Evrim Teorisi, Felsefe ve Tanrı
232
örnekler ayrıntılı olarak her incelendiğinde, bu yapıların can-
lılık için lüzumlu işlevleri yerine getirdiği öğrenilmiştir. Bu
da bazı şartlanmış araştırmacıların, canlıların yapılarındaki iş-
levleri anlayamamaları üzerine, bu yapıların işlevlerini inkâr
ettiklerini göstermektedir. Mevcut örneklerden, işlevsiz zan-
nedilen yapıların, sadece işlevi anlaşılmamış yapılar oldukla-
rını anlıyoruz.
EMBRİYOLOJİ VE YİNELEMELİ OLUŞ KURAMI
Darwin canlılardan birbirlerine yakın akrabalık bağı olan-
ların embriyolarının benzerliğini de evrim tarihinin ve canlı-
ların soy ağacının belirlenmesi için önemli görmüş ve bu ko-
nuyu ‘Türlerin Kökeni’ kitabının 13. bölümünde ele almıştır.
Darwin teorisini ortaya koymadan önce Avrupa’nın en meşhur
embriyoloğu Von Baer (1792-1876) idi. Darwin kendisi embri-
yolog olmadığı için, onun çalışmalarından yararlanmıştı; ama
Von Baer, Darwin’in kendi araştırmalarını yanlış yorumladı-
ğını söyleyip onu eleştirdi.
Embriyolojiden Evrim Teorisi’ne delil getirme asıl Haeckel
ile gözde oldu. Onun, ‘yinelemeli oluş’ (recapitulation theory)
kuramına göre bireyoluş (ontogeny) soyoluşu (phlogeny) yine-
ler. Buna göre insan embriyosu; insanın soyundaki balık, sü-
rüngenler gibi aşamaların benzerlerini geçirmektedir, bu da
insanın evrimindeki soyunun, insanın embriyosu incelenerek
anlaşılabileceği anlamını taşımaktadır. Von Baer, canlıların
embriyolarının ilk aşamalarının birbirlerine benzer olduğunu
ortaya koymuştu (sürüngen ile insan embriyosunun benzemesi
gibi); oysa bu iddia, insan embriyosunun, organları oluşmuş
bir sürüngene benzemesinden çok farklıdır. Von Baer, emb-
riyoların ilk aşamalarının gelişimini tamamlamamış, organ-
ları oluşmamış durumlarının birbirine benzediğini; embriyo
Evrim Teorisi'nin Değerlendirilmesi
233
büyüyünce ayırt edici özelliklerin belirginleştiğini söylemiş-
tir. Von Baer’e göre embriyonun gelişimi özelleşmenin olduğu
bir süreçti ve insana doğru giden düzlemsel bir hiyerarşi ile
bunun hiçbir alakası yoktu.
470
Von Baer bu açıklamaları, daha
önce aktardığım önoluşumcu yaklaşımın yanlışlığını göster-
mek için yapmıştı.
Bazı canlıların gerçek embriyo aşamaları.
Birçok insan için, Haeckel’in yaklaşımından en çok akılda
kalan unsur onun embriyolarla ilgili çizimleriyle ‘yinelemeli
oluş’ teorisini desteklemeye çalışmasıdır. Tarihçi Jane Op-
penheimer ve Wilhelm His’in dikkat çektiği gibi o, bu çizim-
lerde kasıtlı olarak tahrifat yapmıştır. (Birçok biyoloji ders
kitabında hâlâ bu çizimler mevcuttur.) Embriyolarla ilgili bil-
gilerin Haeckel’in olduğu dönemden çok daha fazla arttığı
1995 yılında, embriyolog Michael Richardson, Haeckel’in çi-
zimlerinin embriyo gelişimiyle ilgili yanıltıcı bilgiler verdi-
ğini detaylı bir şekilde göstermiş ve bunun biyolojideki en
ünlü sahtekârlıklardan biri olduğunu söylemiştir.
471
Haeckel,
çizimlerinde sahtekârlıklar yapmanın yanında kasıtlı seçim-
ler de yapmıştır. Örneğin memeli embriyolarını hep plasen-
talılardan seçmiş, istediği sonucu göstermeyecek diye keseli-
leri çizimlerine dâhil etmemiştir. İnsan embriyosunun balık
470 Peter J. Bowler, Evolution The History of an Idea, s. 122-123.
471 Michael Richardson, Heterochrony and The Phylotypic Period.
Evrim Teorisi, Felsefe ve Tanrı
234
embriyosu gibi solungaç yarıklarına sahip olduğu iddiası da
temelsizdir. İnsan embriyosunda solungaç yarıkları yoktur.
Omurgalı embriyoları gelişirken yutak ve boyun bölgelerinde
bazı kıvrımlar oluşur; bu kıvrımlar yutak evresinde (pharyn-
geal stage
) balık embriyosunda bile solungaç değildir. Bu kıv-
rımlar balıkta sonradan solungaçlara dönüşür; sürüngenler,
memeliler ve kuşlarda ise paratiroit bezi ve içkulak gibi ya-
pılara dönüşürler. Balık dışındaki canlılarda bu yapıların so-
lungaçla hiçbir alakası yoktur, sadece boyun civarında oluşan
çizgiler benzerdir. Bu yapıları solungaçlara benzetmek, apri-
ori doğru kabul eden yaklaşımla, var olan olguların değerlen-
dirilmesinin sonucudur.
Gelişen biyoloji, yalnızca Haeckel’in değil, Von Baer’in bile
hatalı olduğunu; embriyoların daha ilk evrelerinden itibaren
hangi canlıya ait olduklarının ayırt edilebileceğini göstermiş-
tir. Darwin ve Haeckel’in iddialarının tersine omurgalı emb-
riyolarının en erken evreleri, en çok benzer oldukları evreler
değildir. Resimden de göreceğiniz gibi beş sınıfın yumurta-
ları birbirlerinden rahatça ayırt edilebilecek şekilde farklı ge-
lişmeye başlarlar. Mikroskop altında farklılıkları anlamak çok
daha kolaydır. Döllenmiş kurbağa yumurtası 1 mm. çapında-
dır, kaplumbağa ve tavuk ise 3-4 mm.’lik bir disk olarak ge-
lişmeye başlarlar; bedenen bu canlılardan daha büyük olan in-
sanın yumurtası ise ters orantılı şekilde 1 mm’nin onda biri
çapındadır. Kurbağada bölünen hücreler yumurta sarısına gire-
rek diğerlerinden farklılaşır. Memeli embriyosunun yarılış aşa-
masında karışık bir kütleye dönüşmesi de diğerlerinden ciddi
şekilde değişiktir.
472
Haeckel’in çizimleri her ne kadar ders ki-
taplarını işgal etseler de, artık onların bilimsel gelişmeleri ta-
kip eden evrimci biyologlar nezdinde bile ciddi bir itibarı kal-
mamıştır. Ünlü evrimci biyolog Stephen Jay Gould, modern
472 Jonathan Wells, Icons of Evolution, s. 94-99.
Dostları ilə paylaş: |