Büyük Tasarım



Yüklə 2,44 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə32/42
tarix30.04.2018
ölçüsü2,44 Kb.
#40546
1   ...   28   29   30   31   32   33   34   35   ...   42

117
mekten  kurtulurlar.  Sürekli  artan  bir  hızla  genişlemeyi  sürdürür­
ler  ve  görebildiğimiz  fokurdamayı  oluştururlar.  Bu  durum  her  an 
artan  hızla  genişlemeye  başlayan  evrenlere,  yani  şişme  dönemin­
deki evrenlere karşılık gelir.
Daha  önce  de  belirttiğimiz  gibi,  şişmenin  neden  olduğu  geniş­
leme  her  yerde  birörnek  olmayabilir.  Geçmişler  toplamında  yal­
nızca  bir  adet  tamamen  birörnek  ve  düzenli  geçmiş  vardır  ve  bu 
en  büyük  olasılığa  sahiptir;  ancak  azıcık  düzensiz  olan  pek  çok 
farklı  geçmiş  de  neredeyse  o  kadar  yüksek  olasılığa  sahiptir.  İşte 
şişme  kuramının,  CMBR’de  gözlemlediğimiz  küçük  ısı  farklılıkla­
rıyla  ilgili  olarak,  erken  evrenin  muhtemelen  birörnek  olmadığı­
nı  öngörmesinin  nedeni  budur.  Erken  evrendeki  düzensizlik  bi­
zim  şansımızdır.  Neden?  Sütünüzün  üstünde  kaymak  istemiyor­
sanız  homojenlik  iyi  bir  şeydir,  ama  birörnek  evren,  sıkıcı  bir  ev­
rendir.  Erken  evrendeki  düzensizlik  önemlidir,  çünkü  bazı  bölge­
ler  diğerlerine  göre  biraz  daha  yoğun  olduğunda,  fazladan  yoğun­
luğun  çekimsel  gücü,  çevresine  göre  genişlemeyi  yavaşlatacaktır. 
Kütleçekim  kuvveti  yavaşça  maddeyi  bir  araya  getirecek,  sonun­
da  galaksileri  ve  yıldızları  oluşturmak  üzere  çökecek  ve  bu  da  ge­
zegenlerin  ve  onların  en  azından  birinde  insanların  var  olmasına 
olanak  tanıyacaktır.  Bu  yüzden  gökyüzünün  mikrodalga  haritası­
na  dikkatle  bakın.  Evrendeki  tüm  oluşumların  kopyasıdır.  Bizler 
erken  evrendeki  kuantum  dalgalanmalarının  ürünleriyiz.  Dindar 
biri Tanrı'nın gerçekten zar attığını söyleyebilir.*
Bu  düşünce  bizi  alışıldık  kavramlardan  tümüyle  farklı  bir  ev­
ren  görüşüne  götürür  ve  evrenin  geçmişiyle  ilgili  düşünce  biçi­
mimizi  değiştirmemizi  gerektirir.  Kozmolojide  öngörülerde  bu­
lunabilmek  için  erken  evrenin  farklı  evrelerinin  olasılıklarını 
şimdiki  zamanda  hesaplamamız  gerekir.  Fizikte  normal  olarak 
bir  sistem  için  bir  başlangıç  evresi  varsayılır  ve  uygun  matema­
tiksel  denklemler  kullanılarak  ileri  gidilir.  Sistemin  verili  zaman­
daki  durumuna  göre,  daha  sonraki  zamanda  farklı  bir  durumda 
olma  olasılığı  hesaplanmaya  çalışılır.  Kozmolojideki  olağan  var­
sayım,  evrenin  tek  bir  tanımlı  geçmişe  sahip  olduğudur.  Fizik 
yasaları  kullanılarak  bu  geçmişin  zaman  içinde  nasıl  gelişece­
ği  hesaplanabilir.  Biz  buna  kozmolojiye  “aşağıdan  yukarı”  yak­
laşım  diyoruz.  Ancak  evrenin,  Feynman’ın  geçmişler  toplamı  ku­
ramında  açıklanan  kuantum  doğasını  hesaba  kattığımızda,  evre­
nin  bugüne  özgü  durumuna  gelme  olasılığının  büyüklüğü,  bütün
*  Einstein'ın  evrenin  rastlantısal  bir  şekilde  oluşmasının  mümkün  olmadığını  iddia  eden  "Tanrı  zar  at­
maz" sözüne gönderme yapılıyor. (ç.n.)


118
geçmişlerin  katkılarının  toplamıyla  olmuştur;  bu  durum  sınırsız­
lık  koşuluna  uygundur  ve  söz  konusu  durumda  sona  ermiştir. 
Bir  başka  deyişle  kozmolojide  evrenin  geçmişi  aşağıdan  yuka­
rı  doğru  izlenemez,  çünkü  bu  yaklaşım  iyi  tanımlanmış  bir  baş­
langıcı  ve  gelişimi  olan  tek  bir  geçmiş  olduğunu  varsayar.  Tersi­
ne,  geçmişler  yukarıdan  aşağı,  şimdiki  zamandan  geçmişe  doğ­
ru  izlenmelidir.  Bazı  geçmişler  diğerlerine  göre  daha  olasıdır  ve 
evrenin  yaratılışı  ile  başlayıp  İncelenmekte  olan  durumla  sonuç­
lanan  tek  bir  geçmiş,  toplama  egemen  olacaktır.  Ancak  şimdi­
ki  zamandaki  evrenin  farklı  olası  durumları  için  farklı  geçmiş­
ler  olacaktır.  Bu  bizi  tamamen  farklı  bir  kozmoloji  anlayışına, 
sebep  ve  sonuç  ilişkisine  götürür.  Feynman’ın  toplamına  katkı­
da  bulunan  geçmişler  bağımsız  olarak  var  olmazlar,  ölçülmekte 
olan  şeye  bağlıdırlar.  Geçmişi  gözlemlerimizle  biz  yaratırız,  geç­
miş bizi yaratmaz.
Evrenin  tek,  gözlemciden  bağımsız  bir  geçmişi  olmadığı  dü­
şüncesi  bildiğimiz  bazı  gerçeklerle  çatışıyormuş  gibi  görünebilir. 
Ay’ın  rokfor  peynirinden  yapıldığı  bir  geçmiş  olabilir.  Ancak  göz­
lemlerimize  göre  -fareler  için  kötü  haber-  Ay  peynirden  yapılmış 
değil.  Yine  de  Ay’ın  peynirden  yapılmış  olduğu  geçmişler  evreni­
mizin şimdiki durumuna katkıda bulunmasa da, başka durumlara 
katkısı olabilir. Bu bilimkurgu gibi gelebilir, ama değildir.
Yukarıdan  aşağı  yaklaşımının  önemli  çıkarımı,  doğanın  gözle 
görülür  yasalarının  evrenin  geçmişine  dayanmasıdır.  Pek  çok  bi­
lim  insanı  bu  yasaları  ve  doğanın  fiziksel  değişmezlerini  -elekt­
ronun  kütlesi  veya  uzay-zamanın  boyutsallığı  gibi-  açıklayan  tek 
bir  kuram  olduğuna  inanır.  Ancak  yukarıdan  aşağı  kozmolojisine 
göre doğanın görünür yasaları, farklı geçmişlerde farklıdır.
Evrenin  görünürdeki  boyutunu  düşünelim.  M-kuramına  gö­
re  uzay-zaman  on  uzay  boyutuna  ve  bir  zaman  boyutuna  sahip. 
Uzay  boyutlarının  yedi  tanesi  bükülerek  o  kadar  küçülmüşlerdir 
ki,  onları  fark  edemeyiz  ve  sadece  bildiğimiz  üç  büyük  boyutun 
var  olduğu  yanılsamasını  yaşarız.  M-kuramının  en  temel  sorula­
rından  biri  şudur:  Niçin  evrenimizde  daha  fazla  büyük  boyut  yok 
ve boyutlar neden bükülür?
Pek  çok  insan,  üç  boyutun  dışındaki  boyutların  kendiliğinden 
bükülmesine  neden  olan  bir  mekanizmanın  olduğuna  inanmayı 
tercih  ederdi.  Belki  de  bütün  boyutlar  küçüktü  ama  bazı  anlaşı­
labilir  nedenler  yüzünden  üç  uzay  boyutu  genişledi,  diğerleri  ge­
nişlemedi.  Öyle  görünüyor  ki,  evrenin  dört  boyutlu  görünmesi­
nin  dinamiksel  bir  nedeni  yok.  Tersine,  yukarıdan  aşağı  kozmo­


Yüklə 2,44 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   28   29   30   31   32   33   34   35   ...   42




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə