Fəlsəfə tarixi və müasirlərimiz
29
ve olaylar gerçekte pasif ideanın taşıyıcıları olan kaba maddeye denk gel-
mektedir.”
“Amorf, salt bir ortam, sadece bir materyal, ... sonsuz küçüklerin son-
suz büyük toplamı olan” maddenin kendisi harekete sahip değildir ve “can-
landırılmaya” ihtiyaç duymaktadır. Pasif idea da mutlak aktif ideaya gerek-
sinim duymaktadır. Halilov’a göre, “maddileşme aşamasında olan idea ger-
çekte pasif ideadır”. Diğer bir ifadeyle, bizzat kenar bir etkinin iradesine ba-
ğımlı olan idea pasiftir. Hareket – ideanın canlanmasıdır. Ona göre, “İlk
idea tamamlanmadığı taktirde cisim (embriyon) cansız bir cisim gibi dav-
ranmakta ve onun içten hareketi bulunmamaktadır. Aşağı yapılardaki hare-
ket makro yapının değişmesine hizmet etmemektedir. Olsa olsa onun muha-
faza edilmesini sağlamaktadır. Ancak makro ideanın tamamlanması gerçek-
leştiğinde canlanma (içten hareket) ortaya çıkmaktadır”.
Belli ideaların pasif veya aktif olması göreceli nitelik taşımaktadır. Di-
ğer bir ifadeyle, belli şartlarda pasif durumda var olan idea uygun şartlarda
potansiyel olarak taşıdığı enerjinin harekete geçmesi sonucu aktif duruma
gelebilir. Halilov, “pasif durumda olan ideaya, genin vücut haline gelme-
sini” örnek göstermektedir. Belli bir dönemde genin belli bir katmanı aktif
duruma geldiğinde bile, “gende olan diğer pasif katmanlar hâlâ pasif durum-
da kalmaktadır.” Bu anlamda, filozof insanı bir matris olarak ele almaktadır.
Yukarıda söylenenlerden de anlaşılacağı üzere, Halilov’un kuramında
insan, belli bir idealar karışımı olmanın yanı sıra, kendisi de başka bir
yapılaşmanın başlangıcıdır.
Halilov’a göre, “aktif idea sadece insanlara özgüdür.” İnsan karmaşık
bir varlıktır; idea ve maddenin farklı bileşimlerini içermektedir. Fakat onun
en önemli özelliği bizzat aktif, yaratıcı ideaya sahip olmasıdır ve bu sayede,
insan Yaradan’ın duyusal dünyadaki halifesidir. Bundan başka, “İnsan ör-
neğinde aktif idea, kaba madde (materia) ile yani vücutla birleşmiştir. Aktif
ideanın latif madde (materia) ile bileşimine örnekse melekler ve cinlerdir.
Fəlsəfə və sosial-siyasi elmlər – 2015, № 1
30
Latif materianın, pasif idea ile bileşimi resimlerde, kitaplarda, filmlerde or-
taya çıkmaktadır.”
Şu var ki insan kendisini tüm başka varlıklardan farklı kılan temel bir
özelliğe, bilince veya canlı ideaya sahip olduğu için evrenin merkezini teşkil
eder. Diğer bir ifadeyle, insan vücudu “evren düşüncesinin, doğada ifadesini
bulan ideanın bir parçası ve pasif idea taşıyıcısıdır. Ruh onu aktif kılmakta,
hayat ortaya çıkmakta ve vücut (insan) düşünen nefs sayesinde aktif idealar
dünyasına girmektedir.” Söz konusu yeteneği insanın önünde, daha net bir i-
fadeyle, onun idraki önünde daha büyük imkânlar açıyor.
İnsan her ne kadar, “Allah’ın yeryüzündeki halifesi” olsa da, onun ak-
lının ışığı sınırlıdır ve bu ışık bir yerde bitiyor. “Merkezinde insan bulunan
dünya potansiyel olarak, sonsuz ve sınırları belirsiz olsa da, gerçekte her za-
man belli sınırlar içinde bulunmaktadır. Kuran’ı-Kerim’de de ifade edildiği
üzere, “İnsanlara bilgiler belli sınırlar içinde verilmiştir.” Dolayısıyla, büyük
çapta ve oranda ele alındığında, aktif ideaya sahip olan insan, aslında daha
güçlü bir iradeye bağımlıdır.
İnsanın Mutlak ideayla direkt ilişki imkânı, ideanın başka bir özelliği-
nin daha ortaya çıkmasına ortam hazırlamaktadır. İdeanın gerçekleşmesi, hi-
yerarşik bir düzen takip etmesi ve bunun aksi durum ve küçük ideaların top-
lanarak büyük ideaya doğru geri dönmeleri gibi yeni imkânlar da mevcuttur.
Halilov, ideanın gerçekleşmesi veya yaratılma sürecinin her zaman
aşamaları ve yapısının bulunduğunu savunur. “Burada”, diyor Halilov,
“ideal ve maddi birleşenlerin giderek daha küçük (mekân ve zaman
itibariyle) işlemler, anlar çapında birbirinin yerine geçmesine tanık olu-
yoruz. Söz konusu yapılaşma, aşamalaşma ve hiyerarşi belli bir anda ke-
sintili olmaktan kesintisizliğe geçiyor ve artık maddi ve ideal olanın be-
lirlenemediği belirsizlik şeridine giriyoruz.”
1
1
“İdeya və Maddi Təcəssüm”, Fəlsəfə və Sosial-Siyasi Elmlər, Bakü, 2003, sayı 1-2, s.
124-125.
Fəlsəfə tarixi və müasirlərimiz
31
Halilov küçük ideaların toplanmasını kastederek şöyle devam ediyor:
“Geleneksel matematik toplanma yalnız idea için geçerlidir; ancak ideanın
parçalanmasıyla ortaya çıkan küçük ideaları temel alan faaliyetler, tekrar
toplanarak ilk büyük ideanın maddilik ve somutluk kazanması olarak ortaya
çıkmaktadır.” Fakat burada matematik yasaların duyusal dünyada, dola-
yısıyla zaman ve mekân kalıbına giren idealar için geçerli olduğunu unut-
mamak gerekir.
Halilov’un idea hakkındaki yaklaşımları klasik felsefeye katkı olarak
özellikle dikkat çekmektedir.
Zaman ve Mekân
Selahaddin Halilov zaman ve mekân kategorilerini aynı fenomenin
farklı tezahürleri olarak ele almaktadır. Ona göre, “mekân bir ân, zaman ise
kesintili ânlardan oluşan sürekli bir süreç”tir. Mekânın hızlı bir şekilde bir-
birinin yerine geçen süreçlerden ibaret olan zamanın bir ânı olduğunu ileri
süren filozof zamanı, mekânların matrisi, mekânı da zamanın kesiti olarak
ele almaktadır.
Şimdi – bir ândır. İnsan da yalnız söz konusu bu ânda var olabildiği
için, şimdi geçmiş ve geleceği aynı anda kendisinde muhafaza eden ve can-
landıran aktif mekândır. Önce ve sonra şimdi’den kaynaklanmaktadır.
Halilov’un “bugünü olmayan bir milletin geçmişi de yoktur” fikri de bu
bağlamda anlam kazanmaktadır. Esasen geçmiş “şimdi’nin sanal me-
kânı”dır. Halilov’un “bugün” vurgusuna mutasavvıf Türk şairi Yunus Em-
rede de rastlıyoruz:
Benim yarınım bugündür bunda göründi ol Kadir
1
Görüldüğü üzere, şimdi’de zaman ve mekân hem ayniyet teşkil etmek-
te, hem de birbirilerini tamamlamaktadırlar. Bu anlamda, belli bir olayın ana
hatları veya söz konusu olayın bütünlüğü “zaman (başlangıçtan sona kadar)
1
- Yunus Emre Divanı, Haz. Abdulbaki Gölpınarlı, İstanbul 1943, s. 296.
Dostları ilə paylaş: |