62
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
GENÇLERDEKİ HAZCILIĞA MANEVİ BAKIŞ VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
Yaradılış asaletini devam ettiren de bozan da başta insanın kendisi olmak
üzere, ait olduğu toplumun yaşama şeklidir. İnsanın manevi eğitimi ihmal edilip
gayretler çoğunlukla maddi unsurlara yöneltildiğinde bayağı arzular,
hayvani istek ve
eğilimler insanın ahlak yolundan sapmasına yol açar. Çünkü maddi ve manevi
unsurlar daimi surette birbirlerinden etkilenmektedir.
Gazâlî (rah.), “Kimyâ-i Saâdet” (Mutluluk Hazinesi) adlı eserinin önsözünde
insanoğlunun oyun ve boş şeylerle uğraşmak için yaratılmadığını, bilakis ona büyük
işler ve büyük kıymet verildiğini söyler. Ve şöyle devam eder: “Çünkü insan
ebedidir. Esfel-i sâfilinden (alçakların en alçağından), a’lâ-yı ılliyyîne (yükseklerin
en yükseğine) kadar olan bütün alçaklık ve yükseklikler onun içindir.
İnsanın esfel-i sâfilini, hayvanların, yırtıcı hayvanların ve şeytanın seviyesine
inmesi olup haz, şehvet ve öfkesine esir olmasıdır. A’lâ-yı ılliyîni ise, şehvet ve
öfkenin elinden kurtulup, bunların ikisini de kendisine esir ettiği, onları kendi emrine
aldığı melekler makamıdır. Hayvani sıfatlarla melek sıfatları arasında, esfel-i
sâfilinden a’lâ-yı ılliyyîne kadar dereceler vardır.
İnsan şehvet ve öfkesine hükmedince, Yüce Yaratıcı’ya kulluk makamına
doğru ilerler. İnsan bu yoldaki haz ve huzurunu tadınca, gözün, karnın ve diğer
uzuvların arzu ettiği hazlar bunun yanında değersiz ve aşağı kalmaya başlar.
İnsanlık cevheri, hayvani ve şeytani sıfatlarla karışmış olduğundan mücadele
etmeksizin onu bu karışıklıktan (çelişkilerden) kemâl derecesine ulaştırmak mümkün
olmaz. İnsanlık cevherini hayvanlık seviyesinden kurtarıp melek temizliğine
63
ulaştıracak ve bununla insanı ebedi huzura kavuşturacak kimya (formül) da zor
bulunur ve bunu herkes anlayamaz. Öyle ki madenlerle ilgili kimyadan ziyade asıl
buna kimya demek gerekir.”
69
Hz. Mevlana (k.s) da benzer şekilde, hayatı anlamlandırmak için suretlerden
uzaklaşıp öze yönelmek gerektiğini düşünmekte ve bunun yolunu, insanın
kendisinden başlaması olarak göstermektedir.
70
“Ey dostlar, sureti aşarsanız, cennet vardır, gül bahçesi içinde gül bahçesi
Kendi suretini kırıp yakarsan her şeyin suretini kırmayı öğrenirsin”
I-HAZ TÜRLERİ
Bir gereksinimi doyurmak olan “bayağı” haz ile, üretime, yaratıcılığa ve
içgörünün geliştirilmesine yönelen “yüksek” haz birbirinden farklıdır. Eksikliğin
doyurulmasıyla yaşanan doymuşluk, rahatlama ve gerilimin azalması durumuna
“ferahlama”; kişinin kapasitesinin doruğunda, kusursuzca yaşadığı dinginlik ve
esrime (kişinin kendi varlığını aşıp yüce bir varlığa erişmişlik ya da kavuşmuşluk
duygusundan kaynaklanan kendinden geçme durumu) deneyimine ise “işlevsellik
hazzı” adı verilir.
Eksiklik gereksinimleri tüm insanlarda, hatta bir dereceye kadar diğer
canlılarda ortaktır ve temelde bir şeyin yok olmasıyla ortaya çıkan “ferahlama”
69
Gazâlî,
Kimyâ-i Saâdet (Mutluluk Hazinesi), Çev.: A. Faruk Meyan, İstanbul: Bedir Yayınevi, 2011,
ss. 13, 14.
70
Özdoğan, s. 121.