A'dan Z'ye Felsefe


MILL, JOHN STUART (1806-1873)



Yüklə 1,64 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə52/77
tarix20.01.2022
ölçüsü1,64 Mb.
#83020
1   ...   48   49   50   51   52   53   54   55   ...   77
A\'dan Z\'ye Felsefe - Alexander Moseley ( PDFDrive )

MILL, JOHN STUART (1806-1873)
John Stuart Mili bize, günümüzde siyasi uygulamalara
damgasını vuran modern liberal atmosferin büyük ölçüde
temelini oluşturan faydacı bir felsefenin kalıcı ve anlaşılabilir
bir örneğini vermiştir. Vaktinden erken gelişen bir çocuk olan
MilPe babası ile vaftiz babası Jeremy Bentham öğretmenlik
yapmıştır. Mili üç yaşında Yunancayı, sekiz yaşında Latinceyi
öğrenmişti; on yaşına gelmeden Platon’un diyaloglarını
okumaya başladı. Müthiş okuyordu: tarih, seyahat kitapları,
edebiyat ve şiir klasikleri. Hiç de şaşırtıcı olmayan biçimde,


çocukluğu babasının eğitim çabasına adanmıştı; her tür
oyuncak ve oyuna kötü bakılıyordu. Bu tür boğucu bir
atmosferin yarattığı aşırı ciddi ve kuralları katı atmosfer Mili
üzerinde, geç dönem yazılarında gösterişe ve tembelliğe
yönelttiği eleştirilerde izi görülen kalıcı bir etki bırakmıştır.
Ayrıca, bu katı eğitim uygulamasının bedeli, sonunda
19 yaşında yaşadığı bir ruhsal depresyonla ödenmiştir.
Babam, bütün eğitim faaliyetlerinde benden sadece
yapabileceğimin en fazlasını değil, hiçbir biçimde
yapamayacağım birçok şeyi de yapmamı istiyordu. (Mili,
Autobiography, 7)
Mili, böyle olağanüstü bir eğitim sayesinde harikulade bir
yazı üslubu ve düzyazı ustalığı geliştirdi. Bu yetkinlik, bazen,
meseleye nasıl baktığınıza bağlı olarak, ya kafa karışıklığı
veya farklı bütün konumların hakkını teslim etmek olarak
yorumlayabileceğiniz şeyleri gizler. Yaşadığı krizden sonra,
Mili, öyle anlaşılıyor ki, babasının demokratik, faydacı,
laissez-faire düşünüş tarzını ve iktidar konusundaki
kuşkuculuğunu reddetmiştir; ama, yaşam öyküsünü
yazanların işaret ettiği gibi, bir miktar kararsızlıktan sonra,
Mili yavaş yavaş babasının kendisine aşıladığı düşüncelerin
en genel özüne geri dönmüştür.
Mili entelektüel çevrelerde de halk nezdinde de ününü, 19.
yüzyıl standartlarıyla çoksatar olarak anılabilecek bir başarı
elde eden Mantık Sistemi kitabıyla kazandı. Bu kitabı
yazması on üç yıl kadar sürmüştü. Kitapta katı bir Locke’çı
ampirizm ile psikolojik çağrışımcılığı savunuyor, her ikisini
de sosyal bilimler için, Nevvton’un tarzını taklit edecek bir
bilimsel temele bağlamaya çalışıyordu. Dolayısıyla sezgilere


veya su götürmez gerçeklere dayanan epistemolojilere ve
Aristotelesçi tasıma hücum ediyordu. Sezgisel epistemoloji,
dünyayı anlamada duyular ile deneyimlerin birikiminden
ziyade anahtar rolün zihinde olduğunu söyler. Mili kendi
yaklaşımıyla tutarlı olarak, insanın bilgisini zihnin anlama
kategorileri temeline yerleştirmeye çalışan Kant’ın felsefesini
reddediyordu. Aynı zamanda, tasım türü mantık biçimlerinin
ise kesinlik sağlayamayacağını söylüyordu. Zaten kesinlik
diye bir şey yoktur; yalnızca benzer olayların tekrarlanması
vardır.
Mili aynı zamanda bütün önermelerin algılanmış olaylara
ayrıştırılabileceğini düşünür: Bilgi yalnızca tümevarıma
dayanır. Öyleyse, 2 + 2 = 4*e her rastladığımızda, alışılmış
bir varsayıma olan inancımızı tazelemiş oluruz. Bu yaklaşım
Hume’un düşünüş tarzının, Frege’den başlayarak
mantıkçıların kolayca darbeler vurduğu bir boyutunu
çağrıştırır (ama Kripke Hume’u bunlara karşı savunmuştur).
10
9
’u 10
8
 ile çarpıp 10
17
 elde ettiğimizde, Mill’in ilkesi 10*’u
vc diğerlerini gerçekten nesnelermiş gibi dc-neyimlediğim ya
da saydığım anlamına gelirdi. Aksi takdirde, tümdengelimde
bir sıçrama yapıyor olurum; bu ise onun mantığına sığmazdı.
Dilde önermeler, algılanan nesnelerin varlığını yansıtan
"gerçek” önermeler ile yalnızca kullandığımız sözcükleri
tanımlamaya yarayan "sözsel” önermeler olarak ikiye ayrılır.
Sözsel önermeler içerikten yoksundur ve birikmiş insan
bilgisine bir ilavede bulunmaz: Bilgi ancak algılama ve
tümevarım yoluyla genellemeler yaparak büyür.
Mili felsefesini, tümevarımı natüralizm ile birleştirme yoluyla
güçlendirme amacını güdüyordu. Natüralizm, bilgimizden


hareketle inceleme ve genelleme yapma konusunda doğa
bilimlerinin yöntemini benimseyen teoriye verilen addır. Ama
kritik önemde bir nokta vardır: Ampirizm natüralizmden
kopabilir, çünkü başka konularda (örneğin psikolojide) bilgiyi
farklı prosedür ve testler aracılığıyla ele almamız gerekebilir.
Mill’in felsefi çabasına ikisi arasında bir bağ oluşturma
girişimi damga vurur: Bu yüzden, sık sık sosyal veya politik
konularda bir düşünce belirttikten sonra hızla fizik üzerine bir
gözlemde bulunur.
Bu kadar katı bir ampirist yaklaşımı olunca, Mili, “bütün
insanlar ölümlüdür, Sokrates bir insandır, öyleyse Sokrates
ölümlüdür” türü geleneksel tasımlardan türetilebilecek
herhangi bir tümdengelime dayalı hakikati, ana öncülün
(bütün insanlar ölümlüdür) aslında insanların ölümü
deneyiminden hareketle ulaştığımız bir tümevarıma dayalı
hipotez olduğu, dolayısıyla (o ünlü beyaz karga bir yerlerde
var olabileceği gibi) ölümsüz bir insanın da bir şekilde var
olabileceği gerekçesiyle reddeder. Daha erken aşamanın
Skolastiklerinin kabul ettiği, tasımın bir evrensel önermeden
hareketle bir tikel önermeyi kanıtladığı iddiasını Mili tersyüz
eder: Tikel bir olgudan evrensel bir önermeye ulaşılabilir.
Biliyoruz ki, Sokrates de dahil, tikel insanlar ölürler; “bütün
insanlar ölümlüdür” demek aslında sadece insanlarla
deneyimimizden çıkarttığımız bir sonucun hatırlatılmasıdır.
Bilgi gittikçe karmaşıklaştıkça genellemeler yaparız. Bu
genellemelerin gücü bunların ardındaki delillere bağlıdır.
Böylelikle, genellemeleri karşılaştırdıkça ve onlar üzerine
yenilerini inşa ettikçe giderek daha güçlü ve daha doğru doğa
yasalarına ulaşabiliriz -ta ki hiçbir istisnası görülmemiş
birtakım doğa yasaları elde edilsin. Hiç şaşırtıcı olmayan bir


biçimde, Mili Darvvin’in türlerin kökeni üzerine geliştirdiği
tümevarıma dayalı teoriyi kucaklamıştır: Bu teori, kendisinin
tikelden hareketle teorilere ve yasalara yükselme yönündeki
epistemolojik programına uygun görünmüştür.
Neden kavramıyla ilgili olarak Mili bütün olayların
kendilerinden önce gelen nedenlere sahip olduğunu ve bir
olayın nedenlerinin hepsinin göz önüne alınması gerektiğini
belirtir: Yani kendisinden önce gelen Cj , C
2
,C3,...,C
n
nedenleri E olayının ortaya çıkmasına yol açmış olabilir. Bu,
görünüşte doğru olmakla birlikte, neden-sonuç ilişkilerinin
araştırılmasını ebediyete kadar sürecek bir deneyim haline
getirebilir. Ancak Mili alışkanlık olarak ötekilerden daha fazla
etkisi olan ya da elimizdeki meseleyle daha ilgili görünen
nedenlere ilgi gösterdiğimizi de teslim eder. Daha önemlisi,
nedenselliğe ilişkin mantığı iradi davranışlara ilişkin bazı
sinir bozucu sonuçlara yol açar: Elbette yaptığımız her şeyin
daha önce olmuş nedenleri vardır, ama bu bizi kişisellikten
tamamen arındırılmış bir nedensellik denizinde batmış bir
geminin suyun yüzünde dolaşan enkaz parçası haline
getirmez mi? Gerçekten de Mili şunları yazmıştır:

Yüklə 1,64 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   48   49   50   51   52   53   54   55   ...   77




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə