Evrim Teorisi, Felsefe ve Tanrı
304
olarak gören kişi neye inanıyorsa onu kastediyorum) aykırı ol-
mayan hususlarda, eğer Tanrısal hikmetin neyi gerektirdiğini
bilemiyorsak, bu konuda agnostik kalmanın en tutarlı yol ol-
duğunu söyleyerek öneriyorum. Tanrısal hikmet açısından tür-
lerin bağımsız mı, birbirlerinden evrimle mi, bunların bir karı-
şımıyla mı yaratıldıklarını söyleyebilecek pozisyonda değiliz.
Tanrı’nın aklı ve bilimi kullanarak anlamamıza şu anda ola-
nak vermediği bu konuda, Kutsal Metinler’e dayanarak bir çı-
karımda bulunmamızın da mümkün olmadığı kanaatindeyim.
Teolojik agnostisizmi Tanrısal hikmeti çözemediğimiz husus-
lar için öneriyorum ve Evrim Teorisi’ne karşı yaklaşımın da
buna dâhil edilebileceğini düşünüyorum. Evrenin ve canlıla-
rın incelenmesi bunların bilinçle ve kudretle yaratıldıklarını
ve tasarımlandıklarını göstermektedir; ama bundan, bunların
nasıl (evrimle veya değil) tasarımlandıklarını (Tanrı’nın hangi
yolu kullandığını) anlayamayız.
Din-bilim ilişkisindeki sorunlara yaklaşımda, Tanrı’nın
yaratma şekli hakkında teolojik agnostisizmin kullanılması-
nın çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bu yaklaşım, Evrim
Teorisi’ne karşı alınacak tavır dışında, Tanrı-evren ilişkisinde
Tanrı’nın doğa yasalarını ihlal edip etmediği veya ruhun ayrı
bir cevher olup olmadığı gibi konularda da kullanılabilir ve
ben, bu konulara yaklaşımımda da teolojik agnostik bir tu-
tumu esas alıyorum; ilerleyen sayfalarda bu konulara da de-
ğineceğim. Bu yaklaşımın, din ile bilimin gereksiz yere ça-
tıştırıldığı birçok konuda çatışmaları çözeceğine inanıyorum.
Örneğin, böylece, Evrim Teorisi bilimin ve felsefenin tar-
tışma alanına bırakılıp; teolojik eleştiriler, sadece, natüralist-
ateist yaklaşımların bu teoriyi istismar etmesine yöneltilebi-
lir. Fakat bu yaklaşımı, sırf çatışmaları çözen bir yaklaşımın
faydalarını düşünerek önermiyorum; teolojik olarak, Tanrısal
hikmeti bilemediğimiz konularda “Bilmiyorum” demenin en
Tanrı İnancı, Dinler ve Evrim Teorisi
305
doğru tavır olduğunu düşündüğüm için de bu yaklaşımı öne-
riyorum. Evreni ve canlıları incelememiz sonucunda bunla-
rın bilinçle, kudretle ve yüksek bir ilimle tasarımlandıklarını
rahatlıkla anlayabiliriz; fakat Tanrı’nın bu tasarımları ‘nasıl’
oluşturduğu konusunda aynı rahatlıkla konuşamayız. Tektan-
rılı dinlerin inananları için asıl önemli olan Tanrı’nın varlığını,
ilmini, kudretini gösteren delillerdir; bu yüzden, Tanrı’nın ya-
ratışta hangi yolu kullandığı konusunda ‘teolojik agnostik’ bir
tavrın, üç dinin inananları için de bir sorun teşkil etmemesi
gerektiği kanaatindeyim.
TANRI-EVREN İLİŞKİSİ VE MUCİZELER
Özellikle üç tektanrılı dinin inananlarının, mucize konusuna
bakışlarının ne olduğunun ortaya konulması, Evrim Teorisi’ne
bakış açılarının belirlenmesi açısından özel bir öneme sahip-
tir. Mucizelerin nasıl gerçekleştiği ile ilgili kanaat, özellikle
Tanrı-evren ilişkisinin nasıl olduğu ile ilgili yaklaşımın an-
laşılması açısından önemlidir. ‘Mucize’, sözlük anlamı olarak
başkasını aciz bırakmayı ifade eder. Kullanımda ise peygam-
ber olduğunu iddia eden kişinin, doğruluğuna delil oluşturan
fiil anlamına gelmektedir: Peygamber, doğruluğunu kanıtla-
mak için olağanüstü bir iş yaparak inanmayanlara meydan okur
ve inanmayanları aciz bırakır.
562
Mucize kavramının İngilizce
karşılığı olan ‘ miracle’ da İlahi müdahaleyi ifade eden olağan
dışı olayları ifade etmek için kullanılır.
563
‘Miracle’ kelimesi
etimolojik olarak aciz bırakma anlamını içermese de kulla-
nımdaki anlamı ‘mucize’ ye karşılık gelmektedir.
562 İlyas Çelebi, İslam İnanç Sisteminde Akılcılık Ve Kadı Abdulcebbar, Rağbet
Yayınları, İstanbul (2002), s. 316.
563 Merriam Webster’s Collegiate Dictionary, Merriam Webster Massachusetts
(1993), s. 742.
Evrim Teorisi, Felsefe ve Tanrı
306
Burada karşımıza çıkan önemli soru, Tanrı’nın, mucize
gösterilmesi için doğa yasalarını askıya alıp almayacağı ile
ilgilidir. Tanrı’nın doğa yasalarını ihlal etmeyeceğini, bu ya-
saları kısa bir süre için bile olsa devre dışı bırakmayacağını
düşünenler, genelde Tanrı’nın yarattığı bir süreç olarak Ev-
rim Teorisi’ni savunmaya daha eğilimlidirler. Buna mukabil,
Tanrı’nın doğa yasalarını bazen askıya alıp evrene müdahale
ettiğini düşünenler, canlı türlerinin birbirlerinden bağımsız ola-
rak yaratıldığını savunmaya daha eğilimli olmuşlardır. Türle-
rin yaratılmalarını, Tanrı’nın yaratış mucizeleri olarak düşü-
nürsek; Tanrı’nın bu yaratışları ve peygamberlerine mucizeler
göstertmesi ile ilgili karşımıza çıkan sorular aynı olmaktadır.
Her iki durumda da, Tanrı’nın önceden koyduğu doğa yasa-
larını ihlal edip etmeyeceği ve eğer Tanrı bu yasaları ihlal et-
meden, türlerin yaratılışını gerçekleştirdiyse veya peygamber-
leri aracılığıyla mucize gösterdiyse; bunların nasıl olduğu ile
ilgili sorunsallarla yüzleşiyoruz. Bu da bize, mucizeler konu-
sundaki yaklaşımımızın, türlerin yaratılışı ile ilgili yaklaşımı-
mızla alakalı olduğunu, bu iki konudan birindeki yaklaşımı-
mızın diğerini etkileyeceğini göstermektedir. Birçok teistin bu
konudaki tartışmada sorguladığı, Tanrısal hikmetin ne şekilde
olduğu, Tanrısal hikmetin doğa yasalarının askıya alınmasına
kısa süre için bile olsa izin verip vermeyeceğidir. Birçok teo-
log ve felsefeci bu soruya farklı cevaplar vermişlerdir. Kutsal
Metinler’de ‘mucizeler’in doğa yasalarının ihlal edilmesi an-
lamına geldiğine dair bir tarif yoktur. Kur’an’da doğa yasa-
ları çerçevesinde gerçekleşen olaylar için kullanılan ‘ayet’ ke-
limesi, peygamberlerin hasımlarını alt etmek veya inananlara
destek olmak için gösterdikleri sıra dışı olaylar için de kulla-
nılır. (Kur’an çevirilerde ‘mucize’ diye çevrilen genelde ‘ayet’
kelimesidir.) Sonuçta, mucizelerin doğa yasalarına aykırı olup
olmadığına Kutsal Metinler’deki kelimelerin etimolojisinden
Dostları ilə paylaş: |