23
bunları tedavi edip onlardan kurtulabilir. Sürekli bir mücadele ile bu kötü ahlaklar
kuldan temizlenebilir.
Birinci kısımdakiler nefse ait hükümler olup haram veya mekruh olarak
yasaklanan şeylerdir.
İkinci kısımdakiler ise, nefsin kendinse ait kötü ve düşük huylardır. Bu kısaca
nefse ait sıfatların tarifidir. Bunu biraz açarsak; nefse ait kötü sıfatlar kibir, öfke, kin,
haset,
kötü ahlak, tahammülsüzlük ve bunların dışındaki sevimsiz ahlaklardır.
Kuşeyrî’ye göre nefsin insan vücuduna bozuk ahlakların mahalli olarak
konulmuş bir latife (manevi cevher) olması muhtemeldir. Nasıl ruh güzel ahlakların
mahalli olarak bedene konulmuş manevi latife ise nefsi de böyle düşünmek
mümkündür. Bu latifelerin hepsi birbirinin emrine verilmiştir; hepsinin toplamı insanı
oluşturmaktadır.
Şekil itibariyle ruh ve nefsin latif (sırlı, görünmeyen) cisimlerden oluşu
meleklerin ve şeytanların latif vücut yapısına benzemektedir.
Gözün vücutta görme yeri, kulağın işitme yeri, burnun koklama yeri, ağzın
tatma yeri olduğu ve bütün bunların insanın zahiri yapısını oluşturduğu gibi; aynı
şekilde kalp ile ruh iç bünyede güzel sıfatların yeri, nefs ise kötü sıfatların yeri
yapılmıştır.
Nefs bu bütünden bir parçadır. Kalp de bu bütünden bir parçadır.
24
3-
Şihâbuddîn Sühreverdî “Avârifü’l-meârif
” adlı eserinde
nefsin, bedene
konmuş latif (sırlı, görünmeyen) bir varlık olduğunu ve kötü sıfat ile ahlakların
ondan kaynaklandığını belirtir. Nitekim ruh da kalbe konmuş latif bir varlıktır, güzel
sıfat ve ahlaklar da ondan kaynaklanır. Göz görmenin, kulak işitmenin, burun
24
Abdülkerim Kuşeyrî,
Kuşeyri Risalesi (Sufilerin İnanç ve Ahlakları) (3. Baskı), Çev: Dr. Dilaver
Selvi, İstanbul, Semerkad Yayınları, 2007, ss. 232, 233.