FiZİk tedavi ve rehabiLİtasyon kliNİĞİ Şef: Dr. M. Hayri ÖZGÜzel postür analiZİnde symmetrigraf ile orthoröntgenogram sonuçlarinin değerlendiRİlmesi



Yüklə 0,49 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə5/19
tarix26.03.2018
ölçüsü0,49 Mb.
#33627
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   19

Omurgaya   binen   yükler,   rölatif   izometrik   gövde   dirençleri   kullanılarak   ölçülmeye 

çalışılmıştır.   Bu   çalışmalar   sonucunda   omurgaya   binen   kompresif   yükün   gövdenin 

ekstansiyonu sırasında en yüksek (225  kg) olduğu görülmüştür. Sağlıklı  insanlarla  sırt 

ağrılı insanların gövde direnci karşılaştırıldığında, sırt ağrılı insanlarda gövde direncinin 

sağlıklı insanların % 60 ı kadar olduğu bulunmuştur (6).

Omurganın Kinematiği

Omurga kinematiği, hareket genişliği (ROM) ve hareket kalıplarını incelemekle birlikte, 

patolojik ve fizyolojik durumlarda spinal segmentlerin hareketlerini karşılaştırmaktadır.

Hareketin genişliği (ROM):  Belirli bir statik düzen içinde dik duran omurga, kurallara 

bağlı olarak bir düzen içinde hareket eder. Omurganın hareketi, tüm omurganın hareket 

birimlerinin ortaklaşa katılımıyla gerçekleştirilir.

Hareketler,   kasların   kinetik   aktivitesi   ve   yer   çekimi   güçlerinin   kaslar   üzerine   etkisiyle 

oluşur. Tüm hareketler, proprioseptif sistemin biofeed-back mekanizmasıyla koordine ve 

kontrol edilir.

Her fonksiyonel ünitenin hareketi, intervertebral disk, vertebranın yük taşıyan ön bölümü 

ve arka bölümdeki nöral ark ve fasetlerin katılımıyla meydana gelir. Hareket, tendonlar, 

fasyalar ve eklem kapsülünce kısıtlanır (2).

Omurganın bölgelere göre kinematiği incelenecek olursa:



1. Servikal omurga: Servikal omurganın hareketi iki ayrı şekilde incelenebilir:

a. Kafanın boyuna göre hareketi

b. Kafanın gövdeye göre hareketi

Kafanın boyuna göre hareketi üst seviyedeki atlantooksipital ve atlantoaksiyal eklemlerle 

yapılır. Total servikal ekstansiyonda ise başın gövdeye göre hareketi vardır.

Servikal   aksiyal   rotasyon,   atlantooksipital   eklemdeki   anatomik   yapı   ile   sınırlandırılır. 

Servikal omurganın aksiyal rotasyonlarının % 50 si atlantoaksiyal eklemde oluşur. Alt 

servikal   omurgada,   fleksiyon-ekstansiyon   için   hareket   genişliği   en   fazla   C5-C6   arası 

eklemdedir.

18



Ekstansiyon kapasitesi fleksiyon kapasitesinin yaklaşık dört katıdır. Lateral fleksiyon ve 

aksiyal rotasyon kapasitesi aşağı inildikçe azalır. En mobil segment C3-C5 arasıdır. Alt 

servikal   kolumna   vertebralisin,   fleksiyon   ve   ekstansiyon   genişliği   100–110   derece 

arasındadır. Başın servikal omurlar üzerindeki hareket genişliği 20–30 derecedir. Total 

olarak   ortalama   130   derecelik   hareket   genişliği   vardır.   Ölçmesi   zor   olmakla   birlikte 

servikal rotasyon 80–90 derece arasındadır. Lateral fleksiyon 45 derece olarak ölçülmüştür 

(2).

2.   Torakal   omurga:   Fleksiyon–ekstansiyon   kapasitesi   lomber   bölgeye   doğru   indikçe 

artarken,   aksiyal   rotasyon   azalır.   Ortalama   olarak  fleksiyon  ve   ekstansiyon   üst  torakal 

bölge   için   4,   orta   torakal   bölge   için   6,   en   alt   iki   torakal   segmentte   ise   12   derecedir. 

Rotasyon en çok üst torakal segmentlerde izlenir ve  ortalama 9 derecedir. Bu hareket 

genişliği alt bölgelere inildikçe progresif olarak azalır. Lateral fleksiyon ise en geniş olarak 

alt torakal bölgede izlenir ve yaklaşık 9 dereceye ulaşır (4).  



3.

  Lomber   omurga:  Omurganın   lomber   bölgesinin   hareket   kapasitesi   oldukça 

gelişmiştir.   Lomber   fleksiyon-ekstansiyon   kapasitesi   torakalden   sakral   bölgeye 

gidildikçe   artış   gösterirken,   aksiyal   rotasyon   ve   lateral   fleksiyon   kapasiteleri 

vertebral   seviyeden   bağımsızdır.   Lomber   bölgede   eklem   en   çok   fleksiyon   ve 

ekstansiyonda hareketlidir. Lomber eklemlerin lateral fleksiyon kapasitesi, aksiyal 

rotasyonun kapasitesinin 3–4 katı kadardır.

Lomber bölgede her ünitenin fleksiyon derecesi yaşa bağlı olarak değişiklik gösterir. 2–13 

yaşlarında fleksiyon kapasitesi maksimum iken, artan yaşla beraber azalmaktadır. Toplam 

fleksiyon   ve   ekstansiyon   kapasitesi   L4-L5   aralığında   en   fazlayken,   üst   segmentlere 

çıkıldıkça   bu   oran   azalır.   Lomber   fleksiyonun   ise     %60–75   i   L5-S1   aralığında 

gerçekleşirken, %20–25 i L4-L5 aralığında, geri kalan %5-10’u da diğer segmentlerde 

oluşmaktadır (2). 



2.3.OMURGA VE POSTÜR İLİŞKİSİ

Omurga; ligamentler, kapsüller ve kaslar gibi yumuşak dokulardan oluşan destek düzeniyle 

dik durur. Kasların düzgün postürün korunmasında rolü azdır ve müsküler aktivite için 

gerekli   enerji   de   minimaldir.   Ligament   desteği   de   enerjisiz   gerçekleşir.   Ligamentler 

19



fizyolojik sınırları  üzerinde  zorlandıklarında,  kaslar  devreye  girerek ligamentlerin daha 

fazla zorlanmalarını önler. Doğru postür için ligament ve kasların dengede olması gerekir. 

Bozuk   postürdeki   denge   bozukluğu   yorgunluğa,   iskelette   asimetriye   ve   nosiseptif 

uyarılarla ağrıya yol açar. Anormal postürü korumak için kaslar aşırı gerilirler. Zamanla 

spazm ve ağrı ortaya çıkar. Doğru postürle her vücut bölümüne ağırlık dağılır, şok absorbe 

edilir,   hareket   açıklığı   korunup,   stabilite   ve   mobilite   için   gerekli   hareketler   bağımsız 

kontrol edilir (13, 14). 

Erekt postür, lomber kurveyi koruyan veya artıran postürdür. Apofizyal eklemler omurgayı 

sabit   tutarak   postürün   muhafazısına   katkıda   bulunurlar.   Diskleri   aşırı   fleksiyondan   ve 

aksiyel rotasyondan korurlar. Postür değişmelerine rağmen koparıcı ve baskılayıcı güce 

dirençte   major   rol   de   oynarlar.   Kompresif   gücün   %16   sına   direnç   gösterirler.   Disk 

alışılmamış derecede dar ve dejenere ise fasetler yakın pozisyona gelebilirler ve omurga 

üzerine gelen kompresif gücün  %70 den fazlasına direnç gösterebilirler. Bu gibi vakalarda 

faset eklemler büyük osteoartrozik değişiklikler gösterirler (15).

Fleksiyon postüründe faset eklemler koparıcı güce dirençlidir. Fakat bu kez intervertebral 

kompresif güce karşı koymada hiçbir rol oynamazlar. Eklem yüzeyleri arasındaki stres 

erekt postürdekinden azdır ve eklemin orta ve üst parçasında yoğunlaşır.

İntervertebral   diskler   ve   vertebra   gövdeleri,   lomber   omurganın   ana   ağırlık   taşıyan 

bölümünü   oluştururlar.   Postür   değişikliğiyle   omurgaya   uygulanan   yükler,   bu   sütunun 

direncini etkiler.

Omurgaya   aksiyel   kompresyonel   kuvvet   uygulandığı   zaman   disk   yassılaşır   ve   diskin 

internal basıncı artar. Vertikal kuvvet anulus liflerine yatay kuvvet haline çevrilerek iletilir. 

Nükleus pulpozus hidrolik şok absorban rol, anulus fibrozus elastik şok absorban rol oynar 

(15, 16). 

Ekstansiyonda   intervertebral   aralık   arkada   daralırken,   nükleus   öne   doğru   hareket   eder. 

Anulusun ön liflerine basınç yaparak onları gerer ve üst vertebrayı normal duruma gelmeye 

zorlar. Fleksiyonda ise bunun aksi olur. Nükleus ve anulusun bu uyumlu işlevi ile omurga 

kendi kendini stabilize eder.

20



Yüklə 0,49 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   19




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə