Carl gustav jung



Yüklə 3,33 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə56/138
tarix18.06.2018
ölçüsü3,33 Mb.
#49331
1   ...   52   53   54   55   56   57   58   59   ...   138

ORTAK  BİLİNCİN ARKETİPLER!

171


aynı yazarın Fledermause adlı yapıtındaki Tibetli sihirbazdır. Meyrink’in 

elbette  benden haberi  yok;  kendi  bilinçdışından,  hastanın  bana yansıttığı 

duyguya benzeyen  bir duyguyu  sözlere  ve  imgelere  bürüyerek  bağımsız 

olarak  bunları  ortaya  çıkarmış  oluyor;  Sihirbaz  Zerdüşt'üz  de  var, 



Faust’ da ise kahramanın kendi.

Şeytan  simgesi,  Tanrı  kavramının  en  aşağı  düzeydeki,  en  eski 

aşamalarından biridir.  Özel  becerileri olan,  büyü gücüne sahip bir kişilik, 

ilkel  oymak  sihirbazı  ya  da  büyücü-hekim.  Bu  figür  çoğunluk  esmer, 

mongoloid  tipte  olur,  bu  kılığında olumsuz,  muhtemelen  de  tehlikeli  bir 

görünüm  sergiler. Bazen Gölge’den ayırt etmek güçtür, ayırt edilebilecek 

durumdaysa o da; ama büyüsel niteliği ne denli üstün gelişirse, bu ayırımı 

yapmak o kadar kolaylaşır, bu  şeytanın  «yaşlı bilge kişi»  gibi  son derece 

önemli  bir yanı  da olabilir.

Arketiplerin  kabulü  bizi  epey  ileri  götürmüş  oluyor.  Esrarlı  duygu 

izlenerek  ortak  bilinçdışındaki  belirli  bir  varlığa  kadar  götürülebildiği 

takdirde, komşumuzdan  sadır olan sihirli ya da şeytani efekt ortadan kalk­

maktadır.  Ama bu durumda karşımıza yepyeni bir iş çıkmaktadır: ben, bu 

psikolojik  ben-olmayan  varlıkla  nasıl  başedecektir.  Arketipleri  gerçekte 

var kabul  edip, işi orada bırakacak mıyız?

Bu  sürekli  bir  bölünme  durumu,  birey  ile  ortak  psişe  arasında  bir 

bölünme  demektir.  Bir yanda,  ayrışmış  çağdaş  bir ben,  öte  yanda alabil­

diğine  ilkel  bir çeşit  zenci  kültürü  bulunmaktadır.  Bu  durumda,  şimdi de 

var  olan  şeyle  karşılaşmış  olacağız  —   yani,  esmer  bir  ilkelin  üzerine 

uygarlık cilâsı çekilmiştir;  iki  şey  arasındaki  uçurumda gözlerimiz önüne 

serilmiş olacak. Ancak  böyle bir bölünme âcil  sentez gerektirir ve gelişti­

rilmemiş  bulunan  şey  geliştirilmelidir;  iki  tarafın  birleştirilmesi  şarttır; 

yoksa,  sorunun  nasıl  sonuçlanacağım  tahmin  edebiliriz;  ilkel  insan  karşı 

konmaz  bir  şekilde,  bastırılıp  geri  gönderilecektir:  Ancak  ilkel  adamın 

zengin  bir  tarzda  geliştirilmiş  simgeciliği  ile  —   yani,  dogmaları,  ritleri 

yeterli  surette  kendini  ifade  etmesini  mümkün  kılacak,  hâlâ  geçerli, 

dolayısıyla  da  yaşayan  bir  din  söz  konusu  ise,  bu  birleşme  olabilir:  söz 

konusu dinin, en  ilkel  düzeye kadar uzanan bir düşünme ve hareket etme 

tarzı olmalıdır.  Katoliklikteki durum böyledir,  bu Katolikliğin  hem avan­

tajı, hem de en  büyük tehlikesidir.




172

ANALİTİK PSİKOLOJİ

Bu  yeni muhtemel  birleşme sorununa geçmeden, başlangıçtaki düşe 

dönelim.  Bütün  bu  sözlerimiz  diişü  daha  iyi  anlamamıza yardımcı  oldu, 

özellikle  de  önemli  bir  bölümünü  yani  korku  duygusunu.  Bu  korku, 

ilkellerdeki  ortak  bilinçdışının  içeriklerinden  korkma  duygusudur. 

Görmüş  olduğumuz  gibi  hasta  kendini  Bayan  X  ile  özdeşleştiriyor, 

böylece kendisinin  de o  esrarlı  sanatçı  ile  bir çeşit  ilişkisi olduğunu  gös­

teriyor.  Gördüğümüz  gibi,  hekim  sanatçı  ile özdeşleştirildi,  ayrıca,  öznel 

düzeyde,  ben,  ortak  bilinçdışındaki  sihirbaz figürünün  imgesi  durumuna 

geldi.

Bütün  bunlar, düşteki, geri geri  yürüyen yengeç simgesinde ifadesi­



ni  buluyor.  Yengeç,  bilinçdışının  canlı  içeriği,  dolayısıyla  nesnel  düzey­

deki  analiz ile açıklanamaz,  zararsız duruma getirilemez.  Bununla birlik­

te, mitolojik veya ortak psişik içerikleri bilincin nesnelerinden ayırıp, bun­

ları  bireysel  psişenin  dışında  psikolojik  gerçekler  haline  getirebiliriz. 

Aklın  bilme  yeteneğiyle,  arketiplerin  gerçeğini  «varsayıyoruz»,  daha 

kesin  bir  ifade  ile  bu  içeriklerin  psişik  varlığını  idrak  düzeyinde 

varsayıyoruz.  Öznel  olarak  vurgulanması  gereken  bir  özellik  var,  bu, 

bilinebilecek  içerikler  sorunu  değildir,  öznenin  ötesinde,  büyük  çapta 

psişik  sistemlerdir,  bu  yüzden  de  bilinçli  zihnin  kontrolunda  bazı  ender 

koşullar altında bulunabilirler, yoksa büyük çapta bilincin dışındadırlar.

Ortak bilinçdışı  ile bireysel psişe ayrışmadan eş koşuldukları sürece, 

herhangi  bir  ilerlemede  bulunulamaz;  ya  da,  düş  diliyle  ifade  edilmesi 

gerekse,  sınır  aşılamaz.  Eğer  bütün  bunlara  rağmen,  Düşgören  smır 

çizgisini  geçmeye  kalkışırsa,  bilinçdışı  harekete  geçer,  onu  yakalayıp, 

sımsıkı  tutar.  Düş  ve içindeki  malzeme ortak bilinçıdışını,  kısmen  suyun 

derinlerinde  gizli  yaşayan  aşağı  düzeydeki  bir  hayvan,  kısmen  de  ancak 

zamanında  bir  cerrahi  müdahale  ile  tedavi  edilebilecek  tehlikeli  bir 

hastalık  gibi  görmektedir.  Bu  nitelendirmenin  ne  dereceye  kadar  uygun 

olduğunu gördük.  Söylediğimiz gibi, hayvan simgesi, insandışı olanı, kişi 

ötesini  ifade  etmektedir;  ortak  bilinçdışının  içerikleri  eski  çağlardan 

kalma,  özellikle  insansı  işlev göıme tarzları  değildir sadece,  aynı  zaman­

da, özellikle  insan  varoluşunun  nispeten  kısa  süresinden  çok daha eskiye 

uzanan,  insanoğlunun  hayvan  atalarından  kalma  işlev  kalıntılarıdır  da 

aynı  zamanda.  Bu  kalıntılar,  ya  da  Semon’un  deyimi  ile  «hücre  protop-




ORTAK 

B İL İN C İN

 ARKETİPLER!

173

lıızmasındaki  sürekli  değişim  hali»  harekete  getirildiğinde  sadece 



gelişimin hızını geciktirmekle kalmaz, aynı zamanda bilinçdışını harekete 

getirip  depo  edilmiş  enerji  tüketilinceye  kadar  onu  geriletir.  Ancak 

insanın, ortak bilinçdışına karşı  bilinçli davranışıyla meydana çıkan ener­

ji  yeniden  kullanılır  hale  gelir.  Dinler,  bu  enerji  devridaimini,  tanrılarla 

ritüel birleşme yoluyla somut bir şekilde saptamaktadır. Bununla birlikte, 

bu  yöntem  bizim  entelektüel  ahlâkımıza  ters  düşmektedir;  üstelik yerini, 

bizim  ideal  olarak,  hatta  sorunun  muhtemel  bir  çözümü  gibi  kabul  ede­

meyeceğimiz  şekilde  Hıristiyanlık  almıştır.  Öte  yandan,  bilinçdışının 

figürlerini ortak psişik olaylar ya da işlevler olarak görürsek, bu varsayım, 

hiçbir  şekilde  entelektüel  vicdanımıza  karşı  gelmez.  Mantıken  kabul 

edilebilir bir çözüm  getirir,  aynı  zamanda,  ırksal  tarihimizin  kalıntılarını 

harekete  getiren  bir  çözüm  yolu  da  gösterebilir.  Bu  çözüm  önceki 

sınırların  aşılmasını  da  olanaklı  yapar,  dolayısıyla  buna,  doğaüstü  işlev 

diyebiliriz.  Bu, yeni  bir davranışa doğru  dereceli  bir gelişme demektir.

Kahıaman-mitosu  ile  paralellik  çarpıcıdır.  Çoğu  kez,  kahramanın 

canavar (bilinçdışı içerik)  ile tipik karşılaşması  su  kenarında,  belki  de bir 

sığlıkta  yer  almaktadır.  Bu,  Longfellovv’un  Hiavvatha’smın  sayesinde 

öğrendiğimiz Kızılderili mitosları için geçerlidir. Bu kesin savaşta, kahra­

man  Yunus  Peygamber  gibi,  mutlaka  canavar  tarafından  yutulur. 

Frobenius  bol  ayrıntılarla  göstermiştir  bunu.  Ama,  canavarın  içine  girdi 

mi  bir kez,  canavar  karnında  onunla  birlikte  doğan  güneşe  doğru  yüzer­

ken,  kahraman  canavarla  kendi  yöntemi  ile  hesaplaşır.  İç  organlarını, 

örneğin yüreğini, ya da canavarın yaşamak için onsuz edemeyeceği haya­

ti organlarından birini (bilinçdışını harekete getiren değerli enerjiyi) keser. 

Böylece  canavarı  öldürür;  canavar karaya doğru  sürüklenir,  orada kahra­

man doğaüstü  işlev sonucu  (Frobenius buna «geceleyin deniz yolculuğu» 

demekledir)  yeniden  doğan  ve  bazen  canavarın  daha  önce  yuttuklarıyla 

birlikte  dışarı  çıkar.  Bu  şekilde,  enerjisinden  olan  bilinçdışı,  artık  baskın 

pozisyonunu  yitirmiş  olduğu  için,  durum  normale  döner.  Görülüyor  ki, 

mitos, hastamızı da rahatsız eden  ana çizgilerini  çizmekte.

Şimdi  önemli  bir  soruna  daha  dokunacağım,  okurun  dikkatini 

çekmiş  olmalı;  düşte ortak bilinçdışı, tehlikeli  ve  zararlı  gibi  alabildiğine 

olumsuz  bir  görünümüyle  ortaya  çıkıyor.  Bunun  nedeni,  hastanın




Yüklə 3,33 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   52   53   54   55   56   57   58   59   ...   138




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə