GÜLDEN BÜLBÜLLERE 4 - www.gonullersultani.net
81
Fiiliyatı elinde, ameliyesi elinde, hal iradesinin dışında. Onu biz
bilemeyiz, anlayamayız.
Yalnız bileceğimiz şu ki; insanlarda kabız hali var, basıt hali var.
Bu hal sahibinden, rabıtadan tecelli ediyor. Müridin hali rabıtadan
tecelli eder. Müridin gönlüne gelen şey haldir. Gördükleri şey
haldir. Rüya görse veya bir uyur uyanık ne görse haldir. Bu
rabıtadan tecelli eder.
Ama fiiliyatı elinde, iradesinde. Ameli de elinde.
Ameli ne? Ameli: İbadeti ve tarikattan almış olduğu hizmeti.
Bunları yapıp işleyecek, bunlarda eksiklik bırakmayacak.
Fiiliyatı da;
hareketi, yaşantısı, sözleri, işleridir.
Bunları da şeriat terazisi elinde, onunla tartacak. Eğer söylemiş
olduğu söz, Kitap’a, Sünnet’e uygunsa söylesin. Düşünsün, baksın,
sözleri uygun mu değil mi? Uygunsa söyler, uygun değilse
söylemez. Sözlerini ve işlerini kitaba, sünnete tatbik edecek.
Oturması, kalkması, yemesi, içmesi, alması vermesi, giyinmesi
bunları hep şeriata tatbik edecek. Fiiliyatı da budur.
Hal deyince; iradesinin dışında, onun kalbinde, gönlünde tecelli
eden hallerdir.
Müridin bazı zamanları olur ki, çok sıkıntılı olur. Kalbi sıkılır,
bunalır efendim. Her şeyi çok düşünür, çok vesveseli olur, vesvese
onun gönlüne gelir. Fakat ister ki onları atsın, atamaz, ama bu işte
cihattır, atacak. Atmaya çalışacak, bu cihattır.
O basıt hali geldiği zamanda, gönlünde böyle bir aşk, şevk,
muhabbet var. Hiçbir şeyi dert etmiyor. Daralmıyor, sıkılmıyor.
Sanki dünyalar onunmuş.
Kabız halinde de öyle zararlı çıkıyor ki, insanları kusurlu görüyor,
insanların ayıplarını araştırıyor. Şu ayıp var, bu ayıp var.
Ama basıt halinde öyle değil, insanları hoş görüyor. İnsanların
sözleri, hareketleri onun hoşuna gidiyor, nasıl olursa olsun, nasıl
söylerse söylesinler. Bu ehl-i zakire, Ehl-i Zikir kim? Zikir
yapandır.