6 0
GtRtŞ
3. Üçüncü yöntem, hastanın geçmişini analiz yöntemidir; hem a
raştırma, hem de iyileştirme yöntemi olarak büyük önem taşır.
Burada nevrozun tarihsel gelişimi söz konusudur. Çoğu kez, bu
yöntemin kendi, büyük, iyileştirici değer taşır. Nevrozun tarih
sel gelişimi söz konusudur. Hasta, nevrozun başlıca etkenlerini
anlar; bu onda önemli bir davranış değişikliğine neden olur.
4. Dördüncü yöntem, bilinçdışının analizidir; bilinçteki gerçekler
tükendiğinde buna başvurulur.»21
Bilinçdışının mekanizmasını ve içeriğini araştırmanın en etkin
yolu düşlerdir. Düşler, bilinçli ve bilinçdışı, bilinen ve bilinmeyen
öğelerden oluşur. Bu öğeler karmakarışıktır; günün olayları bir yana,
bilinçdışının en derin içeriğini dahi kapsayabilir. Bu öğelerin düşlerde
sıralanışı, ne nedenselliğe, ne zamana, ne de m ekâna bağlıdır. Düşlerin
dili eski çağların dilidir, anlamı ancak özel yöntemle ortaya çıkarıla
bilir.
Jung düşlere büyük önem verir; yalnızca bilinçdışma götüren bir
yol değildir düşler, aynı zamanda bilinçdışım ayarlayan düzenin en
büyük bölümünü oluştururlar. Çünkü düşler «Öte Yanı», yani bilinçli
davranışın karşıt yanını anlatırlar. Jung'a göre, düşlerde değişmez
sim geler yoktur. Bilinçdışı içeriğin birden çok değeri vardır hep;
anlamları, içinde belirdikleri bağlama, düş görenin özel dış ve iç duru
m una bağlıdır. Bazı düşlerse, düş gören bireyin kişisel kaygılarından
öteye gider, insanlık tarihinde arka arkaya yer alan sorunları dile getirir
ve tüm insan topluluğunu ilgilendirir. Bu düşler, çoğu kez gelecekle
ilgilidir; bu yüzden ilkel topluluklarda tüm oymağın işi sayılır bu tür
düşler; toplanılır ve büyük törenle yorumlanır. Düşlerden başka, bi-
linçdışının belirtileri olarak fanteziler ve vizyonlar vardır. Bunlar, bi
lincin gücü azaldığında ortaya çıkarlar. Gizli ve açık anlamları olabilir,
ya kişisel ya da ortak bilinçdışından çıkarlar. Psikolojik yorum
açısından düş sınıfına girerler. Bu, fantezilerden tutun da, vecd duru
m unda görülen vizyonlara kadar gider.
21
Psychology and Alchemy,
s. 186.
GİRiŞ
61
Düşleri yorumlarken, hastanın hekimin yorumuna aklı yatması
gerekir. H ekim , kendi yorum unu hastaya zorla benim setm eye
çalışmamalıdır. Bilinçdışı nice bağımsız olsa da, hekim yorumunun
hastayı etkileyebileceği düşünülm elidir. Bilinç bir papağan gibi
eğitilebilir, bilinçdışı ise eğitilemez. Düşü gören kişi değildir, düş ken
disine gösterilmektedir sanki. Dili, bilincin dili değildir.
Düşlerin kökü günlük olaylarda olabilir, bilinçdışının burçlu
içeriği de olabilir, ya da bilinçdışının doğurduğu süreçler olabilir.
Bilinçle ilgisi olmayan bu süreçler türlü kaynaklardan çıkabilir:
Kişinin bedeniyle ilgili vakalar, ortam a karşı bedensel ve ruhsal tep
kiler, geçmiş gelecek olaylar. Uzak geçmişten bu yana tarihsel olayları
yineleyen ve (arketip düşlerinde olduğu gibi) gelecek olayları önceden
kestiren düşler vardır. Düş hiçbir zaman bize göründüğü gibi geçmiş
olay ve yaşantıların yinelenmesi değildir. Savaş gibi nesnel olaylarda,
ruhsal şok ya da tepki sonucu görülen düşler istisnadır. Bu tip düşlerde
bağımsızlığını, özerkliğini kazanmış travma içeriği, travmatik uyarı,
kendini tüketene dek sürüp gidecektir. Bu gibi yaşantıların bilince
getirilerek çözümlenmesi söz konusu değildir. «Düş ruhun karanlık
ülkesinden gelen, anlaşılması güç bir bildiridir,» diyor Jung.
Anlamları bakımından düşler üç türdür:
1. Bilinçli bir durumu, bilinçdışının tepkisi olan bir düşün izlediği
durum. Bu, bir ek ya da dengeleyici nitelikte olabilir; bunun gü
nün izlenimlerine işaret ettiği açıktır; yakın geçmişte bazı olay
lar olmasaydı, bu tür düş de elbette görülmezdi.
2. Belli bir bilinç durumunun uyarısı olmayan, bilinçdışının ken
disinin doğurduğu düş; bu anın bilinçli durumundan bambaşka
bir durum yaratır ve ikisi arasında bir çekişmeye neden olur.
Birinci düş türünde, ağır basan bilinç öğesi idi, ondaki enerji
potansiyelinde, bilinçdışı öğeye, aşağı doğru akıyordu; öteki
düş türündeyse ikisi arasında bir denge vardır.
3. Ama, bilinçdışının ters konumu daha ağır bastığında, yüksel
me, bilinçdışından bilince doğru olmaktadır. İşte o zaman, an
lamlı düşler görülür ki, bunlar kimi zaman, bilincin yönelimi
ni baştanbaşa değiştirir, hatta tersine çevirir. Bunlar, düş görenin
62
GİRtŞ
bir türlü yorumlayamadığı, arketipik güçlerdir; çoğu kez gele
cekten haber verirler. Bazan akıl hastalığının, ya da ciddi bir
nevrozun başlangıcında da görülürler.
B ir düşün tek başına yorumlanması pek olası değildir. Ancak bir
düşler dizisi incelenebilir. B ir sonraki düş, bir öncekinin yorumunda
yapılan yanlışları düzeldir. Bir zaman sırası izlemezler. Ancak anlam
bakımından bir nokta çevresinde dönerler. Bu bakımdan, hastalardan
kendilerinin düşleri sıra ile yazmaları ve yorumları kendileri yapmaları
istenir. «Böylece hasta, bilinçdışını hekimin yardımı olmadan nasıl
yönetmesi gerektiğini öğrenmiş olur.» Psikoterapist, edilgin olarak, eli
kolu bağlı durmaz, etkin bir biçimde hastayı yönetir. Düşün olası
anlamına işaret edebilir ve hastanın izleyebileceği yolu gösterir. Bu,
başkalarının duygularını anlayabilm e, eşgüdüm yeteneği, sezgi,
beceri, dünya ve insan üzerine bilgi, anlayış gerektirir. Düşlerin sayısız
anlamları arasında en doğrusunu bulabilmek için, düş görenin yaşayış
düzenini, bilinçli, görünürdeki psikolojisini bilmesi gerekir. Düşün
çerçevesini çizmek de önemlidir; daha öncesini, daha sonrasını
çağrışım ve genişleme yöntemiyle çizebilmelidir kişi. Bağlam çizildik
ten sonra ancak yoruma geçilebilir. Beklediğimiz çıktı diye, anlamı
çözdüğümüzü sanmamalıyız. Kuşkucu davranmalıyız. Anlamı düş
görenin bilinçli yönelimine paralel düşler azdır.
Genellikle bilinçdışının yönelimi bilinçli davranışı tamamlayıcı
ya da dengeleyicidir. Ruhun kendi kendini ayarlama düzeninin
biçimidir. Çağdaş insan ruhunun, bilinçli alanı, aşırı geliştirilmiştir;
bastırılmış bilinçdışı içeriği, birikerek, patlamak, bilinci sele boğmak
istemektedir. Bilinçdışını ruha katıp, bütünlüğü sağlamak, özellikle
Batı'nın çağdaş insanının sorunu durumuna gelmiştir. Doğu insanında
durum böyle değildir. Ortak bilinçdışı gereçlerini ele almadan, ilkin
bebeklik çağında varolan içeriği bilince çıkarıp, onu bütüne katmak
gerekir; «İlkin kişisel bilinçdışı ele alınıp çözümlenmelidir, yani bilinç
yüzeyine çıkarılm alıdır.»22 Yoksa ortak bilinçdışma giden yol tıkalı
sayılır. Her çatışm a ilkin kişisel açıdan ele alınıp çözümlenmeye
çalışılmalıdır.
22
Commentary on ıhe Secret o f the Golden Flower,
s. 30-38.
Dostları ilə paylaş: |