Carl gustav jung



Yüklə 3,33 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə57/138
tarix18.06.2018
ölçüsü3,33 Mb.
#49331
1   ...   53   54   55   56   57   58   59   60   ...   138

174

ANALİTİK PSİKOLOJİ

muhtemelen  edebi  yeteneklerinden  dolayı  olacak,  alabildiğine  gelişmiş 

zengin bir fantezi dünyası olması. Fantezi güçleri hastalığının bir belirtisi, 

kendisini  bu fantezilere çok kaptırıyor ve gerçek yaşamın kaçıp gitmesine 

göz  yumuyor.  Bundan  daha fazla mitoloji  kendisi  için  son derece zararlı 

olabilir,  çünkü  karşısında  koskoca  bir  dış  yaşam  külçesi,  yaşanmamış 

duruyor.  Ona durumunun  tam  tersine dönmesini göze aldırtacak kadar bir 

düşkünlüğü  yok  hayata.  Bilinçdışı,  üzerine  çullanmış,  hakikati  yaşama­

sına izin vermiyor.  Dolayısıyla, düşün gösterdiği  gibi,  ortak bilinçdışının 

kendisine  tehlikeli  bir şey  gibi  gösterilmesi  gerekti,  yoksa hayatın  talep­

leri karşısında ona sığınmaya dünden razı  idi.

Bir düşü  incelerken,  figürlerin  nasıl  sunulduğunu  dikkatle  gözlem- 

lemeliyiz.  Örneğin,  bilinçdışını  canlandıran  yengeç  olumsuz,  yani  «geri 

geri  gidiyor»,  üstelik, kritik bir anda düşgörenin  ilerlemesine  izin  vermi­

yor.  Yön  değişimi  (belirli  bir  uyaranın  ayaklandırdığı  tepkinin  açığa 

vurulması  tehlikeli  olduğunda,  tepkiyi  uyarandan  başkasına  yöneltme  ya 

da o  tepkinin  yerine  başka  bir tepki  gösterme),  duygusal  evriklik  (sevgi­

den  nefrete  ya  da  nefretten  sevgiye  birdenbire  dönme  durumu)  vb.  gibi, 

Freud  yapımı  düş  mekanizmaları  denen  şeylerin  yanılttığı  kimseler, 

gerçek  düşün,  düşüncelerinin  ardında  gizlendiğini  varsayarak,  düşün 

«cephesin»den  bağımsız  olabileceklerini  hayal  ettiler. Buna  karşı  ne 

zamandır  söyleyip  duruyorum,  deyim  yerindeyse,  düşü  insanı  bile  bile 

aldatmak  için  dolaplar  çevirmekle  suçlamaya  hakkımız  yoktu.  Doğanın 

anlamı, çoğu kez belirsizdir,  ya da nüfuz edilemez,  ancak,  insanoğlu gibi 

düzenbaz değildir.  Dolayısıyla,  düşü,  her ne olmak  ise  niyeti,  öyle kabul 

etmeniz,  olduğundan  daha  fazla  veya  daha  eksik  bir  şey  atfetmemeniz 

gerekir.  Bir şeye  olumsuz bakıyorsa, ona olumlu dememizde anlam yok. 

Arketipik  «sığlıktaki  tehlike»  öylesine  açık  ki,  insanın  düşü  nerdeyse  bir 

uyarı gibi  kabul etmesi gerekiyor.  Ancak bu  tür antropomorfik yorumları 

onaylamamak  zorundayım.  Düşün  kendinin  bir  şeye  ihtiyacı  yok;  şeker 

hastasının kanındaki  şeker ya da tifüs hastasının  ateşi  gibi  apaçık,  varlığı 

yadsınmayacak  doğal  bir  olay.  Eğer  biz  becerir  de,  doğanın  işaretlerini 

çözebilirsek, onda  bir uyarı görebiliriz.

Peki  neyin  uyarısıdır  bu?  Bilinçdışının  düşgöreni  ırmağın  karşı 

yakasına  geçme  sırasında  onu  yenilgiye  uğratabileceği  aşikâr  tehlikesi.




ORTAK  BİLİNCİN ARKETİPLERt

175


Yenilgiye  uğramak  işten  değildir.  Irmağa  yaklaştığı  yaka,  şu  ana  kadar 

hakkında bildiğimiz durumu. Bu durum onu nevrotik çıkmaza sokmuştur, 

aşılmaz bir nesne ile karşılaşmış gibidir.  Bu engel, düşte karşıya geçilme­

si  olanaksız  olmayan  bir  ırmak  gibi  görünmektedir.  Dolayısıyla,  işler  o 

kadar  ciddi  görünmemektedir.  Ancak  ırmakta  beklenilmeyen  bir  şeyle, 

gizli  yengeçle  karşılaşılmaktadır,  ırmağı  geçilmez  yapan,  ya  da  öyle 

gösteren  gerçek  tehlikeyi  bu  canlandırmaktadır.  Tehlikeli  yengecin  bu 

belirli  yerde  pusuya  yatmış  olduğunu  önceden  bileydi,  ırmağı  başka  bir 

yerden  geçmeye  kalkar,  ya da  başka önlemler alırdı.  Düşgörenin  şimdiki 

durumunda karşıya geçilmesi  şart gibi. Karşıya geçmek, her şeyden önce, 

önceki durumun lehine aktarılması (transferans) anlamını  taşıyor. Yenilik 

burada. Ne yapacağı  belirsiz bilinçdışı  söz konusu olmasaydı, bu o kadar 

büyük  bir  tehlike  oluşturmazdı.  Ancak,  transferans  yoluyla  arketipik 

figürlerin  hareketinin  serbest  kalma  tehlikesi  söz  konusu,  bunu  hesaba 

katmamıştık.  Ev sahibini dikkate  almamıştık,  «tanrıları  unutmuştuk».

Düşgören  dindar  bir  kimse  değil,  «çağdaş»  biri.  Bir  zamanlar 

görmüş  olduğu  din  eğitimini  unutmuş  durumda,  tanrıların  işin  içine 

girdiği anları hatırlamıyor, yapısının derinlikleri depreştirdiği çağlar boyu 

süregelen  durumlardan  habersiz.  Bu  durumlardan  biri  aşk,  tutkusu  ile, 

tehlikesi  ile.  Aşk,  ruhumuzdaki,  varlığından  hiç kuşkulanmadığımız öyle 

güçleri seferber eder ki, bunlara hazırlıklı olsak iyi ederiz.

Bilinmeyen  tehlikeler  ve  etkenlerin  «dikkatle  hesaba  katılması» 

anlamında «religio»dur burada söz konusu olan. Basit bir yansıtmadan yola 

çıkan  aşk  vargücüyle  öyle  bir  çullanabilir  ki  üstüne,  göz  kamaştırıcı  bir 

algılama yanılgısı  tüm  yaşamını  normal  seyrinden  çıkarabilir.  Düşgörenin 

başına ne gelecek,  iyi  bir şey mi, kötü bir şey mi, Tanrı mı,  Şeytan mı? Ne 

olduğunu  anlamadan,  hayvanın  kıskacına  yakalandığını  farkediyor.  Böyle 

bir çıkmazla  başedebilip  edemeyeceğini  kim  söyleyebilir ki.  Şimdiye dek 

böyle  bir  olasılık  karşısında  dolambaçlı  yollara  başvurarak  durumu  idare 

edebilmiştir.  Ancak şimdi  onu alıkoymakla tehdit etmektedir.  Bu tehditten 

kaçabilirsek  ne  âlâ,  yok,  kaçamazsak,  «İşleri  Tanrıya  havale etmeniz»,  ya 

da işin iyi sona ereceğine «iman» etmeniz gerekir. Gördüğümüz  gibi, bizim 

bir  katkımız  olmadan,  hiç  beklenmedik  bir durumda  kişinin  kadere  karşı 

takınacağı dinsel  tavır sorunu çıkmaktadır ortaya.




176

ANALİTİK PSİKOLOJİ

Düş  bu  durumda  düşgörene  ayağını  dikkatlice  geri  çekme  seçene­

ğinden  başka  seçenek  bırakmıyor;  çünkü  ileri  gitmesi,  onun  sonu  olur. 

Nevrotik  durumdan  henüz  kurtulamıyor,  çünkü  düş,  bilinçdışından, 

olumlu bilinçdışı güçlerden hâlâ o uğursuz kadının gerçekten karşı yakaya 

geçme  girişimine  başlamadan  düşgörenin  daha  çok  çalışmasını  ve  daha 

nüfuz sahibi olmasını  bekliyor.

Bu  olumsuz  örnekle,  bilinçdışının  bütün  bu  vakalarda  hep olumsuz 

rol  oynadığı  izlenimini  yaratmak  istemiyorum.  Bunun  için  iki  düş  daha 

anlatacağım;  bu  kez  söz  konusu,  bilinçdışının  bir  başka  yanına,  daha 

olumlu  yanma  ışık  tutuyor.  Karşıtlar  sorununun  çözümü,  ancak  akıldışı 

yolla,  bilinçdışının  yardımıyla,  yani  düşlerin  katkısıyla sağlanabileceğin­

den daha bir hevesle yapıyorum  bunu.

İlkin  okuyucuya,  düşgörenin  kişiliği  hakkında  bilgi  vermem  gerek, 

çünkü  onu  tanımadan,  kendisini  acayip  dliş  atmosferine  koyamaz.  Öyle 

düşler vardır ki, baştanbaşa şiirdir, ancak bir biitün olarak yarattıkları hava 

yoluyla  anlaşılabilir.  Dtişgören,  yirmisini  yeni  aşmış,  görünümü  hâlâ 

çocuksu.  Görünüşünde,  davranışında  hanım  kız  havası  yok  değil.  İyi  bir 

eğitim  aldığı,  iyi  yetiştirildiği  belli.  Zeki,  entelektüel  ve  estetik  zevkleri 

gelişmiş.  Estetizmi  aşırı  derece  belirgin:  zevkli  biri,  her  türlü  sanattan 

anlıyor.  Müşfik,  iyi  kalpli,  tipik  ergenlik  çağının  coşkuları  var,  biraz 

efemine.  Büluğ  çağındakilere  özgü  aldırış  etmeyiş  yok.  Yaşına  göre  çok 

genç,  gecikmiş  bir gelişme  vakası  olduğu  açık.  Bana  gelmesinin  nedeni 

eşcinselliği  yüzünden  olması  anlaşılmayacak  bir  şey  değil.  Bana  ilk 

gelişinden  önceki  gece  şu  düşü  görmüştü:  «Gizemli  bir alacakaranlığın 



hüküm  sürdüğü  ulu  bir  katedraldeyim.  Lourdes  Katedrali  olmalı.  Orta 

yerde derin,  karanlık bir kuyu  var, içine inmem gerekiyormuş.»

Düş  bir  ruh  durumunun  tutarlı  ifadesi.  Düşgörenin  yorumu  şöyle: 



«Lourdes  gizemli  bir  iyileşme  çeşmesi.  Doğal  olarak  dün  size  tedaviye 

geleceğimi, iyi olmak istediğimi hatırladım.  Dediklerine göre Lourdes’da 

buna benzer bir kuyu  varmış.  Kuyudaki su içine inmek hoş olmasa gerek. 

Kilisedeki kuyu çok derindi.»

Bu  düş  bize  ne  anlatmak  istiyor?  Yüzeysel  olarak  bakıldığında, 

durum  açık,  önceki  günün  ruh  durumunun  bir  çeşit  şiirsel  ifadesi  gibi 

düşünülebilir.  Ne  var ki,  bununla yetinemeyiz,  çünkü  deneyimlerin  gös-




Yüklə 3,33 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   53   54   55   56   57   58   59   60   ...   138




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə