BiRİNCİ DÜnya savaşi sirasinda anadolu’nun güney bölgelerinde ermeni Çete faaliyetleri



Yüklə 137,41 Kb.
səhifə2/3
tarix05.02.2018
ölçüsü137,41 Kb.
#24732
1   2   3
59

1916 yılının başlarında Ermeni tehcirinin devam ettiği günlerde bir Ermeni çetesinin Zeytun’da faaliyet gösterdiği tespit edildi.60 Nitekim 14 Ağustos 1916’da 12. Fırka’ya mensupken firar eden İsmail, Mehmet Mustafa oğlu Ahmet ve diğer bir arkadaşı, Süleymanlı Kazası’na iki saat uzaklıkta ormanlık bir alanda yürürlerken 10 kişilik bir eşkıyanın saldırısına uğradılar. Eşkıya, adı geçen kişilerin para ve eşyasını gasp ettikten sonra boğulmaları için boğazlarından iple birbirine bağladıktan sonra kaçarak uzaklaşmış, ancak adı geçen asker firarileri ölmemiş, kendilerine geldikten sonra yürüyerek durumu Süleymanlı Kaymakamlığı’na bildirmişlerdir. Maraş Mutasarrıfı Kemal Bey, Süleymanlı Jandarma Komutanı’nı eşkıyanın takip edilmesi için görevlendirmiştir. Yapılan takibatta yedi eşkıya yakalanmıştır. Bunların verdiği ifadeye göre değişik yerlerden firar eden çok sayıda Ermeni’nin Süleymanlı dağlarında toplandığı anlaşılmış, bunun üzerine Maraş Mutasarrıfı Kemal Bey Dâhiliye Nezareti’ne, firar edenlerin mahalli asayişi bozmasına fırsat vermemek için ya Zeytunluların kendi mahallerinden daha uzak bölgelerden sevk edilmelerini ya da kaçmalarına fırsat verilmemesinin önemini bildirmiştir.61

Ermeniler Zeytun’a yakın yerlerde de çeteler kurdular. Mesela 10 Şubat 1916 tarihinde bir Ermeni çetesi Kayseri’nin Efkere nahiyesinde saklandıkları mağarada suç delilleriyle beraber yakalandı.62

Ermeniler Osmanlı Devleti’nde karışıklık çıkarma emellerinden vazgeçmeyerek Halep’te örgütlendiler. Gasp, katl gibi eylemlerin yanı sıra Osmanlı sınırına tecavüz ve düşman ordusuyla birleşmek amacıyla Halep’te kurdukları silahlı komiteye Halep’te bulunan Ermenilerden sürekli olarak üye kaydedip onları silahlandırdılar. Bu komiteye bağlı olarak faaliyet gösteren 25 kişilik bir kafilenin üyelerinden dokuz eşkıya Maraş’ta yakalandı. Yakalananların verdiği ifadeye göre komitenin üst düzey yöneticileri Halep Ermeni Marhasası Nerses Vartabet, Kazgancı Çarşısı’nda oturan Eczacı Nerses Efendi, Diyarbekrî İsa, Nişan, Muşeg Dikran, tüccardan Kıl Hanı’nda oturan Dikran Müfdikyan, Diyarbakırlı Agop, Sasonlu Muhtar Ohannes ve Şeyh Mahallesi’nden Fırıncı Haço isimli şahıslar olduğu ve bu şahısların örgüte silah ve cephane temin ettikleri belirlendi. Ayrıca komite reisinin Silvanlı İsa olduğu, Marhasa Nerses Efendi’nin de ihtilal heyetine reislik ettiği ve aralıklarla Kürt Dağı’na kuvvet çıkarıp burada kuvvet yığdıktan sonra kendisi de dağa gelerek karşılarına çıkan mahalleri yakıp yıkmayı tasarladığı ortaya çıkarıldı.63

Amanos Dağları menzil hattında çok sayıda, tehcirden kaçan Ermeni ve asker firarisi bulunmaktaydı. Bu kişiler hava değişikliği için memleketlerine gönderilen askerlere saldırarak ellerindeki “tebdil-i heva” evrakını alıp gelip geçen yolcuları taciz etmekteydi.64 Bu tacizlerin artması üzerine Adana Mıntıka Kumandanlığı’nın bölgede yaptığı takibat sonucunda 4 Ekim 1916’da 35 asker firarisi ile iki Ermeni yakalandı. Bunlardan bir Ermeni ile iki asker firarisi, eşkıyanın geri kalanının saklandıkları yeri bildiklerini ve gösterebileceklerini ifade ettiler. Yakalananların tamamı Divan-ı Harb’e sevk edildi.65 Avusturya-Macaristan İmparatorluğu Halep Konsolosu’nun kendi Dışişleri Bakanı Burián’a gönderdiği bir raporda, Halep’te Ermenilerin bir çete oluşturdukları ve Osmanlı askerî üniforması giyerek Avusturya-Macaristan ve Alman konsolosluklarına baskın düzenleyip Osmanlı ülkesinde asayiş ve düzeni bozmayı amaçladıklarının hükûmet tarafından istihbar edilmesiyle 70 komiteci Ermeni’nin Halep’te tutuklandığını bildirdi.66

Niğde civarında faaliyet gösteren bir Ermeni çetesinin şimendifer hattını tahrip etmek amacıyla Adana’ya geçmesi üzerine Adana’daki ilgili birimler buna meydan verilmemesi için uyarılmış ve gerekli tedbirlerin alınması istenmiştir.67Bunun üzerine hemen 45 kişilik bir kuvvet sevk edilmiş, eşkıyanın geri çekilme ihtimaline karşı Kızıldağ Kayışlı Nahiyesi çevrildi. 28 kişilik bir kuvvet de Pozantı’ya sevk edildi. Eşkıyanın başında Beyoğlu Komiserliği’nden atılmış Topal Agop olduğu belirlendi.68

Dördüncü Ordu Komutanı Ahmet Cemal Paşa, İslâhiye dolaylarında Ermeni çetelerini takip etmekle 44. Fırka Komutanı ve çetenin yakın olduğu yerlerdeki zabit kumandanlarını görevlendirerek 40 kişilik iki müfreze teşkil edilmesini ve jandarma kuvvetlerinin de desteğiyle çetenin derhal yakalanmasını emretti.69 Öte yandan İslâhiye’ye iki müfrezenin komutanı olarak gönderilen Mülazım-ı Evvel Kemal Efendi’nin hazırladığı rapor, 44. Fırka Kumandanı tarafından 15 Ocak 1917’de 12.Kolordu Komutanlığı’na ulaştırıldı. Bu rapora göre; silahlı bir eşkıya çetesi olmamakla beraber gündüzleri iş başında olan, inşaatlarda amelelik eden Ermenilerden bazılarının geceleri gündüz sakladıkları silahlarını alarak eşkıyalık yaptıklarını, hatta bu durumun bölge halkı tarafından da bilindiğini, bu kişilerin tamamının elinde inşaat işçisi olduklarına dair İnşaat Müfettişi Fuat Ziya Bey’in imzasını taşıyan belgeleri olduğunu, bu durumda bu şahısların tutuklanmalarının mümkün olmadığını, ancak çok büyük bir gözetim altında tutulmaları halinde eşkıyalık etmelerinin önüne geçilebileceği bildirilmekteydi.70

Yetkilileri en çok endişelendiren konu, eşkıyanın arazi şartları çok ağır olan Zeytun’a kaçma ihtimaliydi. Bu yüzden tedbirler alınarak eşkıyanın Zeytun’a geçmesinin önüne geçildiyse de71 eşkıya Maraş tarafına yöneldi. Eşkıyanın etkisiz hale getirilmesi için Maraş 1. Taburu takviye birlik olarak bölgeye sevk edildi.72Ancak bu taburda salgın hastalık baş göstermesi ve askerlerin çok yorgun olması yüzünden beklenen destek alınamadı. Dolayısıyla salgın hastalık tehdidi altındaki asker eşkıya takibinde zorluklar yaşadı.73

İslâhiye’de çetenin ele geçirilmesi için bizzat çalışmalar yapan Adana Jandarma Alay Komutanı 10 Şubat 1917’de çektiği telgrafta, ele geçirilen çete üyelerinin evvelce sürgün edilmiş Ermenilerden olduğu, geri kalanlarla onlara silah temin edenlerin yakalanması için Cebel-i Bereket Mutasarrıfı ile birlikte takibata devam edileceğini bildirdi.74 10 Şubat 1917 tarihli ve Adana Jandarma Alayından Umum Jandarma Kumandanlığına gönderilen şifre telgrafta; İslâhiye’nin Şıhlı Köyü civarında 1 Şubat 1917 günü 32 Ermeni çetesiyle çatışmaya girildiği, dört şehit ve bir yaralı verildiği, Ermeni eşkıyanın arazinin sarplığından faydalanıp kaçtığı, 5 Şubat 1917 günü yeniden çatışma olduğu, eşkıyadan ikisinin ölü, birinin yaralı olarak ele geçirildiği, ayrıca üç şehit daha verildiği, eşkıyanın Antep tarafına kaçtığı, fesatçıların firarlarına meydan vermemek ve karşı harekât icra edilmek üzere İslâhiye’de bulunan tabur emrine ivedi olarak yeni kuvvet gönderilmesi gerektiği arz olunmuştur.75Buna rağmen 8 Mart 1917’de Halep’ten sızarak İslâhiye ve Bahçe kazalarının Maraş’a sınır olan dağlarında Sivaslı Manok adındaki şaki, etrafına topladığı 60 kadar jandarma elbiseli silahlı eşkıya ile birlikte civardaki köylere saldırarak köylülerin bir kısmını öldürdü bir kısmını da yaraladı.76

Ne kadar takip edilirse edilsin Ermeni çetelerinin Anadolu ile Suriye’nin bağlantısının sağlandığı bölgedeki faaliyetlerinin önüne geçilemiyordu. Adana Valisinin 12. Kolordu Komutanlığı’na 3 Kasım 1917’de bildirdiğine göre 20 kişilik bir Ermeni çetesi demiryolu, tüneller ve diğer önemli yerlere saldırmak amacıyla Adana sınırlarına girmiş, iki-üç gün evvel 32 silahlı kişi Kamışlı’nın İşçi Bekirli? Köyünü basmış, önceki gün Pozantı’nın ormanlık bölgesinde 15 silahlı şahsın dolaştığı görülmüş, eşkıyanın yakalanması için hemen harekete geçilse de yeterli jandarma kuvveti temin edilemediğinden başarılı olunamamıştır.77 Aynı çete on gün kadar sonra Kamışlı Nahiyesi’ne baskın düzenleyerek bazı evleri yaktı.78

Ermeni çeteleri erzak ihtiyaçlarını Müslüman köylerine baskınlar yaparak karşılamaktaydı. Maraş’ta teşekkül ettikten sonra Maraş ve Maraş dışında faaliyet gösteren bir Ermeni çetesi 1918 yılının Haziran ayında İslâhiye’ye bağlı Yanık Köyü’ne 70 kişilik bir grupla baskın yaparak erzak ve hayvan gasp ettikten sonra kaçmayı başarmış, eşkıyanın takibi için jandarma ve askeriyeden müfrezeler çıkarılmıştır.79 22 Haziran 1918’de İslâhiye’ye dokuz saat mesafede bulunan Hacılar ve ..?.. köyleri civarında 40 kişilik bir Ermeni çetesi pusuya düşürdükleri yedi jandarmayı, ertesi gün de Sabunsuyu mevkiinde dördü ahaliden ve ikisi jandarmadan olmak üzere altı kişiyi katletti.80Temmuz ayı başlarında da 44.Tümen mıntıkasında bir asker kaçağının takibi için görevlendirilen bir onbaşı ile iki er, İslâhiye yakınlarında İntelli denilen bölgede Zincirli ve Süleymanağa köyleri arasındaki sazlıkta Ermeni çeteleri tarafından şehit edildi. Olayın demiryolu hattının çok yakınındaki dağlık bölgede meydana gelmesi, üstelik eşkıyanın izini hemen kaybettirmeyi başarması akla demiryolunda çalışan işçi ve hizmetlilerin çete oluşturduğu fikrini getirmekteydi. Bu nedenle 12. Kolordu tarafından oluşturulacak bir müfrezenin Adana jandarma müfrezesiyle beraber İslahiye-Osmaniye demiryolu hattı tarafındaki Cebel-i Bereket Mutasarrıflığı bölgesini iyice tarayarak suçluları yakalayıp cezalandırılması kararı verildi.81

Eşkıyanın yakalanması için bölgeye 6 Ağustos 1918’de takviye kuvvetler gönderildi.82 Çeteler yakalanamayınca 12 Ağustos 1918’de 10. Depo Alay Komutanlığı’na bağlı iki tabur, Ermeni çetelerini yakalamak üzere görevlendirildi.83

Ermeni çetelerinin birbirleriyle koordineli bir şekilde faaliyet göstermesi üzerine Dâhiliye Nezareti harekete geçerek 7 Kasım 1918’de bir talimatname yayınladı. Buna göre liva jandarma mevcutlarından bir kısmı başka hizmetlerden muaf tutularak inzibat işlerinde istihdam edilmek üzere müfrezeler oluşturulmaya başlandı. Ayrıca daha önceden çetelerin takip edilmesiyle görevlendirilmiş olan asker müfrezelerinin de yeterli olmaması nedeniyle kuvvetlendirilmesi ve askerlerle jandarmanın birlikte hareket etmesi için gerekenlerin yapılmasına ilişkin emirlerin verilmesi hususu Maraş Mutasarrıfı Ata Bey tarafından İkinci Ordu Kumandanlığı’na bildirildi.84 Maraş Mutasarrıfı’nın bu isteği ilgili makamca derhal cevaplandırılarak Ermeni çetelerinin takibi için jandarmadan kuvvet oluşturulması çalışmalarına derhal başlandı.85Ayrıca jandarma haricinde otuzar kişiden oluşan iki Nizamiye müfrezesi de İslâhiye’deki Ermeni çetesinin takibiyle görevlendirildi.86
Çetelerin İhtiyaçlarını Temin Etme Yolları

Daha önce sürgün edilen Ermeniler bulundukları yerlerden kaçarak Halep’e gelmekte ve burada Amanos dağları, İslâhiye, Pazarcık, Kilis, Maraş ve Zeytun havalisinde bağımsız devlet kurmak amacıyla oluşturulan teşkilata katılarak amaçlarına ulaşıncaya kadar eylemlerini devam ettirmek niyetindeydiler. Bunun için Amanos dağları, İslâhiye, Pazarcık, Kilis, Maraş ve Zeytun havalisinde her türlü tahribatı yapmaya çalışıyorlardı. Dağa çıkan Ermenilere her türlü malzemeyi temin edip ellerine ulaştırdıklarından şüphelenilen Halep Şimendifer Merkez Müdürü Mihnas, İstanbul’da oturan Basmacıyan, yine İstanbul’da oturan ve işletme şirketi kasadarı olan Papasyan, Halep istasyon telgraf memurlarından Maraşlı Karamanyan, diğer telgrafçı Balabanyan ve tüccar Tuma kardeşler hakkında gizlice ve çok dikkat edilerek tahkikat yapılması Halep Valiliği’ne emredildi.87 Çünkü çeşitli yollarla tedarik edilen silah, cephane ve erzak farklı kişiler tarafından adı geçenlere teslim edilmekte ve böylece söz konusu eşya hiçbir denetime tabi tutulmadan İslâhiye’ye sevk edilip Alis Efendi vasıtasıyla dağıtılmaktaydı. Üstelik bu sevkıyat Şimendifer Başmüdürü Alman milletinden İsviçreli Şoven Donrer’in bilgisi dâhilinde yapılmaktaydı.88 Ermeni çetelerinin silah temin ettikleri tek yol bu değildi. Çeteler, Osmanlı Hükûmeti’nin Bahçe ve Meydan-ı Ekber istasyonlarından asker için sevk ettiği silah ve cephaneden bir kısmını aşırıp trenlerle İslâhiye’ye yollamaktaydı. Bu nakliyat makinist Hayik, Sivaslı makinist Vahan ve ateşçi Arakil aracılığıyla kolaylıkla yapılıyordu. Bazen de ekmek çuvallarının altına gizlenen silah ve cephane, İslâhiye’ye götürüldükten sonra ambar memuru Küpeli Anastas tarafından saklanmaktaydı.

Cephane nakliyatı yapılan bir diğer yol ise, bölgede Tahta Köprü ile Aran arasında İspalya şosesinde ateşçilik yapan Hasanbeyli Tarakçı oğlu İjbik? ile Ayranağa-İslâhiye arasında işleyen Balast treninde Şukka treninin mıntıkasını belirleyen Kartallı Balanyan’ın temin ettikleri silah ve cephaneyi Bahçe İstasyon müdürü ile tutuklu bulunan eski İslâhiye İstasyon müdürüne teslim etmesiydi. Bu faaliyetten Yarbaş İstasyonu’nda telgrafçı olan Ceridyan’ın da haberi vardı. Önce Meydan-ı Ekbez İstasyonu’nda daha sonra Tahta Köprü’de dolaşan Hasanbeyli Marko oğlu Foça, Meydan-ı Ekbez İstasyonu’nda demircilik yapan Hasanbeyli Artin oğlu Agop önceleri eşkıya arasında iken ayrılarak şirkette işe girmişler ve silah ve cephane tedariki ile görevlendirilmişlerdir.

Halep ve Bahçe taraflarında eşkıyanın çeşitli yollarla temin ettiği bu silahların İslâhiye’ye nakledilmesinden İslâhiye Kumandanının da haberdar olduğu istihbar edilmekteydi. Buna göre silah ve cephane İstasyon Kumandanı namına bakkallık eden İsmail Çavuş’un dükkânında bekletilmekteydi. Çoğu zaman İslâhiye İstasyonu’nda kalan silah ve cephaneyi, eski istasyon müdürü Sabit Alis, istasyonda sevk memurluğu yapan Rupen, makasçı Şükrü Osman ve daima yanında bulunan Mehmet Ali Çavuş birlikte gizlice sevk ederek beş altın liraya köylerde satmakta ve parayı kendi aralarında paylaşmaktaydı.

Çetelerin takip edilmesiyle Amanos Dağları, İslâhiye, Pazarcık, Kilis, Maraş ve Zeytun havalisinde her türlü tahribatı yapmalarından dolayı evvelce sürgüne gönderilen ancak bir kısmının kaçtığı anlaşılan Ermenilerin yakalanması suretiyle çetelerin dağıtılması amaçlanmaktaydı. Bu amaca ulaşmak isteyen Başkumandanlık adı geçen tüm şahısların tutuklanarak gerekli işlemlerin yapılmasını emretti.89

Öte yandan daha önce tutuklanan, Papasyan, Basmacıyan ve Merkez Başmüdürü Şondermaher’in eşkıyaya sevk ettiği cephaneyi Almanlardan temin ettikleri 44. Fırka Kumandanlığı tarafından tespit edildi ve adı geçenlerle birlikte onlara yardım eden bazı kişilerin tutuklanmalarına karar verildi.90Bu kişiler Divan-ı Harb’e sevk edildi91 ve Yüzbaşı Cemal Efendi yargılamaları takip etmekle görevlendirildi.92

İslâhiye Çamlık ormanında bulunan eşkıyaya yardım edenlerin tutuklanmasıyla erzak sıkıntısı çekmeye başlayan eşkıya başka bölgelere yöneldi. Sayıları 40 civarında olan eşkıya grubunun Kilis civarına gidip erzak toplamaya çalıştığı ve ayrıca sayısı belli olmayan başka bir grubun da Hodi Dağı civarında dolaştığının belirlendiği, eşkıyanın kaçmasını önlemek ve kendi mıntıkalarına sokmamak için Gâvur Dağı, Pazarcık ve Antep’te tedbirlerin artırılması istendi.93

Ermeni çeteleriyle mücadelede, bir taraftan da eşkıyaya yardım ve yataklık ettikleri belirlenenler tutuklandı veya mıntıka dışına sürgün edildi. Mesela Haruniye’deki Alman mektebinde öğretmenlik yapan beş Ermeni ile Haruniye’de demircilikle uğraşan Molkan’ın eşkıyaya yardım etmeleri sebebiyle bölge dışına sürülmeleri eşkıyayı takip etmekle görevlendirilmiş 44. Fırka Kumandanlığı’nca uygun görülmüştür.94
Sonuç:

Osmanlı Devleti tarafından tehcir kararının alınması ve bu kararın uygulanması esnasında bazı bölgelerde Ermeni isyanları çıktı. Bu isyanların en önemli ortak özelliği, Ermenilerin göç etmelerinin istendiği Anadolu ile göçün yapıldığı Suriye’nin birleşme noktaları denilebilecek Fındıcak(Maraş), Musa Dağı(Antakya) ve Urfa’da çıkmasıdır. Bu ayaklanmalarda kullanılan silahların sayı ve niteliği de bazı sonuçlar ortaya koymaktadır: Buna göre ilk sonuç, asilerin İtilaf Devletleri tarafından yönlendirilmiş olma ihtimalidir. Nitekim isyanlarda kullanılan silahların bir kısmı döneminin en gelişmiş silahlarıdır. Bu ihtimali güçlendiren diğer faktörler, asilerin yabancı devletlerin temsilcileriyle olan irtibatlarının Osmanlı istihbarat birimlerince tespit edilmesi ve Musa Dağı’nda toplanıp isyan eden Ermenilerin adeta görevlerini tamamlamalarının ardından yabancı kruvazörlerce kurtarılmasıdır. İkinci sonuç ise Osmanlı Devleti’nin Ermenilerin elindeki silahları toplama gayretlerine rağmen bu konuda başarısız olduğudur.

İsyanlara katılanların sayısının çokluğu da kayda değerdir. Zira Osmanlı Devleti, isyan bölgelerine muharip güçler sevk etmek zorunda kalmış, isyanlar ancak bundan sonra bastırılabilmiştir. İsyanlar bastırılabilse bile isyanın elebaşları kaçmayı başarabilmiş, bu da bölgede çete faaliyetlerinin süreklilik göstermesine sebep olmuştur. Bunun yanı sıra tehcirden kaçmayı başarabilenlerle bazı asker firarilerinin çetelere katılması onların hem güçlerini artırmış hem de faaliyet alanlarının genişlemesine sebep olmuştur. Bu çeteler Müslüman köylerine baskınlar yapıp katl, gasp ve yağmalamalarda bulunarak Osmanlı sınırını taciz etmişler ve düşman ordusuna içerden destek vermişlerdir.

Çetelerin faaliyetleri tüm gayretlere rağmen dağlık bir bölgede faaliyet göstermeleri ve onları takip eden birliklerin sayıca azlığı nedeniyle engellenemedi. Eşkıyaya demiryolu hattında çalışan Ermeniler ve bazı yabancılar silah, cephane ve yiyecek temin etmekteydi. Bunlardan tespit edilebilenler Divan-ı Harbe sevk edilerek yargılandılar ve hak ettikleri cezalara çarptırıldılar.

Kaynakça
Arşiv Belgeleri

Başbakanlık Osmanlı Arşivi

Dâhiliye Nezareti Şifre Kalemi Evrakı(DH.ŞFR):

DH. ŞFR., 54A/220.



DH.ŞFR., 62/257(24 Mart 1332/6 Nisan 1916).

DH.ŞFR., 62/57(6 Mart 1332/19 Mart 1916).

DH.ŞFR., 63/175(20 Nisan 1332/3 Mayıs 1916).

DH.ŞFR., 63/194(21 Nisan 1332/4 Mayıs 1916).

DH. ŞFR. 63/263(27 Nisan 1332/10 Mayıs 1916).

DH. ŞFR. 63/282(28 Nisan 1332/11 Mayıs 1916).

Dâhiliye Nezareti Emniyet-i Umumiye Müdüriyeti 2.Şube Evrakı:

BOA. DH.EUM.2.Şb., 14/48.

BOA. DH. EUM. 2.Şb., 21/7.

BOA. DH. EUM. 2. Şb., 26/40.

BOA. DH. EUM. 2.Şb., 55/24.

BOA. DH.EUM.2.Şb., 71/37.


Genelkurmay Başkanlığı Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Arşivi:

ATASE, Birinci Dünya Harbi (BDH), Klasör (Kl.) 13, Dosya (Dos.) 1049–63, Fhrist (Fh.) 11.

ATASE, BDH, Kl.4214, Dos.195–57, Fh.1.

ATASE, BDH, Kl.4214, Dos.195–57, Fh.1–8.

ATASE, BDH, Kl.4218, Dos. 193–67, Fh.1–6.

ATASE, BDH, Kl.4218, Dos. 193–67, Fh.1–2.

ATASE, BDH, Kl.4214, Dos. 195–57, Fh.2.

ATASE, BDH, Kl.4214, Dos. 195–57, Fh.2–5.

ATASE, BDH, Kl.2702, Dos. 130A–303, Fh. 011.

ATASE, BDH, Kl.2702, Dos. 130A–303, Fh.012, 012–01.

ATASE, BDH, Kl.2702, Dos. 130A–303, Fh. 012, 02.

ATASE, BDH, Kl.2702, Dos. 130A–303, Fh.13.



ATASE, BDH, Kl. 4223, Dos.81–84, Fh.1.

ATASE, BDH, Kl.4218, Dos. 193–67, Fh.1.

ATASE, BDH, Kl.4218, Dos. 193–67, Fh.1–14.

ATASE, BDH, Kl.2688, Dos.130–247, Fh.2, 2–1.

ATASE, BDH, Kl.2688, Dos.130-247, Fh..14.

ATASE, BDH, Kl.2702, Dos.130A-303, Fh..001.

ATASE, BDH, Kl.2702, Dos. 130A–303, Fh.009,01.

ATASE, BDH, Kl.2702, Dos. 130A–303, Fh.009,02.

ATASE, BDH, Kl.4214, Dos. 195–57, Fh.2-2.

ATASE, BDH, Kl.2702, Dos.130A-303, Fh..3-4.

ATASE, BDH, Kl.2702, Dos. 130A–303, Fh.3–4, 5, 6, 7, 8.

ATASE, BDH, Kl.2722, Dos. 133–51, Fh.003–37.

ATASE, BDH, Kl.2688, Dos. 39–243, Fh.003–03.

ATASE, BDH, Kl.2722, Dos. 133–51, Fh.003–40.

ATASE, BDH, Kl.2688, Dos. 39–243, Fh.003–13.

ATASE, BDH, Kl.2702, Dos. 130A–303, Fh. 011, 02.


Araştırma ve Tetkik Eserler

Abraham Hartunnian, Neither to Laugh nor to Weep a Memoir of the Armenian Genocide, translated from the original Armenian manuscripts by Hartunian, Vartan, Boston, Beacon Pres, 1968.

Ahmet Eyicil, Osmanlı’nın Son Döneminde Maraş’ta Ermeni Siyasi Faaliyetleri, Ankara, Gün Yayıncılık, 1999.

Arşiv Belgeleriyle Ermeni Faaliyetleri 1914-1918, cilt I, Ankara, Genelkurmay Başkanlığı ATASE ve Genelkurmay Denetleme Başkanlığı Yay., 2005.

Arşiv Belgeleriyle Ermeni Faaliyetleri 1914–1918, cilt II, Ankara, Genelkurmay Basımevi, 2005, s.268.

Artem Ohandjanian, Österreich-Armenien Faksimilesammlung diplomatischer Aktenstücke 1877–1936, Wien, 1995.

Askeri Tarih Belgeleri Dergisi, Sayı 81 (Aralık 1982), s.196.

Askeri Tarih Belgeleri Dergisi, Sayı 86 (Nisan 1987).

Cemal Paşa, Hatırât, haz. Metin Martı, İstanbul, Arma Yay, 1996.

Donald Bloxham, The Great Game of Genocide Imperialism, Nationalism, and the Destruction of the Ottoman Armenians, New York, Oxford University Press, 2007.

Ermeni Komitelerinin A’mal ve Harekât-ı İhtilâliyyesi, Haz. H.Erdoğan Cengiz, Ankara, 1983.

Ermeniler, Sürgün ve Göç, Hikmet Özdemir, Kemal Çiçek, Ömer Turan, Ramazan Çalık, Yusuf Halaçoğlu, Ankara, TTK Yay., 2004.

Guenter Lewy, The Armenian Massacres in Ottoman Turkey: a Disputed Genocide, Salt Lake City, The University of Utah Press, 2005.

Halil Aytekin, Kıbrıs’ta Monarga (Boğaztepe) Ermeni Lejyonu Kampı, Ankara, TTK Yay, 2000.

Hasan Dilan, Fransız Diplomatik Belgelerinde Ermeni Olayları, cilt I, II, Ankara, TTK Yay, 2005.

Hovannisian, Richard G., Armenia on the Road to Independence 1918, California, University of California Press, 1967.

James Bryce-Arnold Toynbee, Osmanlı İmparatorluğu’nda Ermenilere Yönelik Muamele 1915-1916, çev. Attila Tuygan-Jülide Değirmenciler, cilt 2, İstanbul, Pencere Yay., 2006.

Joseph Pomiankowski, Osmanlı İmparatorluğu’nun Çöküşü 1914–1918 1. Dünya Savaşı, çev. Kemal Turan, İstanbul, Kayıhan Yay, 2003.

Kemal Çiçek, Ermenilerin Zorunlu Göçü, Ankara, TTK, 2005.

Nejla Günay, “Kıbrıs’ın İngiliz İdaresine Bırakılması ve Bunun Anadolu’da Çıkan Ermeni Olaylarına Etkisi”, Gazi Akademik Bakış Dergisi, cilt 1, sayı 1, Kış 2007.

Osmanlı Belgelerinde Ermenilerin Sevk ve İskanı, Ankara, Başbakanlık Osmanlı Arşivi Yay., 2007.

Salahi Sonyel, The Great War and the Tragedy of Anatolia, Ankara, TTK Yay, 2001.

Stanley E. Kerr, The Lions of Marash, Albany, State University of New York Press, 1973.

Stefanos Yerasimus, “Birinci Dünya Savaşı ve Ermeni Sorunu”, 1915’te Ne Oldu?, haz. Sefa Kaplan, 2.baskı, İstanbul, 2005.

Süleyman Beyoğlu, “Fahreddin Paşa’nın Ermeni Meselesi’ndeki Rolü”, Tarihi Gerçekler ve Bilimin Işığında Ermeni Sorunu, Ed. Bülent Bakar vd, İstanbul, IQ Yay., 2007.

Türk- Ermeni İhtilafı Makaleler, Ed. Hikmet Özdemir, Ankara, TBMM Yay., 2007, s.194.

EKLER


Ek 1: Maraş’ta Yakalanan Panos oğlu Kazor’un İfadesi (DH. EUM. 2.Şb., 71/37).

Ek 2: 1 Ağustos 1915’te Fındıcak’a Yapılan Taarruzun Krokisi (DH. EUM. 71/37).

Yüklə 137,41 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə