Carl gustav jung



Yüklə 3,33 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə73/138
tarix18.06.2018
ölçüsü3,33 Mb.
#49331
1   ...   69   70   71   72   73   74   75   76   ...   138

222

ANALİTİK PSİKOLOJİ

âdilce  davranmak  için,  esas  özü  oluşturan  nesnenin  zaman  ve  mekân 

dışının  görünüşü  olduğu  reddolunamaz.  Aslında  saf  içgüdüler  ve 

dolaysız  kesinlikler,  başka  türlü  beliremeyecek  olan  temsilci  biçim­

lerin  psikolojik  apriorisini  doğrulayan  bir  tür  kanıttır.  Zamansız  ve 

mekânsız  bir  varlık  biçimi  hayal  edemeyişimiz  bunun  olanaksız  oldu­

ğunu  gösteren  bir  kanıt  gibi  düşünülemez.  Görünürdeki  zamandışılık 

ve  m ekândışılık  niteliğinden  salt  bir biçimde,  zaman  ve  mekândışı  bir 

varlığın  gerçekliğini  çıkaram ayız;  am a  algılam anın  görünürdeki 

zamana  ve  m ekâna  değgin  niteliğinden  de,  bu  niteliklerden  yoksun 

hiçbir  varlık  biçiminin  olmayacağını  da  çıkaramayız.  Ruhun,  bu  nite­

liklerden  yoksun  bir varoluş  biçimine değebileceği  varsayımı,  yeni  bir 

şey  ortaya  çıkıncaya  kadar  bilimin  ciddiye  alabileceği  bir  sorundur. 

Modern  kuramsal  fiziğin  fikirleri  ve  şüpheleri  psikologu  bile  tedbirli 

kılmalıdır.  Felsefî  bakımdan  «mekânın  sınırı»  mekân  kategorisini 

görece kılmaktan  başka neyi  ifade eder?  Aynı  macera (nedensellik ka­

tegorisinin  başına geldiği gibi) zaman kategorisinin de başına gelebilir. 

Bu  konudaki  kuşku  bugün  her zamankinden  daha çok  yerindedir.

Psişenin  özünün,  aklımızın  kategorilerinin  çok ötesinde  karanlık 

temellere  dayandığına  kuşku  yok.  Ruh,  görüntüsü  karşısında  ancak 

hayli  kıt  bir  zihnin  yetersizliğini  itiraf etmeyeceği  yıldızlar  sistemiyle 

dünya  kadar bilinmeyenler  gizlemekte.  İnsan  zihninin bu  aşırı  güveQ- 

sizliği karşısında bilgi  iddiaları sadece gülünç değil, aynı zamanda son 

derece tatsız.  Bu  bakımdan  biri  gönlünün  içten  gereksinmesine  boyun 

eğerek,  veya  insanlığın  en  eski  bilgelikleriyle  uyuştuğunu  duyarak  ya 

da  psikolojik  olguya  dayanarak  «telepatik»  algılamalar  olduğunu  be­

nimseyerek  psişenin  temelinde  zamansız  ve  mekânsız  bir  varlığa 

katılır ve böylece simgesel olarak acemice «sonsuz» dediğimiz şeye ait 

olursa,  eleştirici  muhakeme  bilimin  apaçık  bir  olgu  değil  savından 

başka  bir  kanıtla  karşı  çıkamaz.  Ayrıca  çok  eski  zamanlardan  beri 

varolan  ve  evrene  yayılmış  bulunan  insan  ruhunun  bir  «eğilimi»  ile 

uyumlu  olarak  bulunm ak  gibi  hoş  bir  üstünlüğe  de  sahip  olur. 

Geleneğe  karşı  kuşkuculuk  veya  başkaldırma,  korkaklık,  psikolojik 

yaşantının  kısırlığı,  ya  da  bilgisizlik  yüzünden  bu  sonuca  varmayan 

kişi, ruhunu geliştiremez;  üstelik kanının gerçekleriyle çatışma halinde




RUH VE ÖLÜM

223


olacağından kuşku yoktur.  Bu  gerçekler salt mı  değil  mi  hiçbir zaman 

doğrulanamaz.  Bunların  «eğilim»  halinde  olmaları  yeter;  bu  «gerçek­

lerle»  olan  çatışmada  işi  hafiften  almanın  ne  olduğunu  biliyoruz;  bu 

aşağılık  duygusu  belirtilerine  siz  ister  kökten  kopuk,  ister  sapıklık, 

ister yaşamın  anlamsızlığı  deyin,  bu  durumda  insan  sanki  içgüdülerin 

üstüne bile bile çıkmış gibidir.  Çağımızda sık sık görülen sosyolojik ve 

psikolojik yanlışların en fecilerinden biri belli bir andan sonra bir şeyin 

baştanbaşa  değişebileceğini,  örneğin  insanın  bam başka  bir  kılığa 

gireceğini,  ya  da  tamamiyle  yeni  bir  formül  ve  bir  gerçek  bulacağını 

sanmasıdır.  Şeylerin  derinden  değişmesi,  ya  da  sadece  düzelmesi, 

daima  bir  mucize  olmuştur.  Kanın  gerçeklerinden  kopmak  bugün  her 

zamankinden  daha  iyi  bildiğimiz  nevrotik  kaygı  durumuna  yol  açar. 

Kaygı durumu anlamsızlığı doğurur, yaşamın anlamsızlığı, abesliğiyse 

çağımızın henüz bütün genişliğini ve kapsamını sezemediği  manevî bir 

hastalıktır.



RUHLARA İNANCIN PSİKOLOJİK TEMELLERİ

İN S A N L IĞ IN   geçmişine  baktığımızda,  sayısız  dinsel  inançlar 

arasında hayaletlerin,  insanların çevresinde  bulunan, onları pek etkin bir 

şekilde  görünmeden  etkileyen  manevi  yaratıkların  varlığına  yaygın  bir 

inanç  görüyoruz.  Bu  yaratıkların  spiritler  (inler,  cinler,  periler)  ya  da 

ölmüşlerin  ruhları olduğu  düşünülmüştür.  Bu  inanç, yüksek kültürü olan 

uluslardan  tutun  da,  hâlâ  taş  çağında  bulunan  Avustralya’nın  yerlilerine 

kadar, her yerde görülmektedir. Batının uygar ülkelerinde yüzyıldan biraz 

daha  uzun  süren  aydın rasyonalizm  safhası,  bununla  savaşmış  ve  birçok 

okumuş kimsede başka metafizik kanıların yanında,  spiritlere olan inancı 

bilinçaltına  göndermiştir.  Bununla  birlikte,  yine  de  halk  arasında  canlı 

olarak  kalmıştır.  Perili  evler  en  aydın  ve  okumuş  kimselerin  bulunduğu 

şehirlerde  bile  hâlâ  vardır,  köylü  ise  hayvanları  konusunda  fala 

baktırmaya  devam  eder.  Oysa  — rasyonalizmin  kaçınılmaz  sonucu 

olarak—   materyalizm  çağında  bile  spiritlere  inanç  daha  yüksek  bir 

düzeyde  canlanmıştır.  Boş  inanç  karanlığına  yeni  bir düşüş  değildir  bu, 

yoğun  bir  bilimsel  kaygı,  şu  belirsiz  olayların  karanlık  karmaşıklığını 

gerçeğin  ışığına  kavuşturma  ihtiyacındadır.  Crookes,  Myers  Wallace, 

Zooliner ve daha birçok  adı  kötüye çıkmış bilginler, ruhlara olan inancın 

bu  rönesansınm  ve  yenilenmesinin  simgesidir.  Gözlemlenmiş olan olay­

ların  niteliği  üstünde  tartışılabilir;  bu  bilginler  birtakım  yanlışların  ve 

duyu  aldanmalarının  kurbanı  olduğu  söylenerek  suçlanabilir;  yine  de 

yetkilerini ve bilim alanındaki  ünlerini, her türlü kişisel kaygılan bir yana 

bırakıp, bu karanlığa yeni bir ışık tutmayı denemek gibi, eşsiz ahlaksal bir 

davranışta  bulunmuşlardır.  Ne  akademik  önyargılara,  ne  de halkın  alay- 

lanna  aldırmışlardır;  okumuş  kimselerin  zihninin  her zamankinden daha 

çok maddeci  akım tarafından kapladığı bir zamanda, çağdaş maddecilik­

le çelişir gibi görünmekte olan psişik kaynaklı olaylara dikkat çektiler. Bu




Yüklə 3,33 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   69   70   71   72   73   74   75   76   ...   138




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə