Evrim Teorisi, Felsefe ve Tanrı
512
3- Saydıklarımızın hepsinin tek bir gezegende (Dünya’da)
toplanması.
Dünya İlkesi’nin en önemli özelliği; İnsancı İlke’ye atıfla,
insanın, kaçınılmaz olarak kendisini var eden koşulları göz-
lemlemesindeki ‘seçici özellik’ vurgulanarak, bunun, tasarı-
mın aleyhinde kullanılmasına karşı, bu itiraza takılmayan bir
cevap niteliğinde olmasıdır. Dünya İlkesi’nin bakışının yönel-
diği tasarımlar inayet delili, teleolojik delil gibi başlıklarda ele
alınanlardan farklı değildir. Fakat Dünya İlkesi, hiçbir kaçış
yeri bırakmayacak şekilde İnsancı İlke’ye gelen itirazları sa-
vuşturarak tasarım delilini desteklemektedir ve geniş bir alanı
ifade eden ‘insan varlığı açısından olmazsa olur’ tasarımların
da önemini göstermektedir.
Ayrıca Dünya İlkesi’nin diğer önemli bir yanı, olasılık
hesaplarının sadece Dünya alanı içinde yapılmasını gerek-
tirmesidir. Çünkü artık insanın varlığını zorunlu kılan şart-
lar odak noktası değildir, burada soru “Ne oluyor da bu ka-
dar çok farklı özellikli birçok canlı türü tek bir gezegende
yan yana bulunmaktadır” şeklindedir. Bu yüzden, odaklanı-
lan, bu Dünya’nın içinde bu kadar farklı özelliği olan bu ka-
dar çok türün bir arada olması olduğu için Dünya’daki olası-
lık kaynaklarının bunları tesadüfen çıkartmaya gücünün yetip
yetmeyeceği ele alınmaktadır.
İnsanın varlığını mümkün kılan ‘olmazsa olmaz’ şartlar
İnsancı İlke’nin yanlış yorumuyla bertaraf edilebilseydi bile;
tek bir gezegende toplanmış ve olasılık hesaplarına göre tesa-
düfen oluşmaları imkânsız olan yüz binlerce canlı, bilinçle ve
kudretle oluşturulmuş bir tasarımı ispat ederdi. Daha önce ev-
rendeki baryon, elektron ve foton sayılarının toplamı olan 10
90
sayısıyla, evrenin saniye sayısı olan 10
18
’i çarptık ve 10
108
’i bul-
duk. Bu, evrendeki her parçacık evrenin başlangıcından beri
var olsalardı ve her saniye tek bir hareket yapsalardı ortaya
Tasarım Delili
513
çıkacak hareket sayısıdır. Sonra bu sayı ile bir proteinin te-
sadüfen oluşma olasılığını kıyaslayarak, evrendeki olasılık
kaynakları açısından tesadüfün bir alternatif olamayacağını
gördük. Dünya İlkesi’ne göre benzer bir hesabı; yarasanın vü-
cudundaki sonar sistemi için yaparsak, artık insanın var ol-
ması için “olmazsa olmaz” şartlara bakmayacağız, bunun ye-
rine insanın yanı başında Dünya içinde yaratılan yarasanın
sahip olduğu bir özelliği inceleyeceğiz. Bu sefer olasılık he-
sabını, Dünya İlkesi’ne göre, yarasanın bu özelliği için ger-
çekleştirdiğimizi düşünelim. Kümemiz Dünya’nın içi olacağı
için, evvelden kullandığımız 10
90
’lık sayımız, Dünya içindeki
protonların, nötronların, elektronların ve fotonların toplam sa-
yısına inecektir. Evren’in yaşı ile ilgili sayımız ise Dünya’nın
yaşına inecektir. Bu sefer bakılan şu olacaktır: “Dünya’daki
tüm olasılık kaynakları yarasanın bu özelliğini oluşturmayı
becerebilirler mi?” Bütün evrenin tüm zamanında bir prote-
inin oluşması mümkün değilken, Dünya gibi dar bir alanda
böylesi bir özelliğin tesadüfen oluşmasının ne kadar imkânsız
olduğu rahatça anlaşılabilir.
Amacım, Dünya İlkesi’nin, bakışlarımızı Dünya içine çe-
virdiğini, Dünya’daki yanı başımızda gözlemlediğimiz canlı-
lardan hareketle, bunların üstün bir kudret ve bilinçle tasarım-
landığını temellendireceğini göstermektir. Bazılarının sonsuz
evrenler senaryosunu dile getirdiği bir dönemde, Dünya İlkesi,
sonsuz evrenler var olsa bile, sonsuz evrenlerle ve hatta bu
evrenin geri kalanıyla ilgilenmeden, bu Dünya’nın içinden ta-
sarım delilini temellendirebileceğimizi, sırf Dünya’nın içinde
kalarak olasılık hesapları yapabileceğimizi göstermektedir.
İnsanın yanı başında -tek bir gezegende- birçok özellikli
milyonlarca canlı türünün tesadüfen oluşmalarının ve toplan-
malarının olanaksızlığından gücünü alan Dünya İlkesi tasa-
rım deliline önemli katkı sunmaktadır. Tasarım delili; birçok
Evrim Teorisi, Felsefe ve Tanrı
514
ayrı alandan gelen sayısız verilerin bir araya gelmesiyle neti-
ceye varmayı ifade eden ‘birleşmeli tümevarım’ (consilience
of induction
) yöntemiyle çok başarılı bir şekilde sonuca var-
maktadır.
808
Ayrıca tasarım delili; Tanrı’nın evreni bilinçle,
kudretle, üstün bir sanatla yarattığını söyleyen teist görüşün
alternatif görüş olarak sunulan natüralist-materyalist-ateist an-
layıştan daha iyi bir açıklama olduğunu ‘en iyi açıklama ola-
rak çıkarım’ (inference to the best explanation) metoduyla da
göstermektedir.
809
808 ‘Birleşmeli tümevarım’ için bakınız: Menachem Fisch, William Whewell, Philo-
sopher of Science, Oxford University Press, Oxford (1991).
809 ‘En iyi açıklama olarak çıkarım’ gibi güncel hayatta ve bilimde kullandığımız bir-
çok akıl yürütmenin temeli de alternatifler içinde en uygununu bulmaya daya-
nır. Bakınız: Peter Lipton, Inference to the Best Explanation, Routledge, Londra
(2001).
K AYNAKÇA
∑
Alpher, Ralph A., Robert Herman, Genesis of The Big Bang, Oxford
University Press, New York (2000).
Alter, Stephen G., Darwinism and The Linguistic Image, The John
Hopkins University Press, Baltimore (1999).
Anfinsen, Christian B., The Molecular Basis of Evolution, John Wi-
ley and Sons, New York (1961).
Aristoteles, Metafizik, çev: Ahmet Arslan, Sosyal Yayınları, İstan-
bul (1996).
______ , Fizik, çev: Saffet Babür, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul (2001).
Armstrong, Karen, The Battle for God, Ballentine Books, New York
(2001).
Arsebük, Güven, İnsan ve Evrim, 2. Baskı, Ege Yayıncılık, İstan-
bul (1995).
Ateş, Süleyman, Kur’an Ansiklopedisi, Kuran Bilimleri Araştırma
Vakfı, İstanbul (1997).
Atran, Scott, The Universal Primacy of Generic Species in Folkbi-
ological Taxonomy,
(ed: Robert Wilson, ‘Species’ içinde) MIT Press,
Cambridge (1999).
Ayala, Francisco J., Teleological Explanations, ed: Theodosius Dobz-
hansky, W. H. Freeman and Company (1977).
______, Francisco J., The Mechanisms of Evolution, Scientific Ame-
rican Dergisi, Eylül (1978).
Aydın, Mehmet S., Din Felsefesi, İzmir İlahiyat Fakültesi Yayınları,
8. Baskı, İzmir (1999).
Dostları ilə paylaş: |