Vücudun yerçekimi merkezi lomber omurganın önünde yer alır. Bu nedenle dengenin
sürdürülebilmesi için dorsolomber ekstansör kaslarda minimal kontraksiyon olur. Gövde
kaslarının aktivitesi omurgayı stabilize etmekte ve onu fleksiyondan korumakta önemli
role sahiptir. Aşikar olarak stabilite için kaslara olan ihtiyaç, omurga vertikal iken en az,
horizontal iken en fazladır. Bu sandalye arkalıklarının daha dik yapıldığı zaman sırt
kaslarının aktivitesinin neden azaldığını açıklar (16, 17, 18).
Omurganın birbiriyle ilişkili dört major fonksiyonu vardır:
1.Destek
2.Mobilite
3.Koruma
4.Kontrol (17).
Omurga, iç organlara, üst ve alt extremitelere ve başa yapışarak bir destek yapısı olarak
fonksiyon görür. Mobil özelliğiyle birçok günlük yaşam aktivitesinde fiziki görev alır,
fakat bu durum omurganın yapısını zorlar. Omurga rijid bir yapıda değildir; intervertebral
diskler ile fleksibl bir yapı kazanmaktadır. Lomber omurganın en geniş hareketi fleksiyon
ve ekstansiyondur. Diğer hareketleri lateral fleksiyon ve rotasyonlardır.
Her bir segmentin hareketi aktif olarak kaslar tarafından, pasif olarak ligamentler
tarafından kontrol edilir. Bu yumuşak doku kontrol elemanları direkt olarak vertebra
korpusuna, laminaya, kemik çıkıntılara ve pelvise yapışır. Bu elemanlar omurgayı bir
kablo kılıfı gibi desteklerler.
Omurganın dik şeklinin korunması ve düzgün postür için omurganın sakrum üzerinde belli
bir açıyla desteklenmesi gerekir. Lumbosakral açı, pelvisin rotasyonuna bağlıdır ve
omurganın üzerine oturduğu temeli korur. Lomber lordoz anterior longitudinal ligamentin
gerilmesi ve faset eklemler üzerine hafifce yük binmesi ile sağlanmaktadır. Lomber bölge,
kalça ve dizlerdeki ligamentler bu bölgenin desteklenmesini üstlenirken; ligamentlerde
yetmezlik durumunda bunlardan beyine gelen feedback, postüral desteğin ligamentlerden
kaslara kaymasına yol açar. Bu nedenle lomber lordozda azalma ile diz ve kalçada
fleksiyon görülür. Böyle bir durumda, aslında ligamentöz olan postürün enerji sarfı artar
(17, 18, 19).
21
Omurga ile alt extremite arasında pozisyonel bir ilişki vardır. Toraksın öne fleksiyonu ile
kalçada geriye kayma olmaktadır. Sağlıklı ve yaşlı kimselerde spinal kurve ile ilgili yapılan
çalışmalarda dizlerde fleksiyon kontraktürü olmamasına rağmen, dizlerin bükülerek ayakta
durulduğu görülmüştür (20, 21).
Salınan sakrum üzerinde dik duran omurga, yalnız sagital düzeyde rotasyon yapabilir.
Pelvisin rotasyonuna, omurganın fizyolojik eğrilikleri de katılır. Doğrudan doğruya
omurganın üzerine oturan baş, tüm omurga tarafından desteklenir. Baş normal omurgada,
boyun ve baş kaslarınca minimal enerji harcanmasıyla taşınır.
Vücudun vertikal aksı; eksternal meatus, odontoid proses, kalça eklemi merkezinin biraz
arkası, diz merkezinin biraz önü ve lateral malleollerin çok az önünden geçer. Bu durumda
vücut ağırlığı kalça eklemine ekstansiyon, diz eklemine ekstansiyon ve ayak bileği
eklemine dorsifleksiyon yaptırma eğilimindedir. Vücut bölümleri vertikal akstan ya hiç
sapmamalı ya da minimal sapma göstermelidir. Bu şekilde başın gövde ve pelvis üzerinde
dik tutulması minimal kas kasılması ile mümkün olabilir (19, 22, 23, 24, 25).
Üst üste duran fonksiyonel ünitelerden oluşan omurga, günlük kinetik aktivitenin temel
ögesidir ve dik bir pozisyonda durmalıdır. Bu dik duruş ağrısızdır. Ayrıca yapılan
çalışmalar, düzgün postürde erektör kasların aktif olmadığını göstermiştir. Baş ağırlık
merkezinin önüne kaydığında, bel erektör kaslarında aktivite çok azdır. EMG verilerinde
de müsküler aktivite görülmez. Bu bulgular, omurganın eforsuz dik durduğunu gösteriyor.
Vücut ağırlık merkezinden sağa, sola kaydığında, nöromüsküler aktivitede ani yükselmeler
olur. Bunun nedeni düzeltme refleksleridir (10, 1). Eforsuz normal postürü sağlayan
ögeler:
1. Komşu omur gövdelerini birbirinden ayıran disk içi basınç
2. Derin ve yüzeyel anüler liflerdeki gerginlik
3. Ön ve arka uzun ligamentlerin gerginliği
4. Pelvis: Pelvis kalçaların iliopektineal ve dizlerin popliteal Ligamentler
yanısıra, gastroknemius ve soleus kaslarının sürekli kasılmasıyla desteklenir
(1).
22
2.2. POSTÜR
2.2.1.
Postürün Tanımı
Postür, vücudun her kısmının, kendisine bitişik segmente ve bütün vücuda oranla en uygun
pozisyonda yerleştirilmesidir. Bir başka deyişle, vücudun her hareketinde eklemlerin aldığı
pozisyonların birleşimi de postür olarak tanımlanmaktadır. Vücut, kas aktivitesi sırasında
Ligamentlern desteği ile stabilite sağlamak veya bir harekete temel teşkil etmek için,
birçok kasın uyumlu çalışması sonucunda düzgün bir duruş elde eder (26).
Postür, basit anlamda vücut kısımlarının pozisyonu veya dizilimi (27), sözlük anlamı
olarak da farklı vücut kısımlarının göreceli düzenidir. Postür statik veya dinamiktir (4).
Statik postür, hareketsiz bir postürdür. Kasların, eklemleri stabilize etmeleri için statik
(izometrik) olarak kasılmalarını ve yerçekimine karşı koymalarını gerektirir. Dinamik
postür herhangi bir harekete temel teşkil etmek için gereklidir. Yapılan hareketin sonucu
olarak devamlı değişen çevre şartlarına göre, uyum sağlamaya çalışan aktif bir postürdür
(26). Özetle statik postür oturma, ayakta durma, yatma sırasındaki postürdür. Dinamik
postür hareketler sırasındaki vücut pozisyonlarıdır (4).
Anatomik yapı ile beraber, oturma, çömelme, diz çökme, ayakta durma, bağdaş kurma gibi
kültürel farklılıklar da postür üzerinde belirleyici olabilir. Dolayısıyle giyinme, ev döşeme
tarzı, meslek edinme kişilere göre farklı özellikler gösterdiği gibi, postürel farklılıklar da
doğal olarak görülebilir. Tüm dünyada standart kabul edilen duruş; ellerin yanlarda
sallandığı önde veya arkada birleştirildiği ayakta durma postürüdür. İnsanların dörtte biri iş
veya istirahat halinde oturmaktadır. Bu şekilde gövde ağırlığı ayak, bacak ve sırt
kaslarından kalkmış olmaktadır.
Mısır ve Mezopotamya’ da 5000 yıl önce sandalye, tabure vb. kullanılıyordu. Çinliler 2000
yıl önce sandalyeye oturmaya başladılar. Orta Doğu, Kuzey Afrika ve İslam kültürleri yere
oturmayı tercih etmektedir. Yere çömelme durumunda iş yapma veya istirahat postürü
Asya, Afrika ve Güney Amerikada milyonlarca insan tarafından benimsenmiştir. “Türk ya
da terzi oturuşu” denen bağdaş kurma Orta Doğu, Hindistan ve Asyada yaygındır. Bacak
bacak üstüne atarak oturma ya da bacakları arkaya kıvırarak oturma şekilleri günümüzde
yaygınlaşmıştır (1, 25).
23
Dostları ilə paylaş: |