I
*1 - *>ûûûOic>
G üney
M arm ara
A d aları
Q
Eski bir ev
30 -35 yıl önce bilinçli bir biçimde
planlanan adada, yazlık evler, Das
ideale heim modeli villalar, kıyıda
herkesin yararlanacağı bir plaj bandı
bırakılarak inşa edilmiştir. Sonra ikinci ve
üçüncü sıralar, mahalleler oluşmuş, iskan
alanları zamanla tepelere doğru
genişlemiştir.
AVŞA ADASI son yıllarda zaman zaman
verilen kat izinleriyle kışlık bir kent
görünümüne bürünmüştür. Hem iskân
hem de gidip gelme yönünden artık
önüne geçilemeyecek bir sıkışıklık içine
girmiştir.
İstanbul'dan, Erdek, Tekirdağ ve
Karabiga'dan her gün vapur ve motorlar
yolcu ve eşya taşırlar. Yaz aylarında
Marmara adası üzerinden deniz otobüsü
seferleri yapılır. Adalar arası ulaşımı
küçük deniz motorları sağlar.
Yerli halkı öteden beri ziraat ve
balıkçılıkla geçinir. Üzüm bağları ve
şarapları her yerde ün yapmıştır. Böyle
olmasına rağmen, adalarda kendi
şaraplarından çok Tekel Rakısı içilir. Otel
ve pansiyon çalıştıran Avşa'lılar ile
dışardan gelen esnaf, artan nüfusun
servisini ancak karşılar. Granit ocakları
da artık eski önemini kaybetmiştir.
AVŞA ADASI , MARAMARA ADASI'na
bağlı bir köydür, henüz Belediye teşkilatı
kurulmamıştır.
BizanslIlar zamanında AFOUSIA,
AFISYA ADASI (YILAN ADASI) olarak
bilinen ada, Ortaçağda İskan edilmemiş,
sadece papazların sürgün yeri olarak
kullanılmıştır. 65 yıl önce yanan ve
bugünkü Manastır burnunda temel
kalıntıları bulunan Meryem Ana Manastırı
anısına adaya uzun yıllar PANAGIA
ADASI adı verilmiştir.
Avşa'da bugün Meryem Ana Manastırının
temel duvarları kalıntısından başka,
görünürde bir eski esere rastlanmaz.
Onun da duvar taşları, yeni yapıların
temellerinde, bahçe duvarlarında
kullanılmıştır.
Sadece yol ve temel kazılarında bazı
küçük mermer figürler bulunabilmiştir.
Henüz bir Müze ya da Kültür Merkezi
olmadığı için eski eser meraklılarından,
değerbilir ada halkından bazıları bu tür
kalıntıları tescil ettirip evlerinde,
Yiğitler (Araplar) köyü
3
Ekinlik adası
Bir kitabe
Hıristiyan
mezarlığında
bir mezar taşı
Bir mezar steli
bahçelerinde koruma altına
almışlardır. (*)
Manastır'ın kalıntıları içindeki şifalı
ayazma suyu hâlâ kullanılır. 1922 yılında
Rumlar adadan ayrıldıktan sonra buraya
yerleşen yeni göçmenler, Manastır
yanıncaya kadar 41 odasında
ipekböcekçiliği yapmışlardır.
Avşa adasının en eski yerleşim merkezi
eski adiyle Araplar köyüdür. Adanın
doğusundaki, yeni adiyle Yiğitler köyünde
ilk olarak Araplar yerleşmiş ve Bizans'ı
işgal etmek için donanmalarını 672-678
yılları arasında bu limanda
üslendirmişlerdir. Adı o zamanlardan
kalmadır. Yerli halk yine de ilk adı olan
Araplar’ı kullanır.
Köy, OsmanlIlar zamanında Marmara
denizinde bir silah deposu olarak
kullanılmıştır.
EKİNLİK (KOUTALI) ADASI, Avşa'nın
yarım mil kuzeybatısındadır ve 4 km2lik
bir alanı kaplar. Ekip biçmeye elverişli
olduğu için bu ad verilmiştir. Piri Reis’in
ve Katip Çelebi’nin notlarında da Ekinlik
adı geçer. Rumlardan kalma adı kaşık
anlamına gelen «Koutali» dir. Doğudan
ve batıdan bakılınca denizin üstünde
tersine kapatılmış bir kaşık gibi görünür.
OsmanlIlar döneminde adada zengin
Rum ve Türk tüccarlar birlikte oturmuşlar
ve bugün bile hayranlıkla izlediğimiz
geleneksel evlerini inşa etmişlerdir.
Sonradan ada uzun süre boş bırakılmış,
Türk asıllılar Kapıdağı'ndaki Narlı köyüne
yerleştirilmiştir. XVII nci yy.dan sonra
Türk ve Rum aileler tekrar adaya dönerek
Cumhuriyetin ilanına kadar birlikte
yaşamışlardır.
Mübadeleden sonra adaya İnebolu'dan,
Abana'dan Karadenizli göçmenler
getirilerek adam başına 4 dönüm arazi,
aile başına 1 ev verilip köklü yerleşme
sağlanmıştır. Adanın bugünkü yerli
nüfusu 2000’e yakındır. Yaz aylarında
gelen yazlıkçılarla bu küçük ada, 40-50
000 kişiyi barındırır.
Ekinlik adası sakinleri, bakımlı bağ
bahçeleriyle, restore edip kullandıkları
eski adaevleriyle, temiz deniziyle,
havasıyle, sakin, sessiz ve güzellikler
dolu bir ortam içinde yaşarlar. Ada, eski
dönemlerindeki gibi beğenilen ve sevilen
bir düzeydedir. Bu olumlu yapılaşmada
yıllar öncesinin bilinçli planlama, her
konuya önem verilmesi, geleneklere ve
adetlere bağlı kalınması gibi pozitif
davranışlar rol oynamıştır.
Küçük Ekinlik adasında iki toplumun
birlikte yaşadığı dönemlerde 600 evlik tek
bir köy oluşturulmuştur. 150'si Türk evi,
450'si de Rum evi olarak uzun yıllar
birlikte, iç içe yaşamlarını
sürdürmüşlerdir. Bugün sahildeki büyük
Rum kilisesi ile Rum okulu kalıntıları ve
eski evleri, o zamanın düzeyini
göstermeye yeterlidir.
Ada'nın eski sakinlerinin çocukları,
torunları, her yıl gelip atalarının,
babalarının yaşadığı bu güzel yerleri
ziyaret ederler, eski anılarını tazelerler.
Köy kahvesinde gördüğüm Ekinlik
adasının 1920'deki fotoğrafı, Amerika’dan
gelip adayı ziyaret eden eski bir adalı
Rum'un armağınıdır.
Ekinlik'te eski kilise
ve balıkçı tekneleri
'
Küçük Koyun adası
PAŞALİMANI (HALONİ) ADASI:
Marmara adasından sonra ikinci büyük
adadır ve 40 km2lik bir alanı kaplar.
Kapıdağ yarımadası ile Avşa adası
arasında, Kapıdağ’dan 1,5 mil
uzaklıktadır. 2000 kişiyi zor bulan ada
halkı balıkçılık ve bağ bahçe ile uğraşır.
Şaraplık üzümün en iyisi burada
yetiştirilir. Bağ evlerinden, eski evlerden
ancak 5-10 tane örnek kalabilmiştir. Yeni
yapılaşma pek yok gibidir. Son yıllarda
büyük kentlerden gelip arazi ve eski köy
evleri satın alınmaya başlanmıştır. Yerli
halkın bir bölümü de yatlara, gezi
motorlarına kumanya verip geçimlerini
temin ederler. Köy halkını eski Yugoslav
ve Karadeniz göçmenleri oluşturur.
Motor trafiği üzerinde olmayan adada,
öteki adalara nazaran daha sakin ve
sessiz bir yaşam sürdürülür. AVŞA
adasının Yiğitler köyü ile Kapıdağı'nın
Narlı köyü arasında günde bir defa yolcu
motoru çalışır.
Ada'nın 5 köyü de kıyıda kurulmuştur.
Bunlar, Merkez sayılan PAŞALİMANI
(Haloni), kuzeyde POYRAZLI (Vori),
güneyde BALIKLI (Skupia), doğuda
TUZLA (Huhla) ve batıda HARMANLI
(Avlonia) adalarıdır.
Paşalimanı, tarihin her döneminde işgal
edilmiş ve sürekli el değiştirmiştir. Buna
neden anakaraya, Kapıdağı yarımadasına
çok yakın olmasıdır. Persler, Fenikeliler,
SicilyalIlar ile Haçlı ordularının işgalinden
sonra 1200'lerde BizanslIların eline
geçmiştir. XIVncü yy.dan beri de
OsmanlIların ve Türklerin hakimiyeti
altındadır.
Paşalimanı adının nereden geldiğine dair
şu söylentiler vardır: 1720'lerde
Kaptanpaşa'nın kumandasındaki Türk
donanması Marmara denizinde fırtınaya
yakalanır. Bir liman aranırken buraları iyi
bilen Marmara adasının Aşmalı köyünden
bir er, Kumandanın izniyle donanmayı
sağ sağlim adanın koyuna sokar. Bu
olaydan sonra ere ve Aşmalılara bazı
haklar tanınır.
5
Paşalimanı adası
Bazı tarihçiler bu tarihin yanlış olduğunu,
fırtınaya yakalanan Kaptanpaşa'nın Lala
Şahin Paşa olduğunu söylerler (1380).
Ayrıca Kıbrıs fatihi Lala Kara Mustafa
Paşa'nın burada bir çeşme yaptırdığını,
mermer kitabesinde,
"Kıbrıs'ı fetheyledi Lala Paşa
İşbu menba-i çeşmeyi eyledi ihya"
1570
yazılı olduğu, ancak 1935 depreminde
kitabenin kaybolduğu adalılarca bilinir.
Caminin biraz ilerisindeki eski
şaraphanenin önünde bulunan bu çeşme,
1963 yılında hayırsever Hafize hanımın
vasiyetine uyularak yenilenmiştir. Böylece
adanın tarihinde birçok Paşa'nın
bulunmasından olacak, bu güzel adaya
PAŞALİMANI adı verilmiştir.
Paşalimanı, tarihi eserleri bakımından her
dönemde talan edilmiş, yükte hafif,
pahada ağır değerler götürülmüş, gerisi
kalmıştır. Merkez köyün doğusunda ve
öteki köylerde eski mermer lahitlere,
Balıklı ve Tuzla köyünde de kale, kilise ve
manastırların temel kalıntılarına rastlanır.
Paşa çeşmesinin arkasındaki harap yapı,
Fransızların 100 yıl önce inşa edip
çalıştırdıkları, sonra bıraktıkları
Şaraphane binasıdır.
Yeldeğirmenleri, adaların adeta
simgesidir. Akarsu olmadığından bütün
adalarda birer ikişer yeldeğirmeni
yapılmıştır. Harmanlı köyündeki ilk defa
gördüğüm ahşap yeldeğirmeni, 80 yıl
önce Avşa'nın Yiğitler köyünde Balıkçı
Tevfik Kaptan'ın büyükannesinin
çalıştırdığı değirmenmiş. Sonra sökülüp
burada monte edilmiş. Şimdi Adalara un
ve hazır ekmek geldiğinden bu güzel
değirmenlere artık gerek kalmamış.
Paşalimanfndaki ikinci yeldeğirmeni de
yeni sahiplerince yazlık ev olarak
yenilenmiştir.
Bence bu tip eserler kendi boyutları içinde,
ne için yapılmışsa o yönde onarılmalı ya
da kullanılmadır. Cami, cami olarak, kilise
kilise, değirmen de değirmen olarak
korunmalıdır. Daire kesitli bir planı olan
eski bir değirmenin duvarları içine odalar
sığdırıp ev yapmak, oturmak, bir tür
zorlama sayılır. Avşa adasındaki değirmen
de bir gecekonduya çevrilmiştir.
Ekinlik adasındaki değirmen aslına uygun
bir biçimde akılcı onarım beklemektedir.
Marmara adasındakiler yıkılıp taşları
başka yapılarda kullanılmıştır. Bence,
Adaların simgesi olan yeldeğirmenleri ile
tipik balıkçı evlerinden bir kaçı, yenilenip
korunmalıdır.
Avşa ile Paşalimanı adası arasındaki
Koyun adası da bu grubun adalarından
biridir. Kalabalıktan bıkan 15 ailenin
villalarından başka sadece bir koyun
barınağı vardır. Yaz aylarında motorlarla
Paşalimanı adasından ve diğerlerinden
bağlantı sağlanır. Kışın kimse oturmaz.
Paşalimanı Camisi
6
Adalardan seyredilen güneşin doğuşu İle
batışının büyüleyici güzelliği, hiçbir yere
benzemez. Henüz bozulmamış,
yozlaşmamış perspektifleri bu güzel
adalarda görebilirsiniz. Tenha sokaklarda,
sessiz bahçelerde ötüşen kuşlar,
kumrular, ada çevrelerinde nesli henüz
tükenmemiş balıklar, doğa güzelliklerini
tamamlar.
Avşa ve Ekinlik adaları erzakını, odun-
kömürünü Erdek, Karabiga ve Marmara
adasından, Koyun ve Paşalimanı adaları
da Kapıdağı Narlı köyünden temin ederler.
İletişim ve ulaşım zorlukları nedeniyle
önce ormanlarla kaplı olan adalarda
ağaçlar kesile kesile çıplak granit kümeleri
ortaya çıkmıştır. Büyüklü, küçüklü her
adada bu görünüm aynıdır. Bir an önce
devlet eliyle ağaçlandırmaya hız verilmeli,
organik toprakların kayıp gitmesi
önlenmelidir.
Harmanlı
köyünde
ahşap
yeldeğirmeni
Harmanlı köyü görünümü
Yerli-yabancı, birçok yazar, buraları görüp
eserler vermişlerdir. (**) Evliya Çelebi bile
denizden korktuğu halde buraları uzaktan
da olsa görüp notlar almıştır: (1611-1682)
"... bu Kapudağı kazası, sanki bir sıra
dilim olup, etrafını rum denizi çevirmiştir.
Bir tarafta karası vardır. Onu da kesseler
ada olur... Bandırma ve Belkız harabeleri
bu ada içindedir. Evvelce İskender burayı
kesip (!) ada haline getirmişse de, yine
dolmuştur... derler. Bu Kapudağı
burnunun karşısında, batıda 30 mil açıkta
Marmara adası var..." (***)
Bazı dillerde adanın kelime karşılığı
IZOLE'dir. Yani bazı şeylerden arınmış,
etrafı çevrili anlamına gelir. Adalarda
yaşamak bir tür disiplin ister.. Adalılar
daha çok dünya nimetlerinden yoksun
olarak buralarda yaşamlarını sürdürürler.
Alışamayanlar yapamaz. İlk planda kış
mevsiminin şartları, sağlık hizmetlerinin
yetersizliği, devamlı oturmayı engeller. Bu
bakımdan nüfusları pek artmamıştır.
Sadece yaz aylarında buraları itibar görür.
Üretici, esnaf ve tüketici, dar bir alan
içinde yılın belli bir süresini, kazanmak ve
yaşamak üzere planlamıştır. Yerli halk
kendi işini kendi görür.
Güney Marmara Adaları, çevresinde
sıralanan kalabalık kentlerin birer tatil
merkezi haline gelme aşamasındadır.
Dışardan geleni gideni de son yıllarda
artmıştır. Kültür zenginlikleri, doğa
güzellikleri, her havaya göre tabii
barınakları, koyları ve berrak denizi ile
temiz havası yanında sosyal hizmetler de
zamanında gereği kadar yapılabilirse, bu
yolda tanınmış adaların önüne geçebilirler.
Mûrefte,
H â y ı r g ı z A d .
E k in li k A d .
K o y u n A d .
alıklıçeşme
Sınekl
D e re k o fl
r»ma<
Buğday
Vj
Bölgenin
haritası
Eski
evlerden
biri
O Yiğitler köyünde Em.Dz.Alb.Sn. Ayhan URAS
(**) R.Mazhar ERTÜZÜN, Kapıdağı Yarımadası ve
Çevresindeki Adalar, Ankara 1964. (Dağıtım: Erdek
Belediye Başkanlığı)
(***) Mehmet ZILLIOĞLU, Evliya Çelebi
Seyahatnamesi, Cilt 5-6, s. 1632, İstanbul 1978.
7
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği
Taha Toros Arşivi
Dostları ilə paylaş: |