türkiye ilişkileri İlham Aliyev döneminde de en öncelikli yön olarak
kalmaktadır. İlham Aliyev konuşmalarında defalarca Haydar Aliyev tarafından dile getirilen “bir millet, iki
devlet” ilkesine sadık olduğunu vurgulamıştır.
İkili ilişkilerde sadece Türkiye-Ermenistan sınırlarının açılacağına dair haberlerden kaynaklanan kısa süreli
ve gayri resmî soğukluk, Başbakan Erdoğan’ın Bakü'yü ziyaret etmesi ve Azerbaycan Milli Meclisi'nde
konuşması ile önemli ölçüde, daha sonraki adımlar ile ise tamamen ortadan kalkmıştır[14].
Öte yandan Türkiye ve Azerbaycan ilişkilerinin 2014’ten bugüne kadarki sürecine baktığımızda politik,
ekonomik ve kültürel kapsamda pozitif bir atmosferin hüküm sürdüğüne şahit oluyoruz. İki taraflı ilişkiler
küresel, ulusal ve bölgesel alanlarda, aynı zamanda mümkün olan tüm çalışma sektörlerinde
sürdürülmektedir.
24 Kasım 2015 tarihinde, Rusya Federasyonu Hava Kuvvetleri’ne ait uçağın sınır ihlali
gerçekleştirmesinden dolayı Türk Hava Kuvvetleri tarafından düşürüldü. 24 Kasım uçak krizi Rusya-Türkiye
ilişkileri açısından kırılma noktası olmuştur. Ancak krizin hemen ardından, baskılarla karşılaşan Türkiye’ye
büyük destek Azerbaycan’dan geldi. Rusya ile yaşanmış malum olayın ardından Moskova, Türkiye’yi açıkça
sıkıştırmayı amaçlıyordu. Bu konuda Rusya Türkiye’ye karşı 6 maddelik, bazı Türk malı ürünlerinin
yasaklanması dâhil bir dizi ekonomik yaptırımlar içeren kararnameyi onayladı. Ancak bunlara rağmen
Azerbaycan devleti 2015 yılının Aralık ayında Türkiye için kapılarını açtı ve Hazar denizi üzerinden Türkiye
TIR’larının Orta Asya’ya (Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan) yüklerini taşıyabilmesi için tüm imkânları sağladı.
Osmanlı döneminde Ermenilerle ilgili yaşanmış 1915 olaylarını Almanya Parlamento’su, 2 Haziran 2016
yılında “soykırım” olarak kabul etti. Kabul edilmiş hemen her tasarıda Osmanlının Ermenilere karşı soykırım
yaptığı gösteriliyor.
Bu karar Azerbaycan devleti tarafından adaletsizlik ve yasadışı olarak değerlendirildi. “Hocalı Katliamı”nı
görmezden geldiği için Almanya haklı bir şekilde Azerbaycan Cumhurbaşkanı tarafından elleştirildi. Böyle bir
kötü günde Türkiye’ye ilk destek yine Azerbaycan’dan geldi. Türkiye Cumhuriyeti başbakanı Binali Yıldırım’ın
Haziran ayında Azerbaycan’a yaptığı seferde, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Türkiye’ye destek
vererek Alman Parlamento’sunun 1915 olaylarını soykırım olarak tanımlamasını kınadı. Azerbaycan
Cumhurbaşkanı İlham Aliyev fikirlerini şu şekilde ifade etti: “Almanya’nın ‘1915’ kararını kınıyoruz. Ermeni
meselesi Almanya için bir bahanedir. Azerbaycan her zaman olduğu gibi Türkiye’nin yanındadır”…
Azerbaycan’ın tepkisi bununla bitmedi. Örneğin, 2016 yılının Haziran ayında Almanya’ya düzenlenen
sefer çerçevesinde, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev Alman Parlamento’sunun soykırım kararına karşı
sert tepki göstererek, ‘Alman Parlamentolararası Dostluk Grubu’ üyeleriyle görüşmeleri iptal etti. Bu
Azerbaycan’ın Türkiye’ye ulusal düzeyde verdiği önemli desteklerden sadece bir tanesidir.
15-16 Temmuz 2016 tarihlerinde gerçekleştirilen askeri darbe teşebbüsüne ilk tepki Azerbaycan Dışişleri
Bakanı Elmar Memmedyarov’dan geldi ve Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile telefon görüşmesi
yaparak darbeyi kınadı.
Türkiye’nin yanında olduklarını duyuran Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı, 16 Temmuz tarihli resmi
açıklamasında 15 Temmuzda yaşananları demokrasi yolu ile seçilmiş, legal hükümete karşı bir darbe olarak
değerlendirdi.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev de Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yazdığı
mektupta yaşananları “dehşet verici cinayet” olarak değerlendirdi. Darbe girişimi Azerbaycan milletvekilleri,
devlet yetkilileri ve Olağanüstü İşler Bakanı Kemaleddin Haydarov tarafından kınandı[15].