Evrim Teorisi, Felsefe ve Tanrı
488
her gün yaşadığımız deneyimlere zıt bu iddiayı yapan koluna
‘eleyici materyalizm’ (eleminative materialism) denir (aslında
bu yaklaşım, bence, tutarlı bir materyalist anlayışın gereğidir).
Diğer yandan, bilincin maddî süreçlere indirgenemeyece-
ğini savunanların hepsi, zihni madde dışı bir cevherle ilişki-
lendirmezler. Buna göre zihin, madde dışında bir cevherle hem
alakalı değildir hem de maddî süreçlere indirgenemez; zihin,
madde belli bir şekilde bir araya gelince ‘zuhur eden’ (emer-
gent
) bilinç gibi özelliklere (bu görüşte ‘cevher’ kavramıyla
‘özellik’ yer değiştirir) sahiptir, zihni bilgisayar programı ile
aynı görmek mümkün değildir.
Bu konuyla ilgili John Searle’ün ‘Çin odası’ örneği meş-
hurdur. Searle, Çince bilmediğiniz ve bir odaya kapatıldığı-
nız varsayımıyla örneğine başlar. Bu odada, mektupla gelen
Çince yazıları, talimatlar doğrultusunda, odadaki bir kitapta
bulunan Çince yazılarla eşlemeniz, bu bir araya getirme işle-
minde kitabın işaret edeceği Çince yazıları da mektupla geri
göndermeniz istenir. Odaya gelen Çince yazılar bazı sorular-
dır, kitapta bunlarla ilgili eşleşmede cevapları bulursunuz ve
geri gönderirsiniz ama Çince bilmiyorsunuzdur. Dışarıdan
olayı izleyen ve size verilen komutlarla hareket ettiğinizden ve
Çince bilmediğinizden habersiz olanlar, sizin Çince bilip so-
ruları cevapladığınızı zannedeceklerdir. Searle, bilgisayarların
işlemesinin de buna benzetilebileceğini; bilgisayarların bilin-
cinde olmadan sembolleri kendilerine verilen programa göre
kullandıklarını; sonuçta bilgisayarlar insanla tamamen aynı
bir davranışı yaptıklarında bile bu davranışların arasında ma-
hiyet farklılığı olduğunu ve yapay zekânın insan zihnini tak-
lit etmesinin mümkün olamayacağını söyler.
788
788 John R. Searle, Minds, Brains and Science, Harvard University Press, Massac-
husetts (1985); John R. Searle, Zihnin Yeniden Keşfi, çev. Muhittin Macit, Litera
Yayıncılık, İstanbul (2004).
Tasarım Delili
489
Zihnin bilinçle ilgili özellikleri, maddî süreçlere indirge-
nemediğinden, aşağıdan-yukarıya mekanik bir açıklama tar-
zıyla izah edilmeleri mümkün değildir. Sonuçta zihnin bi-
linçle ilgili özellikleri iki şekilde açıklanabilir: 1- Madde dışı
bir cevherle ilişkilendirilerek, 2-Zuhur etme (emergence) ile
açıklanarak. Bu iki şıktan hangisinin doğru olduğunu göste-
recek bilimsel bir düzenek kurmak mümkün değildir; çünkü
herhangi bir bilimsel düzenek ancak zihnin özellikleri maddî
süreçlere indirgenebilseydi mümkün olurdu. O zaman bu tar-
tışmayı, doğa bilimlerinden ayrı ama doğa bilimlerinin veri-
lerinden faydalanan bir felsefî veya teolojik platforma taşımak
gerekmektedir. Bu konuyu Modern Bilim, Felsefe ve Tanrı ki-
tabımda inceledim.
789
Zihnin bilinç özelliğinin ‘zuhur eden’ bir özellik olduğu-
nun söylenmesiyle ne kadar az şeyin söylendiği gözden kaç-
mamalıdır; bu görüş bir yandan maddenin tek cevher olduğu
fikriyle uyumlu gözükür, diğer yandan madde kendisinden
adeta sihir oluşturulan, kendisiyle kendisinden oluşanın ta-
nımlanamadığı bir cevhere dönüştürülür. Maddeden bilincin
oluşması, maddenin belli bir şekilde birleştiğinde bilinç oluş-
turacak potansiyele sahip olması demektir. Bu da bizi, tasa-
rım delili için önemine daha önce değinilen ‘doğa yasalarının
belli bir şekilde varlığından -sahip olduğu potansiyelden- tasa-
rım deliline ulaşma’ ile varılan sonuca götürür. Madde ile olu-
şan her şey, maddedeki potansiyelin görünür olması demektir;
bu açığa çıkan potansiyelden en çok şaşırılacak ve hayran-
lık uyandıracak olan ise evrenin bilinen en kompleks yapısı
olan insan zihnidir ve de özellikle zihnin bilinç özelliğidir.
Sonuçta insan zihni ister ayrı bir cevherin ürünü olsun, ister
‘zuhur eden’ bir özellik olsun; insanın bu özelliğinin maddî
789 Caner Taslaman, Modern Bilim, Felsefe ve Tanrı, İstanbul Yayınevi, İstanbul
(2011).
Evrim Teorisi, Felsefe ve Tanrı
490
süreçlere indirgenememesi, bu özelliğin herhangi bir natüra-
list-ateist açıklamayla izah edilememesi demektir.
ZİHNİN ÖZELLİKLERİ VE TASARIM DELİLİ
Zihnin varlığından tasarım deliline ulaşmakta ilk yol zihni
madde dışı bir cevher olarak değerlendirmekken, ikinci yol zih-
nin sahip olduğu özelliklerin tesadüflerle açıklanamayacağını;
bilinçli, kudretli bir Tasarımcı’nın eseri olarak zihni görme-
mizin tek tutarlı yol olduğunu savunmaktır. Önceki başlıkta
belirtildiği gibi zihnin ayrı bir cevherle alakalı olup olmadığı
tartışmalıdır; ben, bu yüzden, zihnin özelliklerinden tasarım
deliline ulaşan ikinci yaklaşımı temel alacağım.
Zihnin en önemli özelliklerinin başında evreni anlaması
gelmektedir. Her adım attığımızda ileri gideceğimizi bilme-
miz, yağmurun yağışında ne olduğunu anlamamız, yanımızda
yürüyen eşimizin veya çocuğumuzun bir anda yok olmasına
ihtimal vermememiz, sabah kalktığımızda ayaklarımızın ye-
rinde olmasından şüphe etmememiz hep zihnimizin evreni
anlaması sayesindedir. Birçok kişiye çok basit ve sıradan ge-
lebilecek bu anlayışlarımız, aslında, zihnimizin anlamasını
sağlayan birçok önşartın mevcut olması sayesindedir. Kültür
oluşturabilmemiz, sayabilmemiz, dil aracılığıyla iletişim kur-
mamız zihnimizin sahip olduğu özelliklerle gerçekleşmekte-
dir. Zihnin bu özellikleri, birbirlerinden farklı, fakat her biri
de zaruri şu şartların yerine gelmesi ile mümkündür:
1- Evren, anlaşılır olmalıdır
: Einstein, en anlaşılmaz şe-
yin evrenin anlaşılması olduğunu söylemiştir; o, evrenin an-
laşılır olmasını ve zihnin onu anlamasını, Tanrı’nın kendini
açığa vurması olarak görmüştür.
790
Eğer evren düzensiz, kaotik
790 Ian G. Barbour, When Science Meets Religion, Harper Collins Publishers, New
York (2000), s. 52-53.
Dostları ilə paylaş: |