Carl gustav jung



Yüklə 3,33 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə59/138
tarix18.06.2018
ölçüsü3,33 Mb.
#49331
1   ...   55   56   57   58   59   60   61   62   ...   138

180

ANALİTİK PSİKOLOJİ

madım.  Sözünü  bile  etmedim.  Uzaktan  yakından  ilgisi  olabilecek bir söz 

dahi söylenmedi.  İkinci  düş şu:



Büyiik  bir  Gotik  katedral  içindeyim.  Minberde  bir  rahip  var. 

Arkadaşımla  birlikte  onun  önündeyiz;  elimde  küçük  bir fildişi figür  var, 

sanki  vaftiz  edilecekmiş.  Birden  yaşlı  bir  kadın  çıkıyor,  arkadaşımın 

parmağındaki  öğrenci  derneği  yüzüğünü  çıkarıp  kendi  parmağına 

takıyor.  Arkadaşım  bunun  onu şu  veya  bu  şekilde bağlamasından korku­

yor. Ama aynı zamanda harika bir org müziği duyuluyor.

Burada,  bir önceki  günkü  düşün  devamı  alacak  ve onu  tamamlaya­

cak bazı noktalara kısaca değinmek istiyorum. İkinci düşün birinci düş ile 

bağlantısı  olduğuna  kuşku  yok:  düşgören  bir  kez  daha  erkekliğe  adım 

atma  inisyasyonunda.  Ama  yeni  bir  figür  var:  rahip;  önceki  durumda 

bulunmayışını  kaydetmiştik.  Düş,  eşcinselliğin  bilinçdışı  anlamının 

gerçekleştirilmiş  olduğunu,  artık  yeni  bir  gelişim  evresinin  başlaya­

bileceğini  doğruluyor.  Esas  inisyasyon  töreni,  yani  vaftiz  töreni  artık 

başlayabilir.  Düş  simgeciliği  daha  önce  söylediğimi  doğruluyor,  yani 

böyle  bir  geçiş  ve  psişik  dönüşümü  meydana getirmek Hıristiyan  kilise­

sinin  ayrıcalığı  değil,  kilisenin  arkasında,  bazı  koşullar  altında,  bunları 

yürürlüğe koyacak yetenekte canlı  bir ilksel  imge var.

Düşe  göre  vaftiz  olacak  şey fildişinden  bir Japon  heykelciği.  Hasta 

bu konuda şöyle diyor:  «Bana erkeklik organını anımsatan minik tuhaf bir 

heykelcik.  Bu  organın  vaftiz  edilmesinin  gerekli  olması  elbette  acayip. 

Ancak, unutmayalım, Yahudilikte sünnet bir çeşit vaftizdir. Eşcinselliğine 

bir atıf olmalı, çünkü benimle birlikte minberin önünde duran arkadaşım, 

kendisiyle  birlikte  ilişkide  bulunduğum kimse.  Aynı öğrenci demeğinde- 

yiz.  Örgüt yüzüğü  ilişkimizi  simgeliyor olmalı».

Genel  olarak,  yüzük  bir bağ,  ya da  bir ilişkinin nişanesidir, örneğin 

nişan yüzüğü gibi.  Bizim  vakamızda bu yüzüğün, eşcinsel ilişkiyi  simge­

lediği  açık,  düşgörenin  arkadaşıyla birlikte  olması  da  aynı  şeyi  doğrulu­

yor.

Çaresi  bulunması  gereken  şey  eşcinsellik.  Düşgören  bu  oldukça 



çocuksu  durumdan  çıkarılıp,  bir rahibin  gözetimi  altında  bir çeşit  sünnet


ORTAK  BİLİNCİN ARKETİPLERİ

181


töreni  yoluyla  ergin  kişilik  durumuna  inisye  edilecektir.  Bu  fikirler, 

yaptığım  önceki  düşün  analizine  tam  olarak  tekabül  etmektedir.  Buraya 

kudar  gelişim,  mantıklı  bir şekilde,  arketip  imgelerinin yardımına  uygun 

olarak gelişmiştir. Ancak burada tedirgin edici  bir unsur giriyor işin içine. 

Örgüt  yüzüğünü  yaşlı  bir  kadın  ele  geçiriyor;  o  ana  kadar  eşcinsel  bir 

ilişki olan  şeyi  kendine doğru çekiyor,  böylece düşgörenin, kendine özgü 

yükümlülükleri  olan  yeni  bir  ilişkiye  girdiği  için  korkmasına  neden olu­

yor. Yüzük artık bir kadının elinde olduğuna göre, bu karşı cinsle ilişkinin 

tuhaf bir niteliği  vardır.  Hasta,  kadın  için:  «Annemin  bir arkadaşı» diyor 

«Onu çok severim,  benim  için  ikinci bir anne».

Bu söz düşünde neler olup bittiğini gösteriyor:  bu inisyasyon sonun­

da eşcinsel bağı çözülmüş, yerini karşı cinsle olan bir ilişkiye bırakmıştır, 

annemsi bir kadınla platonik bir dostluk ilişkisi. Bu kadının annesine ben­

zemesine rağmen, bu kadın artık annesi değil, onunla olan ilişki, erkekliğe 

doğru  bir adımın  atılmış olduğuna  işaret ediyor,  ergenlik çağı eşcinsellik 

böylece kısmen  yenilmiş oluyor.

Yeni  bağ  korkusunu  anlamak  güç  değil,  bir  kere,  kadının  annesine 

benzemesi  onu  korkutuyor  —   eşcinsel  bağlılığın  çözülmesi  anneye  tam 

geri  dönüş  olabileceği  korkusu  söz  konusu,  sonra,  evlilik  vb.  gibi  olası 

yükümlülükleriyle birlikte,  erişkinin  karşı cinse olan  normal ilişkisindeki 

yeni  ve  bilinmeyen  unsurlar  söz  konusu.  Burada,  karşımızda  bir regres- 

yon,  gerileme değil, ilerleme var,  çıngır çıngır öten müzik bunu doğrulu­

yor.  Hasta  müzikten  anlıyor,  özellikle  dinsel  org  müziğini  seviyor. 

Dolayısıyla müzik onda alabildiğine olumlu  bir şeyi  ifade ediyor,  burada 

düşe uyumlu  bir son  sağlamış oluyor;  nitekim arkadaş ertesi  sabah güzel, 

kutsal bir duyguyla  uyanıyor.

Şimdiye  kadar  hastamın  tek  bir  defa  muayenehaneme  geldiğini, 

hastalığın  kısa  genel  geçmişinden  başka  bir  şey  konuşulmadığını 

düşünürseniz,  her  iki  düşün  hayret  verici  beklentilerde  bulunduğunu 

söylediğimde  herhalde  bu  fikre  karşı  çıkmazsınız.  Hastanın  durumuna 

çok ilginç bir ışık tutuyor;  bilinçli  zihin bunu  garip buluyor,  aynı  zaman­

da adi  tıbbi duruma, düşgörenin  zihin özelliklerine estetik,  entelektüel  ve 

dinsel ilgilerine özel olarak kendini uyduran bir görünüm veriyor. Tedavi 

için  bundan  daha  iyi  koşul  olamazdı.  Bu  düşlerin  anlamından  hastanın




182

ANALİTİK  PSİKOLOJİ

tedaviye,  oğlan  çocukluğunu  bırakıp  erkek  olmaya  tamamiyle  hazır  bir 

şekilde  büyük  umutla  başladığı  çıkarılabilir.  Ama gerçekte durum  böyle 

olmaktan uzaktı. Bilinçli durumdayken epey tereddüt ve direnme içindey­

di;  bununla birlikte,  tedavi  ilerledikçe durmadan karşı çıkıyor, güçleşiyor 

her an önceki  infantilizmine dönmeye hazır görünüyordu.  Düşler, bilinçli 

zihinde  taban  tabana  zıt.  Düşler  ileriye  doğru  bir  seyir  gösteriyor  ve 

eğitimciden  yana  olduğuna  işaret  ediyor.  Özel  işlevlerini  açıkça  belli 

ediyorlar.  Bu  işleve  ben  telâfi  diyorum.  Bilinçdışındaki  ileri  hareket  ile 

bilinçli  geri  hareket  terazi  kefelerini  bir  düzeyde  tutan  bir  karşıt  çift 

oluşturmakta.  Eğiticinin  etkisi  bu  dengenin  ileriye  doğru  eğilmesine 

neden oluyor.

Delikanlı vakasında,  bilinçdışının imgeleri  tamamiyle olumlu bir rol 

oynuyor, gerçek yerine bir fantezi-objesine geri gitmek ve kendini yaşama 

karşı  bu  objenin  arkasına  saklama  tehlikesi  yok  pek.  Bu  bilinçdışı 

imgelerin etkisinin  kader çizgisi  bir niteliği  var. Kimbilir, bu ebedi  imge­

ler,  insanların kader dediği  şeydir belki  de.

Arketipler  her  yerde,  her  zaman  görev  başındadır  elbette.  Ama 

tedavi  esnasında  uygulamada  özellikle  gençler  söz  konusu  olduğunda, 

hastaların  arketiplerle  içli  dışlı  olması  tavsiye  edilmez.  Öte  yandan 

buhranlı  yaş  dönemlerinde,  ortak  bilinçdışının  imgelerine  özel  dikkat 

gerekiyor, çünkü karşıtlar sorununun çözümü için arketipler kaynaktır. Bu 

malzemenin bilinçli olarak ele alınması sonucu doğaüstü işlev arketiplerin 

aracı  olduğu  ve  karşıtları  birleştirebilecek  kabiliyette  bir  algılama  şekli 

ortaya  çıkartabilir.  «Algılama»  sözcüğündan  anlaşılan  sadece  zihnin 

anlayışı değildir, deneyim yoluyla gerçekleştirilen bir anlayıştır. Söylemiş 

olduğumuz  gibi,  arketip  dinamik  bir  imgedir,  nesnel  psişenin  bir 

parçasıdır,  canlı  bir  karşıtlık  olarak  yaşandığında  ancak  doğru  dürüst 

anlaşılabilir.

Uzun  bir süreyi  kapsayacak  olan,  bu  sürecin  ana çizgilerini  vermek 

— tabii  bu miimkiin olaydı—  boşuna olurdu;  çünkü  bunlar bireylere göre 

aklın  almayacağı  kadar  değişmektedir.  Tek  ortak  unsur,  bazı  belirgin 

arketiplerin  ortaya  çıkmasıdır.  Bu  arada  sayalım  bazılarını.  Gölge,  hay­

van,  yaşlı  bilge  kişi,  aııima,  animus,  ana,  çocuk  ve  durumları  yansıtan 

sayısız  başka  arketipler.  Gelişim  sürecinin  hedefine  ilişkin  arketiplere




Yüklə 3,33 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   55   56   57   58   59   60   61   62   ...   138




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə