Bu eser, Gönüller Sultanı Abdurrahim Reyhan (Erzincanî)



Yüklə 1,89 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə84/89
tarix01.08.2018
ölçüsü1,89 Mb.
#60441
növüYazı
1   ...   81   82   83   84   85   86   87   88   89

                         GÜLDEN BÜLBÜLLERE 4   -  www.gonullersultani.net 
                
326 
Her şey onlardan bize kalıyor.  
Gelen gün geçen günün devamıdır. 
Geçen gün gelen günün de ispatıdır.  
Onun için onlardan kaldı bize. Şimdi orada sahabe ne demek? 
Sahabe  denince  Hazret-i  Resulullah'ın  yüzünü  görenler  (kabul 
ederek)  hep  sahabe.  Bir  defa  da  gördüyse  sahabe.  Ama  inananlar, 
inanmayanlar  değil.  Mesela  o  cehennem  ile  ihtar  edilenler  var, 
zahirde on kişi de cehennemle ihtar edildi.  
Fakat  on  kişi  tebşir  edildi  ama  daha  on  kişiden  ileri  olan  var. 
Aşikar olan on kişi aşere-i mübeşşere var; fakat bunlardan da daha 
seçkin olan var. Hangisi?  
Dört halife, on kişiden seçkin olan dört halife.  
Dört halifeden de daha seçkin olan kim?  
Sıddık-ı Ekber Efendimiz tek kalıyor, tek'e düşüyor.  
Evet,  sahabe  Hazreti  Resulullah'ın  yüzünü  görüp  de  inanan  ama 
bunlar da tabii ensar var. Ensar da sahabe. Ensar’dan daha seçkin 
olan  muhacirun.  Muhacirundan  daha  seçkin  olan  bu  işte  aşere-i 
mübeşşere. Onlardan daha seçkin olan dört halife. Daha da seçkin 
olan Sıddık-ı Ekber Efendimiz tek'e düşüyor.  
Zaten  Hazreti  Resulullah'ın  yârları  dört  halife  onlar  da  gelmişler 
yanına  ama  onlar  bir  defa  geldiyse  Sıddık-ı  Ekber  Efendimiz  on 
defa.  Yani  Sıddık  Efendimiz  Peygamber  Efendimizle  saatlerini 
geçirdiği zamanlar diğerlerinden çok. Tabii seçkin olan fakat onlar 
da Resulullah Efendimizin dört yâri, halifesi fakat onların hepsinin 
birbirinden  farklı  tarafları  var.  Biz  hiçbirini  farklı  görmeyeceğiz. 
Hiçbirini  birinden  farklı  görmeyeceğiz.  Fakat  kendi  aralarında 
birbirinden  farklılıkları  var.  Nedir?  Sıddık-ı  Ekber  için  ne 
buyurmuşlar? 
Sıdkımız Sıddıkiden 
Adlimiz Farukiden 


                         GÜLDEN BÜLBÜLLERE 4   -  www.gonullersultani.net 
                
327 
Hayâmız Zennuriden 
Sahavetimiz Âliden 
Burada bir de diyor ki Salih Baba'nın tasavvufi kelamı;  
Bizim sadakatimiz Sıddık-ı Ekber Efendimizden bize intikal etmiş.  
Adaletimiz  Hazreti  Ömer  Efendimizden  intikal  etmiş,  ondan 
gelmiş alınmış.  
Hayâmız Osman-ı Zinnureyn Hazretlerinden gelmiş.  
Sahavetimiz Hazreti Ali'den.  
Şimdi  burada  bizim  anlamadığımız  bir  şey  var.  Hakikaten  burada 
Allah onları övmüştür. Sıddık-ı Ekber Efendimizin neyini övmüş? 
Onun sadakatini övmüş, meleklere methetmiş. Hazreti Ömer'in de 
adaletini  övmüş  ve  de  Habibine  bildirmiş.  Hazreti  Osman 
Zinnureyn Hazretlerinin de hayâsını meleklere övmüş. Fakat Salih 
Baba ne buyuruyor? 
Melâikler alır talîm senin hikmet kitâbından 
Kime demiş bunu? Şeyhine demiş şeyhine. 
Melâikler alır talîm senin hikmet kitâbından 
İşte  bu  demek  ki  Hazreti  Osman'ın  hayâsı  bize  intikal  etmişse 
Hazreti Osman'ın hayâsına melekler gıpta ediyorlarmış. Onlarda bu 
hayâ yokmuş. Hazreti Osman'ın hayâsı meleklerde yokmuş.  
Hazreti  Ali  Efendimizin  sahavetini  övmüş.  Hazreti  Ali  Efendimiz 
zaten  fakir.  İki  kuruşu  bir  arada  bulamamış.  Fatımatü'z-zehra 
validemize  bir  nar  almış,    hastaymış.  Onun  için  almış  olduklarını 
nar yolda gelirken başka bir hastaya rastlamış ona vermiş. Daha da 
parası  yok  ki  alsın.  Ama  hastaya  götürürlerken  Fatımatü'z-zehra 
validemiz iyileşmiş onda ağrı sızı kalmamış.  
Ama  niye  onun  sahaveti  böyle  methediliyormuş?  Onun  sahaveti 
fazlaymış. Cenabı Hak “Habibim Ali'ye söyle ki sahavetlik olur da 
bu kadar olmaz”, demiş. Belki bunu akıllar alır almaz, kabul eder 
etmez. Olur, efendim olur, olur.  


                         GÜLDEN BÜLBÜLLERE 4   -  www.gonullersultani.net 
                
328 
Hele  merhamet-i İlahi, Allah'ın  merhameti bir kulda tecelli  ederse 
kâfire de acır, mümine de acır. İşte o Hasan-ı Harkanî'nin kitabında 
çok şeyler var, hiç akıllar alacak bir şey değil.  
Allah'ın sıfatları onlarda tecelli ediyor. Merhamet sıfatı da onlarda 
tecelli ediyor. Veliysen o zaman sade Müslümanlara değil kâfirlere 
de acıyorsun.  
Nereden geliyor?  
Hadiste, Allah'a yalvarmıyor muydu? “Ya Rabbi sen bunlara tanıt. 
Sen  kendini  bunlara  tanıt  bunlar  bilmiyorlar,  bildir.  Bunlara  da 
hidayet et”. Hep yalvardığı buydu.  
Hazreti Ali ne yapmış işte. Bir kâfir, bir kızla evlensin diye başını 
ona vermiş, koymuş önüne.  
—Al benim başımı kes de muradına nail ol, demiş. 
Kâfire boynunu koymuş. Hadise şöyle olmuş: Bir kafir pehlivan bir 
kıza çok aşık olmuş. Kızın tarafı da şart koşmuşlar. Demişler ki  
—Ebu  Talibin  oğlu  Ali'nin  başını  getirirsen  biz  sana  kızı  veririz, 
demişler.  
O  adamda  öyle  bir  aşk  var  ki;  işte  Niyazi  Mısrî'nin  divanında 
geçiyor 
Bir gülün harı vardır yar demem 
Kansız didelere ahu zar demem 
İşte diyor ki öyle bir hale gelmiş ki vücuduna hangi el dokunsa beş 
parmağı  kana  dokunur.  Vücudunu  kana  batırır  gibi  beş  parmağı 
kana bulanır. İşte gözünden kanlar akıyor.   
Kansız didelere ahu zar demem 
Dide ne?  
Göz, Gözyaşları.  
Gözyaşları kansız olursa eğer ah u zar olmuyormuş.  


                         GÜLDEN BÜLBÜLLERE 4   -  www.gonullersultani.net 
                
329 
Ama bu kimde olur?  
Aşk-ı mecazda da olmuş, Leyla'da, Ferhat'ta. Allah'ın kulları, Allah 
onlara acımış sonunda mecazını hakikate çevirmiş.  
Şimdi de o kâfir pehlivan o aşkıyla Hazreti Ali Efendimizi kesmek 
üzere giderken;  
— Emelime ya nail olurum ya da ölürüm, 
diye onun gözlerinden kanlı yaşı Allah çıkartmış.  
Sonra  Kur'anı  Kerim'de  bir  hakikat  var.  Zeliha'nın  hadisesi 
meydanda.  Ne  yaptı  Zeliha'yı?  Yusuf  aleyhisselamın  sevgisinden 
Bütün  hanımlıktan,  sultanlıktan  vazgeçirdi.  Yerin  altına  girdi, 
yemiyor  içmiyor,  güneş,  dünya  ışığı  görmüyor  orada  ağlıyor. 
Ağlaya ağlaya gözleri de kör oldu. Yedi senenin içinde çok ihtiyar 
oldu, beli büküldü, yüzleri kırıştı. Neydi?  
Yusuf aleyhisselamın  sevgisi.   
Ama  Allah  yine  onu  eski  haline,  gençliğine  getirdi,  yine  Yusuf 
aleyhisselam  ile  evlendi.  Tabii  çocukları  bile  oldu.  Yusuf 
aleyhisselamın oğlunun ismi Efrahim'dir. 
Ondan  sonra,  o  kafir  pehlivan  Medine-i  Münevvere'ye  gelmiş 
yaklaşmış,  böyle  bir  ah  u  eninle giderken  Hazreti  Ali  Efendimize 
rast geliyor. Kâfire tamamen acıyor halini görünce.  
—Nedir sende bu ah u enin, feryadın nedir, demiş. Kafir demiş ki
—Benim  feryadım  bir  âşıklığım  var,  vermiyorlar.  Ben  de  Ebu 
Talib'i bilmiyorum. Ebu Talib'in oğlu Ali'nin başını istediler. Onun 
için ya öleceğim ya da…  
İşte o zaman başını boynunu vermiş. 
—Senin aradığın benim, kes de götür muradına nail ol, demiş.  
Allah  o  anda  gönlünü  döndürmüş  onun  aşk-ı  mecazını  aşk-ı 
hakikate çevirmiş. O da orada demiş ki; 
—Bir kız için de böyle bir merde kıyılır mı?  


Yüklə 1,89 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   81   82   83   84   85   86   87   88   89




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə