CAMİ VE KİTAP
110
beni sana feda eylesin!” diye cevap verdi. Peygamberimiz de
her defasında:
“İşte insanlar da bunu istemez” buyurdu. Sonra
mübarek elini gencin üzerine koyup şöyle dua etti:
“Allah’ım,
onun günahını bağışla, kalbini temizle, namusunu koru!” O genç
bir daha böyle (çirkin) şeylere iltifat etmedi.
64
Böylesine sıra
dışı bir talep karşısında Hz. Peygamberin bu gencin onurunu
kırmadan ortaya koyduğu serinkanlılık, aklilik, nezaket ve ikna
yöntemi; üzerinde farklı psikolojik boyutlarıyla çalışılması ge-
reken örnek bir olaydır.
V. Sonuç
İslam’da dünya ve ahiret birbirinden bağımsız, birbiriyle
uyumsuz iki zıt parça değil; insana dair hakikati farklı yön-
lerden tanımlayan ve tamamlayan iki uyumlu unsurdur. Ne
dünya ve ahireti ayrı varlık alanları olarak düşünen dualizm, ne
de dünyayı ahiretin içinde eritip yok sayan ruhbanlık İslam’ın
ruhuna uygundur. İslam’da ahiret dünyanın içindedir. Bir süt
kazanının içindeki yoğurt kitlesinin sütü mayalayıp yoğurda
dönüştürdüğü gibi, İslam’da ibadet ve mabet olgusu, insana
dair bütün varlık sahasını insanın var oluş amacına uygun bir
şekilde dönüştürür.
Cami, İslam toplumunun ve medeniyetinin ruhudur. Sos-
yal hayatın bütün unsurları cami etrafında yapılanır; medrese-
ler, kütüphaneler, imaretler, darüşşifalar, sebiller, meşrutalar,
çeşmeler, türbeler, hazireler, şadırvanlar, dükkânlar ve çarşılar
İslam tarihi boyunca cami odaklıdır. Cami; ibadeti ve ticareti,
ölümü ve yaşamı, zengini ve fakiri, âlimi ve cahili, genci ve
yaşlıyı aynı havzanın içinde biçimlendiren ve yönlendiren mer-
kezî unsurdur. İslam’da hayat, cami etrafında kümeleşir. Çünkü
cami etrafına hayat verir. Kaybettiğimiz ve yeniden bulmamız
gereken hayat iksiri camide gizlidir. Camilerimizi ruh ve işlev
bakımından yeniden Mescid-i Nebevî
ruhu üzerine inşa etme-
64 Heysemî,
Mecmau’z-zevâid, I, 129, Hadis No: 543.
CAMİ VE KİTAP.indd 110
29.09.2016 15:34:18
113
Kâmil BÜYÜKER
İstanbul İl Müftülüğü
V
ahiy medeniyeti, Rahman’ın ilk sözü olan “İkra” hi-
tabını önce insana, sonra yazıya, sonra da kitaba
taşımıştır. Söz hep bu kutlu kelamın sayfaları arasından ak-
tarılmıştır. İlk halka, öncü bir peygamberin yani vahyin ilk
muhatabının elinde hayat bulmuş ve burada ilk tedrisini ger-
çekleştirmiştir. Daru’l-Erkam ise bu davet yüklü mektupların
okunduğu, konuşulduğu ilk adres olmuştur. Ancak halka
halka büyüyen bu çağrı hicret sonrası Medine’de, Mescid-i
Nebevi’de devam etmiştir.
Mescidde İlim Halkasına Teveccüh Gösteren
Muallim
Peygamber
İslam medeniyeti, kitap üzerine bina edilmiş bir medeniyet-
tir. Bu medeniyetin ilk muallimi de Hz. Muhammed (s.a.s.)’dir.
Efendimiz, çevresinde halka halka genişleyerek yetişen sahabe-
ler topluluğuna muallimlik etmiştir. Hayatın bütün safhalarının
ayan beyan yaşandığı Mescid-i Nebevî’de yaşanan şu sahne
mescidin en önemli fonksiyonlarından birisi olan bilmenin,
öğrenmenin yani ilim tedrisinin ne derece önemli olduğunu
gözler önüne seriyor:
Hz. Peygamber bir gün evinden çıkıp mescide gitmiş, orada
insanların iki halka oluşturduklarını görmüştü. Bu halkalardan
birinde bulunanlar Kur’an-ı Kerim okuyor ve Allah’a dua edi-
Camileri Aydınlatan Kandiller: İlim
Halkaları
CAMİ VE KİTAP.indd 113
29.09.2016 15:34:19