lerini özellikle tıbbi amaçlarla tüketmektedir. Bitkisel tedavi uzm anlan
size çeşitli bitki ve otların sağlık açısından ampirik olarak türetilen ya
rarlarını bıkıp usanmadan anlatabilirler. Bununla birlikte, dünyanın pek
çok yerinde, baharatlar kültürün ayrılmaz bir parçasıdır. Acı biber içer
meyen bir Hint ya da Meksika yemeğini, taze otlu çeşnilerin ve yoğurdun
bulunmadığı bir İran yemeğini veya nanesiz Fas çayını kim düşünebilir?
İ nsanların çeşitli ot ve baharatlara yönelik lezzet tercihlerinin bölgesel
ve coğrafi farklılıklar göstermesinin, bunların tüketimini teşvik etmek için
66 BEYIN-BAGIRSAK BAĞLANTISI
evrildiği vedünyanın farklı yerlerine özgü yaygın görülen hastalıklara karşı
koruma sağladığı görüşü akla yatkındır. Örneğin, dünyanın gelişmekte olan
birçok bölgesinde baharatlı gıdaların tüketimi, insanları gastrointestinal en
feksiyonlardan koruyor olabilir mi? Benzerşekilde, İran yemeklerinde taze
otların tüketimi veya Fas’ta yemeklerden sonra zorunlu olarak nane çayının
içilmesi hazımsızlığı önlüyor mudur? Dünyadaki yaygın kullanımlarına nasıl
açıklama getirdiğimize bakılmaksızın, bu bitki türevi maddeler bizleri ve
bağırsak-beyin eksenimizi çevremizdeki bitkilerin çeşitliliği ile yakından
ilişkilendirir. Çeşit çeşit bitkidenzengin bir beslenme ileeldeedilen çok sa
yıda fitokimyasal madde ile birlikte bunlara bağırsaklarımızda mükemmel
şekilde uyan bir dizi duyusal mekanizma, çevremizdeki dünyayla iç eko-
sistemimizi (bağırsak mikrobiyomumuzu) birbiriyle uyumlu hâle getirir.
Bağırsağımızda neden bu kadar çok algılayıcı var? Tatlı yiyecekleri
algılayan reseptörler gibi, bazı reseptörler yediğimiz gıdaları metabolize
etme şeklimizde önemli bir rol oynarlar. Tatlı reseptörlerimiz (karbon
hidratların sindirilmesiyle oluşan) glikozu veya yapay tatlandırıcıları
algıladığında, glikozun kan dolaşımına emilimini ve pankreastan in-
sülinin salınmasını uyarırlar. Beyne sinyal göndererek tokluk duygusu
yaratan diğer birçok hormonun salınmasını da tetiklerler.
Bağırsağın acı tat reseptörlerinin işlevi bir sır olarak gizemini ko
rumaktadır. Enterik sinir sisteminde uzman olan ve bağırsaklardaki
tat reseptörleri ile yoğun bir şekilde ilgilenen, UCLA’dan meslektaşım
Catia Sternini, bu reseptörlerin bir kısmının bağırsak mikrobiyotası ta
rafından üretilen metabolitlere tepki verebileceğini veyüksek miktarda
yağ alımı ile bağırsak mikrobiyotasındaki yağla ilişkili değişikliklerin
sonucu olarak bu reseptörlerde oluşan değişimlerin obezitede rol oyna
yabileceğini ileri sürmektedir. Ortak bir çalışmada, obez deneklerde bu
hipotezi destekleyen bulgular elde ettik.
Gastrointestinal sistemdeki acı tat reseptörlerinin olası başka roller
de oynadığı ileri sürülmektedir. Bu reseptörlerin uyarılmasıyla, iştahı
BAĞIRSAKLARINIZ BEYNİNİZLE NASIL KONUŞUR? 6 /
artırmak için beyne iletilen açlık hormonu ghrelinin salgılandığı gös
terilmiştir. Birçok Avrupa ülkesinde yemeklerden önce acı bir aperatif
içmek gibi eski bir alışkanlık vardır, bu alışkanlığın bağırsaktaki acı tat
reseptörlerini uyararak ghrelin salgılanmasını başlattığı ve bu da iştahı
artırdığı için yerleşmiş olması beni şaşırtmazdı.
Geleneksel Çin tıbbında kullanılan o müthiş acı bitkisel ilaçları bir dü
şünün. Tedavi edici etkilerinin size verdiği acı tat tecrübesiyle pek alakalı
olmama olasılığı daha yüksek, ancak bu acı bitkilerin etkisi bir şekilde
bağırsaklarda yer alan 25 acı tat reseptöründen bir veya daha fazlasının
etkin hâle getirilmesi, böylece beyninize ve vücudunuza şifa mesajları
göndermesi ile ilişkilidir. Daha da ilgi çekici olan, gül kokusundan keyif
almak, sütün bozulup bozulmadığını anlamak veya mangalda pişen eti
koklamak için kullandığımız burundaki koku alma reseptörlerinin ay
nısından bağırsaklarda da yaygın şekilde bulunduğuna dair yeni kanıt
ların elde edilmiş olmasıdır. Bağırsaklardaki tat alma reseptörleri gibi, bu
bağırsak koku reseptörleri de öncelikle farklı hormonların salınmasını
kontrol eden endokrin hücrelerin üzerindedir.
Tat ve koku reseptörleri, sadece ağız ve burunda değil tüm sindirim
sistemine yerleştikleri için, orijinal isimleri olan “tat” ve “koku” artık
biraz eskidi. Bunun yerine, günümüzde bilim insanları bu reseptörle
rin akciğerlerde ve diğer iç organlarda bulunan ve farklı organlardaki
konumlarına göre farklı roller oynayan geniş bir kimyasal algılama me
kanizma grubunun bir parçası olduklarının farkına varmıştır. Bugün
bildiklerimize dayanarak, bu kimyasal algılayıcıların bu organlarda
yaşayan f arklı mikrobiyal toplulukların mesajlarım almak gibi bir rol
oynadıkları anlaşılırsa hiç şaşırmam.
Sinir sistemi, bu yaşamsal bilgilerden kendine düşen payı karmakarışık
bağırsakların içinden nasıl elde eder? Böylesine yüksek performanslı bir
veri toplama sisteminin, bağırsaklardan geçen kısmen sindirilmiş gıda
ve asitli kimyasalların keşmekeş dünyasına dalması pek mantıklı olmaz.
68 BEYIN-BAĞIRSAK BAĞLANTISI
Aslında nöronlar, bağırsağın içindekilerle doğrudan temas etmeden, ba
ğırsak iç yüzeyinde otururlar ve burada gerçekleşen olayları algılamak için
bağırsağın içine bakan özel mukoza hücrelerine güvenirler. Bu hücreler
bağırsak duvarındaki aracılara, özellikle de çeşitli endokrin hücrelerine
sinyaller gönderir. Daha sonra bu endokrin hücreleri yakınlarında bulu
nan duyusal sinirlere, özellikle de vagus sinirine sinyaller iletir. Bugüne
kadar, bağırsak duyularının özel bir yönü için uzmanlaşmış vebağırsak
endokrin hücreleri taraf ından salınan belirli bir moleküle yanıt veren çok
sayıda farklı duyusal nöron belirlenmiştir. Bu sinirlerin her biri enterik
sinir sistemine veya beyne sinyaller gönderir.
Bağırsağın endokrin hücreleri o kadar çok sayıda ve sinir sistemi
mizi bilgilendirmede öylesine ustadır ki sağlığımız ve kendimizi iyi
hissetmemiz konusunda çok önemli rol oynarlar. Bağırsaklarınızdaki
hormon içeren bu hücrelerin hepsini tek bir yere topladığınızı düşünün.
Bu hücre topluluğu vücudumuzdaki en büyük endokrin (hormon salgı
layan) organ olurdu. Mideden kalın bağırsağın sonuna kadar tüm sin
dirim sistemi boyunca uzanan endokrin hücreler, yediklerimiz içinde
bulunan ve mikrobiyotamızın ürettiği çok çeşitli kimyasal maddeleri
algılayabilir. Örneğin, mideniz boşaldığında, mide duvarı içindeki özel
hücreler, ghrelin adı verilen, kan dolaşımı veya vagus siniri yoluyla bey
ninize sinyal göndererek yemek yemeye teşvik eden bir hormon üretir.
Öte yandan, doymuş olduğunuzda ve ince bağırsaklarınız yiyecekleri
nizi sindirmekle meşgulken, orada bulunan hücreler “tokluk” horm on
ları salgılayarak beyninize doyduğunuzu, daha fazla yemenin durması
gerektiğini söylerler.
Endokrin hücrelerinin görev aldığı bağırsak-beyin iletişim kanalına
ek olarak, bağırsaklara bağlı bağışıklık sistemimizi ve bu bağışıklık hüc
relerinin ürettiği (sitokin adı verilen) inflamatuvar molekülleri içeren bir
başka sistem daha bulunur. Bağırsağımızda yaşayan bağışıklık hücreleri
tercihen ince bağırsakta Peyer yamaları (plakları) olarak bilinen kümeler
BAĞIRSAKLARINIZ BEYNİNİZLE NASIL KONUŞUR? 69
hâlinde yerleşmişlerdir. Bu hücreler, apendiksimizde de bulunur, ayrıca
ince ve kalın bağırsakların duvarı boyunca da dağılmıştır. Bağırsaklardaki
bağışıklık hücreleri, bağırsakların içindeki boşluktan minik bir hücre ta
bakası ile ayrılır ve dendritik hücre adı verilen bazı bağışıklık hücreleri
bağırsak katmanı boyunca uzanarak bağırsak mikropları ve zararlı ola
bilecek patojenlerle etkileşime geçebilirler. En önemlisi, bu hücrelerden
salınan sitokinler, bağırsak iç tabakasından geçerek sistemik dolaşıma
girip nihai olarak beyne ulaşabilirler. Benzer şekilde, tıpkı hormon içe
ren bağırsak hücrelerinden salınan sinyal molekülleri gibi vagus siniri
üzerinden beyne ileti gönderirler.
Tükettiğimiz gıdalara ait çeşitli özellikler hakkında sinir sistemimi
zi bilgilendiren bu kadar çok sayıda mekanizma göz önüne alındığında,
bağırsaklarımızın sadece besin maddelerin i sindirmekten çok daha faz
lasını başarmak üzere tasarlandıkları açıktır. Bağırsaktaki detaylı duyu
sistemleri, insan vücudunun Ulusal Güvenlik Ajansı olup, yemek boru
su, mide ve bağırsak gibi sindirim sistemini oluşturan tüm organlardan
bilgi toplayarak, sinyallerin büyük çoğunluğunu görmezden gelmekle
birlikte, bir şeyler şüpheli göründüğünde veya yanlış gittiğinde alarm
verir. Görünen o ki, bağırsaklardaki duyusal sistem, vücudun en k ar
maşık duyu organlarından biridir.
Bağırsaklarınız Daima Uyanıktır
Her yiyecek veya içecek tükettiğinizde, bağırsaklarınızdaki veri topla
ma sisteminden gelen raporlar hem bağırsaklarınızdaki küçük beyne
(enterik sinir sistemine) hem de kaf atasınızın içindeki beyne çeşitli ya
şamsal bilgiler iletir. Ne zaman bir şeyler yiyip içseniz hem küçük, hem
de büyük beyniniz bu raporları alır, ancak ikisi de bu bilginin farklı
yönleriyle ilgilenir.
70
BEYIN-BAĞIRSAK BAĞLANTISI
Küçük beyniniz, ideal sindirim tepkileri vermek, gerektiğinde ba
ğırsak içeriğini sindirim sisteminin alt veya üst ucundan ishal ya da
kusma şeklinde atarak toksinleri uzaklaştırmak için bağırsağınızdan
gelen önemli bilgilere ihtiyaç duyar. Bu bilgiler, yemeğin miktarını ve
bağırsaklara giren maddelerin içeriğini (yağ, protein ve karbonhidrat
içeriği gibi kimyasal bilgilerin yanı sıra bu maddelerin yoğunluğunu,
kıvamını ve parçacık büyüklüğünü) kapsar. Aynı zamanda kontamine
gıdalardan kaynaklanan bakteri, virüs veya toksinler gibi düşmanlara
ilişkin her türlü işareti ortaya çıkaran istihbaratı da içerirler. Midenize
giren zengin bir tatlının yüksek yağ içeriğini haber aldığında, mide b o
şalımım ve bağırsaklardan geçiş hızını yavaşlatır. Yediklerinizin kalo
risinin düşük olduğunu öğrendiğinde ise emilim için yeterli kalori elde
etmek amacıyla mideden boşalımı hızlandırır. Potansiyel olarak zararlı
saldırganları haber aldığındaysa su salgılanmasını artırıp, mide içeriğini
boşaltmak için peristaltik hareketlerin yönünü değiştirir ve zararlı et
keni uzaklaştırmak için ince ve kalın bağırsaklardan geçişi hızlandırır.
Öte yandan, beyniniz genel sağlığınız ve zindeliğinizle daha fazla
ilgilidir. Bu amaçla bağırsağınızdan farklı ipuçlarını izleyerek bunları
vücudunuzun diğer bölgelerinden gelen çeşitli sinyallerle ve çevreniz
deki bilgilerle bütünleştirir. Beyin enterik sinir sisteminde neler olup
bittiğini takip eder ancak buna ek olarak bağırsak tepkilerinizle, bağır
saklarınızın duygularını yansıtan durumuyla, öfkeli olduğunuzda mi
denizde ve kalın bağırsağınızdaki burkucu kasılmalarla ve depresyon
dayken bağırsaklarınızın çalışmayı durdurması ile yakından ilgilenir.
Başka bir deyişle, beyin, kendi yazdığı tiyatro oyununun bağırsaklarda
sahneye konulmasını izler. Beyin, neredeyse kesinlikle, bağırsaklarda
yaşayan trilyonlarca mikrobun ürettiği bilgiyi alır. Bu, bağırsak-beyin
iletişiminin henüz son birkaç yıldır ilgileri üzerine çeken önemli bir
parçasıdır. Beyin, bağırsaklardan gelen tüm duyusal bilgileri sürekli
olarak izlerken, günlük sorumlulukları yerel kurumlara, örneğimizde
|